Irak'ta rakip Sadrcıların yükselişi

Tamer Badawi

Irak'taki Ekim seçimleri, ülkede siyasi ağırlığı büyük olan silahlı grupların güç dengesinde önemli bir kaymaya yol açtı. Hem Mukteda es-Sadr hem de Ekrem el-Kaabi, ülkenin güvenlik hatlarını şekillendirmeye çalışan iki kilit isim olarak ortaya çıktı.

Seraya es-Selam'a liderlik eden Sadr ve Hizbullah en-Nuceba Hareketi'ne liderlik eden Kaabi -her ikisi de önceden bir arada Haşdi Şabi'nin çatısı altındaydı- strateji ve örgütsel kapasite açısından radikal olarak farklı iki paramiliter grubu temsil ediyorlar.

Seçimler, bu iki güç arasında nadir ve kırılgan bir siyasi yakınlaşmaya yol açmış olabilir. Yine de, müteveffa Şii mercii Ayetullah Muhammed Sadık el-Sadr'ın öğrencileri olarak ortak geçmişleri, aralarında daha iyi iletişimi teşvik edebilir ve gerilimleri azaltabilirken, eşzamanlı yükselişleri, akıl hocalarının mirasına yönelik iddialar üzerinde rekabeti körükleyebilir.

Sadrcı grupların pozisyonu

Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi, Mayıs 2020'de göreve başladığından beri Mukteda es-Sadr ve Sadr'ın büyük örgütlenmesiyle ittifak içinde. Sadr'ın takipçileri, Kazımi'nin Haşdi Şabi'de ağırlıklarını azaltmaya çalıştığı İran'ın desteklediği grupları dengeliyorlar. Bu dinamikler, Sadr'ın güçleri ile eski grubu Mehdi ordusundan ayrılan Sadr'ın ezeli rakibi Kays el-Hazali liderliğindeki Asaibi Ehli-l Hak grubu arasındaki gerilimi artırdı.

Sadr, Ekim seçimlerinde Irak'ın Şii siyasi liderleri arasında en büyük kazanan olarak ortaya çıktı ve 2018 seçimlerine kıyasla önemli sandalye kaybeden İran destekli partileri gölgede bıraktı. Kasım ayında Kazımi'nin ikametgahını hedef alan bir insansız hava aracı saldırısının ardından Sadr Irak'ta kendisine rakip silahlı grupları silahsızlanmaya çağırdı. Bu cesur çağrı muhtemelen kendisinin artan siyasi gücü sayesinde mümkün olmuştu.

Ardından Sadr'ın, Seraya es-Selam'a, aynı zamanda kıdemli bir Ketaib Hizbullah komutanı olan Haşdi Şabi'nin kurmay başkanıyla iletişimini kesmesini emrettiği bildirildi.

Sadrcıların azınlığını temsil eden Kaabi, diğer rakiplerinin yaptığı gibi başbakana karşı açık bir şekilde kılıç sallamaya girişmese de Kazımi'ye düşman.

Kaabi'yi diğer grup liderlerinden ayıran şey, kendisini hizip ayrılıklarının dışında konumlandırmaya çalışmasıdır. İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü komutanı Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi komutan yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis'in Ocak 2020'de Bağdat'ta Amerikan güçleri tarafından öldürülmesinden sonra, Kaabi bir grup Iraklı militan lideri ABD'ye karşı harekete geçmeyi tartışmak üzere bir araya getirdi. Sadr da katılanlar arasındaydı.

Asaib Ehlil Hak'tan farklı olarak Kaabi, küçük grubunu, kendisini Tahran'dan uzaklaştıran Sadr'ın Seraya es-Selam'ı ile doğrudan karşı karşıya getirmiyor. Kaabi, İran'ın dini liderliğine ve Kudüs Gücü'ne en yakın Iraklı hizip lideri olarak görülüyor.

