Ali Babacan: Siyasete girmemin sebebi yaşananlara karşı bir isyandı
Partisinin 1. Olağan Kongresi'nde konuşan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, "Şu anda 'Beka beka' dedikleri tamamen bir kişinin şahsi bekasına dönmüş durumda" ifadelerini kullandı.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan Partisinin 1. Olağan Kongresi'nde konuştu.
Babacan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
"28 Şubat'ın ağır ikliminde benim ODTÜ'de okuyan kız kardeşim okuldan 3 defa uzaklaştırma cezası aldı. Ne yüzden biliyor musunuz? Başındaki örtü. Üstelik düzenledikleri tutanağa ne yazdılar biliyor musunuz? 'Ders araç gereçlerine zarar vermek.' Gerçek sebep başörtüsü, başka bir şey değil. Bu ODTÜ'de oluyor, hiç utanmadan yaptılar bunu. İşte Türkiye 2000'li yılların başında böylesine karanlık bir dönemden geçiyordu. Benim siyasete girmem o dönemde bir bakıma bütün bu yaşananlara karşı bir isyandı. Siyasete girdim ve ülkemizi hak ettiği adalet, özgürlük ve refah seviyesine taşımak için, 2001 krizinden çıkartmak için mücadele ettim."
"Ben sözün etkisine inanırım. Çalışmanın gücüne inanırım. Umudumu ve ülkeme olan inancımı hiçbir zaman yitirmedim. Oldukça genç bir yaşta hem ekonomide hem ekonomide önemli sorumluluklar üstlendim. Liyakatlı kadrolarla çalıştım, asla taviz vermedim. Çok baskı yaptılar, 'Şunu yanına al, bunu yanına al, bunu çalıştır' diye. Yapmadım. Akla, bilime, istişareye önem verdim ve gerçekten tarihimizin en başarılı dönemine kısa bir süre de olsa hep beraber şahit olduk. Devletin hazinesini parayla, Merkez Bankası'nın kasasını dövizle doldurduk. Kredi notumuz defalarca arttı. Onbinlerce fabrika kuruldu, işçilerimize istihdam oluşturuldu. Para olmadan bunların hiçbirisi olmaz. Bu ülkede başörtüsü sorununu yok ettik, bir daha kimse cüret edemez böyle bir yasağı getirmeye."
"Bugün siyasete ilk girdiğim günün üzerinden neredeyse 20 yıl geçti. Maalesef şimdi de bambaşka bir baskı dönemindeyiz. Adeta ezilenler iktidar gücünü ele alınca değişti, başkalarını ezmeye başladılar. Biz ezilmenin ne olduğunu iyi biliyoruz, ezilmenin ne olduğunu iyi bilenler başkalarını ezmezler. Üstelik bu kötü yönetimin sonucunda ülkece fakirleştik. İşte bu yüzden sizlerle beraber yeniden siyasete dönüp, ülkemizin hak ettiği demokrasiye ve refaha ulaşabilmesi için çalışmaya başladık. 2001'den bu güne, 19 sene sonra, içinde bulunduğumuz ülkede insanlar maalesef yine aç. Adeta tarih tekerrür ediyor. Yoksulluk ve gelir adaletsizliği tüm toplumda derinden hissediliyor. Kötü yönetim yüzünden yoksulluk hızla yaygınlaşıyor. Çiftçiler, üreticiler elindekini kaybediyor. Esnaf kepenk kapatmak zorunda kalıyor, emeklilerin aldıkları maaş gün be gün eriyor. Memura, işçiye, onurunu, gururunu aşağılayan sefalet ücreti reva görüldü. Bunların çarşı pazardan haberi yok, gerçekten hayattan haberi yok. Gençlerimiz işsiz ve daha hazini gençlerimiz umutlarını yitiriyor."
"Devletin hazinesi boş, Merkez Bankası'nın döviz rezervleri kalmadı. Hazine'deki kasaları, Merkez Bankası'ndaki kasaları biz doldururken bu milletin alın teriyle, işçisinin alın teriyle, ihracatıyla, üretimiyle doldurduk, çarçur ettiler ya. 2 yılda 130 milyar dolarını harcadılar bu memleketin. Taraflı Cumhurbaşkanı, akraba bakan el ele verdiler, yıllardır biriktirilen döviz rezervini indirdiler bugün eksi 49 milyar dolara. Yazıktır, günahtır. 2 yılda böyle bir zarar verilebilir mi memlekete? Hazine'nin borcu son 2 yılda tam 2'ye katladı."