Gazze'de gerçek ölü sayısı ne?

"Savaşın harap ettiği bölgede ölümlerin belgelenmesi ve ölü sayısının doğru bir şekilde tespit edilmesi zorluklar ve sınırlamalarla dolu."

Alessandra Bajec | New Arab | Tercüme: Mepa News

Birleşmiş Milletler'in soykırım olarak nitelendirdiği Gazze'deki iki yıllık savaşı sona erdirmeyi amaçlayan ABD ara buluculuğundaki bir planın ilk aşaması üzerinde İsrail ve Hamas arasında Ekim ayı başında varılan anlaşmanın ardından geçici bir ateşkes yürürlüğe girdi.

Pazar günü itibariyle Filistin Sağlık Bakanlığı, savaşın başladığı Ekim 2023'ten bu yana çoğunluğu kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan 68 binden fazla kişinin öldüğünü ve yaklaşık 170 bin 200 kişinin yaralandığını kaydetti.

Ölenler arasında en az 20 bin çocuk bulunuyor ve bu sayı ölü sayısının yüzde 30'undan fazlasını oluşturuyor. Toplamda, Gazze Şeridi'nin savaş öncesi nüfusunun yüzde 10'undan fazlası ölmüş ya da yaralanmış durumda.

ABD ve İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı (GHF) tarafından yürütülen yardım dağıtım noktalarındaki şiddet de çok sayıda ölümle sonuçlandı. Mayıs sonundan bu yana 2 bin 500'den fazla Filistinlinin gıda temin etmeye çalışırken öldürüldüğü bildirildi.

Kuşatma altındaki bölgenin sağlık bakanlığı, ateşkesin başlamasından bu yana İsrail'in 135 Filistinlinin cesedini teslim ettiğini söyledi. Bu cesetlerde ellerin bağlanması ve gözlerin bağlanması da dahil olmak üzere işkence, sakatlama ve sahada infaz izlerine rastlandığı bildirildi.

Bağımsız bir BM soruşturma komisyonu 16 Eylül'de yayınladığı raporda İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere karşı soykırım uyguladığı sonucuna vardı.

Gazze yetkilileri İsrail'in savaş sırasında işlediği savaş suçları ve soykırımın bağımsız bir uluslararası kurum tarafından derhal soruşturulmasını talep etti.

Gazze'deki ölümleri saymak

Bölgedeki gerçek ölü sayısı bilinmiyor ve muhtemelen resmi rakamların aktardığından çok daha yüksek. Gazze Sağlık Bakanlığı sadece hastanelere getirilen ya da morglarda resmi olarak ölü kaydedilen kişileri sayıyor.

Binlerce kişinin daha tedavi edilmeyen yaralanmalar nedeniyle öldüğüne inanılırken, birçoğu da İsrail'in aç bırakma politikası ve uyguladığı abluka nedeniyle ölümcül sonuçlar yaşadı. Bu da gıda, ilaç, temiz su ve yakıtta ölümcül kıtlıklar yaratarak şerit boyunca insan yapımı bir kıtlığa neden oldu.

Gazze Sağlık Bakanlığı'na göre savaşın başlangıcından bu yana 157'si çocuk olmak üzere en az 463 Filistinli yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybetti. Sağlık hizmetlerinin çökmesi nedeniyle birçok ölüm kayıtlara geçmediği için gerçek sayının çok daha yüksek olduğu düşünülüyor.

Ölü sayısına, yıkılan binaların enkazı altında kalan binlerce kişi ve halen kayıp olan 10 bin kişi ile kuşatma koşulları ve açlık nedeniyle savaşın dolaylı kurbanları da dahil değil.

Gazze sivil savunması, İsrail güçlerinin çekilmesinden bu yana 280'den fazla cesede ulaşıldığını açıkladı.

İsrail askerlerinin Filistin topraklarının bazı bölgelerinden geri çekilmesinden bu yana pek çok Gazzeli evlerini harabeye dönmüş halde buldu ve bir yandan sevdiklerinin cesetlerini ararken bir yandan da sarsıcı yıkımla boğuşuyor.

