"Irak, İran kontrolünde bir Şii devletine dönüşüyor"

Musul şehrinde yaşanan savaşın ardından yıkımın boyutları yavaş yavaş gün yüzüne çıkarken, ülkenin "İran'a bağlı mezhepçi teokratik bir uydu devlete" dönüştüğüne dair emareler de artıyor. İran sadece ülkedeki siyasi ve askeri etkinliğini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda kendisi için oldukça karlı savunma anlaşmalarına da imza atıyor.

Şii milisler "mafyavari yönetime" geri dönecek

IŞİD'e karşı Musul'da ilan edilen zaferin ardından İran destekli Şii milisler, IŞİD öncesi "mafyavari yönetimlerine" geri döneceklerinin sinyallerini verdi. Mezhep cinayetleri, yolsuzluk, kaçakçılık ve suikastler tekrar yükseliş aşamasında. Irak'ın ulusal yapısının ve ulus devlet mantığının zamanla yok olacağı ve ülkenin gün geçtikçe İran'ın bir parçası haline geleceği düşünülüyor.

İran destekli Şii milisler Irak'ın dört bir yanında faaliyetlerini artırıyor. Fiillerinin yargı denetimine bağlı olmayışı ve yargı kararı olmadan infazlar ve tutuklamalar yapmaları bu güçleri devlet üstü bir statüye sokuyor. Bu grupların insan kaçakçılığı ve uyuşturucu ticareti de yaptığı ifade ediliyor.

Binlerce Sünni alıkonuldu ve öldürüldü

Geçtiğimiz günlerde bu gruplar tarafından sayısı binleri bulan Iraklı Sünni sivilin alıkonulduğu ve öldürüldüğü ortaya konulmuştu. Irak'ın birçok bölgesinde Sünnilere yönelik işlenen bu suçlara yönelik herhangi bir soruşturma dahi yapılmıyor.

Ülke çapında devam eden "mezhepsel temizliğin" boyutları korkunç düzeyde. İran eliyle birçok bölgedeki Sünni nüfus öldürmeler, işkenceler, kaçırmalar ve göçe zorlamalar sebebiyle büyük ölçüde azalmış durumda. Bölgeden uzmanlar tarafından yapılan tahminler, "Sünni nüfusa karşı böyle bir demografik savaşın sürmesinin, yeni bir IŞİD'i ortaya çıkartacağı hatta bundan daha da kötü bir senaryo oluşturacağı" yönünde.

Zencili Mahallesi'nde enkaz ve ceset kalıntıları

Tel Afer'e Şii milisler de girecek

Öte yandan Bağdat hükümetinin IŞİD elindeki son bölgelere ilerleyişi de sürüyor. IŞİD'in kontrol ettiği, Musul'un batısında yer alan Türkmen kenti Tel Afer'e yönelik saldırının planları şekillendirilirken, Bağdat hükümetinin bölgeye Haşdi Şaabi'yi sokmama kararı İran tarafından kabul görmedi ve yüksek olasılıkla rafa kaldırıldı. Haşdi Şaabi'nin Musul'da da yer almayacağı öne sürülmüş ancak oluşum kentteki savaşta ön önemli etkenlerden olmuştu.

İran destekli Şii milis grupların çatı yapılanması Haşdi Şaabi, Irak'ta birçok insan hakları ihlali ile anılıyor. Irak Şiilerinin en yüksek dini otoritesi Sistani'nin fetvası sonrası kurulan grup özellikle Musul ve Felluce'de katliam, işkence, tecavüz, yağma gibi birçok suça imza attı.

İran-Irak sınırı sadece kağıt üzerinde

İran ve Irak arasındaki sınır bu süreçte önemini yitirmiş ve anlamsızlaşmış durumda. İran Devrim Muhafızları'nın başı çektiği İranlı yetkililerin sürekli Necef ve Kerbela gibi şehirlerde görüldüğü biliniyor. Bölgede öldürülen Şii milislerden önemli bir kısmının da cenazesi İran'da toprağa veriliyor.

Yoksul ülkede yolsuzluk artıyor

Bölgede İranlı yetkililerin ve İran destekli Şii merciilerin etkinliği artarken, devlet dışı güçlerin yükselişi yolsuzluk ve skandalları da beraberinde getiriyor. Parlamento üyeleri ve yetkililerin lüks harcamaları her gün yeni bir skandal olarak patlak veriyor. Şii vaiz ve milletvekili Hümam Hamudi'nin şahsi konutuna 85 bin dolardan fazla yaptığı harcama geçtiğimiz günlerde gündeme oturmuştu. Irak'ın üçte biri yoksulluk sınırın altında yaşıyor, 11 milyon Iraklı insani yardıma ihtiyaç duyuyor.

Basra'nın İran ve Afganistan'dan gelen uyuşturucuların ticaret merkezi haline gediği konuşuluyor. İran'a yakın konumu ve Şii ağırlıklı nüfus bölgede İran destekli Şii milislerin etkinliğini artırıyor. Bölgede fuhuş sektörünün de kök saldığı dile getiriliyor.

Kaynak: Mepa News