ABD'nin Ukrayna savaşını sona erdirmeye yönelik çabalarında son durum ne?

ABD'nin Ukrayna savaşını sona erdirmeye yönelik çabalarında son durum ne?

Şu ana kadar ortaya çıkan görüntü Rusya'nın lehine gibi görünse de henüz Ukrayna savaşını sona erdirecek hiçbir öneri kesinlik kazanmış değil.

Dasha Litvinova | AP | Tercüme: Mepa News

Görüşmeler, Kremlin'in süslü salonunda, Aziz Petrus Bazilikası'nın cilalı mermerleri üzerinde ve Beyaz Saray'ın Oval Ofisi'nde yapılan ünlü tartışmalı oturumda gerçekleşti.

Washington'un Ukrayna'daki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaların şu ana kadar ortaya çıkan sonuçları, Rusya için olumlu bir anlaşma olacağını gösteriyor: Başkan Donald Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'yi sert bir şekilde azarladı, Kremlin'in söylemlerini tekrarladı ve Kiev'in topraklarını teslim etmesi ve NATO üyeliğinden vazgeçmesi gerektiğini belirtti. Dahası, birkaç ay önce düşünülemez olan bir şekilde Moskova ile yakınlaşma sürecine girdi.

Şu ana kadar görünüş Kremlin'in lehine olsa da, ortaya konulan hiçbir öneri kesinleşmedi.

Ve Çarşamba günü, Washington ve Kiev, Rusya'nın devam eden saldırıları altında ülkede askeri yardımı sürdürmeyi mümkün kılacak, Amerika'ya Ukrayna'nın geniş maden kaynaklarına erişim hakkı veren bir anlaşma imzaladı.

Zelenskiy Perşembe günü yaptığı açıklamada, anlaşmanın Papa Francis'in cenazesi öncesinde Vatikan'da Trump ile yaptığı “gerçekten tarihi” görüşmenin ilk sonucu olduğunu söyledi.

Diyalog ve uyumlu vizyon

New Eurasian Strategies Centre düşünce kuruluşunun kıdemli araştırma görevlisi Nikolay Petrov, Kremlin için bir kazanç olarak, Washington'un 2022'de Ukrayna'yı işgalinin ardından yıllarca süren son derece gergin ilişkilerin ardından Moskova ile yeniden görüşmeye başlamasını gösterdi.

Rus yetkililer ve devlet medyası, Trump'ın yetkilileriyle görüşmelerin başından itibaren Ukrayna'nın “iki süper gücün” geniş gündemindeki tek madde olmadığını vurgulamaya çalıştı. Trump ve Putin Mart ayında Ukrayna'nın yanı sıra Orta Doğu, stratejik silahların yayılmasının durdurulması ve hatta ülkeler arasında hokey maçları düzenlenmesi konularını da görüştü.

Rusya'nın ana devlet televizyon kanalı, Putin ile Trump'ın özel temsilcisi Steve-Witkoff arasındaki görüşmenin Moskova ve Washington'un birlikte “yeni bir dünya düzeni” kurduğunu gösterdiğini bildirdi.

Petrov, bu anlamda “Putin istediğinin bir kısmını zaten elde etti” dedi. Yani Rusya'nın ABD ile eşit bir ülke olarak görülmesi.

Trump, Moskova'nın 2014'te yasadışı olarak ilhak ettiği Kırım'ın “Rusya'da kalacağını” söyledi ve ekibinin geçen ay Kiev'e sunduğu barış önerisinin ana hatlarının, Rusya'nın işgal altındaki diğer Ukrayna topraklarının kontrolünü elinde tutmasına izin vermeyi içerdiği bildirildi. 28 Şubat'ta Oval Ofis'te Zelenskiy ile tartışmalı bir görüşme yapan Trump, toprak verme fikrini açıkça reddettiği için Zelenskiy'e sert çıkıştı ve Kiev'in NATO'ya katılmasının olası olmadığını da söyledi.

Bunların hepsi uzun süredir Moskova'nın gündeminde olan konular ve Trump'ın bunları kullanması, yönetiminin Kremlin'in vizyonuyla aynı çizgide olduğunu gösterdi.

King's College London'dan Sam Greene, Trump'ın barış anlaşmasına varmak için Moskova'dan daha fazla baskı uyguladığı ve Rusya ile daha normal bir ilişkiye dönmek ve “büyük iş fırsatlarını” geri kazanmak için istekli göründüğünü söyledi.

Greene, “Bunun Rusya için bir kazanç olarak görünmeyen herhangi bir yanı var mı? Hayır” diye ekledi.

"Şu ana kadar her şey sadece lafta"

Ancak Johns Hopkins School of Advanced International Studies'te tarihçi ve profesör olan Sergey Radchenko, şu ana kadar tüm bunların sadece lafta kaldığını ve olası bir anlaşmanın şartlarının hala “havada” olduğunu söylüyor.

