İsrail ordusu, polisin Sağlık Bakanlığı’nın yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınına karşı aldığı önlemleri uygulamasına yardım etmek için sokaklarda konuşlanırken, Bakanlığın, ‘48 Arapları’ olarak bilinen Filistin asıllı İsrail vatandaşları ile en yoksul kesim olarak kabul edilen dindar Yahudilere yönelik çalışmasında ‘büyük bir dengesizlik’ olduğu ortaya çıktı.
Koronavirüs salgınının, her iki grupta ülke genelinin iki katı şeklinde görülmesi beklenirken, Tel Aviv’deki tıbbi kaynaklar, bakanlığın tüm bölgelerde aynı çabayı göstermeyerek, Filistin asıllı İsrailliler ile dindar Yahudilerin ihmal edildiğini belirtti.
Resmi rakamlara göre İsrail’de 4 bin 247 kişide koronavirüs tespit edildi.
Ancak Arap kasabalarında salgının yayılma oranı oldukça düşük görünüyor. Nüfusun yüzde 18,5'ini oluşturan Arapların içerisinde resmi verilere göre sadece 40 kişi koronavirüse yakalandı.
Şarkul Evsat'ın haberine göre, Arap sağlık ekipleri, bu küçük oranın muayene konusunda ihmal edilmelerine ve karantina önlemlerini burada pek önemsememelerine yoruyor.
Sağlık sektöründeki kaynaklar, Sağlık Bakanlığı’nın karantina prosedürlerini dindar Yahudilerin kasabasında da uygulamadığını da ortaya koydu.
Bakanlık, eleştirilmesi nedeniyle durumu düzeltmeye başladığında ise çok geç olmuş, burada diğer bölgelerdeki vaka sayısının birkaç katına rastlanmıştı. Bunun en büyük nedeni, söz konusu dindar Yahudilerin çok sayıda çocuklu aileler olmaları, mahallelerinin daima kalabalık olması ve televizyon ile radyoyu kullanmamaları olarak görülüyor.
Birkaç gün önce, Bnei Brak şehrinde 300 kişinin katılımıyla bir cenaze düzenlendi ve Polis, 10'dan fazla kişinin toplanmasına izin vermeyen yasayı uygulamaya cesaret edemedi.
Kudüs yerel sağlık yetkilileri de, şehirde enfekte olan kişi sayısının Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan 352 kişiden daha fazla olduğuna inanıyor.
Söz konusu kasvetli tablo, salgının şehrin her iki bölgesinde, özellikle dindar Yahudiler ve nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan, işgal altındaki doğu kesiminde yaşayan Filistinliler arasında hızla yayılacağına ilişkin korkudan kaynaklanıyor.
Doğu Kudüs'te sadece 12 hastadan bahsedilirken, şehrin sağlık yetkilileri bu sayının gerçeğe kıyasla oldukça az olduğuna dikkat çekerek, bunun Sağlık Bakanlığı’nın yeterinde test yapmadığı anlamına geldiğine vurgu yaptı.
Yetkililer, hastaların enfekte olduktan sonra kliniklere geldiği ve yolda, hastane personeli de dahil olmak üzere enfeksiyonu başkalarına bulaştırdığını ifade etti.
Yetkililere göre koronavirüs hastalarının yakınında olan Filistinliler, İsrail Sağlık Bakanlığı'ndan İsrail vatandaşlarına gönderildiği gibi evde kendilerini izole etmeleri gerektiğine ilişkin mesajlar da almıyor.
Bu nedenle, sağlık görevlileri ‘kontrol edilemeyecek büyüklükte bir felaket’ konusunda uyararak, bunun işgal altındaki Kudüs ile sınırlı kalmayacağına vurgu yapıyor.