Analiz | İsrail Gazze'de işlediği savaş suçları nedeniyle yargılanacak mı?

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Ukrayna'daki savaş suçu iddialarına hızlı bir şekilde yanıt verirken Gazze'de yaşananlar konusunda aynı hassasiyeti göstermiyor.

Uluslararası baskıların ardından Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze'ye yönelik aralıksız saldırılarında işlediği savaş suçlarına ilişkin bir soruşturma yürüttüğünü açıkladı.

Bir ay içinde 4.000'den fazlası çocuk olmak üzere 10.000'den fazla Filistinli öldürüldü ve İsrail, ateşkes için yapılan tüm çağrılara rağmen saldırılarına devam etme kararı aldı.

UCM Savcısı Kerim Han, 29 Ekim'de Mısır'ın Refah sınır kapısına yaptığı ziyaretin ardından Gazze Şeridi'nde yaşananların kabul edilemeyeceğini ve önümüzdeki günlerde Gazze'ye girmeyi umduğunu söylemişti.

Gazzelilerin "hayal bile edilemeyecek acılara" katlandıklarını belirten Han, kaçamayacakları bir savaşın içinde sıkışıp kalan masum insanların durumunu savunulamaz olarak nitelendirdi. Han, sivillerin uluslararası hukuka uygun olarak korunması gerektiğinin altını çizdi.

Ayrıca İsrail'den Gazze Şeridi'ne hayati öneme sahip yardımların girişini geciktirmemesini isteyerek, benzeri görülmemiş bir insani felaketin yaşandığı bir dönemde insani yardımların engellenmesinin suç teşkil ettiği uyarısında bulundu.

Tel Aviv, yoğun bombardımana başladıktan kısa bir süre sonra, zaten kuşatma altında olan bölgeye tam bir abluka uyguladı ve bölge sakinlerinin elektrik, su, gıda, yakıt ve ilaca erişimini kesti. O zamandan bu yana Gazze'ye en fazla ihtiyaç duyulan malzemeler çok az miktarda ulaştı.

İsrail'i uluslararası hukuka saygı göstermeye çağıran savcı, evler, camiler, kiliseler, okullar ve hastaneler gibi sivil altyapının uluslararası insancıl hukuk kapsamında hedef alınamayacağını vurguladı.

Han, UCM'ye üye devletleri ve devlet dışı tarafları Cenevre Sözleşmelerinin, uluslararası hukukun ve mahkemenin Roma Statüsü ilkelerinin ortaklaşa uygulanmasına yardımcı olmaya ve suçların soruşturulması ve uygun şekilde kovuşturulması için suç ve ihlallere ilişkin kanıtları paylaşmaya çağırdı.

Han'ın Refah sınır kapısına yaptığı ziyaretin ardından, aralarında El Hak'ın da bulunduğu Filistinli insan hakları örgütleri ortak bir çağrı yayınlayarak savcıyı 7 Ekim'den bu yana işgal altındaki topraklarda işlenen suçları soruşturmaya ve kovuşturmaya, şu anda ofisinde bulunan davalar için derhal tutuklama emri çıkarmaya ve caydırıcı açıklamalar yayınlayarak başka suçların işlenmesini önlemeye çağırdı.

El Hak'ta uluslararası avukat ve hukuk araştırmacısı olan Ahmed Ebulful, Filistin'de işlendiği iddia edilen bazı suçların soruşturulması için bölgeye girişin gerekmediğini savundu.

İsrailli yetkililerin endişe verici "soykırım açıklamalarına" ve İsrail'in "fırınlar, BM Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu'nun (UNRWA) gıda depoları ve su rezervleri de dahil olmak üzere sivil halkın hayatta kalması için vazgeçilmez olan tesisleri sistematik ve kasıtlı olarak hedef almasına" atıfta bulundu.

The New Arab'a (TNA) konuşan Ebulful, "Bu suçlardan bazılarına ilişkin bilgiler halihazırda kamuya açık durumda" dedi. "Savcı, başta apartheid ve zulüm olmak üzere Filistin'de onlarca yıldır işlenen diğer insanlığa karşı suçları da soruşturmaya başlayabilir" dedi.

