Eski CIA Şefi David Petraeus, Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara'nın Esed rejiminin devrilmesinden sonra ülkeyi yönetme ve yeniden inşa etme başarısının “ABD için de bir başarı” olduğunu söyledi ve Washington'un “Şara'nın yeni bir Suriye inşa etme ve istikrarı yeniden sağlama çabalarını desteklediğini” vurguladı.
"Washington Şara'yı Suriye'nin yeniden inşasında güvenilir bir ortak olarak görüyor"
Pazar günü Rudaw'a konuşan ve daha önce Irak'taki ABD kuvvetlerinin komutanlığını yapmış olan Petraeus, Suriye'de gelinen aşamanın uluslararası toplumun siyasi geçişi ve savaş sonrası yeniden yapılanmayı destekleme çabaları açısından gerçek bir sınav olduğunu belirterek, “ABD, Başkan Şara'nın başarılı olmasına yardımcı olmalıdır, çünkü onun başarısı hepimizin başarısıdır” ifadelerini kullandı.
Petraeus, ABD Başkanı Donald Trump'ın Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldırma yönündeki adımlarına övgüde bulunurken, bu kararın ABD'nin Şam'a yönelik vizyonunda izolasyon politikasından istikrar ve kalkınmayı desteklemeye doğru bir değişimi yansıttığını söyledi ve ekledi: “Bu geri adım atılacak değil, üzerine inşa edilecek bir andır.”
Petraeus, Ahmed Şara'nın geçmişine “pek çok kişinin tahmin edebileceğinden daha fazla aşina olduğunu” söyledi ve Şara'nın İdlib'deki önceki liderliği sırasında “gerçek idari ve askeri kurumlar inşa etmeyi başardığını” belirtti ve ekledi: “Bunlar sadece yerel milisler değil, eğitim, yargı ve idari sistemi de içeren entegre bir yönetim sistemiydi ve bugün Ahmed Şara ülkeyi yeniden birleştirmeye ve devlet kurumlarını yeniden işler hale getirmeye çalışıyor” dedi.
Bu iddialı yeniden ayağa kalkma sürecinin, Suriye toplumunun çeşitliliği ve karmaşıklığı göz önüne alındığında “büyük zorluklarla” karşılaşacağını belirten Petraeus, Şara'nın “bu zorluklarla kapsamlı bir ulusal vizyon çerçevesinde başa çıkabilecek gerçekçiliğe ve deneyime sahip olduğunu” sözlerine ekledi.
Ahmed Şara'nın yeni bir yönetim kurma kabiliyeti, bunu başarıp başaramayacağı sorulduğunda ise Petraeus bu görevin “yönetimin en önemli sınavı” olduğunu söyledi ve Suriye'nin geleceğinin yeni hükümetin ülkedeki siyasi, etnik ve dini çoğulculuğu ne kadar iyi yöneteceğine bağlı olduğunu belirtti.
Petraeus, “Eğer bu görev başarılı olmazsa, Suriye Orta Doğu'daki bir başka başarısız devlet haline gelecektir, ancak Ahmed Şara'nın bu zorluğun ciddiyetinin farkında olduğundan ve tüm Suriyelileri temsil eden ve hem azınlıkların hem de çoğunluğun haklarını koruyan bir hükümet kurmaya çalıştığından eminiz” dedi.
Petraeus, Şara'ya yönelik uluslararası desteğin şeffaflık ve hesap verebilirlik koşullarına bağlı olması gerektiğini vurguladı: "Kissinger ve Nixon'ın silah kontrolü müzakerelerinde söylediği gibi: Güvenmeyin, doğrulayın. Destek vaatlere değil sonuçlara dayanmalıdır."
SDG'nin kaderi ve yeni Suriye'deki rolü
Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) geleceğiyle ilgili olarak Petraeus, "IŞİD'le mücadeledeki" rollerine övgüde bulundu ancak askeri kurumun kapsamlı bir şekilde yeniden yapılandırılmasının bir parçası olarak kademeli olarak Suriye ordusuna entegre edilmeleri gerektiğini ifade etti.
Petraeus, Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara ile SDG lideri Mazlum Abdi arasındaki görüşmelerin olumlu bir adım olduğunu belirtti: “Bu, sürdürülebilir bir çözüme kapı açtığı ve Suriye coğrafyasının bölünmesine son verdiği için değerli bir diyalog” dedi.
El Hol kampı meselesinin bu sürecin bir parçası olarak ele alınması gereken başlıca insani ve güvenlik sorunlarından biri olmaya devam ettiğini belirten Petraeus, IŞİD mensuplarının aileleriyle ilgili olarak "hem güvenlik hem de adaleti sağlayacak net bir plana ihtiyaç olduğunu" vurguladı.
Yeni Suriye'ye artan uluslararası destek
Petraeus, Suriye'de gelinen aşamanın ulusal yeniden yapılanma ve entegrasyon için tarihi bir fırsat olduğunu vurgulayarak Ahmed Şara'nın devleti ve kurumlarını yeniden yapılandırma planlarının Washington ve Batılı başkentler tarafından giderek daha fazla ilgi gördüğünü ve bu planın bölge için uygulanabilir yeni bir siyasi model olarak görüldüğünü belirtti.
“Suriye bugün bir yol ayrımında ve eğer Ahmed Şara ulusal uzlaşmayı sağlayabilir ve gerçek bir kalkınma süreci başlatabilirse, bu sadece Suriye için değil, bölge ve tüm dünya için bir başarı olacaktır” dedi.
Kaynak: Mepa News