BAE tarihinin en büyük siyasi davalarından biri: 84 muhalif yargılanıyor

Birleşik Arap Emirlikleri yönetiminin politikalarına karşı faaliyetlerde bulunduğu öne sürülen 84 kişi, ülke tarihinin en büyük siyasi davalarından birinde yargılanıyor.

Dania Akkad | Middle East Eye | Tercüme: Mepa News

Birleşik Arap Emirlikleri tarihindeki en büyük ikinci siyasi dava olduğu belirtilen davanın üzerinden yaklaşık dört ay geçmesine rağmen kimse tam olarak kimin yargılandığından emin değil.

Yargılanan 84 kişiden bazılarını temsil eden avukatlar, yetkililerle herhangi bir bilgiyi ifşa etmeme anlaşması imzaladıklarını söyleyerek yakınlarıyla herhangi bir ayrıntı paylaşmayı reddediyor.

Yakınlarının yargılandığını öğrenebilenler ise bazı duruşmaları aynı adliyede, aylardır görmedikleri aile üyelerinden uzakta, ayrı bir odada, sessiz bir ekrandan izliyor.

Middle East Eye'a konuşan bir yakın, ailesini tehlikeye atmaktan korktuğu için adının açıklanmaması koşuluyla şunları söyledi:

"Bu bir işkence. Hükümet davanın kamuya açık ve şeffaf olacağını söyledi ama şeffaf olan hiçbir şey yok. Hiç isim yok. Hiçbir ayrıntı yok. Hiçbir şey yok."

Aralık ayı başlarında tüm gözler Cop28 iklim görüşmelerine ev sahipliği yapan BAE'deydi. On binlerce delege Dubai'deki Expo City'de toplanırken, yaklaşık 100 kilometre ötedeki Abu Dabi Federal Temyiz Mahkemesi'nde 84 sanık ilk duruşmalarına çıktı.

Devlete ait WAM haber ajansının raporları, bu kişilerin "bir terör örgütü kurup yönettiklerini ve çabalarını desteklemek için kara para akladıklarını" iddia ediyor.

Hak grupları, bu kişilerin BAE'nin 2014 yılında çıkardığı ve barışçıl hükümet karşıtlarının terörist olarak mahkum edilmesine olanak sağladığı için eleştirilen terörle mücadele yasası kapsamında suçlandıklarını söylüyor.

Yargılananların aile üyeleri davayı ellerinden geldiğince takip ettiklerini söylüyorlar ve aynı zamanda davayı bir düzmece ve toplu cezalandırma eylemi olarak görüyorlar.

Bir aile yakını "Bu davada açıkça adaletsiz ve haksız olan bir şeyler dönüyor." dedi.

"BAE94" davasının üzerinden on yıl geçti

Söz konusu kişilerin çoğunun on yıl önce BAE'de görülen ve hak grupları tarafından büyük ölçüde adaletsizlikle eleştirilen en büyük toplu davada mahkum edilenler arasında olduğu anlaşılıyor.

Arap ayaklanmalarının en yoğun olduğu dönemde görülen davada, demokratik reformlar yapılması için liderlere dilekçe veren 94 aktivist, avukat, doktor ve diğer kişiler hükümeti devirmeyi planlamakla suçlanmıştı.

94 kişinin çoğu, 1970'lerde BAE'de resmi olarak kurulan ve dönemin Emirlik yöneticileri tarafından teşvik ve hatta finanse edilen İslamcı bir vakıf olan El-Islah'ın üyeleriydi.

Ancak 1990'ların başında grup, üyelerinin devlet bakanlıkları içindeki etkisinden ve grubun siyasi faaliyetlere kaymasından korkan bazı ülke liderleri için bir endişe kaynağı haline gelmişti.

Bu korkular 2010-2011 Arap ayaklanmalarıyla birlikte, aralarında Islah'ın ideolojik olarak ilham aldığı Müslüman Kardeşler ile bağlantılı olanların da bulunduğu çok sayıda İslamcı partinin iktidara gelmesiyle daha da arttı.

2012 yılında 94 kişi tutuklanırken yetkililer ve medyada çıkan haberlerde ülkenin ulusal güvenliğinin Müslüman Kardeşler'i ima eden "yabancı bağlantılı bir grup" tarafından tehdit edildiği ve tutuklanan Islah üyelerinin gizli bir örgüt kurduklarını itiraf ettikleri iddia edildi.

Ancak grup üyeleri ve aileleri iddiaları reddederek, grubun Müslüman Kardeşler ile ideolojik bağları olduğunu ancak doğrudan bir bağlarının bulunmadığını ve itirafların baskı altında yapıldığını söyledi.

94 kişi suçlu bulundu ve çoğu 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı, yani geçen yıl hapisten çıkmaları gerekiyordu.

