Arakan'daki katliamın tanığı anlattı: Şakaklarına çiviler çaktılar

Arakan'daki katliamın tanığı anlattı: Şakaklarına çiviler çaktılar

Associated Press ajansının Bangladeş'te sığındığı kampta ulaştığı, Maung Nu köyünden 52 yaşındaki Bodru Duza, yaşadıklarını anlattı.

Myanmar ordusunun binlerce Arakanlı Müslüman'ın hayatını kaybetmesine yüz binlercesinin de topraklarından kaçmasına yol açan sistematik zulümleri bir kez daha gözler önüne serildi. 

Associated Press ajansının Bangladeş'te sığındığı kampta ulaştığı, Maung Nu köyünden 52 yaşındaki Bodru Duza, yaşadıklarını anlattı.

Tanıkların anlattıkları, 27 Ağustos'ta Maung Nu ve köyünde en az 82 kişinin askerler tarafından öldürüldüğünü ortaya koyuyor.

Yaşadığı köyün önde gelenlerinden olan Arakanlı Müslüman Duza, 6 saat boyunca evinin üst katında dışarıda askerler tarafından katledilen insanların çığlıklarını dinlediğini aktardı.

"Cesetler arasından sızan kanlar akıntılar oluşturdu"

Askerlerin köylüleri küçük gruplar halinde topladığını ve gözlerini bağlayarak uzak bir yere götürerek katlettiğini belirten Duza, saklandığı yerden çıktığında sokaklarda cesetler arasından sızan kanların akıntılar oluşturduğunu gördüğünü anlattı.

Saldırılar başladığında köydekilerin en güvenli olarak gördükleri Duza'nın evine yüzlerce kişi yöneldi. Bunlar arasında 35 yaşındaki Jamila Begüm ve ailesi de vardı. Askerler köylüleri zorla toplayarak o eve zorla yönlendirdi.

Bazıları evlerinde saklanan köylülerden, 18 yaşındaki Mohammadul Hassan ise, peçe takarak kadınların arasına saklandı. Kadınların arasında saklanan Hassan'ı bulan askerler, iki kardeşiyle Hassan'ı dışarı çıkardı, gözünden kan gelene kadar dövdü. Askerler, onları üzerlerindeki elbiseleri yırtarak silahla Duza'nın evine götürdü.

Yüzlerce kişinin sığındığı evin önüne gelen askerler, zarar vermeyeceklerini söyleyerek insanlardan dışarı çıkmalarını istedi. Kimsenin çıkmaması üzerine askerler ateş açmaya başladı ve genç bir çocuk başından vurularak öldü.

Birkaç saniye sonra kapıları kıran askerler erkekleri kadınlardan ayırarak insanları dışarı çıkarmaya başladı.

"Kadınların başörtülerini ve giysilerini yırtarak çıkardılar"

Askerler, dizlerinin üzerine çömelmeye zorladıkları kadınların başörtülerini ve giysilerini yırtarak çıkardı. Herkesin telefonlarını alan askerler, kadınların altın küpe, kolye ve paralarına el koydu.

Bilinmeyen bir yere götüren çoğunluğu genç 20-25 kadından bir daha haber alınamadı. Diğer kadın ve çocuklar, yakındaki birkaç eve konuldu.

Erkeklerin ellerini arkadan bağlayan ve evin arkasındaki alanda toplayan askerler, erkeklerden pisliğin üzerine uzanmalarını istedi. Askerler çoğunun gözlerini bağladıkları erkeklerden direnmeye çalışanları evdeki balkondan aşağı attı.

Bir süre ellerindeki silahlarla erkeklere vuran, küfreden askerler telefonla gelen emirle Duza'nın bahçesinde topladıkları 87 kişiyi katletmeye başladı.

Şakaklarına çiviler çakılan, kafaları kesilenlerin çığlıklarını dinledi

Katliamı saklandığı yerden izleyen Duza, saatlerce şakaklarına çiviler çakılan, kafaları kesilen erkeklerin çığlıklarını dinledi.

Diğer kadınlarla birlikte götürüldüğü evde olanları izleyen Begüm ise askerlerin büyük bir palayla kocasının boynunu kesmesini görmesi üzerine oraya gitmek istedi. Ancak kadınlar tarafından engellendi. Oraya giderse askerlerin tüm kadınları öldüreceğinin söylenmesi sonrası vazgeçen Begüm, 16 yaşındaki oğlunun silahla vurularak öldüğünü de izlemek zorunda kaldı.

Saatler ilerledikçe katliam daha da sistematik bir hale geldi. Erkekler küçük gruplar halinde yakındaki bir ormanlık alana götürülerek oradaki idam mangaları tarafından infaz edildi.

Turuncu ve yeşil brandalara sardıkları cesetleri el arabalarıyla kamyonlara taşıyan askerler, bazı cesetleri de kazdıkları çukurlara gömdü.

Muhammed Nasir adlı köylü de, diğer 6 kişiyle infaz alanına götürüldüğünde ağaçların altında onlarca ceset gördü. Arkalarındakilerin kelime-i şehadet getirmesiyle ortalığın karışmasından fırsat bulan Nasir kaçmayı başardı. Nasir, arkasından gelen askerlerin açtığı ateşte dirseğinden vuruldu.

Erkek kardeşleriyle birlikte arkadan vurulan Mohammadul Hassan ise ölmeyip gözlerini açtığında bir asker tarafından göğsünden bir kez daha vuruldu. Yine de yaşamayı başaran Hassan, daha sonra kaçarak Bangladeş'e ulaştı.

Öğleden sonra askerler etrafta başka erkek bulunup bulunmadığını araştırmaya başladı. Duza'nın 9 yaşındaki oğlu Muhammed Ahasun'u yakalayan askerler babasının nereye gittiğini sordu. Ahasun, babasının 4 gün önce başka bir köye gittiğini söyledi.

Saklandığı yerden saatler sonra silah sesleri sustuğunda çıkan Duza, 2 hafta yol katederek Naf nehrini geçtikten sonra Bangladeş'e ulaştığında ailesinden ümidini kesmişti.

Maung Nu'daki ölü sayısını bağımsız olarak teyit etmenin bir yolu yok, ancak aileleri köyden çoğu erkek en az 82 kişinin yaşamını yitirdiğini belirtiyor.

Öldürülenlerin en genci 7, en yaşlısı 95 yaşında

Öldürülenlerin en genci 7 yaşında iken en yaşlısı 95 yaşında.

Köyün muhtarı Arof, en az 200 kişinin de kayıp olduğunu, bu kişilerin hayatını kaybetmiş olduğundan endişelendiklerini dile getirdi. "Bizden nefret ediyorlar. Bu sadece bizim köyümüzde olmadı, her yerde oldu." diyen Arof, ordunun yaptığı katliamı anlayamadıklarını ifade etti.

Ulaştığı kampta haftalar sonra bir telefon bulan Duza, eşinin numarasını çevirdiğinde kızının sesiyle karşılaştı. Tüm ailenin güvende olduğunu öğrenen Duza, Arakan'daki katliamda yaşananlardan sonra hayatta kalan ve ailesine kavuşan şanslı çok az Arakanlıdan biri oldu.

Tüm yaşadıklarından sonra ailesiyle yeniden bir araya gelen Duza hislerini, "Sanki başka bir dünyada yaşamak gibi, yeni bir yaşam gibi." ifadesini kullandı.

Kaynak: AA

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.