Afganistan'daki IŞİD: Onlar gerçekte kim?

Afganistan'daki IŞİD: Onlar gerçekte kim?

Afganistan’da küçük bir bölgede aktif olan IŞİD yeni bir üs kazanmış olabilir. Suriye ve Irak'ta kaybeden örgütün yeni 'reklam yüzü' Afganistan olacak.

Taliban Cevzcan’da geçmişte örgüt safında savaşan muhalif komutanı tekrar saflarına katamamanın yanında ortadan kaldırmayı da başaramadı, bu komutan bölgenin kontrolü ve vergi konularındaki iç anlaşmazlıklar sebebiyle IŞİD ile müttefik olma yolunu seçti. Ekim ayında gerçekleştirilen ve çeşitli eyaletlerden savaşçıların katılım sağladığı askeri harekat başarıya ulaşamadı. Sonuç olarak, Afganistan’da çok küçük bir bölgede aktif olan IŞİD yeni bir üs kazanmış olabilir. Yine de yerel muhalif komutan ile IŞİD merkezi veya IŞİD’in Afganistan kolu olan ISKP arasındaki ilişkinin doğası tam olarak bilinmiyor. 

Taliban, Cevzcan bölgesinde, itaatsizlik edip yoldan çıkan Kari Hikmet’in kontrolü altındaki alanı geri almak amacıyla Ekim ayının ortalarından itibaren bölgeye yüzlerce savaşçı gönderdi. Memleketi Darzab’da daha önceden Taliban’ın gölge valisi denilebilecek kadar nüfusa sahip olan Hikmet, toprak kontrolü ve vergi konularında yaşanan anlaşmazlıkların sonucunda 2015 yılında, Hikmet ve etrafındaki savaşçılar IŞİD’in Horasan vilayetinin bir parçası olarak örgüte katıldıklarını ilan etti. Bu tarihten beri, Hikmet Faryab ve Sar-i Pul ile sınır olan kısımda güney Cevzcan’daki memleketi olan Darzab mıntıkasını tam olarak kontrolü altında tutuyor. Bu mıntıkada artık herhangi bir Taliban varlığı kalmadı, Afgan hükümeti güçleri ise bir hükümet konağı ve yakınlardaki birkaç küçük karakol dışında varlık göstermiyor.

Ekim ayının başında Hikmet safındaki savaşçılar Cevzcan’ın Taliban kontrolünde bulunan Kuş Tepe mıntıkasına baskın yaparak, İslam Emirliği pozisyonlarını ele geçirdi. Harekat sonucunda bölgenin ve Darzab’ın yönetiminden sorumlu Taliban askeri komitesi yönetim karargahı da ele geçirilen pozisyonlar arasındaydı. 


Kuş Tepe merkezine bir bakış

Taliban saha komutanının açıklamasına göre, Hikmet’e sadık militanlar Kuş Tepe’deki Beg Sar, Kanaka, Gardan ve Şir Beg köylerinde Taliban güçlerini Ekim ayının başlarında kuşatmaya almaya çalıştı. Yerel Taliban güçleri Faryab’daki Devletabad mıntıkasına komşu Astana’ya çekildiler. 21 Ekim tarihinde başlayan ve 5 gün süren Taliban’ın karşı askeri harekatı başarıya ulaşamadı. Yerel halktan alınan bilgilere göre, başlarda Taliban bazı köylerin kontrolünü ele geçirdiyse de daha sonra Hikmet’e bağlı militanlar yaşanan çatışmalarda Taliban’ı tekrar buralardan çıkardı ve militanlar bir kez daha Devletabad’a çekildi. 

Söz konusu harekat, Taliban’ın Kari Hikmet’i tekrar İslam Emirliği’ne katılması için defalarca girişimde bulunarak ikna etmeye çalışmasının ancak başaramamasının ardından geldi. Taliban hem yerel hem de ülke çapında dikkat çekecek seviyede büyük bir çatışmayı engellemek için öncelikle diplomasi seçeneğini denedi. 10 yıl kadar önce Taliban’a katılan Özbekler arasında silahlı bir çatışmanın önüne geçebilmek için askeri harekattan önce diyalog tercih edildi. Taliban Özbeklerin desteği sayesinde ülkenin kuzeyinde sağlam üsler elde etmişti. 

Taliban’ın Kari Hikmet’e karşı komşu Faryab ve Sar-i Pul, hatta görece uzak vilayetler olan Ghor, Baghdis ve Helmand’dan takviye kuvvetler ile birlikte büyük bir askeri harekata girişmesi meseleyi gayet ciddiye aldıklarını gösteriyor. Böylesine büyük bir kuvvetin seferber edilmesi Taliban’ın yerel seviyede liderlik konusunda bölgede sıkıntı çektiğinin bir işaretiydi. Hikmet meselesinin iyi idare edilememesi sebebiyle Taliban Ekim ayının başında gölge valisini ve bazı komutanları değiştirmişti. Kuzeybatıdaki askeri komitenin başı ve gölge valisi olarak görev yapan Mevlevi Abdulrahman’ın Taliban’ın merkez şurasına terfi ettirilmesinden sonra İslam Emirliği Cevzcan’da bazı sorunlarla karşılaştı. Emirliğe sadık bir kişilik olan Abdulrahman, 90’larda Herat vilayeti ticaret odası başkanlığı görevinde bulunmuş, sadece Cevzcan’da değil tüm kuzeybatıda savaşçılar arasında büyük saygı gören bir karakterdi. Saha komutanının açıklamasına göre Abdulrahman’ın eski görevine getirilen Mevlevi Sünnetullah, daha önce Darzab mıntıkasında sadece orta seviyeli bir askeri komutan olarak görev yapan ve Taliban’ı vilayet bazında idare etmeye vakıf olmayan bir isim olduğundan Kari Hikmet’e karşı yapılan askeri harekatta diğer bölgelerden takviye kuvvet getirilmesi gerekti. 

