ABD ve İsrail'in İran saldırısı öncesinde medyayı nasıl manipüle ettiği ortaya çıktı
ABD ve İsrail'in aynı fikirde olmadıklarına dair basında iddialar ortaya atıp, İran'a saldırdığı ortaya çıktı.
ABD ve İsrail bu yılın başlarında İran'a saldırmayı planlarken, o dönemde basında Washington ve İsrail'in Tahran'a saldırma konusunda aynı fikirde olmadığına dair haberler ortaya atılmıştı.
Washington Post tarafından bu hafta başında yayınlanan bir içerikte, İsrailli ve ABD'li yetkililerin, medyayı kullanarak oluşturdukları manipülasyonla Tahran'a yönelik saldırıyı nasıl planladıklarını ortaya koyuyor.
Habere göre İsrail ve ABD, ABD Başkanı Donald Trump ile İsrailli mevkidaşı arasında tansiyonun yüksek olduğuna dair haberler sızdırarak ABD ile müzakereleri sürdürdüğü bir sırada İran'ı sahte bir güvenlik hissine sürüklemek için komplo kurdu.
Gerçekte ise ABD tüm bu süre boyunca İsrail'in saldıracağını biliyordu. Saldırıya katılmadan önce, İran'ın daha önce reddettiği kabul edilmesi mümkün olmayan bir nihai teklif gönderdi.
Washington Post'un konuyla ilgili bilgi sahibi bir kişiye dayandırdığı ve Netanyahu'nun takma adını kullandığı haberine göre “Bibi'nin Witkoff ya da Trump ile aynı fikirde olmadığına dair yazılanlar doğru değildi.”
Bu kişi, “Ancak genel algının böyle olması iyiydi, pek çok kişi farkına varmadan planlamaya devam etmeye yardımcı oldu” dedi.
İsrail 13 Haziran'da özel olarak modifiye edilmiş edilmiş F-35 savaş uçakları ve diğer ABD silahlarını kullanarak İran'a sürpriz bir saldırı başlatmıştı.
Saldırı, ABD ve İran'ın, ABD'nin Suudi Arabistan, BAE ve Katar gibi Arap ortaklarının da desteklediği nükleer görüşmelerin altıncı turunu gerçekleştirmesinden sadece iki gün önce düzenlendi.
İsrail saldırılarından bir hafta önce Trump yönetiminin İsrail'in kendisiyle paylaştığı ve İran'ın nükleer programına karşı saldırıları öngören planlardan etkilendiği bildirilmişti.
Farklı haber kaynakları da ABD ve İsrail'in bir saldırı planı üzerinde istişarede bulunduklarını bildirdi.
Trump'ın kendisi de İsrail'in İran'a yönelik bir saldırısını hiçbir zaman göz ardı etmedi.
Wall Street Journal, ABD'nin İsrail'e saldırı için destek sağlamayacağını söylediğini bildirmişti. Haber, ABD ve İsrail'in İran'a saldırı konusundaki isteklilikleri arasında bir fark olduğunu ortaya koydu.
Axios haber sitesi de 12 Haziran'da ABD'nin İsrail hükümetine İran'ın nükleer tesislerine yönelik herhangi bir İsrail askeri saldırısına doğrudan katılmayacağını söylediğini bildirdi.
Axios 22 Mayıs'ta da Trump yönetiminin Netanyahu'nun Trump'ın onayı olmadan İran'a saldırmasından endişe duyduğunu bildirmişti.
ABD Başkanı bir hafta sonra yaptığı açıklamada Netanyahu'yu saldırıya karşı uyardığını söyledi.
Gerçekte ise İsrail yaklaşık iki hafta sonra İran'a saldıracak, ABD de F-35 ve F-16 savaş uçakları gibi saldırı silah sistemlerinin kullanılmasını onaylayacaktı. Saldırıdan sadece birkaç gün önce ABD'nin İsrail'e mühimmat gönderdiği de ortaya çıkmıştı.
Savaş, ABD'nin operasyona katılmaktan vazgeçtiğine dair onlarca medya haberine rağmen, ABD'nin 22 Haziran'da İran'ın nükleer tesislerine saldırı düzenlemesiyle sonuçlandı.
ABD, İran'ı vurmadan önce ülkeye son bir ültimatom gönderdi. İran'dan Hizbullah, Husiler ve Hamas gibi silahlı gruplara verdiği tüm mali desteği kesmesini talep etti.
Washington Post'un haberine göre ABD ayrıca İran'dan Fordo Zenginleştirme Tesisi ve diğer tesisleri zenginleştirmeye imkan vermeyen tesislerle değiştirmesini talep etti ve bunun karşılığında tüm yaptırımların kaldırılacağını ileri sürdü.
Kaynak: Mepa News, Middle East Eye
