Cihadi harekete bir bakış - 7: Kutub'dan Azzam'a ilk önderler

İsmail Bahadır

Hilafetin ilgasının ardından yeniden doğuş sürecini yaşayan İslami hareketler, bu yıllarda birçok ilim ve hareket adamından güç almıştır. İsimleri bilinen yahut bilinmeyen binlerce Müslüman önder bu yıllarda çalışmalar ortaya koymuş ve nihayetinde bu emeklerin bir ürünü olan İslami-cihadi hareketler görünür hale gelmeye başlamıştır.

Hiç şüphesiz bu oluşum sürecinde belirli isimlerin emekleri ciddi bir şekilde ön plana çıkmaktadır. Gerek fikri gerekse fiili emeklerini İslami-cihadi hareketlere sarf eden bu isimleri ilk önderler olarak nitelemek yanlış olmaz. Zira bu isimlerle beraber cihadi hareketler kendisine ciddi bir paradigma edinerek, gelecek yılların sunduğu şartları da değerlendirmek suretiyle bir realite ortaya koyacaktır.

İlk önderlerin ekseriyeti Mısır-Filistin-Suriye üçgeninde çaba gösteren kimselerdir. Bilhassa Mısır bu süreçte ilmi ve fikri faaliyetlerin amiral gemisi pozisyonundadır. İslami hareketin sahip olduğu dinamizmle birleşen bu faaliyetler, Mısır'ı cihadi düşüncenin de müstesna bir noktasına yerleştirmektedir.

Bu kişilerin arasında birçok isim zikredilebilir. Ancak Seyyid Kutub, Hasan el Benna, Abdulkadir Ûdeh, Abdullah Azzam, Ebu'l Ala Mevdudi, Mervan Hadid, Ömer Abdurrahman, Said Havva gibi isimlere özel bir parantez açmak icap eder. Zira bunlar, 1960'ların ortalarıyla beraber filizlenmeye başlayacak olan cihadi harekete temellik edecek olan şahsiyetlerdir.

Seyyid Kutub özelinde, cihadi akımın köklerine ve doğumuna yazı dizimizin bir sonraki bölümünde değinecek olmakla beraber, bu bölümde ise meselenin ana hatlarını izaha çalışacağız.

Yukarıda saydığımız isimler ve emsalleri, temel olarak yeni bir fikir ve hareket akımının neşet etmesine iki temel yönden katkıda bulunmuştur. İlk olarak neşrettikleri kitaplar, makaleler ve verdikleri sohbetler vasıtasıyla. İkinci olarak ise İslami cemaatler içerisindeki doğrudan çalışmalarıyla.

Neşriyatlar

İlk önderlerin kaleme aldığı eserler, genelde İslami hareket, özelde ise cihadi akım için ciddi bir altyapı hazırlamıştır. Bu doğrultuda şeriat, manevi eğitim, hazırlık, şehadet, küresel düzen, cahiliye, iman, küfür, tağut gibi birçok temel mefhumu içerisine alan, genel bir paradigma ortaya çıkmaya başlamıştır.

Dönemin fikri ve siyasi ortamında büyük etkiye yol açan bu neşriyatlar ciddi bir hızla yayılmıştır. Bunlar arasında en dikkat çekenlerden birisi şüphesiz, Seyyid Kutub'un idam edilmesine de yol açacak olan Yoldaki İşaretler adlı eserdir.

Neşriyatlar başlığı altında, bu şahsiyetlere ait bazı eser ve ürünlere temas etmek icap eder:

- Seyyid Kutub: Yoldaki İşaretler, Fi'l Zilali'l Kuran, Din Budur, İstikbal İslam'ındır. Kutub bunların yanı sıra binlerce sayfa daha eser neşretmiş, ayrıca İslami hareket içerisindeki umumi ve hususi sohbetleri yeni bir neslin doğmasına öncülük etmiştir.

- Hasan el Benna: Benna özellikle sohbetleri ve vaazlarıyla ciddi bir tesir uyandırmıştır. Benna'nın hatıratı ve neşrettiği risaleler yankı uyandırmış ve çok sayıda dile tercüme edilmiştir.

- Abdulkadir Ûdeh: İhvan'ın önderlerinden olan Ûdeh, bilhassa İslam hukuku alanındaki neşriyatlarıyla İslami hareketi etkilemiştir. Ûdeh, aynı zamanda çağdaş siyasi ve sosyal meselelere dair mühim risaleler neşretmiş, bunlar çeşitli başlıklar altında ve çeşitli dillerde yayınlanmıştır.

- Abdullah Azzam: Özellikle Afganistan'daki çalışmaları sebebiyle "cihadi akımın babası" kabul edilen Azzam, sohbet ve vaazlarıyla büyük etki oluşturan önderler arasında gösterilmelidir. Azzam'ın cihada ve önemine dair çok sayıda kitabı ve risalesi, cihadi akım için bir başvuru kaynağıdır.

- Ebu'l Ala Mevdudi: Çalışmaları Pakistan ile sınırlı kalmayan ve birçok dile çevrilen Mevdudi, cihadi akımın oluşma sürecinde önemli rol oynamıştır. Mevdudi'nin cihada, sisteme ve temel meselelere dair eserleri yön verici niteliktedir.