Ancak birçoğu, görünürde "toplum için tehdit oluşturmaya devam ettikleri" için, munasaha (danışmanlık) merkezleri olarak adlandırılan yerlere yerleştirilerek parmaklıklar ardında kaldılar. Hak grupları bu merkezlerin eleştirmenleri ve aktivistleri süresiz olarak tutmanın bir yolu olduğunu söylüyor.

Emirlikler Tutukluları Savunma Merkezi (EDAC) İcra Direktörü Hamad Shamsi Middle East Eye'a yaptığı açıklamada, geçtiğimiz Haziran ayında BM uzmanları ve hak gruplarının derhal serbest bırakılmaları çağrısında bulunmaları üzerine ailelerin bu kişilerle tüm irtibatlarının kesildiğini söyledi.

Shamsi, "Tüm tutuklular tamamen ortadan kayboldu" dedi.

Altı ay sonra, delegeler Cop28'de fosil yakıtlardan geçiş konusunda bir anlaşmaya varırken, adamlar yeni davanın sanıkları olarak Abu Dabi'deki mahkemede yeniden ortaya çıktılar.

Yargılama caydırıcı mı?

Yargılanan kişilerin çoğunun BAE94 sürecine yargılananlar arasında olduğuna inanılırken, neden şimdi 84 sanığın olduğu bir spekülasyon konusu.

Bazıları bu kişilerin ölmüş ya da serbest bırakılmalarını sağlamak için hükümetle anlaşma imzalamış olabileceğine inanıyor, ancak kimse bundan emin değil.

Şu anda yargılanmakta olan BAE94 sanıkları arasında Ras el Hayme'deki yönetici ailenin üst düzey bir üyesi olan Şeyh Sultan bin Kayid El Kasımi, insan hakları avukatları Muhammed er Ruken ve Muhammed el Mansuri ve insan hakları savunucusu Abdusselam Muhammed Derviş el Merzuki de bulunuyor.

Geçtiğimiz Mayıs ayında seyahat ederken yakalama emriyle tutuklandığı Ürdün'de ortadan kaybolan ve ancak bir hafta sonra BAE'de ortaya çıkan BAE'li işadamı Halef er Rumeysi de yargılanıyor. Rumeysi BAE94 davasında gıyabında hüküm giymişti.

Grupta BAE94 davasıyla ilgisi olmayan ancak insan hakları çalışmaları nedeniyle gözaltına alınan ekonomist ve öğretim görevlisi Nasır bin Gays ve insan hakları savunucusu Ahmed Mansur da yer alıyor.

WAM'ın haberine göre dava "yeniden yargılama değil", yaklaşık altı ay süren bir soruşturma sonucunda toplanan itiraflar da dahil olmak üzere "ikna edici kanıtlara" dayanan tamamen farklı bir dava. Bu süre yargılanan kişilerin aileleriyle iletişim kuramadıkları süreyle aynı.

Ancak insan hakları grupları, bu kişilerin 2013 yılında mahkum edildikleri ve cezalarını çektikleri aynı eylemlerle bağlantılı olarak yargılandıklarını söylüyor.

"Dava çok zayıf. Savcılığın elinde hiçbir şey yok. Bu temelde bir yeniden yargılama" diyen Şemsi, aynı zamanda davalılardan biri.

Aradaki en önemli fark, yetkililerin 2013 yılında bu kişileri gizli bir örgüte üye olmakla suçlarken, şimdi suçlarını terörle bağlantılı olarak tanımlamaları ve bu suçlamaların potansiyel müebbet hapis cezası ve hatta idam cezası getirmesi.

Davaya Ürdünlü bir yargıç bakıyor. EDAC, Birleşik Arap Emirlikleri mahkemelerinde yabancı hakimlere pek sık rastlanmazken, hassas bilgiler içeren bu ulusal güvenlik davasına neden Ürdünlü bir hakimin başkanlık ettiğini sorguluyor.

Peki neden şimdi?

Bazıları, BM ve insan hakları grupları sorular sorduğu için, Emirlik yetkililerinin bu kişilerin neden hala hapiste olduklarını gerekçelendirmek zorunda hissettikleri teorisini ortaya attı.

Edinburgh Üniversitesi'nde araştırma görevlisi olan BAE'li sosyolog Mira al-Hussein, asıl nedenin Gazze'deki savaş olduğunu düşündüğünü söyledi.

Yüzlerce aktivist Cop28 sırasında ateşkes çağrısı yapan bir protesto yürüyüşü düzenledi. Hüseyin'e göre bu gösteri, 2020 yılında İsrail ile ilişkilerini normalleştiren ülkenin liderlerini endişelendirdi. Mira al-Hussein "İsrail'i eleştirme ve hayal kırıklığımızı dile getirme konusunda normalleşme öncesi açıklık seviyelerine ulaştık" ifadelerini kullandı.

