21. yüzyılda Ortodoks Hristiyanlık

21. yüzyılda Ortodoks Hristiyanlık

Her ne kadar aralarında dindarlık anlamında ciddi farklılıklar gösterseler de; Ortodokslar kilisenin belli bazı politikalarında fikir birliği göstermekteler.

Ortodoks Hristiyanlar, özellikle Avrupa’da yoğun olmak üzere, dünya çapında genel nüfusa oranla azaldı. Ancak Etiyopya’daki Hristiyan nüfus dinine gerçekten oldukça bağlı ve niceliksel olarak da sürekli büyümekte.


Geçen yüzyılda, dünyadaki Ortodoks Hristiyan nüfusu iki kat arttı ve nerede ise 260 milyona ulaştı. Sadece Rusya'da Sovyetler Birliği'nin yıkılmasından bu yana 100 milyonluk bir artış gerçekleşti.


Pew Resarch Center tarafından hazırlanan bu raporu Mepa News ekibi olarak siz değerli okuyularımız için tercüme ettik. Son kısımda ise raporda yer alan öne çıkan grafikleri kendi yorumumuzu da katarak sizlere sunduk.


Hristiyanlar arasındaki Ortodoks, Katolik, Protestan ve diğerleri oranı ve 1910-2010 değişimi

 

Rakamlarda yaşanan tüm bu artışlara rağmen Ortodoksların genel Hristiyan nüfusuna ve dünyanın genel nüfusuna olan oranında düşüş söz konusu ki bu durum Protestanların, Katoliklerin ve Hristiyan olmayan toplumların nüfuslarının ciddi orandaki artışından kaynaklanmaktadır. Bugün dünyadaki Ortodoksların oranı geçen yüzyılda %20 iken bu yüzyılda %12 seviyesinde. 1910 yılında küresel nüfusun % 7'si Ortodoks iken bugün %4 oranında.

Ortodoksluğun 21. Yy daki coğrafi dağılımı diğer Hristiyan mezheplerinden ayrışmakta. 1910 yılında Bolşevik devriminin meydana geldiği dönemde Hristiyanlığın 3 ana mezhebi Avrupa'da yoğunlaşmıştı. Ancak bu tarihten sonra Protestanlık ve Katoliklik kıtayı aşarak tüm dünyaya yayıldı ve Ortodoksluk Avrupa'da kaldı. Bugün Ortodoksların nerede ise %80'i Avrupa'da yaşamakta(20.yy'da %91). Öte yandan Katoliklerin sadece %24'ü ve Protestanların da %12'si Avrupa'da yaşamakta. (1910 yılında %65 ile %52 olarak tespit edilmiştir.)

Ortodokslukta yaşanan düşüş Avrupa'da gerçekleşen genel demografik değişimlerden kaynaklanmaktadır. Zira Avrupa'da doğum oranı düşüktür ve nüfusun büyük kısmı yaşlıdır. Ancak durum Sahra Altı Afrika, Latin Amerika ve Güney Asya gibi dünyanın gelişen ülke ve bölgelerinde böyle değildir. Avrupa'nın nüfusu küresel nüfusa oranla, uzunca bir süreden beri azalmaktadır ve gelecek dönemlerde de bariz şekilde azalmaya devam edeceğe benzemektedir.


Yüzyıl kadar önce Hristiyanlığın üç ana mezhebi Avrupa’da yoğunlaşmış durumdaydı. 21. Yüzyıla geldiğimizde bu durum Ortodoksluk için geçerliliğini korusa da, Katoliklik ve Protestanlık için önemli bir değişim söz konusu.

Tarihsel olarak incelediğimizde, bugün Ortodoks Hristiyanlık olarak anılan ve Doğu Avrupa'nın Slav etnik yapısına yoğunlaşmış olan bu mezhep 9.yy'a dayanmaktadır. Bizans imparatorluğunun başkenti olan Konstantinapol’den çıkan misyonerler; söz konusu inancı Avrupa'nın derinliklerine yaymıştır. Ortodoksluk ilk olarak Bulgaristan, Sırbistan ve Çek cumhuriyetinde ve ardından da 10.yy'da Rusya'da hayat bulmuştur. 1054 yılında Doğu (Ortodoks) kiliseleri ile Batı ( Katolik) kiliseleri arasında yaşanan büyük ayrışmadan sonra Ortodoks Misyonerleri 1300'lü yıllardan 1800'lü yıllara kadar Rus İmparatorluğunun dört bir yanına yayılmıştır.

