Afganistan ve Ukrayna: İki işgale gösterilen farklı tepkiler

Abdullah Azzam

Afganistan'daki 20 yıllık ABD işgali bittikten biraz sonra, 'müreffeh ve görece daha medeni' bir Avrupa ülkesi olan Ukrayna, doğu komşusu Rusya tarafından işgal edildi.

Rus askerleri Ukrayna topraklarına ayak basarken, kadınlar da dahil binlerce sivil, ülkelerini savunmak için silahlandı. Çeşitli kıtalardan yüz binlerce gönüllü, her iki tarafa da katılıp onların amaçları için savaşma isteklerini dile getirdiler.

"İki işgale farklı tepkiler"

Ben bu satırları yazarken, savaş Ukrayna'nın çeşitli bölgelerinde devam ediyor. Şiddetlenen hücumlar şehirlerde geniş çaplı yıkıma yol açarken Rus güçleri dikkat çekici ilerlemeler kaydediyor. Sahada sivil kayıpların ve savaş suçlarının yaşandığı rapor ediliyor. 2.5 milyondan fazla insan savaşın başından bu yana Ukrayna'dan kaçtı ve uydu görüntüleri, altyapı ve yerleşim yerlerindeki büyük yıkımı gözler önüne seriyor.

20 sene önce, benzer olaylar Afganistan'da da yaşandı.

Köyler ve şehirler ağır bombardımana maruz kaldı, siviller katledildi. yüz binlerce insan diğer bölge ülkelerinde ve ötesinde sığınacak bir liman bulmak için ülkelerinden kaçmak zorunda kaldı. Savaş suçları işlendi ve çok sayıda Afgan, bilinmeyen sebeplerle, belirsiz süreler için parmaklıklar ardına konuldu.

Afganlar vatanlarını korumak için silahlandılar, dış güçlerin zalim hükmünü reddettiler.

Afganistan ve Ukrayna savaşları birbirine benzemesine rağmen, bu iki işgale yönelik küresel tepkiler tamamen farklı oldu.

24 Şubat'ta başladığından bu yana, Rusya-Ukrayna savaşına dair haberleri düzenli olarak takip ediyorum.

Uluslararası 'medeni' toplumun iki işgal karşısındaki yanlı ve ırkçı tepkileri bende büyük bir etki bıraktı. Afganistan 40'tan fazla ülke tarafından işgal edildiğinde, bu saldırı "teröre karşı savaş" ve "ABD'nin ulusal güvenliğine yönelik tehdidin ortadan kaldırılması" şeklinde meşrulaştırıldı. Fakar Ukrayna saldırıya uğradığında, tüm dünya Putin'in eylemini güçlü bir şekilde kınadı, bunu "saldırgan bir işgal" ve "Avrupa tarihinde bir dönüm noktası", "Avrupa'ya savaşı geri getiren olay" olarak nitelediler.

Rusya'nın Ukrayna işgalini değerlendirip muhakeme etmek istemiyorum, zira zaten dünya bu konuda gerekenden fazlasını bile söyledi.

Ancak denebilir ki, eğer ABD Afganistan ve Irak'ta kendi ulusal güvenliğinin savaşını veriyorsa, Putin de Ukrayna NATO'nun kucağına düştüğü takdirde kendi ülkesinin risk altında olacağını savunabilir. Neden bir işgalin meşruiyeti onaylanıyor da diğerinin meşruiyeti sorgulanıyor?

"İki yüzlü tavır"

Ukraynalılar gibi, Afganlar da ağır şekilde sıkıntılar çekti. Paktiya'da, bir baskında öldürülmüş annesinin parçalanmış rahminden çıkan ölü bebeği ve hala yerinde duran göbek bağını unutmak mümkün değil.

2 Nisan 2018'de Kunduz'da da bir mezuniyet töreni bombalanmış ve 30'dan fazla sivil öldürülmüştü. Mart 2012'de bir ABD askeri Kandahar'ın Penvay ilçesinde 16 sivili öldürmüş, cesetlerini de yakmıştı.

