Analiz | Husilerin Kızıldeniz'deki saldırıları 'danışıklı dövüş' mü?

Analiz | Husilerin Kızıldeniz'deki saldırıları 'danışıklı dövüş' mü?

Yemen'de güçlü bir şekilde varlık gösterdiği bilinen İran'ın Husilerin Kızıldeniz'deki saldırılarını yönlendirdiği belirtiliyor.

Husilerin Kızıldeniz'de balistik füzeler ve insansız hava araçlarıyla düzenlediği saldırılar, enerji fiyatlarında daha büyük bir sıçrama bekleyen bazı uzmanları şaşkına çevirirken petrol piyasası nispeten sakin seyrediyor.

ABD, Husilerin Kızıldeniz'de 100 ticari gemiye 10'dan fazla drone ve füze saldırısı düzenlediğini açıkladı. Saldırılar son günlerde yoğunlaştı ve petrol fiyatları nispeten yükseliş gösterdi.

Uluslararası referans noktası olan Brent ham petrol Çarşamba günü yüzde 0,6 artışla varil başına 79,70 dolara yükseldi ve haftalık kazancını yaklaşık yüzde 8'e çıkardı.

Yine de uzmanlar, Körfez bölgesinde çatışmalar patlak verdiğinde petrol fiyatlarının yükseldiği geçmiş göz önüne alındığında daha dramatik fiyat dalgalanmaları bekliyordu.

Husi saldırıları, küresel ham petrol ve petrol ürünlerinin yaklaşık yüzde dokuzunun geçtiği Kızıldeniz'deki stratejik bir tıkanma noktası olan Bab el Meandeb Boğazı çevresinde yoğunlaştı.

Columbia Üniversitesi Küresel Enerji Politikası Merkezi uzmanı Karen Young Middle East Eye'a yaptığı açıklamada "Petrol piyasalarındaki risk primi beklendiği kadar yüksek olmadı" dedi.

Emtia veri firması Kpler'de analist olan Viktor Katona, "Tüm bu panik ve vahşi fiyat hareketleri nerede?" diye sordu.

Katona, "Bence piyasa Bab el Mendeb kesintisinin etkisini büyük ölçüde küçümsüyor" dedi.

MEE'ye verdiği demeçte, piyasanın Kızıldeniz'deki aksaklıklar konusunda kayıtsız göründüğünü belirten Katona, boğazın kuzeyindeki Süveyş Kanalı'ndan geçen günlük ortalama yedi milyon varil ham petrol ve petrol ürünleri akışının Aralık ayında yarı yarıya azalma yolunda ilerlediğini kaydetti.

Ancak uzmanlara göre petrol piyasasının temelleri, küresel enerji akışının yeniden düzenlenmesi ve Husiler ile Tahran'daki destekçileri arasındaki stratejik hesaplar fiyatları kontrol altında tutuyor olabilir.

Goldman Sachs Husilere Karşı

Husi saldırıları, petrol üretiminin yeni bir rekora ulaştığı ABD de dahil olmak üzere yeni arzla dolup taşarken gerçekleşti. Tahran ve Washington arasında Gazze'deki savaş nedeniyle yaşanan gerginlikler İran'ın artan petrol ihracatını azaltmadı.

Rice Üniversitesi Baker Enstitüsü'nde enerji çalışmaları uzmanı olan Jim Krane MEE'ye yaptığı açıklamada "Bab el Mendeb'den geçen petrol, piyasalar için önemli ama hikayenin tamamı bu değil" dedi.

Yemen'in başkenti Sana'yı 2014'te ele geçiren ve Suudi Arabistan ile müttefiklerine karşı sekiz yıl süren bir savaşa girişen İran destekli Husiler değerli bir toprak parçasını ellerinde tutuyor ve Husi yetkililer Bab al Mendeb boğazını kapatmakla tehdit ediyor.

