Bunche'den Guterres'e: Birleşmiş Milletler'in İsrail destekçiliği

Joseph Massad

Birkaç hafta önce BM Orta Doğu Barış Süreci Özel Koordinatörü Tor Wennesland, İsrail'in devam eden yerleşimci-sömürgeci askeri işgaline karşı Filistin direnişini "terörizm" olarak kınadı.

Wennesland, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana İsrail yerleşimci-sömürgeciliğine ve Filistin direnişine yönelik Norveç politikasına yön veren Norveçli diplomatların sonuncusudur. Bu isimlerin arasında BM'de görev yapmış Norveçli yetkililer de yer alıyor, bunların başında da ilk BM Genel Sekreteri Trygve Lie geliyor.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 78. oturumu öncesinde bu ayın başlarında düzenlenen bir basın toplantısında mevcut BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Filistin halkının işgale karşı direnme hakkı olup olmadığına ilişkin bir soruya yanıt verdi. Wennesland'dan kelimesi kelimesine alıntı yapmasa da, Filistinlilerin direniş konusunda Gandi'yi örnek almaları gerektiğini şu ifadelerle dile getirdi:

"Gandi örneğini unutmayalım. Filistin halkının haklarını tanımanın, tam olarak tanımanın önemli olduğunu düşünüyorum. İki devletli çözümü baltalamaya yönelik her türlü girişimi, yerleşim yerlerinin inşasını, Filistinli ailelerin -zorla- tahliyesini ve diğer pek çok hususu kınamanın önemli olduğunu düşünüyorum. Ancak Filistinlilerin kendi çıkarlarını şiddet yoluyla daha iyi savunabileceklerini düşünmüyorum. Bu benim naçizane görüşüm."

Wennesland gibi Guterres de sömürgeleştirilmiş Filistinlilere yönelik baskıyı artıran BM görevlilerinin geleneğini sürdürmektedir.

Siyonistlere 'sempati'

Ağustos 1948'de Siyonistlerin Filistin'i işgalinin ortasında, BM, tutkulu bir şekilde Siyonist yanlısı olan Genel Sekreter Lie'nin önderliğinde, İsveçli Kont Folke Bernadotte'u İsrailliler ve komşu Arap ülkeleri arasında ateşkes sağlanması için arabuluculuk yapmak üzere bölgeye göndermişti. Ancak Bernadotte Eylül ayında Stern Çetesi olarak da bilinen terörist ve faşizm yanlısı Yahudi grubu Lehi'nin üyeleri tarafından öldürüldü.

Yerine yardımcısı, Afro-Amerikalı entelektüel ve eski ABD hükümeti ajanı Ralph Bunche geçti ve Bernadotte'un öldürülmesinden sonra İsrail ile Arap komşuları arasında ateşkes anlaşmalarını müzakere eden kişi oldu.

Bunche 1941 yılında, CIA'in selefi olan Stratejik Hizmetler Ofisi'ndeki (SHO) en yüksek rütbeli siyahi yetkili olmuştu. SHO'daki görevi sırasında, ABD'nin Kuzey ve Batı Afrika'daki askeri kampanyaları için bir dizi propaganda broşürü ve el kitabı yazdı. Bunche, yerel Afrika nüfusunu kontrol etmek için ABD'nin "yerlilerin güvenini daha kolay kazanma konusundaki eşsiz yetenekleri sayesinde beyazlardan daha etkili olabilecek", "özenle seçilmiş Amerikalı zencileri" kullanmasını tavsiye etti.

Aynı zamanda ABD askerlerinin görev yapacakları Afrika ülkelerine hazırlanmasından sorumluydu ve onlara ırksal (ırkçı olarak okunabilir) görüşlerini ifade etmemelerini tavsiye ediyordu.

1940'ların sonunda Bunche, Genel Sekreter'in BM Filistin Özel Komitesi'ndeki (UNSCOP) temsilcisinin özel asistanı olarak atanmıştı. Arap Yüksek Komitesi tarafından temsil edilen Filistinlilerin liderleri UNSCOP ile görüşmeyi ya da 1947 yazında Filistin'e geldiğinde ona meşruiyet vermeyi reddederken, Bunche Siyonistler, özellikle de Siyonist lider Chaim Weizmann tarafından ağırlandı. Ayrıca, daha sonra gizli ve "sıcak" temaslarını sürdürdüğü ve Begin'in anlatımına göre kendisine şunları söylediği, o zamanlar kaçak olan ve aranan terörist Menachem Begin ile gizlice buluştu: "Sizi anlayabiliyorum. Ben de zulüm gören bir azınlığın üyesiyim."

