Başbakan'dan Şangay mesajı: Makas değiştirmiyoruz

Başbakan'dan Şangay mesajı: Makas değiştirmiyoruz

"Fırat Kalkanı'nın Halep'i kapsamadığını anlattık"

Başbakan Binali Yıldırım'ın Rusya ziyaretinin ikinci günü çok yoğun geçti. İki ülke arasında, birçok ihtilaflı konunun masaya yatırıldığı görüşme trafiğinin ardından gazetecilerle buluşan Yıldırım temaslarını değerlendirdi. İşte o değerlendirmelerde öne çıkanlar:

'MAKAS DEĞİŞTİRMİYORUZ'

Türkiye makas değiştirmiyor bir kere bunu bilin. Türkiye olduğu yerde duruyor. Bizim bu bölgedeki yaşanan olaylar karşısında bir sorumluluğumuz var. Suriye'deki Irak'taki sorumluluğumuz bu. AB ile ilişkilerimizin 50 yıldan fazla bir geçmişi var. Her döneminde de iyi zamanları var, krizli zamanları var, şimdi de biraz gergin. Ümit ederim ki bu da kısa zamanda düzelir.

Konumumuz güçlendi 

(Johnson mektubundan sonra, İnönü, ‘Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de yerini alır’ demişti. Yeni bir dünya mı kuruluyor?) Tabii olayı o kadar küresel bir boyuta taşımaya lüzum yok. Bizim endişemiz şu, biz terörle ciddi mücadele veriyoruz. Suriye’de ve Irak’ta devlet olmamasının ya da zayıf yönetimler olmasının bedelini biz ödüyoruz. Fırat Kalkanı’nın başlamasının arkasındaki sebep de bu. Türkiye’nin bölgedeki belirleyici konumu güçlendi. Muhataplarımız nezdinde de bunu hissediyoruz. ‘Türkiye ile de konuşalım. Siz ne düşünüyorsunuz?’ Bunu hem ABD’lilerle, hem Ruslarla, İran’la yapıyoruz. Suudi Arabistan, Katar’la aynı doğrultuda hareket ediyoruz. Hedefimiz belli. Bir an önce Suriye’de akan kan dursun. Ama bu sürdürülebilir bir şey değil. Zannediyorum muhataplarımız bunu düne göre bugün daha iyi anlıyor. Şöyle bir riskten söz ediyorlar, ‘Libya gibi olmasın’ diyorlar. ‘Kaddafi gitti Libya düzeldi mi?’ Öyle bir argüman var. Oradaki vahşetin devam etmesi için makul bir düşünce olarak kabul edemeyiz.

Türkiye olduğu yerde

Türkiye makas değiştirmiyor bir kere bunu bilin. Türkiye olduğu yerde duruyor. Bölgede yaşanan olaylar karşısında bizim bir sorumluluğumuz var. AB ile ilişkilerimizin 50 yıldan fazla bir geçmişi var. İyi zamanları var, krizli zamanları var, şimdi de biraz gergin. Ümit ederim ki bu da kısa zamanda düzelir. Önümüzdeki yıl 5 tane birlik ülkesinde seçim var. Bir belirsizlik devam edecek burada. Türkiye, Avrupa’da iç siyasetin de bir aracı olarak uzun bir süreden beri işin içine dahil ediliyor. İngiltere’nin birlikten çıkması kampanyasında Türkiye vardı. Avusturya, diğerlerinde benzer şeyler olabilir. Ancak Şanghay birliği ile ilgili telaffuzumuz yeni değil. AB ile ilişkilerimiz normal giderken de yapıyoruz. Benzer ortaklıklarımız var. KaradenizEkonomik İşbirliği, İslam İşbirliği Örgütü var. Türkiye coğrafi olarak da kültürel olarak da hem Asya’da hem Avrupa’da. Bu Rusya için de öyledir. Rusya da AB ile ilişkilerini sürdürmek istiyor, aynı zamanda Şanghay teşkilatının da aktif olarak içerisinde. Onun için Şanghay 5’lisi AB’nin bir alternatifi değil. Biz onu AB’yi korkutmak için kullanıyor değiliz.

Doğal değil mi? 

(Bir eksen kayması mı var?) Bu doğal bir şey değil mi? Türkiye, bölgede karşı karşıya bulunduğu tehditleri, fırsatları ıskalayamaz. Bunu böyle görmek lazım. Bizim ‘tek seçenek AB’dir. AB’nin ne zaman gönlü olursa’ diyecek halimiz yok. AB’den şunu istiyoruz, samimi olsunlar, çifte standart yapmasınlar, Türkiye’nin yanında dursunlar. Türkiye’yi bölmek isteyen, başını ağrıtanlarla iş tutmasınlar. Bu kadar net.