En dar noktasında sadece yaklaşık 30 kilometre genişliğinde olan boğaz, tanker trafiğini gelen ve giden gemiler için sadece 3.2 kilometre genişliğinde iki kanalla sınırlıyor. Önemli bir tıkanma noktası olmasına rağmen, piyasaları ve politika yapıcıları en çok endişelendiren arter, İran'ı Körfez ülkelerinden ayıran ve dünyada tüketilen petrolün yüzde 30'unun geçtiği Hürmüz Boğazı.

Goldman Sachs analistleri, Husilerin en kötü ihtimalle boğazı kapatma tehdidini gerçekleştirmeleri halinde ham petrol fiyatlarının varil başına sadece 3 ya da 4 dolar artacağına inanıyor.

Enerji devi BP bu hafta "kötüleşen güvenlik durumunu" gerekçe göstererek Kızıldeniz üzerinden yapılan tüm sevkiyatları durduracağını açıkladı. Norveç merkezli petrol tankeri şirketi Frontline da gemilerini Afrika etrafından daha uzun bir yolculuğa yönlendirdiğini söyledi.

Vortexa'da ham petrol piyasası analisti olan Armen Azizian MEE'ye verdiği demeçte, Yemen kıyı şeridine yakın tankerlerin güvenlik önlemi olarak konumlarını gizlemek için farklı yerlere sinyaller göndermeye başladığını söyledi. Saldırılar nedeniyle Ortadoğu'dan Avrupa'ya giden tanker gemilerinin nakliye ücretleri de arttı.

Azizian MEE'ye yaptığı açıklamada, bu eylemlerin enerji tedariki taşıyan gemi sahipleri ve operatörlerinin Husi tehdidine ilişkin endişelerinin bir göstergesi olduğunu belirterek, "ancak genel olarak enerji akışının önemli ve kalıcı bir şekilde yeniden yönlendirilmesi pek olası görünmüyor" dedi.

Rus ve Suudi gemileri güvende

MEE ile paylaşılan MarineTraffic verilerine göre Salı akşamı Kızıldeniz'de sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) taşıyan 12, petrol ve gaz da dahil olmak üzere sıvı yük taşıyan 182 gemi vardı. Bu sayı Husiler saldırılara başlamadan önce bu tür yük taşıyan gemilerin ortalama sayısından daha fazla.

S&P'de tanker taşımacılığı baş analisti olan Fotios Katsoulas MEE'ye yaptığı açıklamada -Kızıldeniz yerine- Afrika'ya yönelen şirketlerin küresel filonun sadece küçük bir bölümünü temsil ettiğini söyledi.

Bunun bir nedeni Kızıldeniz'de faaliyet gösteren tankerlerin büyük bir bölümünün Rus ham petrolü taşıması olabilir.

Ukrayna'daki savaştan bu yana Körfez'deki Arap ülkeleri petrol piyasasında Rusya ile yer değiştirerek satışlarını Avrupa'ya yönlendirirken, Moskova petrol sevkiyatlarını Asya'ya yönlendiriyor.

Enerji ticaretinin küresel olarak yeniden düzenlenmesi Kızıldeniz'deki tanker trafiğini artırdı, ancak sektördeki çok az kişi bu trafiğin Husilerin hedefine gireceğine inanıyor.

Katsoulas, "Geçen yıldan bu yana Süveyş Kanalı'ndan geçen tankerler açısından artan faaliyet, öncelikle Rus tankerlerinin Avrupa'dan uzaklaşarak Hindistan ve Çin'e yönelmesinden kaynaklanıyor" dedi ve ekledi:

"Tüm bu gemiler kolayca hedef alınmayacaktır."

Husiler sadece İsrail bağlantılı gemileri vurduklarını söylüyorlar ama İsrail'le çok az bağı olan ya da hiç bağı olmayan bazı gemiler de vuruldu.

Pazartesi günü, Husiler tarafından saldırıya uğrayan bir geminin Norveçli sahibi, grubun gemisine saldırmak için yanlış endüstri ticaret verilerine dayandığını ve İsrail ile bağlantıları olmadığını savundu.

Yine de sektördeki uzmanlar ve Batılı yetkililer Husilerin saldırılarını nokta atışı yapma konusunda sofistike bir beceri gösterdiğini söylüyor.