Ortodoksluk Avrasya bölgesinde yayılma sergilerken; Protestan ve Katolik misyonerler Akdeniz’i ve en önemlisi de Atlantik okyanusunu aşmışlardır. Başta Portekiz, İspanyol, Alman ve İngiliz İmparatorlukları olmak üzere batı Avrupa Devletleri Batı Hristiyanlığını (Katolik ve Protestan) Sahra altı Afrika’ya, Doğu Asya’ya ve Amerika kıtasına taşıdılar.  

Genel anlamda Ortodoks misyonerliğinin Avrupa dışında varlık gösterdiği söylenemese de; Ortodoks kilise kendisine geride kalan yüzyıllar boyunca Ortadoğu’da tutunacak alanlar buldu. Ve hatta Ortodoks misyonerler Hindistan, Japonya, Doğu Afrika ve Kuzey Amerika gibi bölgelerde ciddiye alınması gereken kazanımlar sağladı.

Bugün Avrupa dışında en büyük Ortodoks nüfus Etiyopya’da bulunmaktadır. Oldukça eski bir kilise olan Tevahedo Ortodoks kilisesinin 36 milyon kadar   cemaati bulunduğu tahmin edilmekte ki; bu da dünya Ortodoks nüfusunun %14'üne tekabül etmektedir. Bu güzide doğu Afrika ülkesinde yaşayan Ortodoks cemaat iki eğilimi gözler önüne sermekte. Birincisi geçen yüzyıl boyunca Ortodoks Hristiyan nüfus, Avrupa nüfusundan daha hızlı büyüme gösterdi. İkincisi ise Ortodoks Hristiyanlar birçok yönden incelendiklerinde Avrupa’daki mezhepdaşlarına nazaran, dinlerine daha sıkı bağlılık göstermekteler.   

PEW tarafından yapılan diğer araştırmaların sonuçlarına göre Avrupalı Hristiyanlar, Latin Amerika ve Sahra altı Afrika Hristiyanlarından daha az dindarlar. ( Araştırma sonuçlarına göre bu durum, Avrupa’daki Müslümanlar için de geçerlidir; zira Avrupa’da yaşayan Müslümanlar dünyanın diğer bölgelerinde yaşayanlardan daha az dindardırlar.)

Avrupalı Hristiyanların kendi aralarında yapılan araştırma neticelerine göre dine en az bağlılık gösterenler Eski Sovyet bloğunda yer alan ülkelerin vatandaşlarıdır.

Peki, ortak tarihleri ve mazide kalmış bir takım gelenekleri haricinde toplulukların bugün hala ortak bir şeyleri yok mu?

Evrensel olarak hemen hemen tüm Ortodoksların evlerinde “Haç” gibi Hristiyanlığa dair ikonlar bulundurduğunu biliyoruz. Bu konuda elde edilen veriler oranların %90’lar seviyesinde bulunduğunu göstermekte.  

Tüm dünyadaki Ortodoks Hristiyanlar, sadece rahiplerin evlenebilmesi; geleneksel kilise yönetim yapısı; boşanma yetkisi ile eşcinsellik gibi konularda gösterdikleri tutuculuk gibi noktalarla birbirlerine bağlılık gösteriyorlar.

Din adamlığı ve boşanma konularında Kilise öğretilerine geniş destek

Her ne kadar kendi aralarında dindarlık anlamında ciddi farklılıklar gösterseler de; Ortodoks Hristiyanlar kilisenin belli bazı politikalarında fikir birliği göstermekteler.

Papaz ve rahiplerin evli olabilecekleri yönündeki Ortodoks kilise uygulaması tüm ülkelerde ciddi destek görmektedir.

Benzer bir durum da kilisenin boşanmayı kabul etmesi durumu hakkında geçerli. ( Katolik kilisesi bir kez evlenen çiftlerin boşanamayacağı görüşündedir.)

Ortodoks Hristiyanlar, kadınların din görevlisi pozisyonlarında yer almalarını engelleyen mevcut uygulamayı ciddi bir çoğunlukla desteklemekteler. Öte yandan Katolik kitleler bu kuralın kalkması gerektiği görüşünü aynı derecede yoğun bir şekilde desteklemekte. ( En büyük Katolik nüfusa sahip ülke konumundaki Brezilya halkının %78 kadınların da din görevlisi olması gerektiği görüşündedir.)