- Ömer Abdurrahman: İslami ilimler alanında dikkat çekici bir noktada olan Ömer Abdurrahman, Mısır'daki İslami hareket için bir öğretmen niteliğindedir. Abdurrahman'ın çeşitli risalelerinin yanı sıra, yargılandığı mahkemelerde yaptığı savunmalar, cihadi ekol için ciddi bir başvuru kaynağıdır. Bu savunmaların metinleri, Eymen ez Zevahiri'nin "Fursan" isimli kitabında da ayrıntılarıyla neşredilmiştir.

- Said Havva: İlmi çalışmalarıyla öne çıkan bir diğer isim olan Said Havva da eserleriyle dönemin mühim bir kaynak noktası olmuştur. Havva'nın cihada, usule ve diğer meselelere dair çokça kitabı ve risalesi mevcuttur.

Çalışmalar

Söz konusu isimlerin neşriyatlarının ötesinde fiili çabaları cihadi akımın doğmasında büyük ehemmiyete sahiptir. Bilhassa hususi sohbet ve faaliyetleri paralelinde yetişen kimseler, oluşturulan yapılar ve benimsenen düşünceler, cihadi akımı doğuran ana etkendir.

Mısır ve Suriye'deki rejimlere karşı mücadele edecek çekirdek niteliğindeki yapıların oluşturulması, İsrail işgaline karşı savaşmak üzere zihni ve fiili eğitimlerin verilmesi, İslami harekete net bir hedef gösterilmesi, bu çalışmaların cihadi akıma etkisinin anlaşılması bakımından öneme sahiptir.

Nihayetinde tüm bu çabalar, sohbetler, hususi oluşumlar ve benzeri faaliyetler, yeni bir nesil için yeni bir atmosfer ortaya çıkaracaktır. Söz konusu şahsiyetleri neşriyatlarından, sohbetlerinden, kitaplarına yazdıkları satırlardan ibaret görmek, gerçeği ıskalamak olacaktır. Zira bu isimler yazdıkları satırlardan ziyade yaptıkları işlerden dolayı öne çıkan ve bedel ödeyen kimselerdir. Örneğin Cemal Abdunnasır'ın Seyyid Kutub'u idamı, her ne kadar nihai gerekçe bir kitap olsa da, esasında bir kitaptan çok daha ötede bir nedene dayanmaktadır. Bu de Kutub'un fiilen önderlik ettiği bir anlayışın doğuyor olmasıdır.

Oluşan zemin

Hülasa, cihadi akımın ilk önderleri, ortaya gerçekçi bir zemin koymuş, geride ciddi bir paradigma bırakmış, genç bir nesli belirli bir hedef için yetiştirmiş, ödedikleri bedelle de bu nesli harekete geçirecek fitili ateşlemişlerdir. Elbette burada net bir organizasyondan, bu önderlerin birlikteliğinden, ortak bir amaç ve anlayıştan söz etmek zordur. Aksine bu noktada var olan şey, genel bir anlayışın doğuyor olması ve insanların bu anlayış çevresinde kümelenmeye başlamasıdır.

İlk önderlerin cihadi akım için ehemmiyeti işte budur. Hilafetin ilgası sonrasında oluşan boşluk atmosferinde bu isimler, kitlelere ve özellikle de gençlere gerçekçi bir sistematik sunmuş, bunun icrası için de birçok kişiyi yetiştirmişlerdir. Oluşan akım ve anlayış ise, bölgeler ve dönemler üzerine çıkacaktır.

Bu çabaların bir ürünü olarak doğmaya başlayan cihadi akımda önderlerin rolünü iyi görmek gerekir. Bu isimler, zaten var olan bir İslami kitleyi bilinçlendirmiş ve organize etmiştir. Ortaya çıkan şey, gelenek açısından İslami geleneğin bir parçası olmakla beraber, yeni dönemi ve küresel sistemi idrak edecek, ona karşı mücadeleyi yürütmenin yollarını arayacaktır. Hilafetin ilgası sonrasındaki siyasi programlar bu dönemle beraber daha aktif bir şekilde yürütülmeye başlanacaktır. Önderlerin rolü sıfırdan bir hareket inşa etmekten yahut kitleler oluşturmaktan ötede, Müslüman kitlelere bir anlayış, bir yorum, bir zemin, bir umut, bir paradigma sunabilmekte ve bu teorik altyapıyı pratize ederek bedel ödemekte yatmaktadır.

Yazı dizimizin bu bölümünü noktalamakla beraber, ilk önderlerin rolüne ilişkin somut bir değerlendirmeyi takip eden bölümde ortaya koymaya çalışacağız. Seyyid Kutub örnekliği üzerinden, cihadiliğin doğuşunu ve köklerini incelemeye devam edeceğiz. Seyyid Kutub'un faaliyetlerinin neticeleri ve ardından 1979 yılının etkilerinin değerlendirilmesiyle, cihadi akımın doğuş sürecini net bir şekilde ele almış olacak ve ilerleyen süreci incelemeye devam edeceğiz.


Bu değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.