İsrail'in önde gelen medya kuruluşlarından Israel Hayom'da yayınlanan bir değerlendirmede, İsrail'in Kuzey Kıbrıs'a müdahale etmesi gerektiği ifade edildi.
Shay Gal tarafından kaleme alınan değerlendirmede, "Kuzey Kıbrıs'ın İsrail'in bir meselesi olduğu" savunuldu.
Türkiye'nin "Kıbrıs'ta işgalci olduğu" savunulan yazıda, "Türkiye'nin işgali Kıbrıs Rumları için kalıcı bir travma olarak hafızalarda yerini aldı" ifadelerine yer verildi. Yazı şu ifadelerle devam etti:
"On yıllar boyunca İsrail, bu çatışmayı uzak bir Yunan-Türk meselesi olarak gördü, ancak artık şunu açıkça kabul etmek zorundadır: Kuzey Kıbrıs sadece Kıbrıs Rumlarının sorunu değil, aynı zamanda İsrail'in de sorunudur. Pratik olarak Kuzey Kıbrıs, Türkiye ve Hamas ve İran'ın Kudüs Gücü gibi terörist gruplara sınırsız operasyon özgürlüğü sağlayan uluslararası bir ara bölge işlevi görüyor."
Israel Hayom, Türkiye'nin bölgedeki askeri faaliyetlerine de değinerek, "bölgedeki Türk askeri etkinliğinin İsrail'i tehdit ettiğini" iddia etti:
"Binlerce kişinin öldüğü ve yüz binlerce kişinin yerinden edildiği işgalden bu yana, Türkiye'nin varlığı sessizce değişti. Bölge artık Türkiye'nin askeri ileri üssü haline gelmiş durumda ve Ankara'nın desteklediği gizli terörist tesislerin yanı sıra, İsrail'in askeri ve sivil iletişimini dinleyebilen sofistike silah sistemleri, siber gözetim ve sinyal istihbaratı (SIGINT) altyapısını barındırıyor. Sızan istihbarat belgelerine göre, üst düzey Türk yetkililer Kuzey Kıbrıs'ı 'polis veya yargı denetimi olmadan her şeyin yapılabileceği' ideal bir yer olarak nitelendirdi.
Türkiye, bölgesel gaz anlaşmazlıkları nedeniyle terk edilmiş bir havaalanından insansız hava aracı üssüne dönüştürülen Lefkoniko (Geçitkale) havaalanından, ana kara üslerinden çok daha hızlı bir şekilde silahlı insansız hava araçları konuşlandırabilir. Mayıs 2021'den bu yana Türkiye, buraya resmi olarak silahlı Bayraktar TB2 insansız hava araçları konuşlandırdı ve Temmuz 2024'te düzenlenen askeri geçit töreninde daha gelişmiş Akıncı insansız hava araçları halka tanıtıldı. Bu İHA'lar, İsrail'in gaz platformlarını, deniz araçlarını ve stratejik yerlerini hızla hedef alabilir. Ayrıca, menzili 200 km'yi aşan Türkiye'nin gelişmiş ATMACA gemi savar füzeleri, İsrail'in kritik doğal gaz platformları da dahil olmak üzere deniz varlıklarını doğrudan tehdit edebilir. Dahası, Türkiye'nin yeni Tayfun balistik füzesi, 560 kilometre uzaklıktaki hedefleri hassas bir şekilde vurabilir. Batı istihbaratına göre, Girne ve Lefkoşa'daki füze üsleri konuşlandırılmaya hazır durumda ve Kudüs, Tel Aviv ve Hayfa Körfezi'ni vurabilme kabiliyetiyle Türkiye'nin İsrail'e yönelik ilk doğrudan balistik tehdidini oluşturuyor."
Değerlendirmede, Türkiye ile olası bir çatışma halinde NATO'nun devreye girmeyeceği savunuldu. Shay Gal, "NATO'nun oy birliği şartı ve Türkiye'nin ittifak içindeki gergin ilişkileri göz önüne alındığında, 5. madde koruması, ilgisiz çatışmalarda bile olası değil ve uluslararası alanda Kıbrıs toprağı olarak tanınan Kuzey Kıbrıs konusunda ise pratik olarak imkansız" ifadelerini kullandı.
Gal ayrıca "Kuzey Kıbrıs'ı kurtarma" adı altında bölgeye İsrail müdahalesini de savunarak şunları dile getirdi:
"Kuzey Kıbrıs'ı kurtarmak İsrail'in görevi veya isteği değildir. Ancak, bu bölgeden gelen tehdit kritik bir eşiğe ulaşırsa, İsrail'in stratejik duruşu değişmelidir. İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs ile koordineli olarak, adanın kuzeyini kurtarmak için bir acil durum operasyonu hazırlamalıdır. Böyle bir operasyon, Türkiye'nin ana karadan takviye güçlerini etkisiz hale getirecek, Kuzey Kıbrıs'taki hava savunma sistemlerini ortadan kaldıracak, istihbarat ve komuta merkezlerini yok edecek ve nihayetinde Türk güçlerini çekerek uluslararası tanınmış Kıbrıs egemenliğini yeniden tesis edecektir.
Bu acil durum planı, deniz tanrısının adından esinlenerek 'Poseidon'un Gazabı' olarak adlandırılabilir ve deniz hakimiyetini ve en kötü senaryonun yıkıcı sonuçlarını vurgular. Bu isim, İsrail'in stratejik deniz varlıklarını korumaya ve bölgesel güvenlik için hayati önem taşıyan açık deniz yollarını muhafaza etmeye odaklandığını öne çıkarır. Bu, bir acil durum planı olarak kalacaktır: İsrail çatışmayı istememektedir, ancak tam hazırlıklı olmalıdır. Daha önce olasılığı çok düşük görülen İsrail'in İran'ın nükleer altyapısına yönelik saldırısı sonunda gerçekleştirildi. Akdeniz kıyısında sorunlu Akkuyu nükleer santralini inşa eden Türkiye -Rusya'nın riskleri nedeniyle hızla vazgeçtiği bir proje- bu dersleri içselleştirmelidir."
Kıbrıs'ın İsrail'in stratejik yaklaşımlarını şekillendiren "Arz-ı Mevud" sınırları içerisine dahil olan bir toprak parçası olduğu biliniyor.
İsrailli bir entelektüel, yazar ve aktivist olan Israel Shahak (1933-2001) söz konusu düşünceyi eserlerinde işleyen önemli İsraillilerden biri. Shahak'ın "Yahudi Tarihi, Yahudi Dini" isimli 1994 tarihli kitabında, "vadedilmiş topraklar" konusunu anlatırken Kıbrıs'ın da bu topraklar içerisinde olduğunu vurgulayarak "Tüm talmudik yorumlarda İsrail toprakları Kıbrıs'ı da içerir" ifadelerini kullanıyor.
Kaynak: Mepa News