Oğul Bin Ladin'den Kudüs açıklaması: Suudi hanedanı Filistin davasına ihanet etmiştir!

Oğul Bin Ladin'den Kudüs açıklaması: Suudi hanedanı Filistin davasına ihanet etmiştir!

''Hain olan bu aile için verilecek en iyi cevap alaşağı edilmeleri ve köklerinin kazılmasıdır.''

El Kaide'nin yayın organı Es Sahab Medya, Usame bin Ladin'in oğlu Hamza bin Ladin'e ait yeni bir yazılı açıklama yayınladı. 

Açıklamanın konusu ABD Başkanı Donald Trump'ın gündemi belirleyen Kudüs'ün İsrail'in başkenti olarak tanınmasına yönelik kararıydı.

"Muhakkak Filistin ve Mescid-i Aksa İslam ümmetinin öncelikli meselesidir. Bu mesele Müslümanlar arasında önemli ve büyük yere sahiptir." ifadeleri ile başlayan açıklamada Suudi Arabistan hanedanlığına çok sert eleştiriler yöneltildi.

"Filistin'i savunuyormuş gibi yapıyorlar"

Suudi Arabistan kurucusu Kral Abdulaziz ve hanedanlığın İsrail devletinin kurulmasına destek verdiğini ileri süren bin Ladin, resmi arşivlerde yer almayan bir ifadeyi de açıklamasında paylaştı:

"Hainler, işbirlikçiler ve Filistin’i satanlar, yönettikleri halkalara Filistin’i savunuyormuş gibi yaparak işbirlikçiliklerini örtmeye çalışmaktadır. Peki kim bunlar: Suudi hanedanlığı(ailesi) ve onların büyüklerinden olan Kral Abdulaziz.(Suudi Arabistan’ın kurucu kralı) Hatta kendisi hakkında Suudi resmi arşivlerinde şöyle yazmaktadır: ‘Gerçekten Filistin meselesi onu telaşlandırmaktaydı. Onun bakış açısına göre meselenin çözümü şu idi: 'Yahudilerin terk ettikleri ülkelerine geri dönmesi. Kralın Filistin’deki Arap liderler ile sıkı ilişkisi bulunmaktaydı ve onlara mal ve silah yardımı yapmaktaydı.'


Bu sadece resmi arşivlerde bulunan bir kısmıydı. Suud ailesinin evlerinde, aileden çalınmış bazı tablolarda ve sarayının kapısında da aynı söylemler yazılmış bulunmaktaydı. Korkudan mı taltiften mi bilinmez fakat Suud ailesinin bu söylemleri kayıt altına alınmadı. Bu bilgiler Suud hanedanı dışında güvenilir ve bağımsız bir kaynaktan alınmıştır."

"Osmanlı'nın dağılmasına yardım ettiler"

Suudi Arabistan'ın yakın tarihi hakkında yalan dolu bilgilerin yer aldığını iddia eden Bin Ladin,  'Suudi hanedanlığının Osmanlı’nın dağılmasına ve İslam alemini paramparça olmasına yardım ettiğini' söyledi. Suudi Arabistan kurucusu İbn Suud'un İngiliz koruması karşılığında İsrail'in kuruluşuna yeşil ışık yaktığını belirten oğul Ladin, "Subhanallah! Subhanallah! Bu ne büyük bir yüzsüzlüktür! Filistin, Abdulaziz’in tahtta kalması için mi yanacak?" ifadelerini kullandı. 1936'da Filistin'de başlayan direniş hareketlerinin Suudi Arabistan tarafından baltalandığını ileri süren Bin Ladin, şu ifadeleri kullandı:

"İmam Zehebi (R.A) diyor ki: ‘Halifeler, ataları ve aileleri, gerçek durumlarının ortaya çıkması için dönemin cerh ve ta’dil alimlerine sunulmuşlardır. Tarihçiler, kılıç ve vurulma korkusuyla tabisi oldukları devletlerin güzel sıfatlarını yazmışlar, kötü sıfatlarını ise göz ardı etmişlerdir. Bu durum tarihçinin dine mültezim ve hayr ehli olduğunda gerçekleşen durumdur. Tarihçi yalaka bir dalkavuk olduğunda ise iş korku boyutundan çıkar, tarihçi bu durumda kralın büyük ayıp ve kusurlarını abartılı övgüler ile örter.’


