Arakan'da Müslüman kadınlara 'sistematik tecavüz'

Arakan'da Müslüman kadınlara 'sistematik tecavüz'

“Annem herşeyi izledi,” diyor Fatıma. “Ne yapabilirdi ki? Onlar bir ordu, o ise sadece bir kadın.”

Fatıma, dünyanın en çok zulüm görmüş insanlarından Arakan Müslümanları için bir sığınak olan Bangladeş'deki mülteci kamplarına ulaşana kadar hayatta kalmaya kararlıydı.

Ancak güçlükle yürürken tüm organları sızlıyordu. Sadece bir hafta önce Myanmar ordusu ona saldırmıştı.

Bir yılbaşı günüydü. Bir askeri birlik köyüne girdi, evleri yaktı ve Müslümanları bir araya topladı. Fatima'nın dediğine göre, kaçmaya çalıştığında üç asker onu takip etti ve hıçkıra hıçkıra ağlayan annesinin gözleri önünde ona defalarca tecavüz etti.

“Annem herşeyi izledi,” diyor Fatima. “Ne yapabilirdi ki? Onlar bir ordu — o ise sadece bir kadın.”

Fatıma çektiği acı yüzünden bayıldı. Kendine geldiğinde yakılmış köyü korkutucu bir şekilde sessizdi. Askerler gitmiş, kendi anne-babası da dahil herkes köyden kaçmıştı. Yüksek ateşi vardı, yalnızdı ve çok fazla kanaması vardı.


13 yaşındaki Fatıma, Myanmar'daki askerlerin ona toplu şekilde tecavüz ettiğini ve köyünü yaktığını söylüyor.

Fatıma, onu bulan yabancılar için Allah'a şükrediyor. Bölgesindeki diğer köyler de kuşatılmıştı — ve kendi cehennemlerinden kaçan birkaç yetişkin şans eseri onun evinin yakınından geçiyordu.

“Bana, ‘Burada kalamazsın. Bizimle gelmek zorundasın. Bangladeş'teki kamplara kaçıyoruz.’ dediler.”.

Fatıma, sınıra doğru giden bu gruba katıldı. Pirinç tarlalarında zorla ilerledikleri birkaç günün ardından hedeflerine ulaştılar.

Kutupalong Mülteci Kampı:

 

 

A walk through Kutapalong Rohingya refugee camp

Allison Joyce (@allisonsarahjoyce) tarafından paylaşılan bir video ()


Birleşmiş Milletler'den Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne kadar hemen her insan hakları örgütü bu kadınlar arasından bir çoğuyla röportajlar yaptı.

Yani Fatima'nın durumu tek değil.

Myanmar birlikleri sistematik olarak Müslüman kadınlara tecavüz ediyo. Bu, onları ülkeden kaçmaya zorlamak için tasarlandığı anlaşılan bir taktik.

Korkunç şekilde de etkili görünüyor.

ABD desteği ile güç kazanan Barış Ödülü sahibi (!) bir lider

Ekim ayından beri yaklaşık 70,000 Arakan Müslümanı, Myanmar'dan kaçarak komşu Bangladeş'e sığındı. Bu sayıya önceki yıllarda kaçan 300,000 ila 500,000 Arakanlı mülteciyi de ekleyelim.

Bu, Belize ya da Lüksemburg'un nüfusuyla aynı sayıda insanın vatanlarından sürüldüğü anlamına geliyor.

Yapılan şey, Myanmar ordusu tarafından gerçekleştirilen 21. yüzyıl etnik temizliği. Bu etnik temizliğin suç ortağı da, Amerikan desteği ile güç kazanan Nobel Barış ödülü sahibi Aung San Suu Kyi tarafından halihazırda yönetilen hükümettir.

Amaç Myanmar'dan ayrılmalarını sağlamak

Öyle görünüyor ki ordunun temel görevi Arakanlı Müslümanlar için hayatı çekilmez hale getirmek ve bu şekilde Myanmar'dan sonsuza dek ayrılmalarını sağlamak.

Myanmar'ın Budist yöneticileri arasında Arakan Müslümanları genellikle istilacı bir tür olarak betimlenmektedir.