Bunche, Siyonistlerle ilgili olarak şunları söylerken lafı dolandırmıyordu: "Onların davasına tamamen kişisel bir sempati duydum." Bunche, 1947 BM Bölünme Planı'nın Kasım ayında Genel Kurul tarafından kabul edilmesini sağlayan UNSCOP raporunu hazırlayan kişiydi.

Bu arada Bunche'nin patronu Lie, Nisan 1947'den itibaren evinde neredeyse her gün Yahudi Ajansı temsilcileriyle gizlice buluşuyordu. Hatta daha önce atadığı Kudüs'teki Norveçli bir BM yetkilisi aracılığıyla "çok gizli İngiliz istihbaratını Yahudi Ajansı'na iletecek kadar" ileri gitmişti.

Bernadotte 14 Mayıs 1948'de Genel Kurul tarafından BM'nin "Filistin'deki Ara Bulucusu" olarak seçilirken, Bunche, Lie tarafından "Genel Sekreterin Filistin'deki Baş Temsilcisi" olarak atandı. Lie İsrail'e o kadar yakındı ki, müzakereler sırasında Bernadotte ile nasıl başa çıkılacağı konusunda İsraillilere tavsiyelerde bulundu. Bunche, Lie'nin "Filistin gibi önemli konularda objektif olmadığını" çok iyi biliyordu.

Yine de Bunche'nin Siyonistlere duyduğu sempati, BM'nin ve hizmet ettiği ABD hükümetinin Siyonizm yanlısı eğilimiyle uyumluydu. Bu aynı zamanda Bernadotte'un tarafsızlığı ile de uyumluydu. Bernadotte için tarafsızlık, Siyonist sömürgecilere ve sömürgeleştirilmiş yerlilere Filistin üzerinde eşit haklara sahiplermiş gibi davranmak anlamına geliyordu.

"Filistinli Araplar kaybetti"

Bunche Arap liderleri "çocuk", Yahudi liderleri ise "çok daha akıllı ve mantıklı" olarak tanımladı. İsrailliler Filistin'i fethederken daha fazla toprak ele geçirmelerine izin vermedikleri için ona ve Bernadotte'a saldırdıklarında, "Yahudi karşıtı" olmakla suçlandı.

Aşırı Siyonist William Edward Burghardt Du Bois, ABD ve İsrail basınında İsrail yanlısı koroya katıldı ve Amerikan Yahudi Kongresi'nde yaptığı kötü şöhretli bir konuşmada, "Ralph Bunche'nin (...) Amerikalı bir kölenin torununa rehberlik etmesi gereken özgürlük ve dürüst oyun fikirlerinden açıkça uzaklaşmasından dolayı Amerikalı zenciler adına" özür diledi.

Du Bois, Bunche'nin ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından Yahudilere yapıldığı iddia edilen "utanç verici ihanetle" bağlantılı olduğunu da sözlerine ekledi. Bunche onu asla affetmedi, özellikle de Du Bois 1951 yılında Soğuk Savaş'a karşı çıktığı için ABD Adalet Bakanlığı tarafından hedef gösterildiğinde.

Bunche, 1949 yılının ilk yedi ayında İsrailliler ve komşu Arap ülkeleri arasındaki ateşkes anlaşmalarını çoğunlukla Yunanistan'ın Rodos kentinde müzakere etti. Beklenildiği üzere, her durumda İsraillilerin lehine olan bu anlaşmalar, iyi bir liberalin "her zamanki gibi Filistinli Arapların kaybettiği bir başka anlaşma" olduğunu kabul etmesine rağmen.

Bunche, yerleşimci-sömürgeci İsrail rejimini ve topraklarının genişlemesini ilerletme çabaları nedeniyle 1950 yılında Nobel Barış Ödülü'nü aldı (bunu başaran ilk siyahiydi). Beyaz üstünlükçü hükümet sistemine rağmen ABD'yi savunması değişmedi, öyle ki 1960'ların siyahi radikal öğrenci hareketi Bunche'yi "Tom Amca" olarak adlandırmıştı.

