Yabancı savaşçılar yeni Suriye'ye entegre olabilecek mi?

Suriye'nin kuzeyinde hükümet güçleri ile Fransızca konuşan savaşçılar arasında yaşanan son çatışmalar, askeri ve sosyal entegrasyona ilişkin konuları yeniden gündeme getirdi.

Shelly Kittleson | The New Arab | Tercüme: Mepa News

Bir grup Uygur erkek, Ekim ayı sonlarında Suriye Merkez Bankası'ndan çok da uzak olmayan orta ölçekli bir restoranda yemek yerken garsondan kendilerinin fotoğraflarını çekmelerini rica etti ve ortamda gülüşmeler oldu.

Yakınlarında yemek yiyen Suriyeli ailelerde ne korku ne de fazla merak uyandırmış görünüyorlardı. Altı ay önce olsa durum muhtemelen farklı olurdu.

Esed rejiminin yıkılmasında büyük payı olan yabancı savaşçıların Suriye toplumuna entegre edilip edilmeyeceği ve nasıl entegre edileceği konusu, son on bir ay içinde hem ülke içinde hem de uluslararası alanda en azından bazı endişelerin giderilmesinde kaydedilen ilerlemeye rağmen hala belirsizliğini koruyor.

Suriye iç güvenlik güçleri 21 Ekim'de Türkiye sınırı yakınlarında Fransızca konuşan onlarca yabancı savaşçının bulunduğu ağır tahkimatlı bir kampı kuşattığında, sosyal medyada kısa süreliğine de olsa bir tartışma patlak verdi.

Bazı yorumcular hükümetin “mücahitlere karşı Fransa ile işbirliği yaptığını” iddia ederken, diğerleri bu grubun tartışmalı Fransız-Senegalli lideri Omar Diaby'nin daha önce Tahriru'ş Şam Heyeti (HTŞ) tarafından tutuklandığını ve hakkında çok sayıda ciddi suçlama olduğunu belirtti.

Güvenlik güçlerinin kampa girmeye çalıştığı sırada çatışmalar devam ederken, İdlib'den Suriyeli bir güvenlik kaynağı The New Arab'a yaptığı açıklamada, Fransızca konuşan Furkatu'l Guraba grubundan savaşçıları kastederek “bazıları devlet içinde devlet kurdu” dedi.

“Yasadışı faaliyetlere karıştılar ve kendi mahkemelerini kurdular” dedi. “Adam kaçırmalar oldu ve söz konusu gruba bağlı savaşçılardan ikisi güvenlik güçlerine ait bir aracı hedef aldı.”

Kaynak, “[Suriye hükümetinin] genel olarak yabancı savaşçılara baskı yapma gibi bir niyetinin kesinlikle olmadığını” söyledi ve “güvenlik güçleri tarafından aranan ve mahkemede eylemlerinden sorumlu tutulması gereken belirli kişiler olduğunu” sözlerine ekledi.

"Hepsi bu kadar. Bölge kuşatılmış durumda ve inşallah sorun yakında çözülecek."

Kaynaklar Suriye hükümet güçlerinin kamptaki kadın ve çocuklara zarar vermemek için itidalli davrandığını belirtti. Arabuluculuk yapmak üzere başka yabancı savaşçılar da bölgeye geldi. 29 Ekim itibarıyla görüşmeler sessizce devam ediyordu.

Yabancı savaşçıların yeni Suriye'ye entegrasyonu

Adının kullanılmaması koşuluyla The New Arab'a konuşmayı kabul eden Batılı bir güvenlik uzmanı, Fransa'nın baskın girişiminde bulunmak için Suriye hükümetine doğrudan bir baskı uygulayıp uygulamadığının belirsiz olduğunu söyledi.

Ancak Diaby liderliğindeki Fransızca konuşan silahlı savaşçılardan oluşan küçük grupla ilgili sorunların, grubun çatışmalar sona ermiş olmasına rağmen Fransız vatandaşlarını “mücahitlere katılmak” üzere Suriye'ye gitmeye ikna etme girişimlerinin devam ettiğine dair endişelerin arttığı bir döneme denk geldiğine dikkat çekti.

