Batı'nın Ukrayna'ya dair yanlış algıları ve yakın tarih

Rory Finnin

Avrupa’daki en geniş yüzölçümüne sahip ülkenin olağanüstü tarihi ve kültürü Kremlin ve diğerleri tarafından daha fazla ciddiye alınmalı. 

Bu sadece sıradan, öylesine bir açıklamaydı. Geçen Ekim, New York Times Afganistan’dan sivillerin tahliye edilmesi için Ukrayna özel kuvvetleri tarafından yapılan cesur operasyonlar hakkında bir haber yaptı. ABD güçleri Kabil’i terk etmişti, Taliban da tümüyle hakimiyeti eline almıştı. Haber yazısı şöyle yazıyordu: “Ukrayna’ya katılın, küçük ama savaş sebebiyle sertleşmiş olan bir millet.”

Rus askerlerinin Ukrayna’nın tüm sınırları boyunca yığıldığı ve 8 yıllık ilan edilmemiş savaşlarının dramatik bir kızışması tehlikesini verdiği bu günlerde bile, çoğu Amerikalılar şu kelimenin üzerinden geçiyorlar: Küçük.

Bu büyük bir mesele. Ukrayna, Avrupa kıtasında bulunan en büyük yüzölçümüne sahip ülke. Nüfusu yaklaşık İspanya’nınki kadar. Herhangi bir haritaya üstünkörü şöyle bir bakın, Ukrayna küçük olmak dışında her şey.

Ama Batı’da, bizim zihni haritalarımız çoğunlukla diğer türlü zanneder. Kimileri Ukrayna’nın radardaki bir görüntü olduğunu öne sürüyor: Avrupa’nın kaderi Dinyeper Nehri’nin bir yerlerindeki dengede asılıyken, yaklaşık her on yılda bir ekranlarda ve haber kaynaklarında ortaya çıkıyor. 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılması. 2004’teki Turuncu Devrim. 2014’te Kırım’ın ilhak edilmesi. Şimde de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 2021 ve 2022’de yeni bir dünya savaşının başlaması endişesini ortaya çıkararak jeopolitik rehin almada bulunması.

Ukrayna'nın siyasi ve kültürel pozisyonu

Kremlin’in basamaklı saldırganlığına karşı koymaya zihni haritanızı tashih ederek başlayın. Ukrayna, kalıcı stratejik ve entelektüel ehemmiyete sahip olan bir ülkedir. Bunun tek sebebi onun çeşitli insan sermayesi, bol iktisadi potansiyeli veya Rusya ile Avrupa Birliği arasındaki merkezi mevkisi değil. Neye sahip oldukları ve ne oldukları sorularının ötesinde Ukraynalılar, yaptıkları ve yapmış oldukları sebebiyle ehemmiyetlidir.

Gerçek şu ki, Ukrayna’nın siyasi ve kültürel aracılığı, nesiller boyunca Avrupa’nın haritasını şekillendirmeye yardımda bulundu. Muhakkak ki Ukraynalılar, Avusturya-Macaristan ve Sovyetler Birliği de dahil olmak üzere bir değil, iki değil, üç değil, tam dört farklı imparatorluğun yıkılışında faal bir taraf aldı.

Bu rol, tesadüfi olmamıştır. Irki veya dini bir mensubiyete dayanmayan, bir fikre dayanan şu modern, milli kimlik ile zor bir şekilde kazanılmıştır: Evrensel demokratik hürriyet.

Bu fikir bazılarının gözüne tatlı veya garip gelebilir. Her şeyden sonra Batı’daki Ukrayna tasavvuru, güzel sebeplere sahip olarak, açgözlü oligarklar ve yolsuz, kavgacı siyasiler şeklindedir. Ama Ukrayna’nın hükümet ve elit entrika hakkındaki yakın tarihine baktığınızda, Ukrayna’nın medeni milliyetçiliğinin eşitlikçi gündemini oluşturan canlı ve kökleşmiş bir medeni toplum göreceksiniz. Hususiyetle 2014’ün, yüz binlerce protestocunun, Ukrayna’da Onur Devrimi olarak bilinen devrimde yolsuzluğa karşı savaşmasının ve hürriyet ile hukukun hakimiyeti için kan dökmesinin ardından, Ukrayna medeni toplumu Ukrayna Devleti’ni daha iyi şeyler yapmaya zorlamakta başarılı oldu.