Benzer şekilde, Adam Clayton Powell (Protestan bir papaz olarak 1938'de Büyük Filistin İsyanı sırasında Filistin'e gitmiş ve seyahati hakkında Siyonizm yanlısı Oryantalist bir kitap yazmıştı) ve Malcolm X de onu "uluslararası bir Tom Amca" olarak adlandırmıştı.

Bunche'nin ırkçı yerleşimci-sömürgeci Amerikan demokrasisini "insanlık toplumunun tarihindeki en büyük deney" olarak kutladığı düşünüldüğünde, Filistinliler konusundaki tutumu pek de anormal değildi. Bunche ayrıca Avrupa ve ABD'nin Yahudi yerleşimci-sömürgeciliğine verdiği desteğin Yahudi karşıtlığından kaynaklandığını anlamış ve "Yahudi Ajansı'nın dünya Yahudilerini Arapların üzerine yıkma aracı olarak bir Yahudi Devleti taleplerini destekleyeceklerini" yazmıştır.

Ayrıca UNSCOP'un Kanadalı delegesi, Kanada Yüksek Mahkemesi'nden Ivan Rand'ın Filistin'de bir Yahudi Devletini desteklediğini ve "böylece onlardan -Yahudilerden- sonsuza kadar kurtulabiliriz ve bizi sürekli rahatsız etmezler" dediğini aktardı.

Yine de Bunche Filistinlileri Avrupalı Yahudi ırkçılığının ve sömürgeciliğinin kurbanları olarak görmüyordu. Aksine, Filistinlilerin katilleri ve hırsızlarıyla, Avrupalı Hıristiyan anti-semitizminin kurbanları oldukları için özdeşleşti. Sanki Avrupalı Yahudilerle özdeşleşmek ancak Filistin'deki Yahudi yerleşimci-sömürgeciliğini desteklemekle mümkün olabilirmiş gibiydi.

Bunche ya da Du Bois'in aksine, 1955 Bandung Konferansı'ndan ve Üçüncü Dünya sömürgecilik karşıtı mücadelelerinden oldukça etkilenen Malcolm X, ünlü makalesi "Siyonist Mantık"ta Siyonistlerin Filistinlilere yaptıklarının, Amerika'daki siyahilerin Afrika'ya dönüp orada yaşayan Afrikalıları yerinden etmeleri ve orada kendileri için bir ulus inşa etmeleri kadar yasal ve ahlaki olacağını yazarken netti:

"Batı Yarımküre'de Afrika kökenli 100 milyondan fazla insanımız var. Atalarımız bir zamanlar Afrika'da yaşadı diye bu, Afro-Amerikalılara ana kıtaya geri dönüp Nijerya, Gana, Kenya, Tanganika ya da Uganda'nın yasal vatandaşlarını şehirlerinden sürme, tüm mallarına el koyma ve Avrupalı Siyonistlerin Filistin'deki Arap kardeşlerimize yaptığı gibi yeni Afro-Amerikan ulusları kurma hakkı verir mi? Bu çarpık Siyonist mantığa göre, tüm beyazlar Batı Yarımküre'nin tamamını terk etmek zorunda kalacak ve bu iki geniş kıta asıl sahipleri olan Amerikan yerlilerine geri dönecektir."

Afrika diasporasının aksine, Avrupa Yahudileri Filistin'den Avrupa'ya gitmemişti. Yahudiliğe geçen Avrupalılardan oluşuyorlardı. Malcolm X, Siyonistlerin Filistin üzerindeki dini temelli iddialarıyla alay etmiş ve Ralph Bunche'nin "Siyonizmin Mesihi" olup olmadığını sorgulamıştı. Yine de Bunche bugün Birleşmiş Milletler'de övülmeye devam ediliyor ve hatta bu yılın başlarında hayatına dair övgü dolu yeni bir biyografi yayınlandı.

Yakın zamanda Filistin direnişinin "terörizm" olarak kınanması ve Guterres'in Filistinlilere İsrail'in amansız sömürgeci şiddetine karşı silahlı direnişi bırakmalarını tavsiye etmesi, BM'nin Filistin halkını topraklarından sürme ve buna karşılık açlık grevi yapmalarını ve protesto mektupları yazmalarını bekleme konusundaki uzun sicilinin sadece son tezahürleridir.


Middle East Eye'da yayınlanan bu değerlendirme Mepa News okurları için tercüme edilmiştir. Değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.