Soruşturma Komisyonu, İsrail ve Gazze'deki son şiddet olaylarında tüm taraflarca işlenen olası savaş suçlarıyla ilgili olarak halihazırda açık delillere sahip.

Çatışmalardan üç gün sonra Komisyon, İsrail'in saldırganlığından ve Gazze'nin 2.3 milyonluk nüfusuna yönelik "toplu cezalandırma" anlamına gelen kıyı şeridine yönelik tam kuşatmasından "ciddi endişe" duyduğunu açıkladı.

Leiden Üniversitesi'nde uluslararası insani hukuk profesörü olan Helen Duffy TNA'ya yaptığı açıklamada, "Gazze'deki duruma baktığımızda, kesinlikle büyük bir potansiyel suç mahalliyle karşı karşıyayız" dedi ve savaş suçlarına ve potansiyel olarak insanlığa karşı suçlara ve soykırıma işaret eden "önemli bir kanıtlar bütünü" ortaya çıktığına işaret etti.

Soruşturmanın çok önemli bir yönünün, sahada toplanan ve daha sonra hesap verebilirlik için kullanılabilecek kanıtların korunması olduğunu ve bunun silahlı bir çatışma sırasında son derece zor olduğunu vurguladı.

Filistin'in 2015 yılında UCM'ye üye olması, yasal hesap verebilirliğe giden yolu açacak olumlu bir adım. O tarihten bu yana Filistinliler İsrail aleyhine onlarca şikayette bulundu.

UCM'ye üye olmayan İsrail, Filistin'in egemen bir devlet olmaması nedeniyle mahkemenin bu çatışmayı soruşturmaya yetkisi olmadığını iddia ediyor ki bu görüş ABD tarafından da destekleniyor.

Halen Cenevre Sözleşmelerini imzalayan bir ülke olarak İsrail, kendi güçleri tarafından işlenenler de dahil olmak üzere savaş suçlarını soruşturmak ve kovuşturmakla yükümlü. Ancak ceza mahkemesi ile işbirliği yapmayı reddediyor ve UCM soruşturma ekibinin ülkeye seyahat etmesini ya da Gazze'ye girmesini engelliyor.

Mart 2021'de UCM'nin eski başsavcısı Fatou Bensouda, İsrail'in işgal altındaki Filistin toprakları Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te 2014 yılına kadar işlediği varsayılan savaş suçlarına ilişkin bir soruşturma başlattı.

Bu, yargı organı tarafından 2009 yılında başlatılan bir soruşturmanın ardından altı yıl boyunca titiz bir ön inceleme yürütülmesinin ardından geldi. Ancak Bensouda'nın Haziran 2021'de görevden ayrılmasının ardından mahkeme sessizliğe gömüldü.

BM İnsan Hakları Konseyi'nin Filistin özel raportörü Francesca Albanese, Justice Info'ya yaptığı açıklamada, "Savcılık Ofisi ile iletişim kurmamak, bir ilerleme hissetmemek, durumun dikkate alınmayı gerektirmediği mesajını veriyor" dedi.

Albanese bu yılın başlarında UCM savcısına soruşturmayı hızla yürütmesi çağrısında bulunan diğer BM bağımsız uzmanlarına katılmıştı.

UCM'nin Filistin'deki çalışmalarının yavaşlığı ve savcılık makamının soruşturmayla ilgili bilgi eksikliği göz önüne alındığında, Gazze'deki mevcut savaştaki suç iddiaları konusunda zamanında harekete geçebileceğine dair beklentiler belirsiz.

Uzmanlar tarafsızlık ve siyasi nüfuz endişelerini dile getirdiler. Mahkemenin savcısı Ukrayna'daki savaş suçu iddialarına hızlı bir şekilde yanıt verdi ve bir dizi ülke konuyu derhal savcının ofisine havale etti.

Buna karşılık, Filistin söz konusu olduğunda hiçbir devlet savcıya çabalarını artırması ve hesap verebilirlik sağlaması çağrısında bulunmadı. Mahkeme de bugüne kadar orada işlenen suçları ele almak için herhangi bir pratik adım atmadı.


The New Arab için Alessandra Bajec tarafından kaleme alınan bu analiz Mepa News okurları için Türkçeleştirildi. Analizde yer alan ifadeler Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Yorum Yap
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Haberler Haberleri