The New Arab'a konuşan bir uzman, Fransa'nın kısa süre önce Diaby'nin grubuna katılmak üzere Suriye'ye gitmeye hazırlanan iki kişiyi tutukladığını söyledi.

Diğer yabancı savaşçıların çatışmalardan endişe duyduğunun görüldüğünü belirten uzman, hükümetin resmi 84. Tümeni'ne dahil edilen yüzlerce Uygur savaşçının durumunun son olaylarla keskin bir tezat oluşturduğunu da sözlerine ekledi.

Haziran ayında Reuters'in Suriyeli üç savunma yetkilisinden aktardığına göre ABD, “çoğunluğu Çin ve komşu ülkelerden gelen Uygurlar olmak üzere yaklaşık 3.500 yabancı savaşçının yeni kurulan ve Suriyelilerin de yer alacağı 84. Suriye ordu tümenine katılacağı” bir planı kabul etmişti.

The New Arab'a konuşan güvenlik uzmanı, Uygurlar söz konusu olduğunda “Devlet Başkanı Ahmed Şara'ya sadakatlerinin açık olduğunu ve en azından Suriye içinde ve öngörülebilir gelecekte hiçbir siyasi emelleri olmadığını” söyledi.

“Onlar yabancı” diye vurguladı, “ve burada öyle olduklarını biliyorlar.”

Çin ve Orta Asya'dan gelen Uygur savaşçıların birçoğunun kökleri, uzun süredir Afganistan'da bulunan ve El Kaide ile eski bağları olan Türkistan İslam Partisi'ne (TİP) dayanıyor. Çin bu örgütü bir "terör örgütü" olarak tanımlayıp bir tehdit olarak görürken, diğerleri birçok Uygur'un sadece yerleşmek için güvenli bir yer istediğini iddia ediyor.

ABD Dış İlişkiler Konseyi tarafından 3 Ekim'de yayınlanan bir rapora göre, "Çin hükümetinin 2017'den bu yana bir milyondan fazla Müslümanı 'eğitim kampları' olarak adlandırdığı yerlerde alıkoyduğu ve tahminen yarım milyonunun halen hapishanede ya da gözaltında tutulduğu bildiriliyor. Gözaltına alınanların çoğu Uygur".

Suriye'deki Uygur savaşçıların çok azı Suriyelilerle evlenmiş olsa da, güvenlik uzmanı The New Arab'a yaptığı açıklamada, yine de birçoğuna ülkeye hizmetlerinden dolayı Suriye vatandaşlığı verilebileceğini söyledi.

Buna karşılık, son zamanlarda gündeme gelen Fransızca konuşan grubun geçtiğimiz Kasım ve Aralık aylarında “Esed'i devirme mücadelesinde yer almadığını” ve sadece Fransa tarafından değil, hükümet içindeki bazı kişiler tarafından da şüpheyle karşılanmaya devam ettiğini iddia etti.

Orta Doğu Enstitüsü'nün Haziran ayında yayınladığı bir analize göre 84. Tümen “artık feshedilmiş olan 4. Tümen'in yerini alacak” ve “30,000 savaşçıya ulaşması, karargahının Lazkiye Vilayeti'ndeki Deniz Harp Okulu'nda olması ve konuşlanmasının kuzeybatı Suriye'ye odaklanması” öngörülüyor.

The New Arab'a konuşan Batılı güvenlik uzmanı, "Tümendeki yabancı savaşçıların sayısı şu anda 3.500 olarak belirtilse de, ben bunların sadece 900 kadarının savaş tecrübesine sahip olduğunu söyleyebilirim" dedi.

Uzman, "bu güçlerin eğitimlerinin bir parçası olarak aşırılık yanlısı görüşlere sahip olmamalarını sağlamak için rehabilitasyondan geçmeleri gerekeceğini ve ordu içinde herhangi bir şekilde terfi edebilmeleri için kendilerine birçok koşul getirileceğini" söyledi.

"Ancak sorunlardan biri, birçoğunun Arapça'yı tam olarak bilmemesi ve bunun sorun yaratması. Bu savaşçıları -ve ailelerini de- bir arada ve gözlerden uzak tutma eğilimindeler" dedi ve ekledi: “Ancak bunu yaparak, dili öğrenmelerinin ve entegre olmalarının önünde engeller yaratıyorlar.”