3 taraflı çatışma 

Ne Afgan hükümeti ne de Taliban görece uzak bölgeler olan Kuş Tepe ve Darzab’da çok fazla etkiye sahip değildi. Hatta bu iki bölge 2014’e kadar Taliban adına Kari Hikmet tarafından yönetilmişti. Taliban bu bölgeleri daha çok komşu bölgeler Faryab ve Sar-i Pul’dan gelen savaşçılar için güvenli bölge olarak kullanmaktaydı zira bölgedeki Afgan hükümeti güçleri herhangi bir saldırı yapamayacak kadar az miktardaydı. Afgan hükümeti güçleri yalnızca Kari Hikmet’in hareketlerini uzaktan gözlemlemekle yetiniyordu. Aynı durum Hikmet açıktan açığa isyan etmediği sürece Taliban için de geçerliydi. Taliban saflarından uzaklaştırılmasının ardından bölge Emirliğin kontrolünden tamamen çıktı.

Kari Hikmet’in Taliban’dan bağımsız ve Emirlik ile savaş halinde olan bir aktör olarak ortaya çıkması ve resmi olarak IŞİD’in Horasan vilayetinin bir parçası olması Cevzcan’ın bu bölgesindeki savaşı 3 taraflı bir çatışmaya dönüştürdü. An itibariyle bu üçgenin en zayıf halkası Afgan hükümeti olarak öne çıkıyor. Bölgede yaşanan çatışmaların çoğu Hikmet ile Taliban arasında yaşanıyor. 

Kari Hikmet açısından bakıldığında, kontrol altında tuttuğu bölgeler avantaj sağladığı kadar beraberinde ağır riskler de getiriyor. Bir yandan Afgan hükümetinin müdahalesinden tamamen, Taliban’dan ise kısmen koruma sağlayan sağlam bir üssü var iken, diğer yandan bölgenin hiçbir su yoluna bağlantısı yok ve karşısına aldığı güçler kendisinin elinde bulunanlardan çok daha fazla imkanı seferber edebilecek kapasiteye sahip durumda. Vilayetin kuzey kısmındaki vilayet başkenti Şebargan etrafında hükümet güçleri biraz daha güçlü durumda, aynı bölgede Hamab ve Mingajik, doğuda Akça, Mardyan ve Hanika bölgeleri ise Taliban kontrolüde bulunmaktadır. Buralarda hatırı sayılır miktarda mücahid hazır durumda beklemektedir. 

Ülkede IŞİD kontrolü altında olan tek yer ise çok uzaklarda, Afganistan’ın doğusunda, hem Afgan hükümeti hem de ABD güçleri tarafından baskı altında tutuluyor. Dolayısıyla IŞİD, girişimde bulunsa dahi Hikmet’in işlerine herhangi bir şekilde müdahil olamayacak durumda. Ancak yine de Hikmet’in ömrü uzun olmayan başarılırını kendisi yapmış gibi lanse etmekten gayet mutlu görünüyorlar. 2016 yılında, IŞİD’in bölgeyle temas sağlamak amacıyla gönderdiği delegasyon, Darzab’da Taliban tarafından yakalanıp infaz edildi. Bu girişimin tek seferlik bir deneme olup olmadığı kesin olarak bilinmiyor ancak bölgeden benzer şekilde bir girişim olduğuna dair bugüne kadar herhangi bir haber gelmedi. 

Kari Hikmet’in etki sahasını genişletmeyi planlayıp planlamadığı veya Ekim ayındaki Taliban karşıtı harekatın sadece cepheyi öne taşımak suretiyle tehdidin asıl hedeften uzak tutulması amacıyla yapılan bir savunma hamlesi olup olmadığı tam olarak bilinmiyor. Hikmet ile benzer düşüncelere sahip, Sar-i Pul mıntıkasında görevli bir komutanın Taliban’a isyan ederek Hikmet ile temas kurmak için girişimde bulunduğu haberleri göz önüne alındığında, Hikmet’in belki de Afganistan’ın bu bölgesinde potansiyel müttefikleri olabilir. 