Allah İmam Zehebi’ye rahmet etsin. Gerçekten İmam, mukaddesat satıcılarından değil halifelerden ve onların asrındaki tarih yazıcılarından bahsetti. Konuşmamıza giriş yaptıktan sonra eski tarihçiler ile Suud ailesinin yalan rivayetleri arasındaki büyük ve korkunç farkı görebilmek ve hakikat nazarıyla olaya bakmak adına size bağımsız kaynaklardan nakil edeceğim bilgilere bir göz atalım. Gerçekten Kral Abdulaziz Filistin’e ihanet ve ondan yüz çevirmek konusunda herkesi geçmiştir. Bölgede bir Yahudi devleti kurulmasını ilk kabul eden Arap yönetici Abdulaziz’dir. Aynı zamanda Abdulaziz Filistin  devrimlerinin karşısında duran ilk kişidir. Bazılarını ilan ettiğimiz gibi bu konuda çok fazla belge ve doküman bulunmaktadır.


Bunlardan birincisi: Abdulaziz’in Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’ne karşı düşmanlığı ve savaşta Osmanlı’ya karşı duruşudur. Aynı zamanda Abdulaziz, Osmanlı’nın dağılmasına ve İslam alemini paramparça olmasına yardım etmiş ve ikinci halkada bazı örneklerini zikrettiğim gibi Osmanlı müttefiki olan Al-i Raşid ailesine karşı savaşmışlardır.


İkinci olarak: Filistin’in Siyonistlere teslim edilmesi durumunda herhangi bir engellemede bulunmayacağına dair söz vermiştir.


Bu sebepten Sir Percy Cox, Abdulaziz’e Filistin’in Yahudi kavmine vatan olacağını söylemesi üzerine Kral şöyle cevap vermiştir:’ Eğer benden bu konuda itiraz bekliyorsanız şunu bin kere itiraf ediyorum ki Yahudilere Filistin veya başka bir yerde toprak verilmesi ve orayı vatan edinme hakları vardır.’


Sonra Kral Abdulaziz kendi el yazısıyla şöyle yazmıştır: ‘Ben Sultan Abdulaziz bin Abdurrahman el-Faysal es-Suudi’yim. Büyük Britanya Manda sorumlusu Sir Percy Cox’a bin defa itiraf ve ikrar edip söylüyorum ki Büyük Britanya’nın uygun gördüğü gibi(ki ben kıyamete kadar onun sözünden çıkmam); Zavallı Yahudilere Filistin’den veya başka yerlerden toprak vermede benim açımdan hiçbir sakınca yoktur.’


Sonra ittifak edecekleri son toplantı ertelenince İbni Suud’u gören İngilizler ve İbni Suud’un danışmanı olan İngiliz John Philby krala şakacı şekilde şöyle demiştir: 


-‘Belkide bu anlaşmamız bütün Filistin halkının yerinde olmasına sebep olacak!’


Kral kahkaha atar ve sonra şöyle cevap verir:


-‘Birçok Filistinli yerinden olacak diye Britanya’ya kızmamı mı istiyorsunuz? Britanya beni korumadığı zaman Filistin halkı beni düşmandan koruyabilecek mi?  Bundan sonra Filistin elbet yanacaktır!’ 