Bir devlet gazetesi, onları “kokusundan ve kan emmesinden nefret edilen insan pireleri” olarak göstermektedir. Ünlü bir milletvekili, Arakanlı kadınların askerleri tahrik edemeyecek kadar çok “pis” olduklarını savunarak tecavüz iddialarını yalanlamaktadır.

BM 'yumuşak' açıklamaları tercih ediyor

Her şey bu kadar da değil. Devlet yıllardır Myanmar'ın yaklaşık 1 milyon Arkanlı Müslüman halkı üzerinde karmaşık bir ırkçılık sistemi uygulamaktadır. Bu insanların yaklaşık yüzde 10'u göz altı kamplarında tutulmaktadır. Geri kalanı ise askeri bölgelerde tecrit edilmiş ve seyahat etmesi yasaklanmıştır.

Genelde yumuşak açıklamaları tercih eden BM yetkilileri bile bunu “etnik temizlik” ve bir “soykırım süreci” olarak tanımlamaktadır.


Bangladeş'teki Marshlands köyündeki bir yeraltı trenyolu, Arakanlı Müslümanlar tarafından kaçış için kullanılıyor

Diğer yüksek profilli gözlemciler ise daha da öteye gitmektedir. Nobel ödülü sahibi bir düzineden fazla kişi, bu krizi Darfur, Bosna ve Rwanda'da geçmişte yaşanan dehşete benzetmektedir.

Bu kişiler, tecavüz ve cinayetlerin güvenilir bir soruşturmaya tabi tutulmasını istemektedir. 

"Eğer harekete geçmezsek … insanlar kurşunlarla öldürülmeseler bile açlıktan ölebilirler… Ki bu olursa iş işten geçtikten sonra elimizi başımızın arasına alıp ‘bir daha asla’ diyeceğiz."

'Cinnet hali' değil, sistematik bir 'dinsel temizlik'

Fatıma gibi yüzlerce tanık ve kurban, ve de video görüntüleri, Myanmar birliklerinin ve polisin sadece bir cinnet halinde olmadığını göstermektedir. Öyle görünüyor ki bu birlikler Arakan köylerine girerken bir senaryoyu takip ediyor.

Adım 1: Köylüleri radikal gruplara yardım etmeyle suçla

Fatima, askerlerin köylerine gece saat 10 gibi aniden ortaya çıkarak geldiklerini söylüyor. “Köyümüzün direnişçi gruplara gıda sağladığını söyledir.”

Bu, yapılan tüm temizliğin arkasındaki büyük bahanedir. Resmi olarak bu baskınlar “radikal bireyleri” saklandıkları yerden çıkarmak için yapılan “temizlik operasyonlarıdır.”.

Bu gerekçe, zayıf bir gerçeğe dayanmaktadır. Arakanlı bir militan grup Ekim ayında YouTube'da silahlı bir ayaklanma çağrısı yaptı. İlk saldırısı üç polis karakoluna yapıldı. Bıçak ve sapanlarla donanmış direnişçiler dokuz polis memurunu öldürdü ve tüfeklerini aldı.


Myanmar hükumetinin yayınladığı bu fotoğrafta Ocak ayında el yapımı tüfeklerle yakalanmış Arakanlı bir sözde radikal grup üyesi gösterilmektedir.

Ordu bu direnişçi grupların genellikle askeri birliklere intihar edercesine sopalarla ve tarım araçlarıyla saldıran insanlardan ibaret olduğunu kabul etmektedir. Bazıları silah edinmiştir. Ancak bunlar 18. yüzyıl antikaları gibi görünmektedir.

En fazla 100 adamı yöneten bu az silahlanmış grup şimdiye kadar 1 cm bile toprak özgürleştirememiştir. Ancak, geri kalan 1 milyon Arakanlıyı topraklarından sürmek isteyen yönetim, silahlı direniş gruplarının yayıldığını iddia etmektedir.

Adım 2: Evleri yak, mülkleri yok et

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün yayınladığı uydu resimlerine göre, Arakan bölgesindeki en az 1,500 bina yok edildi.

Gerçek rakam is muhtemelen daha yüksektir. Bu tahmin sunulduğu Kasım ayından beri on binlerce mülteci kudaklamalardan kaçmıştı. BM'nin görüştüğü son dönemdeki mültecilerin yarısından fazlası kendi evlerinin yakıldığını söylediler.