Rusya'nın bilgi savaşı

Bu sıralarda Putin, bir Ukraynalı milli kimliğin olmadığını iddia etmek için fevkalade mesafelere gitti. Karşımızdakine karşı akıllı olmalıyız. Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşındaki birçok cepheden biri, bilgi bazındadır. Putin, Ukrayna ve Ukraynalılar hakkında onların derinden, tarihi ve manevi bakımdan sözde Rus dünyasına yerleşmiş olduğu hikayesini defalarca ve faal öne sürmeye olarak çalıştı. Geçen Temmuz şunun üzerinde durdu: “Ruslar ve Ukraynalılar bir toplumdur, tek bir bütündür.”

Putin’in iddiası, Ukraynalıları kendi hikayelerinin öznesi olarak, onları ayrı bir tarihi yörünge ve kültürel vasıta olarak göstermeyi reddetme hakkında uzun bir süredir devam eden bir uygulamayı tasvir etmektedir. Tüm halkların Bolşevik lideri Vladimir Lenin, bu uygulamayı anlamıştı. “Ukrayna’daki milli sorunun ehemmiyetini anlamayı göz ardı etmek, çok şiddetli ve tehlikeli bir hata işlemek manasına gelir.” diye yazmıştı. Lenin, bu hatanın yaygın bir “Rus günahı” olduğunu belirtiyor.

Peki modern Ukrayna milliyetini, onun kendi tabirleri üzerine ciddiye aldığımızda ne görüyoruz? Sömürgecilik karşıtı bir omurga ile beraber olan bir içtimai ve kültürel hareket ve bir güçlü adamlar tarafından idare edilen devlet müesseseleri vehmi görüyoruz. Siyasi değerlerin diyarında, Ukrayna’nın Rusya’nın kuzeni değil de Rusya’nın rakibi olduğunu keşfediyoruz.

Ukrayna ve Rusya'nın tarihi serüveni

17. yüzyıla kadar bugünkü Ukrayna’nın neredeyse tüm bölgeleri bir Leh tesir alanı Polonya-Litvanya Birliği içerisinde bulunmaktaydı. Bu noktadan önce, bugün Ukraynalılar ve Ruslar olarak isimlendirdiğimiz halklar tam yüzyıldan fazla bir müddet farklı siyasi sahalarda seyahat ettiler.

Bu sahalar, Ukrayna tarihinin Rus uyarlamasında büyük görülen bir olay olan 1654’teki Pereyaslav Antlaşması ile kesişti. Bu zamanda Ukrayna, Kraków’a karşı kanlı bir Kazak ayaklanmasının ardından Polonya-Litvanya Birliği’nden koparılan, Kazak Atamanlığı hakimiyetindeki bir özerk idare bölgesinin adıydı. Ukraynalı Kazaklar ve Rus Çarı pek de kolay olmayan bir yakınlığın başlangıcını işaretleyen bir anlaşmayı Pereyaslav’da yaptı. Bu, tercümanlara ihtiyaç duyan ve birbirlerinden “yabancı” gibi ibarelerle bahseden iki taraf arasındaki bir muameleydi. Buna rağmen bugün Kremlin, Preyaslav Anlaşması’nı Rusya’nın emperyal yayılmacılığının hakikatini örten bir ibare olan bir “yeniden birleşme” (vossoedinenie) olarak sunuyor.

Yarım yüzyıl sonra, Çar I. Petro Kazakların ittifaklarında karşılıklı savunma olarak anladıkları şeye saygı göstermeyi, Kazak lideri ya da “ataman” Ivan Mazepa'yı güçlerini Rus gücüne karşı çevirmeye sevk ederek reddetti. Yıllar önce Mazepa, güvenilir olmayan Moskova ile gerilim içinde olan “Ukrayna Ana” hakkında ileri görüşlü şiirane bir ağıt yazmıştı. Mazepa'nın 1709'daki Poltava Savaşı'ndaki dramatik yenilgisi yeni ağıtlara ilham verdi. Peter’in askerleri Kazak Atamanlığı’nın başkentini yerle bir etti ama Ukraynalı Kazakların siyasi özerkliği, 18. Yüzyılın büyük bir kısmı boyunca kesik kesik devam etti. Zamanın zengin ve renkli Avrupalı haritaları bugün bildiğimiz sınırlara benzeyen “Kazakların Diyarı Ukrayna”yı gösteriyor. Ancak 1775'te, komşu halkları giderek daha geniş bir Rus İmparatorluğu'na dahil etmeye çalışan Rus İmparatoriçesi II. Katerine, kalan Ukrayna Kazak kalelerini yerle bir etti ve onların yerine serflik müessesesini başlattı. Tarihi yayı not edin: Ebedi konfederasyon değil, yavaş yavaş yanan emperyal fetih.