Subhanallah! Subhanallah! Bu ne büyük bir yüzsüzlüktür! Filistin, Abdulaziz’in tahtta kalması için mi yanacak?  Abdulaziz, efendilerini razı etsin diye Filistin yanacak mı? İki kıbleden biri olan ve Muhammed(sav)’in  gece yürüyüşü yaptığı Mescid-i Aksa yanacak mı? Şimdi Kubbetü-Sahra, Abdulaziz kendini himaye etsin diye mi yanacak?

Hayır! Allah’a yemin olsun ki hayır! Bilakis Al-i Suud hükümdarlığı bitecek! Beldeleri Allah’ın şeriatıyla yönetilecek! Filistin kazanacak ve Mescid-i Aksa özgürleştirilecektir Allah’ın izniyle!

Üçüncü olarak: Yahudilere karşı başlatılan Filistin devrimlerine karşı durmasıdır. Hicri 1354 yani miladi 1936 yılında Filistin’de işgalci Britanya ve küresel Siyonist güçlere karşı büyük bir direniş başladı. Britanya ve Siyonistlerin zülüm, baskı ve güçlerine rağmen Müslümanlar son derece cesur ve yiğitçe öne atıldılar. Bunun üzerine Abdulaziz, oğlu Suud ve Faysal’ı Filistin’e göndererek Filistinlileri yalan vaatler ile sakinleştirmek amacıyla Britanya’nın gönderdiği ‘sadaka’ları ve vaatleri Filistinlilere iletti ve Filistinlilerin asla hayal kırıklığına uğramayacağı garanti etti. Faysal’ın yalan vaatleri sebebiyle devrimciler kendi aralarında ikiye bölündü ve direniş durdu."

"Veda etmeye mi geldin?"

Filistinli şair Abdurrahim Mahmud'un Suudi Arabistan'ın politikalarına susmayı reddettiğini belirten Bin Ladin, Mahmut'a ait şu şiiri paylaştı:

"Ey emir sahibi, şair var gözlerinin önünde

Göğsünde sıcak bir şekva ile gelen.

Mescidi Aksa! onu ziyaret için mi geldin,

Yoksa elinden çıkmadan son kez veda etmeye mi?

Ve yarın! Hiçbir şey kalmayacak elinde ne bilirsin?

Ağlamak da bize düşer, kapısını çaldığımızda."

"İngiltere'den takdir madalyası"

Açıklamada, Birinci Dünya Savaşı senelerinde İngiliz istihbaratının Arabistanlı Lawrence ve "Çöl Kraliçesi" Gertrude Bell gibi Ortadoğu'da faaliyette bulunan önemli mensuplarından biri olan John Philby'e ait de bir ifadeye yer verildi. Philby'in Suudi Arabistan hanedanlığına olan övgülerini gündeme getiren Bin Ladin, 1948 savaşında İbni Suud'un cepheye 'temsili' bir birlik sürdüğünü söyledi:

"John Philby, 24/05/1955 Ramazan ayında Zahran’da yaptığı bir konuşmada şunları söylemişti: ‘Gerçekten Britanya yönetimi tarafından iltifat görmek büyük bir sevinç. Bizi üç takdir madalyasıyla ödüllendirdiler. Birincisi bana, ikincisi Kral Abdulaziz’e üçüncüsü ise Prens Faysal’a layık görüldü. Birçok kişinin gerçekleştirmekte aciz kaldığı ve Yahudi komutanları sevindiren güçlü Suudi çalışması sebebiyle kendisine yönetim tarafından atıf ve övgü içeren bir teşekkür mektubu gönderildi. Bu rolü aldığı ve tarihi dönüm noktasına öncülük ettiği için madalya, sadık Britanya dostu Abdulaziz Al-i Suud’a takdim edildi.’


İbni Suud’un Filistin davasını umursamazlığı İkinci Dünya Savaşı’na kadar sürdü. Bu bağlamda İbni Suud’un meşhur bir sözü vardır: ‘Filistin halkını her ayrıntısı ile bilirim.’