Benzer şekilde sivillerin infaz edilmesi, yerleşim yerlerinin ve kadın doğum hastanelerinin bombalanması gibi olaylar Ukrayna'da da yaşandı.

Bebeğiyle beraber yaşamını yitiren hamile bir kadının hikayesi yıkıcıydı. Şükür ki dünya Ukrayna'nın Rusya tarafından işgalinin farkına varmış durumda.

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), küresel liderler, hukuk ve yaptırımlar, saldırılara karşı aktif durumda olduklarını kanıtladı.

Ancak çarpıcı olan şey şu ki, tüm bu zulümler 20 yıldır Afganistan'da da olurken UCM, küresel toplum ve diğer insan hakları kuruluşları tamamen suskun kaldı.

Afganların yaşadıkları tüm bu kabusların ardından, insanlığın masum canların yitip gitmesinin önemsenmediği kanunsuz bir ormanda yaşadığına dair düşüncemizin yanlış olduğu da ortaya çıktı. Sorunun bizim göz, saç ve ten rengimizde olduğunu öğrendiğimizde şok olduk. Afganlar da sarışın ve mavi gözlü olsaydı, veya dünyanın "medeni" bir kısmında yaşıyor olsalardı, savaş suçlarının soruşturulması ve etkili yaptırımlar, ayrıca hürriyet için savaşmanın terörizm değil bir hak oluşu gibi şeyler vuku bulacaktı demek ki.

Son 20 yıldaki zahmetli hayatları düşünülünce, dünya liderlerinin Ukrayna'ya destek olmak ve Rusya'ya yaptırım uygulamak için koşuştuğunu gördüklerinde, Afganların nutku tutuldu.

Vatanlarının hürriyeti için cesurca savaşmalarına rağmen Afganlar, Ukrayna olayları patlak verdiğinde, dünyanın çifte standartları ve doğasında var olan iki yüzlülük ile karşı karşıya kaldı.

"Uluslararası kurumlar bizler için değil"

Özgürlük savaşı için silahlanan Ukraynalı asker ve siviller, Batılı medya tarafından kahraman olarak adlandırıldılar ve teşvik edildiler.

Afganlar ve Filistinliler işgallere karşı direndiklerinde terörist olarak etiketlendiler, Afganistan'da binlerce insan, sadece Taliban'a yiyecek verdikleri için hapsedildi. Rusya-Ukrayna savaşının başlamasıyla, duygusallığa gark olan Avrupalılar, Ukraynalı mültecileri anlayışlı bir şekilde kucakladılar. Afgan, Suriyeli, Etiyopyalı ve Filistinli savaş mültecileri kaçmak zorunda kaldığında ise farklı bir tepki görmüştük.

Bu kişilere ateş açılmış ve Batılı polislerce denizde boğulmuşlardı.

Ukrayna'dan kaçan siyah tenli mültecilere dahi ayrımcı bir davranışta bulunulduğuna şahitlik ettik.

Benzer savaş mültecilerine yönelik bu ayrımcı ve ön yargılı duruş, Ukrayna'dan kaçanların orta sınıftan, iyi giyimli, eğitimli, müreffeh hayatları olan Hristiyanlar olduğu, diğer ülkelerden kaçanların ise bu özelliklere sahip olmadığı şeklinde çekinmeden, yüksek sesle dile getirilmiştir.

Bu adaletsizlik ve ön yargı karşısında emin olduk ki UCM, uluslararası örgütler ve diğer insan hakları kurumları biz Afganlar, Filistinliler, Libyalılar, Somalililer, Suriyeliler, Iraklılar ve Keşmirliler için kurulmamıştır.

Bundan ziyade bu kurumlar yalnızca mavi gözlü, sarı saçlı ve beyaz tenli insanların canları tehlikedeyken çalışmaktadır.


Abdullah Azzam tarafından sosyal medya üzerinden servis edilen bu değerlendirme Mepa News okurları için tercüme edilmiştir. Yazıda yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.