18. ve 19. yüzyıllarda Rus emperyal alanına katıldığı için, Ukrayna'ya genellikle “Küçük Rusya” deniyordu, bu tabir bugün Ukrayna'nın kalıcı izlenimlerini bir şekilde “küçük” olarak açıklamanın bir yolu olabilir. Ancak, 14. yüzyılın başlarında, Muscovy kuzeydeki acemi bir prenslikten biraz daha fazlası olduğunda Konstantinopolis'teki Ortodoks Patriği tarafından icat edilen ismin asılları, muhtemelen büyüklükten daha çok, mesafeyle ilgilidir. “Rus”, hem halkın hem de bugün Ukrayna ve Beyaz Rusya'nın merkezinde bulunan geniş toprakların tarihi adıydı. Konstantinopolis'teki patriarki için "Küçük Rusya" - ya da daha iyi tercüme ile "Küçük Rus" - yakındaki Rus anlamına geliyordu. Bu, Rusya'yı daha uzaklarda, çevrede çağrıştıran “Büyük Rusya” ya da daha iyisi “Asıl Rus” ile yan yanaydı. Küçük Asya, Büyük Asya hatta Büyük New York gibi tabirler gibi düşünebilirsiniz.

Jeopolitik talih zamanla değiştikçe, bu tabirlerin anlaşılması da değişti. 1762'de Semen Divovych gibi Ukraynalı yazarlar "küçük" ve "büyük" kelimelerini siyasi gücün yansımaları olarak okumaya başladılar. Ancak Divovych’in ve yurttaşlarının, Ukraynalılar ve Rusların tembel bir şekilde “tek halk” olarak birleştirilmesine hâlâ tahammülü yoktu. Divovych, "Küçük Rusya"nın sesiyle "Büyük Rusya"ya seslenerek şöyle yazmıştı: "Asla bana hükmettiğini sanma... Sen Büyük, ben Küçük, (ikimiz de) komşu ülkelerde yaşıyoruz.

Divovych gibi Ukraynalılar sık sık Ruslarla olan farklılıklarını açıkça ortaya koydular, ancak 19. yüzyılın ortalarında bu farklılıklara keskin bir ahlaki ve siyasi mana kazandırmak için çığır açan bir şair gerekti. Bu şair Taras Şevçenko'ydu ve onun hürriyet tutkusu, zorbalardan iğrenmesi ve siyasi otoritenin yapılarına güvensizliği, modern Ukrayna milletinin öncelikli kaynak kodu haline geldi. O olmasaydı, bugünün Ukrayna'sı olmazdı.

"Ukrayna Ana" fikri

Shevchenko, Ukraynalıların tarihini, onların kimliklerini diğerlerinin üzerinde bir anahtar değere merkezlendirerek manalandırdı: Hürriyet, volia.

Tüm kökleşmiş mili hareketler, halklarının hürriyetinin peşinde koşar, ancak ırki ve dini sınırları aşan kölelik ve esaret meselesinde samimi şahsi bilgiye sahip eski bir derebeylik kölesi olan Shevchenko, bizzat evrensel demokratik hürriyet fikrine ayrıcalık tanıdı. O, o günlerde çevrelerini saran Rus güçlerini savuşturarak Kafkasya'daki Müslüman topluluklar başta olmak üzere tüm mazlum halklar için hürriyeti istedi. Onun sömürgecilik karşıtı şifresi olan “Boritesia, poborete/Savaş, galip geleceksin.”, 2013-2014 Onur Devrimi sırasında Kiev sokaklarında yankılandı. Şimdi ise tüm ülkede yankılanıyor.

