Türkiye: Hamas'ın silahsızlanmasını istemedik

Dışişleri Bakanlığı kaynakları, Türkiye'nin Birleşmiş Milletler'deki konferanstaki tutumuna dair açıklamalarda bulundu.

Dışişleri Bakanlığı kaynakları, 28-30 Temmuz arasında Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda Suudi Arabistan ve Fransa öncülüğündeki Filistin konferansına ilişkin açıklama yapıldı.

Açıklamada, "Türkiye'nin Hamas'ın silah bırakmasını istemediği" belirtildi.

Konferansın amacının, "iki devletli çözümün hayata geçirilmesini sağlayacak somut ve takvime bağlı adımlar içeren bir yol haritası çizilmesi olduğu" kaydedildi.

Yapılan açıklamaya göre, konferansa Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz Türkiye adına ulusal beyanda bulundu. Yılmaz "İsrail'in Filistinlilere karşı gerçekleştirdiği tüm hukuka aykırı eylemlere karşı acilen harekete geçilmesi, hesap verilebilirliğin sağlanması ve iki devletli vizyonun korunması, kalıcı ateşkese ve kesintisiz insani yardım akışının sağlanması" gibi konuları vurguladı.

Yılmaz, "Filistin meselesinin adil, kalıcı ve kapsamlı bir çözüme kavuşturulmasının ancak 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin Devleti’nin hayata geçirilmesiyle mümkün olabileceğini" ifade etti.

Dışişleri Bakanlığı kaynaklarından yapılan açıklamada ayrıca "Türkiye'nin Hamas’ın rehineleri serbest bırakmasını istediğinin doğru olmadığı" belirtildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"8. maddede Hamas'ın rehineleri serbest bırakması gerektiği ifade edilirken, bu adım aynı paragrafta ateşkes anlaşmasıyla birlikte zikredilmektedir. Mısır, Katar ve ABD’nin tarafları çatışmalara kalıcı şekilde son verecek, tüm rehinelerin serbest kalacağı, Filistinli mahkumların bunun karşısında değişileceği, tüm naaşların iade edileceği, İsrail güçlerinin Gazze’den tamamen çekileceği ateşkes anlaşmasının tüm aşamalarının uygulanmasına yönelik çabalarına destek ifade edilmekte ve bu çerçevede Hamas’ın tüm rehineleri serbest bırakması gerektiği belirtilmektedir. Bu beklenti, mevcut müzakerelerin de parçasıdır."

Yapılan açıklamada ayrıca, "Türkiye'nin Hamas'ın silahsızlandırılmasını istediği iddiasının da doğru olmadığı" dile getirildi. Açıklamada şunlar belirtildi:

"11. maddede Hamas'ın Gazze’de yönetimini sona erdirmesi ve silahlarını Filistin Yönetimi'ne uluslararası angajman ve destekle, egemen ve bağımsız Filistin Devleti hedefi uyarınca devretmesi istenmektedir. Ülkemizin girişimiyle daha önce silahsızlanma (disarm) ifadesi de yer almakla birlikte, bu ifade hem bildiri metninden hem de ekten çıkartılmış, ayrıca Hamas'ın silahları devretmesi egemen ve bağımsız bir Filistin Devleti’nin kurulması hedefiyle bağlantılandırılmıştır. Bu konudaki görüşlerimiz, yaptığımız beyanla ayrıca kayda da geçirilmiştir:

'Türkiye uzun yıllara dayanan İsrail sicili temelinde, Filistinli silahlı grupların silahlarını teslim etmelerinin, 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve kesintisiz bir Filistin devleti kurulmasına ya da uzlaşı süreci kapsamında Filistinli gruplar arasında varılacak bir anlaşmaya sıkı şekilde bağlı olması gerektiği görüşündedir. Ancak uluslararası toplumun birliğini korumak amacıyla bir kez daha sessizliği bozmadık. Endişemizin üye devletler tarafından ilişkilerinde ve gelecekteki süreçlerde dikkate alınmasını umuyoruz.' "

Deklarasyon

Filistin'in devlet olarak tanınmasını ve Gazze'deki savaşın sona ermesini hedefleyen konferansın ardından ortak bir deklarasyon imzalanmıştı. Deklarasyona Avrupa Birliği ve Arap Birliği'nin yanı sıra 17 ayrı devlet imza attı. İmzacılar arasında Türkiye de bulunuyordu.

42 madde ve bir ek bölümden oluşan deklarasyonda İsrail'in bölgedeki saldırılarının kınanmasının yanı sıra Hamas öncülüğünde Filistinli direniş gruplarının düzenlediği Aksa Tufanı Operasyonu da kınandı.

Deklarasyonun 2'nci maddesinde şu ifadeler yer aldı:

"Gazze'deki savaşı sona erdirmek, iki devletli çözümün etkili bir şekilde uygulanmasına dayalı adil, barışçıl ve kalıcı bir İsrail-Filistin sorunu çözümüne ulaşmak ve Filistinliler, İsrailliler ve bölgedeki tüm halklar için daha iyi bir gelecek inşa etmek amacıyla toplu eylemde bulunmaya karar verdik."

