Analiz | Gazze'de olası bir ateşkes İsrail ve Hamas için ne anlama geliyor?

"Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılara ara verilmesi, Netanyahu'ya siyasi açıdan zarar verse de askeri açıdan İsrail'e fayda sağlayacaktır."

Al Jazeera | Tercüme: Mepa News

Gazze'de olası bir ateşkesle ilgili iddialar ve yalanlamalar devam ediyor. Bazı haberler çatışmalara üç günlük bir ara verileceğini belirtirken, bazıları ateşkesi beş güne kadar uzatıyor. Bazıları ise ateşkesin yakın zamanda başlayabileceğini iddia ediyor. Ve böyle devam ediyor.

En yetkili ağızlardan yapılan açıklamalar bile farklılık gösteriyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu Cumartesi günü Washington Post tarafından yayınlanan geçici bir anlaşmaya varıldığı haberini yalanladı. Ancak bir ABD yetkilisi görüşmelerin devam ettiğini ve bir ilerleme kaydedilmesinin beklendiğini doğruladı.

Pazar günü Katar Emiri Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani Doha'da yaptığı açıklamada ateşkes konusunda Hamas ile İsrail arasında kalan görüş ayrılıklarının "çok küçük" olduğunu söyledi. Katar, İsrailli esirlerin serbest bırakılması da dahil olmak üzere savaştaki arabuluculuk çabalarının odağında yer alıyor.

Konuyla ilgili son olarak Hamas lideri İsmail Haniye Salı günü Reuters haber ajansına yaptığı açıklamada tarafların "ateşkes anlaşmasına varmaya yakın" olduğunu söyledi. Al Jazeera'ye konuşan bir başka Hamas yetkilisi ise müzakerelerin ateşkesin süresi, Gazze'ye yapılacak yardımların ayrıntıları ve rehinelerle tutukluların takası üzerinde yoğunlaştığını söyledi.

Duman varsa ateş de vardır. İlgili tarafların çoğu Gazze'deki katliamı geçici olarak durdurmak isterken, geçici bir soluklanma için küçük bir adım atılmasını umut etmek gerekir.

Savaşan iki tarafın neden böyle bir ara vermeyi düşündüğünü incelemek de akıllıca olacaktır.

Böyle bir duraklama Hamas'a siyasi açıdan fayda sağlayacak olsa da, Çarşamba günü açıklayacağım gibi askeri açıdan bariz bir kazanım görünmüyor.

Öte yandan İsrail için savaşa ara vermek askeri açıdan avantajlı, siyasi açıdan ise dezavantajlı olabilir.

İsrail savaş makinesi Gazze'de altı haftadır havada, üç haftadır da karada tam güçle çalışıyor. Hamas saldırılarından bu yana İsrail'in hava bombardımanı şaşırtıcı derecede yüksek bir oranda devam etti.

Filistinli sivil hedeflerin böylesine acımasızca vurulmasının asıl amacının askeri olmadığı daha ilk günden belliydi. Başlangıçta birçok analist, yoğun hava saldırılarının İsrail halkına silahlı kuvvetlerin bir şeyler yaptığını ve kara kuvvetleri harekete geçtiğinde bombardımanın hafifleyeceğini göstermeye hizmet ettiğine inanıyordu.

Savaşa hazırlıklı olmakla övünen bir ülkenin bile önemli miktarda silah ve mühimmat rezervi bulundurması gerekir.

İkinci Dünya Savaşı sırasında ABD ordusunda general olan Omar Bradley bir keresinde "amatörler strateji konuşur, profesyoneller lojistik konuşur" demişti. İsrailli kuvvet komutanları ne olursa olsun Gazze'yi vurmaya devam etmeye hevesli olabilirler, ancak arka kademedekiler hesabını kitabını yaptı ve sonuçtan hoşlanmıyor. İsrail Hava Kuvvetleri'nin akıllı bombalarının tükenmekte olduğuna dair askeri gizlilik ağından kaçan güvenilir raporlar var.

Askeri konulardaki iddiaların güvenilirliğini değerlendirmek her zaman zordur. Bazen kendi tarafında hayal kırıklığına uğrayan bir subay -özellikle de sınırlarının dışında savaşırken ya da ağır sivil kayıplar verirken- önemli ayrıntıları isimsiz olarak sızdırabilir.

Bazı özel çevrimiçi forumlar, Gazze üzerinde 2.500'den fazla ortak doğrudan saldırı mühimmatı (JDAM) akıllı bomba kiti harcayan İsrail Hava Kuvvetleri'nin sadece 10 günlük stoğu kaldığını iddia ediyor.

Her ordu acil durumlar için ne kadar mühimmatın yedekte tutulması gerektiğini düzenler. Kesin rakamlar sır gibi saklansa da her şey İsrail'in bölge komutanlarının alarm vererek acil ikmal istediğine işaret ediyor.

