Marksizm'in Anarşizm'e bakışı: "Küçük burjuva ideolojisi"

Marksistler ve Anarşistler en son ünlü Lahey Kongresi'nde bir araya gelmişler ve o tarihten sonra devamlı mücadele içerisinde olmuşlardır.

Marksistler ve Anarşistler en son ünlü Lahey Kongresi'nde bir araya gelmişler ve o tarihten sonra devamlı mücadele içerisinde olmuşlardır.

Bu kongrede Marksizm'in öncülerinden Karl Marx ve Anarşizm'in öncülerinden Mihail Bakunin karşılıklı tartışmıştır.

Bakunin'in Marx'ın fikirlerini otoriter olarak değerlendirmesiyle başlayan gruplar arasındaki tartışmanın sonunda Anarşistler dışlanmış ve kongreden kovulmuşlardır.

Bu, Anarşist ve Sosyalist grupların birlikte yer aldığı son kongre olmuştur.

Marksist yazarlar genellikle Anarşist düşüncenin bir "küçük burjuva ideolojisi" olduğu tezini öne sürerler.

Friedrich Engels, kaleme aldığı ünlü "Otorite Üzerine" adlı makalesinde, her türlü otoriteyi reddeden Bakunincilerin görüşlerini sert bir dille eleştirmiş ve proleter devrimin, devlet karşısındaki tutumuna dair anarşistlerle olan temel ayrılıklarını konu almıştır. Buna göre; devleti yaratmış olan toplumsal ilişkileri kaldırmadan "devleti kaldırmak"tan sözeden anarşist düşünce bilim dışı, karşı devrimci ve hatta ihanet içerisindedir. Engels bu durumu şöyle tarif etmiştir:

"Anti-otoriterciler, otoriter siyasal devletin, bir çırpıda, hatta onu yaratmış bulunan toplumsal koşullar yokolmazdan önce, ortadan kaldırılmasını istiyorlar. Bunlar, toplumsal devrimin ilk işinin otoritenin ortadan kaldırılması olmasını istiyorlar. Bu baylar hiçbir devrim görmüşler midir? Devrim, elbette ki, en otoriter olan şeydir; bu, nüfusun bir bölümünün kendi iradesini, nüfusun öteki bölümüne tüfeklerle, süngülerle ve toplarla —akla gelebilecek bütün otoriter araçlarla— dayattığı bir eylemdir; ve eğer muzaffer olan taraf yok yere yenik düşmek istemiyorsa, bu egemenliğini, silahlarının gericiler üzerinde yarattığı terör ile sürdürmelidir.

Paris Komünü, silahlı halkın otoritesini burjuvaziye karşı kullanmamış olsaydı, bir gün olsun dayanabilir miydi? Tersine, Paris Komününü bundan yeterince serbest bir biçimde yararlanmamış olmakla suçlamamız gerekmiyor mu? O halde, şu iki şeyden birisi: anti-otoriterciler ya neden sözettiklerini bilmiyorlar, ki bu durumda kafa karışıklığından başka bir şey yaratmış olmuyorlar; ya da bunu biliyorlar, ki bu durumda da proletaryanın hareketine ihanet ediyorlar. Her iki durumda da gericiliğe hizmet etmiş oluyorlar."

Marksist düşünür ve aynı zamanda SSCB'nin kurucusu olan Vladimir Lenin de Anarşist tezleri reddederek "Alelade bir burjuva parlamenter devletin değil, ama sürekli ordusu olmayan, halk düşmanı bir polisi bulunmayan halkın üzerinde yer alan bürokrasisi olmayan bir devletin gereğini savunuyorum." demek suretiyle devlet otoritesinin proleter bir devrim için olmazsa olmaz olduğunu belirtmiştir.

Kaynakça

Marx, Karl; Engels, Friedrich. Seçme Yapıtlar - 2, Otorite Üzerine, Sol Yayınları, 1977

Lenin, Nisan Tezleri ve Ekim Devrimi, Sol Yayınları

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.

İlgili Haberler

Çin: Marksizm yüzyılımızda yeniden diriliyor

Siyaset-Strateji Haberleri