Ateşkes anlaşmasının ilk aşaması, ateşkes ilanından sonra İsrail saldırıları devam etmiş olsa da Gazze'deki yıkımın gerçek boyutunu değerlendirmek için bir fırsat sunuyor.

Devam eden çatışmalar sadece kayıpları belgeleme çabalarını engellemekle kalmıyor, aynı zamanda kurtarma ekiplerini ve saha araştırmacılarını da büyük bir tehlike altına sokuyor. Sağlık ekipleri ateşkes dönemini, yıkılan binaların altında kalan cesetleri çıkarmak ve kazı yapmak için kullanacaklarını tahmin ediyordu.

The New Arab'a konuşan Filistinli araştırmacı Eşref Hamdan, "Gazze'de belgeleme çalışmalarına eskisi gibi devam etmek son derece zorlaştı" dedi.

BM ve pek çok bağımsız uzman, Gazze'de ölenlerin kaydını tutan tek kurum olan Sağlık Bakanlığı'nın verdiği savaş zayiatı rakamlarına güveniyor. BM İnsan Hakları Ofisi (OHCHR) bazı olayları bağımsız kaynaklarla doğruluyor ve Sağlık Bakanlığı'nın geçmiş verileriyle yüksek derecede tutarlılık olduğunu tespit ediyor. Bakanlığın rakamları İsrail'deki resmi brifinglerde de kullanılıyor.

Ancak Sağlık Bakanlığı tarafından bildirilen rakamlar muhtemelen savaş boyunca yaşanan gerçek ölü sayısının altında kalıyor. Sadece siyasi şiddetten kaynaklanan ölümleri sayan Silahlı Çatışma Konumu ve Olay Verileri Projesi (ACLED), 7 Ekim 2023 ile 3 Ekim 2025 tarihleri arasında 67 bin 900'den fazla ölüm rapor etti.

ACLED'in Orta Doğu araştırma müdür yardımcısı Nasser Khdour New Arab'a verdiği röportajda "Hamas ve diğer silahlı gruplar savaş sırasında öldürülen savaşçılarının isimlerini ve sayılarını açıklarsa bildirilen ölüm sayıları artabilir" dedi.

Şubat 2025'te The Lancet tarafından yayınlanan bir araştırma, İsrail'in bölgedeki halk sağlığı altyapısına yönelik askeri saldırısının, Sağlık Bakanlığı'nın hastanelerden ve diğer sağlık tesislerinden veri toplama ve bunları elektronik olarak kaydetme becerisini ciddi şekilde engellediğini ortaya koydu.

Sonuç olarak, tanımlanamayan kurbanların sayısındaki artışın da gösterdiği gibi, "Sağlık Bakanlığı ölüm verilerinin kalitesinin bozulduğu" görüldü. Rapor, "Analizimiz, Sağlık Bakanlığı tarafından bildirilen ölüm rakamlarının doğruluğunu desteklemekle birlikte, bunların önemli ölçüde eksik bildirime tabi olan asgari tahminler olarak ele alınmasını önermektedir" sonucuna vardı.

Daha yakın zamanda yapılan bir araştırma, savaşa bağlı ölümlerin resmi rakamları çok aştığını ortaya koydu ve 7 Ekim 2023 ile 5 Ocak 2025 tarihleri arasında Gazze'de İsrail'in askeri harekatının doğrudan bir sonucu olarak 75 bin 200 Filistinlinin öldüğünü tahmin etti.

Bu rakam, aynı dönem için Gazze Sağlık Bakanlığı (GMoH) tarafından bildirilen ve yaklaşık 45 bin 650 olan ölü sayısından neredeyse yüzde 40 daha yüksek.

Çalışma, geniş çaplı bir hane halkı araştırması olan Gazze Ölüm Araştırması (GMS) bulgularına dayanıyor. Şiddet sonucu öldürülenlerin yüzde 56.2'sinin kadın, çocuk ve yaşlılardan oluştuğu tespit edildi ki bu rakamlar Sağlık Bakanlığı raporlarıyla yakından örtüşüyor.

