Amit Segal | Tercüme: Mepa News
Başbakan Binyamin Netanyahu, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'dan ceza davası için af istedi. Donald Trump'ın Herzog'dan başbakanı affetmesini resmen talep etmesinden sadece 18 gün sonra gelen bu talep, kafalardaki bir soruyu ortadan kaldırırken diğer pek çok soruyu da cevapsız bıraktı.
Talebin kendisi, Herzog'un yanıtı ve bundan sonra ne olacağı da dahil olmak üzere burada bakılması gereken pek çok şey var.
Konuyu biraz açalım:
Muhtemelen aklınızda iki büyük soru var: Bibi (Netanyahu) mektupta suçunu kabul etti mi? Ve af karşılığında istifa etmeyi mi teklif ediyor? Hayır... Ve hayır... Ancak suçunu kabul etmese de başbakan ilginç bir taviz veriyor: “Olayların tüm sonuçlarını anlayarak geniş bir kamusal ve ahlaki sorumluluk taşıyorum.”
Peki ama istifa etmeyecekse affın gerekçesi nedir? Netanyahu'nun avukatına göre, “bu talebin kabul edilmesi, başbakanın tüm zamanını, yeteneklerini ve enerjisini bu kritik zamanlarda İsrail'i ileriye götürmesine olanak sağlayacaktır.”
Ne gibi? Mektupta “Önümüzdeki aylarda Orta Doğu'da olağanüstü gelişmeler bekleniyor” deniyor. “Amerika Birleşik Devletleri, İsrail, Arap devletleri ve diğer ülkeler arasında şekillenmekte olan mutabakatlar önemli bir hazırlık, diplomatik ve güvenlik çabaları ve 24 saat dikkat gerektiren bir süreç teşkil etmektedir.”
Netanyahu'ya göre sorun da burada. Mahkemenin kendisinden haftada üç kez ifade vermesini talep etmesinin “başka hiçbir İsrail vatandaşından talep edilmeyen imkansız bir talep” olduğunu söylüyor.
Ancak mektup aynı zamanda bir uyarı da içeriyor: “İsrail devletinin önemli bölgesel fırsatları kovalamanın yanı sıra, düşmanlarımızın kendilerini rehabilite etme girişimlerine hazırlanmak ve hazır olmak için önemli kaynaklar ve çabalar harcaması gerekecek; ayrıca doğal olarak bu mektupta detaylandırılamayacak yeni güvenlik zorlukları karşısında kendini hazırlaması ve güçlendirmesi gerekecek.” (Mektupta Netanyahu'nun Herzog ile yaptığı görüşmelerde İsrail'in karşı karşıya olduğu “fırsat ve tehlikeleri” zaten ortaya koyduğu belirtiliyor).
Dolayısıyla Bibi ve hukuk ekibi, davanın sona ermesinin sadece Netanyahu'nun bu kritik konulara tam olarak odaklanmasını sağlamakla kalmayacağını, aynı zamanda başbakanın ifadesiyle “bizi içten içe parçalayan” bir hukuk destanına da son vereceğini savunuyor.
Peki, Herzog ne diyor? Resmi olarak apolitik bir liderden ne bekliyorsanız tam olarak onu. “Herzog'un ofisinden yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Cumhurbaşkanlık Ofisi bunun önemli sonuçlar doğuran olağanüstü bir talep olduğunun farkındadır. İlgili tüm görüşleri aldıktan sonra, Cumhurbaşkanı bu talebi sorumlu bir şekilde ve içtenlikle değerlendirecektir."
Ancak daha az yumuşak bir yanıt arıyorsanız, muhalefet Lideri Yair Lapid'den başkasına bakmanıza gerek yok. “Suçunu kabul etmeden, pişmanlığını dile getirmeden ve siyasi hayattan derhal çekilmeden Netanyahu'yu affedemezsiniz” diyerek Cumhurbaşkanı'na bir mesaj gönderdi.
Harika. Peki sırada ne var?
Kısacası, Herzog'un bir karar vermesi muhtemelen birkaç hafta sürecek. Ne de olsa bu sadece Bougie'nin (İsrail'de halk arasında bilinen adıyla) doğru olduğunu düşündüğü bir mesele değil. Aksine, öyle ya da böyle bir karar vermeden önce çeşitli resmi hukuki görüşler alması gerekecek.
Unutmayın: Daha önce de yazdığım gibi, Netanyahu'nun talebini kabul etmesi halinde Isaac Herzog bir İsrailli lideri affeden ilk Cumhurbaşkanı olmayacak. Aslında, 1983-1993 yılları arasında cumhurbaşkanlığı yapan babası Chaim Herzog'un izinden gitmiş olacak.
1984 yılında Shin Bet ajanları iki Filistinli hava korsanını tutukladıktan sonra öldürdüğünde ulusal bir skandala yol açmış, ancak teşkilat gerçek ortaya çıkana kadar olayı örtbas etmişti. İki yıl sonra, bugün “Otobüs 300 olayı” olarak bilinen olayda kamuoyunda oluşan öfkenin ortasında Chaim Herzog, Shin Bet şefi Avraham Shalom ve diğer 10 teşkilat yetkilisini cinayetteki rolleri nedeniyle affetti. Hem de mahkemeye çıkmadan önce.
Ve işte bir başka ilginç tarihi bilgi: Netanyahu'nun Başsavcı Gali Baharav-Miara ile kötü bir ilişkisi olduğunu düşünüyorsanız, Otobüs 300 olayı sizi bir kez daha düşündürebilir. Chaim Herzog'un Şin Bet yetkililerini affettiği yıl, Başbakan Şimon Peres'in hükümeti (İsrail'in siyasi solunun sadık bir üyesi), cinayetlerin soruşturulması ve örtbas edilmesi konusundaki ısrarı ve Şin Bet'i mahkemede savunmayı reddetmesi nedeniyle Başsavcı Yitzhak Zamir'i kovdu. (Peres daha sonra 2007-2014 yılları arasında cumhurbaşkanı olarak görev yaptı).
O dönemde Herzog büyük bir ikilemle karşı karşıyaydı. Bir yandan Otobüs 300 olayı Yahudi devletini sarsmış ve hatta ulusal güvenliğine zarar verme tehdidinde bulunmuştu. Öte yandan Avraham Şalom gibi yetkililer henüz yargılanmamıştı bile. O halde onları nasıl affedebilirdi?
Kırk yıl sonra oğlunun karşı karşıya olduğu soru şu: Solun Netanyahu'yu kariyerini tehdit eden tek şeyden nasıl kurtarabileceğini sorması mı, yoksa sağın 2030 ya da 2031'e kadar devam edecek bir davayı sona erdirme talebi mi?
Tahminlerde bulunmak her zaman tehlikeli olsa da, bir iddiaya girmem gerekirse, Herzog'un affı kabul edeceğini düşünüyorum. Ancak bu, işin sonu olmayacak, oradan da muhtemelen Yüksek Mahkeme'ye gidecek.
Her iki durumda da bugün Yahudi devletinde bir pandoranın kutusu daha açıldı. Cumhurbaşkanı Herzog ne karar verirse versin, seçiminin sonuçları muhtemelen önümüzdeki yıllarda ülkeyi şekillendirecek.
İsrail merkezli Kanal 12'nin Siyasi Analisti Amit Segal'in sosyal medya hesabında paylaştığı yazısı Mepa News okurları için Türkçeleştirilmiştir. İçerikte yer alan ifadeler Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.