Kpler'den Katona MEE'ye şunları söyledi: "Husiler Batılı olmayan petrol tankerlerini vurmama konusunda son derece hassas davrandılar. Kızıldeniz'de çok sayıda Suudi, Irak ve Rus tankeri var ve Husiler tek bir tanesini bile vurmadı.” dedi.

Ukrayna'nın işgali nedeniyle Kızıldeniz'de Katar'dan Avrupa'ya LNG taşıyan gemilerin sayısında bir artış yaşandı ancak Doha'nın İran'la samimi ilişkileri göz önüne alındığında Husilerin bu gemileri vurmasını bekleyenlerin oranı çok az.

Husiler Suudi ya da Birleşik Arap Emirlikleri'nin petrol altyapısını vurmaktan da kaçınıyorlar. Goldman Sachs analistleri yayınladıkları notta, şu ana kadar üretime yönelik riskin sınırlı olmasının fiyatlar üzerinde baskı oluşturan bir diğer faktör olduğunu belirtti.

"Körfez ülkelerinin gözü korktu"

Salı günü ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John Kirby, İran'ın Husilere saldırıları gerçekleştirmeleri için "araç, gereç, kabiliyet ve silah" sağladığının açık olduğunu söyledi, ancak İran'ın bunları yönlendirip yönlendirmediği sorulduğunda kaçamak cevaplar verdi.

Adının açıklanmaması kaydıyla MEE'ye konuşan batılı bir askeri yetkili Husilerin -ironik bir şekilde petrol piyasalarını sakin tutuyor olabilecek- hedef alma pratiğinin grup liderliği ile Tahran arasında çok daha yakın bir koordinasyona işaret ettiğini söyledi.

Yetkili, "İran Devrim Muhafızları Yemen'de güçlü bir şekilde varlık gösteriyor” dedi ve ekledi:

"Husilerin sofistike saldırıları yakın bir yönlendirmeye işaret ediyor."

Husiler şu anda Yemen'deki çatışmalara verilen arayı uzun vadeli bir barış anlaşmasına dönüştürmek için Suudi Arabistan'la doğrudan görüşmeler yürütüyor ve analistler bu görüşmelerin Husilerin kuzey Yemen'deki hakimiyetini pekiştireceğini söylüyor.

Arap Körfez Ülkeleri Enstitüsü'nde kıdemli araştırmacı olan Ali Alfoneh MEE'ye verdiği demeçte, "Burada İran ve Husilerin çok fazla hesabı var.” dedi ve ekledi:

"Şu anda Suudi petrol tankerlerini vurmak için hiçbir sebepleri yok"

Pazartesi günü ABD, Kızıldeniz'deki gemileri korumak için Refah Muhafızı Operasyonu adında bir deniz görev gücü oluşturduğunu duyurdu ve sadece bir Arap ülkesi operasyona katıldığını açıkladı: Bahreyn Krallığı.

Husiler Çarşamba günü ABD güçleri tarafından saldırıya uğramaları halinde karşılık verecekleri uyarısında bulundu ve Arap komşularını koalisyona katılmamaları konusunda uyardı.

Körfez ülkeleri, halklarının Gazze'deki İsrail saldırıları nedeniyle öfkelendiği bir dönemde İsrail'in yanında yer aldıkları izlenimi doğacağı endişesiyle bu gruba katılmakta isteksiz davranıyor. Uzmanlara göre Suudi Arabistan Husilerin saldırılarından endişe duysa da, Riyad muhtemelen kendi mallarının vurulmamış olmasıyla teselli buluyor.

"İran ve Husiler Arap komşularının gözünü korkutmayı başardı. Körfez ülkelerinin İran'la savaşarak kaybedecekleri çok şey var ve İran'ın da kaybedecek hiçbir şeyi yok. Husiler ve İran çoktan kazandı." diyor Alfoneh.


Sean Mathews tarafından Middle East Eye için kaleme alınan bu analiz Mepa News okurları için Türkçeleştirilmiştir. Analizde yer alan ifadeler Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

İlgili Haberler
Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.