Rusya ile ilişkilerde gelişme olacak

Rusya ile tatsız olaydan sonra normalleşme süreci başladı. Bunun mimarı sayın Cumhurbaşkanımız ve Putin’dir. 15 Temmuz’dan sonra Rusya çok net duruş sergiledi. Normalleşme süreci hızla devam etti. Ancak uygulamada bunu doğrulayacak hızda sonuç alamadık. Bunu ifade ettik. Gerek gümrük kapılarından, havaalanlarından girişler, gerekse vizeyle ilgili durum, karşılıklı kısıtlamaların kaldırılması. Tarım ürünlerine, tekstil ürünlerine taşımacılık fiilen yapılmıyor mesela. Üçüncü ülkeler taşımacılığı yapıyor. Buralarda biraz daha yoğunlaşacaklarını zannediyorum. Bunun yakından takip edilmesi konusunda mutabakata vardık. Vizelerin kalkması lazım geldiğini açık bir şekilde söyledik. Biz 24 Kasım öncesine döneceksek, enerji alanında karşılıklı yatırımların artırılması... 100 milyar hedef vardı, yüzde 40 gerilemişiz, 30 milyardan 12.5 milyara düşmüşüz. Uçak krizi öncesinden daha ileri götürelim diyor. E tamam götürelim. Ama onun tedbirlerini almak lazım. Kısıtlamaların, malların insanların gidiş gelirlerindeki zorlukların kaldırılması lazım. Turizmle ilgili ciddi anlamda, biraz daha hızlı gelişecek gibi gözüküyor... Biraz kademe kademe gidelim tarzında bir yaklaşımları var. (Kasıtlı bir ağırdan alma mı?) Ben öyle bir şey hissetmedim. Terör her ülke için tehdittir, güvenli bir ülke yok. Tabii ki tedbirler alınacak, istihbarat paylaşımı yapılacak. Operasyonların yapılması noktasında Türkiye ciddi bir konsept değişikliğine gitti. Olayların arkasından değil, önünden gidiyor. Taarruz yapıyoruz. Bazı gelişmeler olacağını düşünüyorum.

Dostane şekilde çözelim

(Doğal gaz indirimi) O konu şu anda biraz ihtilaflı ama şöyle konuştuk. Bunu da dostane bir şekilde çözelim şeklinde. Bir yandan ilişkileri geliştirelim, sınırlamaları kaldıralım derken diğer yandan ihtilaf olması çok doğru bir şey değil. O bağlamda birlikte çalışıp dostane şekilde çözelim.

Yerli parayla ticaret

İkisinde (Putin ve Medvedev görüşmeleri) de bazı konular ortak konular, bazıları ayrı. Suriye ve diplomasi, ekonomik ilişkileri sayın Putin’le konuştuk. Sayın Medvedev’le de konuştuk. Yerli parayla da ticaret yapılması, onda da ilgililer. En azından kısa vadeli ticaretin yerel parayla yapılması konusunda bir fikir birliği var. Biz genel hatlarıyla konuları ortaya koyduk. Asıl siyasi iradenin kararları geçerli olacak. Onu da önümüzdeki günlerde göreceğiz.

"FETÖ’yü anlattım sağlam duruyorlar"

Çok yoğun bir program geçirdik. Genel olarak FETÖ yapılanmasından bahsettik. Örgütün küresel anlamda da ciddi bir tehdit olduğunu anlattık. Sık sorulan bir soru var. ‘Bu kadar tehlikeli bir örgüt nasıl fark edilmedi?’ Sormadan ben anlattım. O çok ilgisini çekti. Burası FETÖ’ye karşı mücadelede sağlam duruyor. Ayrıca Çanakkale’de onların da bir şehitliği var. O şehitliğe bir anıt yapmak istiyorlar.

Halep'i kapsamıdığını anlattık

Suriye’yi konuştuk. Suriye konusunda sayın Cumhurbaşkanımızla, Putin çok sık görüşüyor. Suriye’de biz şu anda çözüm üretme konusunda daha etkin konumdayız. Bu da ağırlıklı olarak Fırat Kalkanı ile başladı. Halep konusundaki kaygılarımızı anlattık. Onlar da şunu teyit etmek istediler. Bizim sanki Fırat Kalkanı’nda El Bab’a yönelik faaliyetlerimizin Halep’i de kapsadığı şeklinde bir algı var. Öyle olmadığını Cumhurbaşkanımız da söylemişti ama tekrar konuyu açtılar. Bizim derdimiz orada günahsız hayatını kaybedenler, akan kanın durdurulması, insani yardımların Halep’e ulaşması. Bunun için ne gerekiyorsa o çalışmayı yapıyoruz. Bu konuda özellikle Rusya’nın rejim üzerinde daha fazla inisiyatifini hissettirmesini beklediğimizi ifade ettik. Bizim oradaki duruşumuz, DEAŞ’a karşı, YPG’ye karşı Türkiye’nin güvenliğini sağlamak, PYD’nin koridor oluşturmasına mani olmak. Güney’de ineceğimiz nokta El Bab’la sınırlı. Onun ötesinde bir planımız olmadığını bilmek istiyorlar. Bizim böyle bir planımız yok. Onlar da rejimin bu konuya müdahil olmaması yönünde gayret gösterecekler. Biz bunu (PYD’yi...) çok net ifade ettik. Onlar da YPG, PYD, PKK’dan farklıdır diye bir yorum getirmediler.

"Keyfimizden OHAL ilan etmedik"

(TÜSİAD Başkanı’nın ‘OHAL kaldırılsın, idam tartışmalarını sakıncalı buluyoruz’ açıklamaları) Türkiye demokratik bir ülke, herkes bildiğini açıklar. Biz ne yapacağımızı biliyoruz, sorumluluk bizde. Neyin ne zaman yapılacağı şartlara bağlı bir şey. Keyfimizden OHAL ilan etmedik. Durup dururken mi ilan ettik. Vatandaşa ilan etmedik, kendimize ilan ettik. İçimizdeki virüsleri nasıl temizleyeceğiz. Vatandaş işine gücüne baksın.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.