Shevchenko için “Ukrayna Ana” fikri; Batı’da aristokrasiye, Doğu’da otokrasiye karşı bir zıtlıktı. Şiirlerinde, Ukrayna kimliğini öncelikle bir ırki köken, din veya siyasi bağlılık meselesi olarak değil de -ne atamanları ne de çarları severdi-, insanları kullanılan eşyaya veya savaşta harcanan erlere dönüştüren serfliğin ve sömürgeciliğin ikiz nizamları karşısında kültürel özgünlük ve ahlaki davranış meselesi olarak çerçeveledi. Shevchenko, "Ukrayna'nın yeni ve asil bir yasayla kendi [George] Washington'u ne zaman olacak?" diye sormuştu.

Shevchenko milletini birleştiren şiirini Ukrayna dilinde yazdı, ancak düzyazısında Rusça da kullandı. Dil siyasetini toplamı sıfır olan bir oyun olarak görmedi. “Ruslar istedikleri gibi yazsın, biz de istediğimiz gibi yazalım. Onlar dili olan bir halk, biz de öyleyiz.” dedi.

Şevçenko şiirinde Ukraynacayı ayrıcalıklı kıldı, ancak hayatında, hem Ukraynaca hem de Rusça dillerinin günlük yaşamda dolaşabileceği şekilde bugün mühim bir Ukraynalı iki dilliliği olarak kalan şeyi uyguladı.

Amerikalılar umumen bu kolay çok dilliliği yanlış anlayarak Ukrayna'nın dil çeşitliliğini "Ukraynaca konuşanlar" ile "Rusça konuşanlar" şeklinde yanlış okuyorlar.

Aslında, çoğu Ukraynalı bağlama göre her ikisi olarak da nitelendirilebilir ve dil kullanımı, bugün her halde Ukrayna'daki siyasi duyarlılığın açık bir göstergesi değildir. Hatta, eski Cumhurbaşkanı Petro Poroshenko'ya göre Rusça konuşanlar, Rusya ile devam eden ilan edilmemiş savaşta öldürülen binlerce Ukraynalı askeri personelin çoğunluğunu oluşturuyor.

Shevchenko'nun hürriyetperver mesajı Rus İmparatorluğu'nda çok yayıldı. Aynı zamanda etnik Ruslar, Polonyalılar, Yahudiler ve Kırım Tatarlarından oluşan gruplarda yankılandı ve bir ülkenin doğuşunu, Ukrayna Halk Cumhuriyeti’ni ilan etmek için 1917'deki siyasi açıklıktan yararlanan bir sivil miiliyetçi harekete güç verdi. Kuruluş beyannamesi halka dört dilde seslendi: Ukraynaca, Rusça, Lehçe ve Yidiş.

Lenin'in Bolşevikleri, birkaç yıl sonra ancak çarın eski imparatorluğunun Rus olmayan çevrelerde Sovyet zaferini mümkün kılmasına yardımcı olan bir taviz ile, Ukrayna'nın bir tür devlet olmayı hak eden bir millet olduğunu kabul ettikten sonra Ukrayna Halk Cumhuriyeti'ni mağlup etti. İşin sonunda Sovyetler Birliği resmen milli cumhuriyetlerin bir birliğiydi ve Ukraynalılar bunun temel bir sebebiydi.

Sovyetler Birliği artık çok geride kaldı. Bugün, Kremlin'in kindarlık ile dolu koridorlarında, Ukrayna'ya karşı Rus şovenizmi güçlü olmaya devam ediyor. Bu, 2014'ten bu yana binlerce Ukrayna vatandaşının ölümüne ve yüz binlercesinin yerinden edilmesine sebep oldu.

Şimdi ise 40 milyondan fazla insanı rehin alıyor. Putin, Ukrayna sınırlarını tehdit ederken yalnızca Batı'nın Ukrayna'yı umursamadığı hakkında bahse girmiyor, ayrıca Batı'nın Ukrayna'yı tanımadığına ve hatta görmediği hakkında bahse giriyor. Cehaletimiz onun saldırganlığını besliyor.

Ukrayna'yı kendi şartlarında incelemeye çalıştığımızda, kendi insanları bir kez daha demokratik özgürlüğün ön saflarında yer alan devasa, mühim, eşsiz bir ülke olan Ukrayna'yı olduğu gibi gördüğümüzde, onun yanıldığını kanıtlamaya başlıyoruz.


Rory Finnin tarafından kaleme alınan ve Politico'da yayınlanan bu makale Mepa News okurları için tercüme edilmiştir. Makalede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Yorum Yap
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.