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün çalışması yok edilen köyleri (kırmızı) göstermektedir:


Fatima'nın dediğine göre “onlar sadece evleri yakmadılar,” “yaşlı insanları yakaladılar ve sakallarını yakmaya çalıştılar. Keçileri bile vurdular.”.

Adım 3: Erkek ve kadınları ayır

Ne zaman bir kuşatma başlasa köylüler genellikle iki grupta toplanırlar: biri erkekler, diğeri da kadınlar.

Cinsiyetleri ayırma taktiği, kaçan mültecilerin yüzlercesi tarafından bildirilmiştir. Bu, bir cep telefonu videosu ile kanıtlanmış, istemeyerek de olsa hükumet tarafından doğrulanmıştır.

Videoda polisin 100 Arakanlı erkeği kadınlardan ayırarak topladığı görülüyor. Onları kir içinde oturmaya zorluyorlar ve sonra yüzlerini tekmelemeye başlıyorlar.

Uyarı | Aşağıdaki video, Arakan'da Myanmar sınır polisi tarafından Müslümanlara uygulanan şiddeti göstermektedir: 

 

Bebekleri ateşin içine attılar

İnsan hakları aktivisti Matthew Smith, “Her ne kadar dehşet verici olsa da bu kayıt altına alınmış en az şiddet içeren taciz türü. Bir çok olayda, askerler Arakanlı erkeklerin boğazlarını kestiler. Ayrıca bebeklerin yangının içine atıldığı ihbarları da aldık." diyor.

Tecavüz yada ölüm 

Fatıma, köyünde toplanan kadınlara ne olduğunu bilmiyor. O anda ailesinin kulübesinde saklanıyordu. Onu bulan üç asker tarafından elbiseleri çıkarıldı ve vücudunda altın arandı. Sonra bu askerler sırayla ona tecavüz ettiler.

Yakın bölgeden 26 yaşında bir kadın olan Noor, köyündeki kadınlar toplandıktan sonra onlara ne olduğunu anlattı:

“Askerler genç ve güzel olan kadınları seçiyorlar,” “Evli olup olmadıklarını umursamıyorlar. Annenizin izleyip izlemediğini bile umursamıyorlar.”

“Kadınların olduğu gruptan beni ve başka üç kadını seçtiler. Hepimize tecavüz edildi. Buna izin vermek istemedim … ama onların iki kadının boğazını kestiğini gördüm. Eğer kendimizi bu şekilde feda edersek, en azından cennete gireceğimizi düşündüm.” 


Arakanlı Müslüman bir Kadın Kutupalang Mülteci Kampı'na giriş için bekliyor, 21 Aralık 2016

“Yani erkek olsaydım bile onlara karşılık veremezdim.” diyor Noor. “Ordunun karşısında hepimiz çaresiziz. Eğer Arakanlıysanız erkek ya da kadın olmanızın pek bir önemi yok.”

Adım 4: Nüfusu sür

Bu, tüm ölümler ve yangınların doğal bir sonucu. Evsiz ve aşağılanmış Arakanlılar sınıra doğru kaçıyorlar.

Tarihi boyunca ordu, Budist olmayan nüfuslara travma yaşatmak için toplu tecavüzleri kullandı. Tüm bu hikayeler, Myanmar'ın uzak doğu ormanlarında yaşayan Hristiyanlara korkunç bir şekilde tanıdık gelecektir.

Ama belki de Myanmar'daki hiçbir grup Arakanlılar gibi bastırılmadı. Myanmar'daki siyasi bir grup yıllardır onları ortadan kaldırmak için “insanlık dışı eylemlerin haklı olarak gerçekleştirilebileceğini” söylüyor.

Batı'nın barış ödülüne layık gördüğü Hatta Suu Kyi'nin partisinde bile, Arakanlılarla ilgili olarak, Budist Myanmar'a ait olmayan ve yerli olmayan “Bengalliler” şeklinde alay edilmektedir.

Peki başbakan ve de fakto lider Suu Kyi?

Arakan'daki acıya sadece kayıtsız kalmıyor. Onların yardım talebini susturmaya çalışan bir propaganda makinasını da şu an yönetiyor.

Kaynak: Mepa News

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.