İbni Suud, 1948 Birinci Arap-İsrail Savaşı’na ciddi bir şekilde ortak olmadı. Ordusundan bir tugay göndererek küçük ve utanılacak bir katkı ile iktifa etti. Bu birlik Mısır ordusu ile beraber operasyon yapıyordu."

"İslam'dan değiller"

Suudi Arabistan hakkındaki değerlendirmelerini beş maddede toparlayan oğul Bin Ladin, 'hanedanlığın Filistin davasına olan ihanetinin veraset yoluyla devam ettiğinin' altını çizdi. Suudi hanedanlığının İslam'dan olmadığını belirten Bin Ladin, açık bir şekilde ayaklanma çağrısı yaptı. "Dine, ümmete ve mukaddesata karşı hain olan bu aile için verilecek en iyi cevap alaşağı edilmeleri ve köklerinin kazılmasıdır." ifadelerini kullanan Hamza bin Ladin, İslam hukukunun tekrar yürürlüğe konması gerektiğini söyledi:

"Yukarıdaki kelamımız ile:


1-Abdulaziz’in Yahudi devleti kurulmasına onay veren ilk Arap lider olduğu,


2- Filistin direnişine karşı duran ilk Arap lider olduğu,


3-Kıyamet kopuncaya kadar Britanya’nın görüşünün onun da görüşü olduğu,


4-Yahudilere karşı şefkatli olduğu, Yahudilerin onu  gözünde zavallı olduğu ve Filistin’de hakları olduğu,


5- Abdulaziz ve oğullarının korunması ve Britanya’nın razı edilmesi karşılığında Filistin halkının göç ettirilmesinde, Mescidi Aksa’nın ve Filistin’in yakıp yıkılmasında Abdulaziz açısından herhangi bir sakınca olmadığı ortaya çıkmış oluyor.


Ve böylece resmi Suud arşivi ile yaşanmış tarihin gerçekleri arasındaki fark ortaya çıkmış oldu.


Suudi ailesini Filistin davasına ihanetlerini durmadı, bilakis tutarlı bir yaklaşımmış gibi bir kibirliden diğerine veraset yoluyla devam etti. Abdulaziz’in krallığı Birleşmiş Milletler’in kurucu üyelerinden olmakla beraber oğlu dışişleri bakanı Faysal, BM’nin kuruluş toplantısında hazır bulunmuştur. Faysal, BM sözleşmesindeki ‘Üye ülkeler birbirilerinin toprak bütünlüğüne saygı duyar.’ Maddesine onay vermiştir. Yani Sovyetler Birliği’nin Kafkasları ve Orta Asya’daki Müslüman topraklarını işgalini tanımıştır, İspanya’nın Septe ve Melilla’yı işgalini onaylamıştır, İsrail’in Filistin’i ve Çin’in Doğu Türkistan’ı işgaline razı olmuştur.


Ve Fahd bin Abdulaziz Rabat’taki görüşmelerde İsrail’in Filistin topraklarının büyük çoğunluğunu istila ettiğini itiraf etmiştir. Yine Abdullah bin Abdulaziz bir konuşmasında İsrail’in Filistin’deki birçok bölgeyi ele geçirdiğini itiraf etti.  İsrail’in Filistin’i istila etmesini itiraf etmeleri ve kalan kısmının Mahmud Abbas gibi hainlere teslim edilmesi Filistin bağlamında Suudi ailesinin temel politikasıdır.


Bu tarihi hakikatler ışığında Suudi ailesindeki hakim cuntanın İslam’dan olmadığı ve saray alimlerinin onları müminlerin emiri olarak görüp onlara karşı isyanı haram görmelerinin batıl olduğu bizler için açık ve parlak bir şekilde ortaya çıkıyor.  Dine, ümmete ve mukaddesata karşı hain olan bu aile için verilecek en iyi cevap alaşağı edilmeleri ve köklerinin kazılmasıdır. Onların hevalarının yerine Allah’ın kanunlarının ikame edilmesidir."


Kaynak: Mepa News

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.