Ayrıca 84. Tümen'e “ana kontrol merkezlerinden uzakta” İdlib'in batı kesimleri ve Lazkiye dağlarının sorumluluğunun verildiğini belirtti.

Diğer gözlemciler bu kararın büyük olasılıkla tümene dahil edilen yabancı savaşçıların birçoğunun başka ülkeler de dahil olmak üzere dağ çatışmalarında deneyim sahibi olması ve daha önce kıyı bölgesinde kaleleri bulunan Esed yanlıları arasında olası isyanlara ilişkin endişeler nedeniyle alındığını belirtiyor.

Ekmeği ve savaşları paylaşmak

2025 baharında The New Arab, İdlib'den kendi vilayetlerinde ve ülkenin başka yerlerinde yabancı savaşçılarla birlikte savaşmış birkaç genç adamla konuştu.

Esed'in 2024 sonlarında devrilmesinden önce bu gençlerin hiçbiri Suriye dışına çıkmamış ya da Şam'ı görmemişti. Artık sosyal medyada havai fişek ve kutlamalar eşliğinde nargile içerken çekilmiş fotoğraflarını paylaşmak onlar için normal hale geldi.

Aralarında HTŞ'nin ingımasi ve sızma operasyonları için eğitilen elit Asaib el Hamra"dan (Kırmızı Bandajlılar) bir askerin de bulunduğu çok sayıda kişi, geçtiğimiz bahar İdlib'de kahvaltı sırasında yapılan bir tartışmada, özellikle Uygurların Suriyelilere kıyasla “alçakgönüllü” ve “savaşta çok daha soğukkanlı” olduklarını ve cesaret örneği teşkil ettiklerini ifade etti.

Bir diğeri ise “Çinli savaşçıların” yanında aylarca savaştıktan sonra artık Suriye yemeklerini baharatsız yiyemediğini ve sık sık ekstra baharatlı ramen yaptığını, bu yüzden de ailesindeki diğer kişilerin kendisine şaka yollu “Çinli adam” dediğini söyledi.

Genç adamlardan birkaçı gururla telefonlarını çıkarıp yabancı savaşçılarla birlikte zor koşullarda, mağaralarda, dağlık alanlarda ve eğitim kamplarında kahkahalar atıp yemek yerken çekilmiş fotoğraflarını karıştırdı.

Bazıları ülke için savaşanların son on yıl ya da daha uzun süredir “Avrupa'da oturup rahat bir hayat sürenlerden daha fazla Suriyeli olarak anılmaya hakları olduğunu” iddia etti.

Ekim ayı sonlarında Fırkatu'l Guraba kampına yapılan baskın girişiminin bir parçası olarak patlak veren şiddet olaylarının ardından, savaş yıllarında TİP üyeleriyle birlikte savaşmış olan İdlibli genç bir savaşçı onları korumacı bir tavırla karşıladı ve The New Arab'a Uygurların “Çin istihbarat servislerine karşı çok fazla önlem aldıklarını” ve bu nedenle kendi içlerine kapandıklarını ve yeni birileriyle tanışmak istemediklerini söyledi.

Ancak bunu yapmazlarsa pek çok Suriyeli onların niyetlerine güvenmemeye devam edebilir.

Bu arada 27 Ekim'de Fransızca konuşan savaşçıların kampının bulunduğu bölgede bulunan bir güvenlik gücü mensubu The New Arab'a yaptığı açıklamada bölgenin sıkı güvenlik altında olduğunu ve görüşmelerle ilgili bir “medya karartması” olduğunu söyledi.

“Durum kontrol altında ve iyiye gidiyor gibi görünüyor ama kimse kesin bir şey bilmiyor” dedi.

Kaynak: Mepa News


Shelly Kittleson, Orta Doğu ve Afganistan konusunda uzmanlaşmış bir gazetecidir. Çalışmaları çeşitli uluslararası, ABD ve İtalyan medya kuruluşlarında yayınlanmıştır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.

İlgili Haberler

İdlib'de Fransız yabancı savaşçılarla Suriye yönetimi arasındaki gerginlik anlaşmayla sona erdi
İdlib'de Fransız yabancı savaşçıların kampına düzenlenen operasyonla ilgili neler biliniyor?

Analiz Haberleri