Buna ek olarak, rapor açlık, hastalık ve sağlık hizmetlerinin neredeyse tamamen çökmesinden kaynaklanan 8 bin 540 dolaylı ölüme işaret ederek savaşın toplam ölü sayısını yaklaşık 84 bine çıkarıyor.

Şiddet içermeyen ölümlere ilişkin güvenilir veriler bulunmamakla birlikte, 2024 yılından bu yana Gazze'de sağlık, su ve sanitasyon altyapısının tahrip edilmesi, ekonomik çöküş, temel ihtiyaç malzemelerinin eksikliği ve yaygın açlık nedeniyle kötüleşen koşullar, dolaylı ölü sayısının daha yüksek olacağını gösteriyor.

Temmuz 2024'te yayınlanan Gazze'deki ölüm oranlarına ilişkin bir analiz, dolaylı ölümlerin şiddet sonucu ölenlerin sayısından en az dört kat daha fazla olabileceğini gösterdi.

İsrail'in soykırımını ölçmenin zorlukları

Savaşın harap ettiği bölgede ölümlerin belgelenmesi ve ölü sayısının doğru bir şekilde tespit edilmesi zorluklar ve sınırlamalarla dolu.

Arama ve kurtarma operasyonları, enkazı temizlemek ve kurbanları enkaz altından çıkarmak için gereken ağır makinelerin eksikliği nedeniyle sekteye uğruyor, ambulans ve sivil savunma ekipleri bu bölgelere ulaşmakta ciddi engellerle karşılaşmaya devam ediyor.

Yaralı verilerinin takibi ve doğrulanmasından sorumlu olan ilgili yerel makamlar ve sivil toplum kuruluşları, ciddi şekilde kısıtlanmış kaynaklarla büyük bir stres altında çalışıyor. Çatışma boyunca Gazze'de insani yardım ve sağlık çalışanları için son derece güvensiz koşullar ve erişim kısıtlamaları, doğru sayımı imkansız hale getiriyor.

Sağlık Bakanlığı ölüm ve yaralanmaları büyük risk altında kaydetti, çok sayıda görevli görevlerini yerine getirirken hayatını kaybetti. Veri toplamak ve doğru sayım yapmak için çalışan araştırmacılar da sadece temel ihtiyaçlarını karşılamak için mücadele etti.

Al-Mezan ve PCHR ofisleri gibi insan hakları altyapısının tahrip edilmesi, çalışmaları daha da zorlaştırdı. Ayrıca, patlamamış mühimmat ve İsrail askerlerinin yakınlığı birçok bölgede saha çalışmasını neredeyse imkansız hale getirdi.

Filistinli araştırmacı Eşref Hamdan, "Bu savaş, ölçeği ve ölü sayısı bakımından eşi benzeri görülmemiş bir savaş. Kanıt toplamak ve doğrulamak için Filistin insan hakları sektörünün kapasitesinin çok ötesinde bir çaba gerektiriyor." dedi.

Hamdan, iki yıllık çatışma boyunca Gazze'deki yerel kuruluşların belgeleme süreçlerini uyarladıklarını, insanlarla temas kurmak, isimleri kaydetmek ve özellikle yerinden edilmiş veya kaybolmuş akrabaları olan ailelerin haritasını çıkarmak gibi yaratıcı yöntemler geliştirdiklerini açıkladı.

Hamdan, bu çabaların, Filistinli grupların bu süreçteki çalışmalarını sürdürebilmeleri için gerekli kaynak ve lojistik destekle donatılmasını sağlayacak "daha geniş bir belgeleme çerçevesine" ihtiyaç duyduğunu vurguladı.

Hamdan böyle bir çerçevenin kayıpların takibi, enkaz kaldırma, kazı ve ceset çıkarma çalışmalarının koordine edilmesine ve nihayetinde ölümlerin doğru bir şekilde sayılıp doğrulanmasına yardımcı olacağını belirtti.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.

Analiz Haberleri