Boşlukları doldurmak için özel askeri malzemeler satın alınabilir. 1973 yılında İsrail, Suriye, Mısır ve Arap müttefikleriyle savaşırken stokları tükenmek üzereyken ABD, tarihin en büyük askeri hava ikmali olan "Nikel Çimen Operasyonu"nu başlattı. ABD Hava Kuvvetleri İsrail'e günde yaklaşık 1.000 ton silah ve mühimmat göndererek toplamda 22.000 tondan fazla silah ve mühimmat sevk etti.

Bu olay şimdi daha küçük ölçekte de olsa tekrarlanıyor. Son iki haftadır ABD C-17 nakliye uçakları Tel Aviv'deki Ben Gurion havaalanına ve Negev (Necef) çölündeki Nevatim hava üssüne düzenli olarak iniş yapıyor.

Uçakların çoğu, ABD'nin askeri acil durumlar için ayırdığı "hazır stok" depolarının bulunduğu Almanya'daki Ramstein hava üssünden havalanıyor.

Daha ağır ve daha az acil malzemelerin deniz yoluyla İsrail'e gönderildiğine dair çok fazla şüphe yok. Bunlar arasında Gazze'de yoğun olarak kullanılan yüksek hareket kabiliyetli topçu roket sistemlerinin (HIMARS) paletli versiyonu M270 çok namlulu roket sistemi için yedek roketler de olacaktır.

Ekim ayında ABD, Demir Kubbe hava savunma sistemi için kendi füzelerini İsrail'e verdi. İsrail'in Hamas'ın ilk ağır roket saldırıları ile Hizbullah ve Husilerin saldırılarına verdiği karşılık İsrail'in stoklarını öylesine tüketmişti ki ABD'nin satın aldığı ve konuşlandırılana kadar İsrail'de tuttuğu Tamir önleme füzelerinin tamamını talep etti.

İsrail kuvvetleri de Hamas tünellerine karşı şimdiye kadar uyguladığı taktikleri değerlendirmek için savaşa ara vermekten memnuniyet duyacaktır. Birçok analistin belirttiği gibi -ben de dahil- köpeklere, robotlara, yere nüfuz eden radarlara ve diğer teknolojilere rağmen tüneller ancak askerler içeri girdikten sonra yok edilebilir.

Geçen hafta dört komandonun bir tünel kapağını açtıktan sonra el yapımı bir patlayıcı tarafından öldürülmesiyle kanıtlandığı gibi bu kanlı bir görev.

Birkaç gün önce İsrail kuvvetlerine bağlı gazetecilere bilgi veren ve kimliği açıklanmayan bir İsrailli subay şu itirafta bulundu: "Oraya inmek istemiyoruz. Bize çok sayıda el bombası bıraktıklarını biliyoruz."

Londra merkezli haftalık The Jewish Chronicle 16 Kasım tarihli haberinde emirlerin açık olduğunu bildirdi: "Kimsenin tünele girmesine izin verilmiyor."

İsrail güçleri ayrıca Gazze Şehri simülatörlerinde yaptıkları sözde sofistike ve özel eğitimin etkinliğini de gözden geçirmek zorundadır. Gazze'ye 2009 ve 2014'te yapılan saldırılara dayanan simülasyon, varsayımlarından bazılarının 2023'te geçerli olmadığı kanıtlanmıştır.

Ayrıca neredeyse yenilmez olduğuna inanılan bu kadar çok Merkava tankının neden etkisiz hale getirildiğini de analiz etmesi gerekecektir. Güvenilir raporlar Merkava tanklarının 30 kadarının imha edildiğini ya da kullanılamayacak kadar hasar gördüğünü gösteriyor.

Ordu üç ya da beş günlük mühleti memnuniyetle karşılarken -ancak muhtemelen bu durumu kabul etmeyeceklerdir- siyasetçiler bunu açıkça kendi kayıpları olarak göreceklerdir.

Netanyahu ve şahin kanadı herhangi bir duraklamaya şiddetle karşı çıkıyordu, dolayısıyla şimdi bunu kabul etmeleri halinde, uluslararası baskıya boyun eğmelerini ne kadar haklı göstermeye çalışırlarsa çalışsınlar, halk bunu zayıflıkları olarak görecektir. İsrail'in sözde en yakın müttefiki olan ABD Başkanı Joe Biden'ın bir ara verilmesi için ağırlığını koyması İsrail Başbakanı'nın yarasına tuz basmış olmalı.

Üzerinde anlaşmaya varılan çatışmasızlık dönemine uyulursa, ki bu her zaman büyük bir risktir, İsrailli politikacılar bu dönemin sonunda yeni bir baskıyla karşı karşıya kalacaktır; dünya "Madem başarılıydı, neden uzatmadınız?" diye sorabilir.

Netanyahu'nun en büyük kabusu, Hamas'ı yok edememekle kalmayıp dolaylı da olsa müzakere ederek fiilen tanımış olduğu bir noktaya gelmek olacaktır. Gazze'den mahrum kalan öfkeli İsrailliler onun yerine kesinlikle siyasi açıdan derisini yüzeceklerdir.


Al Jazeera için Zoran Kusovac tarafından kaleme alınan bu analiz Mepa News okurları için Türkçeleştirilmiştir. Analizde yer alan ifadeler Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.

Analiz Haberleri