Dahası, hem Rusya hem de Ukrayna'nın herhangi bir barış anlaşmasında uzlaşması zor talepleri var.

Ukrayna, herhangi bir toprak vermeyi reddediyor ve gelecekteki saldırılara karşı, muhtemelen barış gücü birliklerinin de dahil olacağı sağlam güvenlik garantileri istiyor. Bu, birkaç Avrupa ülkesinin tartıştığı ve Rusya'nın kamuoyuna açık bir şekilde reddettiği bir konu.

Rusya ise ele geçirdiği toprakları elinde tutmayı ve Ukrayna'nın NATO üyeliğini reddediyor. Ayrıca Kiev'in “silahsızlanmasını” veya silahlı kuvvetlerini önemli ölçüde azaltmasını istiyor.

Radchenko, Ukrayna'nın kendini savunması için güçlü ve işlevsel bir ordunun önemli olduğunu, bu nedenle ordunun küçültülmesinin barış görüşmelerinde önemli bir engel olduğunu düşünüyor.

Radchenko ayrıca, “Ukrayna'nın (Batı'dan) alabileceği silah türlerine veya ordunun büyüklüğüne kısıtlamalar getirilirse, bu tür bir anlaşmayı kabul etmeleri çok zor olacak” dedi.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, bu hafta, Rusya'nın Ukrayna'dan ilhak ettiği bölgelerin uluslararası tanınmasının barış anlaşması için “zorunlu” olduğunu söyleyerek, elini daha da yükseltti.

Onlarca ülke ilhakları uluslararası hukuku ihlal ettiği gerekçesiyle kınadığı için, bunun nasıl başarılacağı belirsizliğini koruyor.

ABD çekilirse ne olur?

Bazı analistler, savaşı uzatmak ve savaş alanında kazanımlar elde etmeye devam etmenin Putin'in çıkarına olduğunu düşünüyor.

Trump, Başkan Yardımcısı JD Vance ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio, kısa sürede ilerleme olmazsa tarafları barış çabalarından çekilmekle tehdit etti.

Putin, görüşmeleri sürdürme niyetini gösteren bir jestle, bu hafta, İkinci Dünya Savaşı'nda Nazi Almanyası'nın yenilgisini simgeleyen Rusya'nın Zafer Bayramı tatili için 8 Mayıs'tan itibaren 72 saatlik ateşkes ilan etti.

Zelenskiy, bu jesti Putin'in ABD'yi oyalama amaçlı bir “manipülasyon” girişimi olarak nitelendirerek, ateşkesin derhal başlaması ve daha uzun süre devam etmesi gerektiğini söyledi.

Greene, barış anlaşması ve ABD'li şirketlerin ve yatırımcıların geri dönüş beklentileriyle Rus rublesi ve piyasaların son zamanlarda beklentilerin üzerinde performans gösterdiğini ve bu durumun altını oymanın “bir bedeli olabileceğini” belirtiyor.

Daha büyük soru ise, Trump yönetiminin barış çabalarından çekilmesi halinde savaş alanında ne olacağı.

Greene, “Trump yönetimi çekileceğini söylediğinde, bunun ne anlama geldiğini bilmiyoruz. Bu, müzakerelerden çekilip Ukrayna'ya destek vermeye devam edecekleri anlamına mı geliyor?” dedi.

Greene, Ukrayna'nın ABD'nin süreçten çekilmesinin Washington'un Kiev'e desteğini sürdüreceği anlamına geldiğinden emin olmadığını ve Rusya'nın da Trump yönetiminin yardımı sonlandıracağından emin olamayacağını ekledi.

“Kremlin'in bu süreci uzatmanın risklerini hesaplamasının çok zor olduğunu düşünüyorum” dedi.

ABD Hazine Bakanı Scott Bessent ise maden anlaşmasının “Trump yönetiminin uzun vadede özgür, egemen ve müreffeh bir Ukrayna'ya odaklanan barış sürecine bağlı olduğunu Rusya'ya açıkça gösterdiğini” söyledi.

Bir çok şey, Avrupa'nın öne çıkıp ABD'nin yardımındaki boşluğu doldurabilip dolduramayacağına bağlı.

Radchenko, Trump'ın barış çabalarından vazgeçip Rusya ile ilişkilerin normalleşmesini ve yaptırımların kaldırılmasını sürdürmesi halinde, bunun Putin için “büyük bir atılım” olacağını, ancak bunun kesin olmadığını söylüyor.

Greene, “Ukrayna'daki savaşa dayalı birçok kongre yaptırımları olduğu” için bunun Trump için zorlu bir mücadele olacağını belirtiyor.

Kaynak: Mepa News

x.gif

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.