Genelde Ortodokslar kendi inançları ile Katoliklik arasında ortak bir zemin görüyorlar. Ortodoksluk ve Roma Katolikliği arasında “birçok ortak nokta var mı?” yoksa “çok farklılar mı?” şeklinde sorulduğunda Avrupa kıtasındaki birçok Ortodoks iki inancın birçok ortak noktası olduğunu savunuyor. Katolikler de iki inancı “farklı” inançlar olarak nitelemek yerine “benzer” inançlar olarak tanımlamayı tercih etmişlerdir.

Ancak Ortodoksların taşıdıkları iki inanç arasındaki yakınlık fikirleri daha ileri geçemiyor zira kiliselerin birleşmesi konusundaki fikirleri sorulan Ortodokslar oldukça kısıtlı bir şekilde destek sergiliyorlar. (Ortodoks ve Katolik kiliseleri 1054 yılından günümüze ayrı olarak faaliyet göstermektedirler.)

Bu raporun bize sunduğu diğer önemli bulgular şöyle sıralanabilir:

Orta ve Doğu Avrupa’daki Ortodokslar, sonuçları ekonomik büyümenin olumsuz etkilenmesine mal olsa bile, doğanın gelecek nesiller için korunması gerektiği görüşündeler. Ancak bu durumun koyu bir çevreci olan Patrik Bartholomew’un kişisel görüşlerinden ne derece etkilendiği bilinmemektedir. (Aynı bölgede yaşayan Katoliklerde başka çalışmalarda yer alan bulgulara göre aynı görüşü paylaşmaktalar.)

Aralarında Ermenistan, Bulgaristan, Gürcistan, Yunanistan, Romanya, Rusya, Sırbistan ve Ukrayna’nın bulunduğu nüfusun çoğunluğunun Ortodokslar tarafından oluşturulan ülkelerde ulusal Patrikler mevcuttur ve yapılan araştırma çalışmaları göstermektedir ki Ortodokslar Ekümenik Patrik Bartolomew’e rağmen kendi ülkelerindeki Patrikleri mutlak otorite olarak görmektedirler. Örneğin Bulgaristan’da Ortodoksların %59’u Bulgaristan Patriğinin otorite görürken sadece %8’lik bir kesim Ekümenik Patriği otorite kabul etmektedir.

ABD’li Ortodoks Hristiyanlar ülke halkının geri kalanı ile benzer tutum sergileyerek eşcinsel evlilikleri %54 oranında desteklemektedirler. Öte yandan bu durum Avrupa’da çok farklıdır. Orta ve doğu Avrupalı Ortodokslar’ın ezici çoğunluğu eşcinsel evliliğe karşı çıkmaktadır.

Orta ve doğu Avrupa’da yaşayan Ortodoksların ezici çoğunluğu, her ne kadar bir kısmı Sovyetler zamanında doğmuş olsalar da, vaftiz edildiklerini beyan etmektedirler.

Ortodoks Hristiyanlığın coğrafi olarak merkezi Orta ve Doğu Avrupa olarak aynı kaldı. 1910 yılında toplam Ortodoks nüfus 124 milyon iken bugün 260 milyon seviyesine ulaşmış durumdadır. Ancak bütün olarak Hristiyan nüfus kuzey yarım küreden güney yarım küreye taşınmıştır.

Afrika kıtasında dikkat çeken 36 milyonluk Etiyopya nüfusu söz konusu. Buradaki Ortodoks nüfus geride kalan yüzyılda 10 katına çıkmış durumda. Başka bir değişle 1910 yılında Ortodoksların genelinin %3’ü Sahra altı Afrika’da yer almakta iken bu oran artık %15’ tekabül etmekte. Öte yandan, büyük kısmı Mısır’da (2010 yılında tahminen 4 milyon), daha az miktarda Suriye – Lübnan- İsrail’de olmak üzere, Ortadoğu’da ve Kuzey Afrika’da önemli miktarda Ortodoks nüfusun artık var olduğunu görebiliyoruz.

1910 yılında 490 milyon Ortodoksluk harici Hristiyan nüfus 4 kat artış göstererek 1,9 milyara dayanmışken Ortodoks nüfus 124 milyondan 260 milyona ancak ulaşabilmiştir. (Toplam Hristiyan Nüfus 614 milyondan 2,2 milyara ulaşmıştır.)

Orta ve Doğu Avrupa Ortodoksluğun yuvası olarak kalmaya devam etmektedir. Ancak kıta dışındaki Ortodoks mevcudiyeti yüz yıl önceki %9’luk seviyesinden %23’ ulaşmıştır.