Hamas ve İsrail'e kınama

4'üncü maddede ise şunlar belirtildi:

"Herhangi bir tarafın sivillere yönelik tüm saldırıları, tüm terör eylemleri ve ayrım gözetmeyen saldırılar ile sivil hedeflere yönelik tüm saldırıları, provokasyon, kışkırtma ve yıkım eylemlerini kınadığımızı yineliyoruz. Rehine almanın uluslararası hukukta yasak olduğunu hatırlatıyoruz. Filistinli sivil halkın zorla yerinden edilmesini de içeren, uluslararası insani hukuku açıkça ihlal eden, toprak veya demografik değişikliklere yol açan her türlü eylemi reddettiğimizi yeniden teyit ediyoruz. 7 Ekim'de Hamas'ın sivillere yönelik saldırılarını kınıyoruz. Ayrıca, Gazze'deki sivillere ve sivil altyapıya yönelik saldırıları, kuşatma ve açlık, yıkıcı bir insani felakete ve koruma krizine yol açan İsrail'in saldırılarını da kınıyoruz. Uluslararası insani hukuk da dahil olmak üzere uluslararası hukukun ağır ihlallerine hiçbir gerekçe olmadığını ve hesap verme gerekliliğini vurguluyoruz."

"Hamas rehineleri serbest bırakmalı"

8'inci maddede şu ifadeler yer aldı:

"Gazze'deki savaş derhal sona ermelidir. Mısır, Katar ve ABD'nin, tarafları ateşkes anlaşmasının tüm aşamalarını derhal uygulamaya koyarak, düşmanlıkların kalıcı olarak sona ermesi, tüm rehinelerin serbest bırakılması, Filistinli tutukluların takası, tüm cenazelerin iadesi ve İsrail güçlerinin Gazze'den tamamen çekilmesi için gösterdiği çabaları desteklediğimizi ifade ediyor ve bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için harekete geçme kararlılığımızı yineliyoruz. Bu bağlamda Hamas, tüm rehineleri serbest bırakmalıdır."

Hamas'a silah bırakma çağrısı

Hamas'a silah bırakma çağrısı yapılan 10 ve 11'inci maddelerde ise şunlar belirtildi:

"Gazze, Filistin Devleti'nin ayrılmaz bir parçasıdır ve Batı Şeria ile birleştirilmelidir. İşgal, kuşatma, toprak kaybı veya zorla yerinden edilme olmamalıdır.

Filistin topraklarının tamamında yönetişim, kanunların uygulanması ve güvenlik, uygun uluslararası destekle birlikte yalnızca Filistin Yönetimi'nin sorumluluğunda olmalıdır. Filistin Yönetimi'nin 'Tek Devlet, Tek Hükümet, Tek Yasa, Tek Silah' politikasını memnuniyetle karşılıyoruz. Uluslararası ortaklarla mutabık kalınan bir mekanizma ve belirlenen bir zaman çizelgesi çerçevesinde tamamlanması gereken gerekli DDR (silahsızlanma, terhis ve yeniden entegrasyon) süreci de dahil olmak üzere, bu politikanın uygulanmasına destek vereceğimizi taahhüt ediyoruz. Gazze'deki savaşın sona ermesi bağlamında Hamas, egemen ve bağımsız bir Filistin Devleti hedefi doğrultusunda, uluslararası katılım ve destekle Gazze'deki yönetimini sona erdirmeli ve silahlarını Filistin Yönetimi'ne teslim etmelidir."

13'üncü maddede ise "Ateşkesin ardından, Filistin Yönetimi'nin çatısı altında Gazze'de faaliyet gösterecek bir geçici idari komite derhal kurulmalıdır." ifadelerine yer verildi.

Türkiye'den şerh

Öte yandan ajanslar, Türkiye'nin görüşmelerde silah bırakma konusunda bir şerh açıklaması yaptığını ifade etti:

"On yıllardır süregelen İsrail uygulamaları dikkate alındığında, Filistinli silahlı grupların silah bırakması; ancak bağımsız, egemen ve bütünlüğü haiz bir Filistin devletinin 1967 sınırları temelinde mümkündür ve başkenti Doğu Kudüs olacak şekilde ya da uzlaşı süreci kapsamında Filistinli gruplar arasında varılacak bir anlaşmaya dayanarak kurulması şartına bağlı olmalıdır."

İsrail ile normalleşme

Deklarasyonun 34-37'nci maddelerinde, İsrail ile normalleşme sürecinden söz edildi:

"Bölgesel entegrasyon ve bağımsız Filistin devleti birbiriyle iç içe geçmiş hedeflerdir. Arap-İsrail çatışmasının özünü oluşturan İsrail-Filistin çatışmasının sona ermesi, bölgesel barış, istikrar ve entegrasyon için zorunludur. Gazze'deki savaşın sona ermesi, tüm rehinelerin serbest bırakılması, işgalin sona ermesi, şiddet ve terörizmin reddedilmesi, bağımsız, egemen ve demokratik bir Filistin Devleti'nin kurulması, tüm Arap topraklarının işgalinin sona ermesi ve İsrail ile Filistin'e sağlam güvenlik garantileri sağlanmasıyla, bölge halkları ve devletleri arasında normal ilişkiler ve bir arada yaşama sağlanabilir.

İki devlet çözümün geri dönülmez bir şekilde uygulanmasıyla bağlantılı olarak, bölgedeki tüm devletler arasında karşılıklı tanıma, barış içinde bir arada yaşama ve iş birliğini teşvik etmek için somut adımlar atma konusunda mutabık kalınmıştır.

İsrailliler ve Filistinlileri, uluslararası destek, denetim ve garantiler altında, karşılıklı barış ve istikrarın sağlanması için iyi niyetle ve samimiyetle müzakereleri yeniden başlatmaya çağırıyoruz.

Filistin ve İsrail arasında barış anlaşmasının imzalanmasına paralel olarak, uluslararası hukuk ve ilgili BM kararlarına uygun şekilde, Ortadoğu'da kapsamlı, adil ve kalıcı bir barışın sağlanması ve tüm iddiaların sona erdirilmesi amacıyla Suriye-İsrail ve Lübnan-İsrail müzakere süreçlerinde yenilenen çabaları desteklemekte mutabık kaldık."

Kaynak: Mepa News

Yorum Yap
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Haberler Haberleri