Seçim sonrası

İran destekli diğer gruplar Ekim seçimlerinin sonuçlarına karşı çıkarken Kaabi grubunu seçim sonrasında gerçekleşen bu politik tartışmalardan nispeten izole tuttu. Rakipleri oylara hile karıştırıldığı iddiaları üzerine Kazımi'ye karşı harekete geçerken Kaabi liderliğindeki Hizbullah en-Nuceba Hareketi bunun yerine Irak'ın kuzeyinde konuşlanmış Türk ordusuna yönelik tehditler savurmaya odaklandı.

Buna ek olarak Aralık ayında olağan dışı bir bir görünümle Kaabi Irak'ta televizyon yayınında, ABD karşıtı silahlı eylemleri yürüten direniş gruplarının şubeleri olarak ortaya çıkan çeşitli vekil grupların bayrakları arasında görülebiliyordu. Kaabi böylece ülkedeki politik rekabetlere girmek yerine ABD karşıtlığına oynamayı tercih ederek daha büyük ama riskli bir oyuna girdi.

Öte yandan Kaabi, Irak seçimlerinin ardından direniş gruplarını devam eden siyasi anlaşmazlığa sürüklemeyi zımnen eleştirdi ve bunun ABD'ye karşı seferber olma kapasitelerine zarar verebileceğini belirtti. Bu, Sadr'ın bu grupları silahsızlandırma çağrısına bir yanıt olarak görüldü.

Sadr ve Kaabi'nin güçleri

Sadr ve Kaabi'nin askeri güçleri, ilki kendisini yerel bir hareket olarak, ikincisi ise ulusötesi bir ağ olarak konumlandıran stratejik vizyon açısından açıkça ayrılırken, kısa vadeli iç politika söz konusu olduğunda kısmen benzeşiyorlar.

Sadr'ın Kazımi'yi iktidarda tutmakta açık bir çıkarı olduğu görülüyor. Aynı zamanda Kaabi, İran'ın Kazımi'yi şimdilik iktidarda tutma konusundaki pragmatik çıkarlarına dolaylı olarak bağlı görünüyor. İran, Kazımi için ikinci bir döneme aracılık ederse Kaabi'nin de Sadr ile beraber Kazımi'yi desteklemesi bekleniyor.

İran'ın Kazımi'ye şiddetle karşı çıkan başta Ketaib Hizbullah ve Asaib Ehlii Hak olmak üzere diğer paramiliter müttefikleri bu konuda Tahran'dan ayrılıyor. Kaabi'nin dikkatli duruşu, onu İran destekli müttefikleri ile Sadr arasında İran'ın desteklediği bir konum olan bir kesişme noktası haline getiriyor.

Kaabi'nin meydan okuması şu ki eğer örgütünü büyütebilir, Irak'ta ve hatta Suriye'de ABD karşıtı eylemlerin şekillenmesinde büyük bir rol oynayabilirse muhtemelen bu onun kabiliyetlerini etkileyecektir. Kaabi'nin görece politikadan uzak kalabilmesi grubunun küçüklüğüyle ilgili. Ne kadar genişlerse, Irak hükümetiyle siyasi angajman zorunlulukları da o kadar artacaktır. Bu nedenle muhtemelen Ketaib Hizbullah'ın siyasi yörüngesini tekrarlayacaktır.

Sadr'ın seçim zaferinin ardından İran destekli gruplar ve onları temsil eden siyasi partilerle ilişkileri gerginleşmiş olsa da, siyasi farklılıklara rağmen Şii birliğini teşvik eden bir şemsiye grup olan "Şii evi" altında bir sonraki başbakanı seçmek için onlarla birlikte çalışmak zorunda kalacak. 

Ve Kaabi, Sadr ile yapıcı ilişkiler kurmaya devam eden birkaç liderden biri olsa da, iki adam paralel olarak yükselmeye devam ederse bu, Irak'ın giderek kırılganlaşan ve kutuplaşan "Şii evi"nin kararlılığını daha fazla test edebilir.


Tamer Badawi tarafından kaleme alınan ve Middle East Eye'da yayınlanan bu değerlendirme Mepa News okurları için tercüme edilmiştir. Değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.