Mira al-Hussein, BAE'deki yöneticilerin "bu insanları hiçbir zaman serbest bırakmakla gerçekten ilgilenmediğini" ve eylemlerini haklı çıkarma ihtiyacı hissetmediğini belirtiyor. Ona göre yöneticiler daha çok Somali, Sokotra ve Yemen'de çatışan BAE ve Suudi güçleri gibi konulara odaklanmış durumdalar.

Al-Hussein bundan ziyade, davanın BAE'liler için bir uyarı olduğunu düşünüyor:

"Bu, bölgedeki genel İsrail karşıtı, normalleşme karşıtı havadan cesaret alan insanlar için caydırıcı bir hatırlatma anlamına geliyor. Mesele mahkumlar değil. Onlar sadece arka planda bir tiyatro."

Yargıcın uyruğunun dikkati dağıtma amaçlı olduğunu belirtti:

"Yargıçlar kararları uyguluyorlar. İlla ki bu kararları kendilerinin vermesi gerekmiyor."

Birleşik Krallık'taki BAE büyükelçiliği Middle East Eye'ın yorum talebine yanıt vermedi.

"Sesin olmadığı yarı siyah bir ekran"

Aile üyeleri, mevcut dava için kullanılan kısaltma olan BAE84'ün esasen BAE94 davasının bir tekrarı olduğu konusunda hemfikir olsalar da, yetkililer tarafından uygulanan gizliliğin bu kez çok daha ileri gittiğini söylediler.

Abdusselam Muhammed Derviş el Merzuki'nin kızı Cinan el Merzuki MEE'ye yaptığı açıklamada şunları söyledi:

"2013'te ne olduysa şu anda da aynısı oluyor, ancak şu anda baskı, adaletsizlik ve adil olmayan yargılamalar yapmakta daha da maharetliler. Her şey tekrarlanıyor, ama daha da kötüsü var."

On yıl önce, iki aile üyesinin duruşmalara katılmasına ve yargılamanın devam ettiği mahkeme salonunda oturmasına izin verildiğini söyledi. Dava dosyalarına duruşmanın ortasında ulaşılabiliyordu.

Ancak bu kez Merzuki, ailesinin neler olup bittiğini kendileri bir araya getirmek zorunda kaldığını söyledi. Babasının sanık olduğunu ancak izleyicilerin oturup duruşmayı izleyebildiği odadaki ekranda babasını gören biri sayesinde öğrenmişler.

Bazı duruşmalar sırasında ekranın sesi kapatıldı. Merzuki, izleyiciler sesin düzeltilmesini istediklerinde, kendilerine "yanlış giden bir şey olmadığının söylendiğini" belirtti:

"Aldıkları emir buydu: Televizyonların sesini kapatın. Beş saat boyunca orada oturup yarı siyah bir ekrana bakıyordunuz ve hiç ses yoktu."

Savcılığın tanıkları ve tutukluları koruyan askerler bazı duruşmalarda maskeliydi, böylece izleyenler kimseyi tanıyamadı.

Bir sivil toplum kuruluşu MErzuki ile temasa geçerek babasının avukatıyla davası hakkında konuşmalarına izin vermesini istedi. Avukat kuruluşla konuştuğunda çok sinirliydi. Cinan Merzuki şöyle söylüyor:

"Avukat demiş ki, 'Cinan'a aktif olmayı bırakmasını ve dava hakkında konuşmamasını söyle çünkü bu babasını olumsuz etkileyecek.' Hukuk eğitimi almış bir avukatın, bir kişinin eyleminin başka bir kişinin davasını olumsuz etkileyeceğini söylemesini hayal edemiyorum. Bu hiç mantıklı değil ama bu size tüm sistemin nasıl yozlaşmış olduğunu gösteriyor."

Adının açıklanmaması kaydıyla konuşan bir davalı yakını, aile üyelerinin babasının avukatıyla adliyede karşılaştıklarını, ancak avukatın aileleriyle hiç temasa geçmediğini ve davayı gözden geçirmek için babasıyla hiç görüşmediğini anladıklarını söyledi.

Sonunda akrabalarının duruşmayı izlediği ekranda ses açıldığında, mahkumların avukatlarla görüşmediklerini söylediklerini duyabilmiş. Mahkumlar "Onlarla konuşmamıza izin verilmiyor. Onlarla iletişime geçmemize izin verilmiyor." demişler

Gözaltına alınanların 30'undan fazlası 60 yaş ve üzerinde, 5'i ise 70 yaşın üzerinde. Davalı yakını sözlerini şöyle tamamladı:

"Plan sadece onları ölene kadar hapiste tutmak için bir nedene sahip olmak. Yıkıcı bir durum ama ben 12 yıldır bu durumla yaşıyorum. Şimdi babamı bu hayatta göremeyecekmişim gibi yaşıyorum. O kadar kötü bir durum. Özellikle de yeni davayla birlikte onu bu hayatta göremeyeceğim."

Davanın bir sonraki duruşmasının 7 Mart Perşembe günü yapılması bekleniyor.


Bu değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.

Haberler Haberleri