İsveç'in NATO üyeliği ne anlama geliyor?

İsveç için ittifaka katılmak, olası bir çatışmada güç ilişkileri konusundaki geleneksel düşüncelerini de değiştiriyor.

Rusya'nın 2022'de Ukrayna'yı işgal etmesinin ardından İsveç'in NATO'ya yaptığı üyelik başvurusu, Pazartesi günü Macaristan'da yapılacak onay oylamasıyla son engeli de aşacak gibi görünüyor.

ABD liderliğindeki ittifaka katılım hem İsveç'in savunması hem de bölgedeki jeopolitik dengeler açısından köklü değişiklikler anlamına geliyor.

İsveç neden NATO'ya katılmaya karar verdi?

İsveç, 19. yüzyılın başlarındaki Napolyon savaşlarının sonunda resmi bir tarafsızlık politikası benimsedi.

Soğuk Savaş'ın sona ermesinin ardından tarafsızlık politikası askeri bağlantısızlık olarak değiştirildi.

İsveç uluslararası barışı koruma misyonlarına kuvvet göndermiş olsa da 200 yılı aşkın bir süredir savaşa girmemiştir.

En son savaştığı çatışma 1814 İsveç-Norveç Savaşı'dır.

Tarafsızlığına rağmen aktif bir dış politika izlemiş, insan haklarını savunmuş ve kişi başına en çok yardım yapan ülke olarak bazen "insani süper güç" olarak nitelendirilmiştir.

Ancak NATO dışında kalmasına rağmen İsveç, 1994'te Barış İçin Ortaklık programına ve 1997'de Avrupa-Atlantik Ortaklık Konseyi'ne katılarak ittifakla giderek daha yakın bağlar kurdu.

Ancak İsveçlilerin çoğunluğu uzun zamandır tam üyeliğe karşı çıkıyordu ve İsveç'in en büyük siyasi partisi olan Sosyal Demokratlar arasında bu bir nevi tabu olarak görülüyordu.

Hatta eski Sosyal Demokrat Savunma Bakanı Peter Hultqvist 2021 sonbaharında NATO'ya katılma sürecine asla dahil olmayacağını "garanti edebileceğini" açıklamıştı.

Sadece aylar sonra, Rusya'nın 2022'de Ukrayna'yı işgal etmesi hem kamuoyunda hem de siyasi partiler arasında dramatik bir değişime yol açtı.

İsveç parlamentosunun büyük bir çoğunluğu üyelik başvurusunda bulunma yönünde oy kullandı ve ülke Mayıs 2022'de Finlandiya ile birlikte bu başvuruyu yaptı.

İsveç NATO'ya ne katıyor?

İsveç politikası uzun bir süre boyunca ülkenin tarafsızlığını korumak için güçlü bir orduya ihtiyacı olduğunu dikte etti.

Ancak Soğuk Savaş'ın sona ermesinden sonra savunma harcamalarını büyük ölçüde kısarak askeri odağını dünyanın dört bir yanındaki barışı koruma operasyonlarına çevirdi.

Hükümete göre, 1990 yılında savunma harcamaları gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 2,6'sını oluşturuyordu ve 2020 yılına kadar yüzde 1,2'ye düşecekti.

Rusya'nın 2014'te Kırım'ı ilhak etmesinin ardından harcamalar yeniden artmaya başladı.

Mart 2022'de, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin ardından İsveç, "mümkün olan en kısa sürede" GSYH'nin yüzde ikisini hedefleyerek harcamaları yeniden artıracağını duyurdu.

2023 yılının sonlarında İsveç hükümeti askeri harcamaların 2024 yılında yüzde 2 hedefini aşacağını söyledi.

Farklı branşları bir araya getiren İsveç ordusu, yaklaşık yarısı yedek olmak üzere 50.000 asker bulundurabiliyor.

Hava kuvvetlerinde 90'dan fazla yerli üretim savaş uçağı JAS 19 Gripen bulunuyor ve Baltık Denizi'nde birkaç korvet ve denizaltıdan oluşan bir donanmaya sahip.

İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da Ocak ayında ülkesinin Letonya'daki NATO güçlerine asker katkısında bulunmaya hazır olduğunu söyledi.

İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya katılması aynı zamanda Baltık Denizi'nin ittifak üyeleri tarafından çevrelenmesi anlamına geliyor ki bazı analistler bu bölgeyi bir NATO gölü olarak adlandırıyor.

İsveç Savunma Araştırma Ajansı (FOI) analistlerinden Robert Dalsjo AFP'ye yaptığı açıklamada "Bu, NATO'nun Kuzey Avrupa'daki haritasında artık yerine oturmakta olan yapbozun son parçası" dedi.

İsveç'in savunması için ne gibi sonuçlar doğuracak?

Bir NATO üyesi olarak ülkenin askeri hesapları birkaç temel açıdan değişiyor.

FOI'de araştırmacı olan Jan Henningson AFP'ye verdiği demeçte, "İsveç uzun bir süre boyunca 'Bu işi tek başımıza çözeriz' varsayımıyla hareket etti.” diyor.

"Şimdi bu değişiyor" diye ekleyen Henningson, savunmanın artık ittifak içinde yürütülmesi gerekeceğini söyledi.

"Artık bir takım oyuncusu olmayı öğrenmemiz gerekecek. Ve sadece İsveç topraklarını değil, müttefik topraklarını da savunmaya hazırlandığımız gerçeğine uyum sağlamamız gerekecek"

İsveç için ittifaka katılmak, olası bir çatışmada güç ilişkileri konusundaki geleneksel düşüncelerini de değiştiriyor.

Henningson, "Geleneksel olarak küçük bir devlet olduğumuzu ve bize saldıranların çok daha büyük olduğunu düşünürdük" dedi.

Ancak Henningson'a göre ekonomi ve demografi söz konusu olduğunda "NATO Rusya'dan çok daha büyük"

"Tabiri caizse artık her açıdan David değiliz" diyen Henningson'a göre bu değişim İsveç ordusu için de geçerli.

İsveç ordu komutanı Jonny Lindfors Aralık ayında Dagens Nyheter gazetesine verdiği demeçte "Güneyde Türkiye'den Svalbard'a kadar 32 ülkenin birleşik gücüyle oldukça etkileyici bir kuvvet olacağız" dedi.

Lindfors, ekstra gücün bir çatışma çıkma riskini azaltacağını düşündüğünü de sözlerine ekledi.

Kaynak: Mepa News, AFP

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.

Haberler Haberleri