Ancak ilginç olan şu ki, aynı dönemde Avrupa’daki Hristiyan nüfus oranı %66’dan % 26’lara düşmüştür. Zira küresel Hristiyan nüfusun %48’i artık Latin Amerika ve Afrika’da yaşamaktadır ki bu oran 1910 yılında sadece %14’tü

Her ne kadar Etiyopya ve Eritre’de ciddi Ortodoks nüfustan bahsedebilsek de Afrika genelinde baktığımızda Ortodokslar, Katolik ve Protestanlarla kıyaslandıklarında dünyanın geri kalanında olduğu gibi söz konsu bölgede de azınlık konumunda kalmışlardır.  

Bu bölümde raporda yer alan dikkat çeken grafikleri sizlere sunacağız.

Ortodoks diasporalar Amerika ve Batı Avrupa kıtalarında büyüdü​:


Etiyopya’daki Ortodoks Hristiyanlar çok dindarlar Ruslar pek sayılmaz...

Örneğin Rus Ortodoksların sadece %6’sı haftalık olarak kiliseye giderken; Etiyopyalıların %78’i haftada en az bir kez kiliseye gittiğini ifade ediyor. 

Aslında eski Sovyet topraklarında kurulmuş olan ülkelerin Ortodoks vatandaşları dinlerine dünyanın geri kalan Ortodokslarından daha az bağlı olduklarını ortaya koyuyor. Söz konusu eski Sovyet bloğu ülkelerdeki yetişkinlerin sadece %17’si dinin hayatlarında “çok önemli” bir yerinin olduğu yönünde fikir beyan etmiş.  Bu oran Avrupa ülkelerinde %46, ABD’de %52, Etiyopya’da %98 olarak gerçekleşmiş.


Eski Sovyet bloğu ülkelerde bulunan Ortodoks halkların Allah inancı net değil:


Etiyopya Ortodokslarının çoğu sadaka veriyor ve paskalya orucunu tutuyor:


Avrupa’daki Ortodoks Hristiyanların nerede ise tamamı vaftizli:


Ortodokslar cennet, cehennem ve mucizelere inanıyor:



Ruh ve kader ile ilgili inançlar:



Çoğu Ortodoks nazar ve büyüye inanıyor:



Ortodoks Etiyopyalıların büyük çoğunluğu dinlerinin yegane doğru olduğu görüşünde.

Çoğu Ortodoks Etiyopyalı sadece kendi inançlarının cennetteki sonsuz hayata ulaştırabileceğini ve dini öğretilerinin sadece bir tek doğru yol ile yaşanabileceğini savunmakta.

Ancak başka yerlerdeki Ortodoks Hristiyanlar bu görüşü taşımıyorlar.


Orta ve Doğu Avrupa’daki Ortodoks ve Katolikler birleşmeye ılımlı yaklaşıyor:



Ortodoks ve Katolikler birbirlerinin inançlarının aynı oranda benzer buluyorlar:



Ortodokslar Moskova Patrikliğini İstanbul Ekümenik Patrikliğine tercih ediyorlar:



Ortodokslar kilisenin boşanmaya izin vermesini destekliyor

Ortodoksluk ve Roma Katolikliği bazı tartışmalı konularda farklı görüşler taşıyor. Örneğin, Ortodoks kilisesi boşanmaya ve tekrar evlenmeye izin verirken Katolik kilise bunu yasaklar. Ortodoks kilise evli birinin papazlığına izin verir iken Katolik kilise buna izin vermez.


Ortodoksların çoğunluğu evli erkeklerin papaz olmalarını destekliyor:



Birçok ülkede Ortodoksların çoğunluğu kilisenin kadınların papaz olmasına izin vermeyişini destekliyor:


Ortodoks kilisenin eşcinsel evliliği yasaklayan tutumu orta ve doğu Avrupa'da ciddi destek görüyor:


Çoğu Ortodoks Hristiyan, Yunanistan ve ABD’dekiler hariç, eşcinselliğin toplum tarafından kınanması gerektiği görüşünde:



Ortodoksların kafası kürtajın yasaklanması konusunda karışık:



Ortodoks Hristiyanların çoğunluğu çevre ile ilgili düzenlemeleri destekliyor:



Ortodoks Hristiyanlar insanın evrildiğine inanıyor:



Ermeni ve Romen Ortodoksların çoğuna göre kadın kocasına itaat etmeli



Çeviri ve Derleme: Mepa News

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.