Kari Hikmet’in Kuş Tepe ve Darzab’ı kontrol etmesi bu iki bölgede de Taliban tarafından yasaklanan haşhaş üretimini tekrar canlandırmak suretiyle para kazanabileceği anlamına da gelebilir. Cevzcan vilayeti 2008 ile 2015 yılları arasında tam manasıyla haşhaştan arındırılmıştı ancak Taliban’ın zayıflaması ile birlikte 2016 yılında üretimin tekrar başladığı biliniyor. BM verilerine göre Darzab’da 2016 yılında 85 hektar, Kuş Tepe’de ise 316 hektar haşhaş ekili alan vardı. Aynı verilere göre Cevzcan’da toplam ekili alan miktarının 409 hektar olduğu rapor edilmişti. Yani Hikmet’in kontrolü altındaki bölgedeki üretim tüm vilayetteki üretimin %98’ine denk gelmektedir. Tahmini rakamlara göre hasat edilen miktar 14 metrik ton olurken, bölgedeki ortalama kuru esrar fiyatının kilo başına 126 dolar olduğunu da hesaba katarsak iki bölgenin toplam hasılatı yaklaşık olarak 1.7 milyon ABD dolarına tekabül eder. 

Bölgedeki haşhaş üretiminde Kari Hikmet’in IŞİD safına geçmesinden sonra adeta bir patlama yaşandı. Ancak bu durum biraz garip zira, IŞİD’in Horasan vilayeti yönetimi genellikle uyuşturucu üretimine karşı sert yaptırımlar uygulamasıyla ünlüdür. BM’nin yakında açıklanacak olan yeni 2017 verileri Hikmet’in bu konuda nasıl bir yol izlediğini de göstermiş olacak. Eğer üretim azalmışsa bu Hikmet’in IŞİD yönetiminin politikalarına bağlı kaldığı anlamına gelecektir. 

Bölgede IŞİD Horasan Vilayetinin bağlantısı ne kadar mevcut?

Kari Hikmet’in, IŞİD’in merkeziyle ya da bölgedeki temsilcisi Horasan Vilayeti yönetimi ile nasıl bir ilişki içinde olduğunu kesin olarak onaylamak oldukça güç. Hikmet’e bağlı güçler vergi toplarken IŞİD sancağı taşıyor. Yazılı olarak verilen fetvalarda damga olarak da IŞİD’in adı kullanılıyor.

Irak’taki merkeze biat edilip edilmediği belli değil. Halife’ye ulaşılmasının mümkün olmadığı durumlarda halife adına bir temsilciye biat edilebilir. Kari Hikmet için bu temsilci Horasan Vilayeti yöneticisi olur zira bu yönetici IŞİD’in resmi bir kolunun başında bulunuyor. Ancak ne Hikmet tarafından ne de IŞİD tarafından biat ile alakalı herhangi bir açıklama bugüne kadar yapılmadı. Bu açıdan bakıldığında, Hikmet’in IŞİD adını kullanması, aslında hizmet ettiği kesimi ifşa etmeden, kontrolü altındaki halkı ve Taliban’ı tehdit etmek için sadece bir araç olabilir ihtimalini doğurmaktadır. 

Meselenin Taliban için sonuçları

Darzab ve Kuş Tepe’nin Kari Hikmet tarafından kontrol altında tutuluyor olması Taliban için ağır sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Hatrı sayılır bir kuvvetle saldırılmasına rağmen bölgelerin geri alınamaması, sadece geçici de olsa kontrolün kaybedilmesi İslam Emirliğini iki sorunla karşı karşıya getirmektedir. 

İlk olarak, Hikmet’in Taliban’a karşı başarı elde etmesi yerel etnik çoğunluk üzerinden uygulanan karşılıklı diyaloglarla Emirliğin kazanımlar elde ettiği ülkenin stratejik bir bölgesindeki siyasi durumunu tehlikeye sokabilir. Cevzcan özelinde konuşmak gerekirse, çoğunluk Özbeklerdir, Türk olan bu halk hem çoğunluğu Peştu olan Taliban içerisinde hem de Afganistan genelinde bir azınlıktır. İslam Emirliği’nin ilk kurulduğu zamanlarda 94-01 arasında Özbeklerden istenilen seviyede destek görülmemişti. Daha yakın geçmişe bakacak olursak, Cevzcan’da Taliban yerel ve Peştu olmayan emirleri yönetici pozisyonlarında daha çok tercih ediyor ve bu da ilişkilerin daha sıkı olmasını sağlıyor.

Ek olarak, Kari Hikmet’in Taliban’a karşı başarılı olması bölgedeki namını artırmasına yol açmış olabilir. 

İkinci ve daha önemli olarak, bu mesele ile birlikte, Taliban Afganistan’da ilk defa azılı düşmanı IŞİD’in adını kullanan birileri tarafından yenilgiye uğratıldı. Diğer bölgelerde IŞİD sempatizanlarının varlık kazanma girişimleri hızlı bir şekilde Emirlik tarafından durdurulmuştu. Takhar’daki Eşkamış ve Baglan vilayeti sınırları içerisindeki Burka’da, IŞİD sempatizanı olduğundan şüphelenen komutanlar ya görevden alındı ya da hapsedildi. Afganistan genelinde, IŞİD halifelik ilan etmesinin ardından, ortaya çıkan aktörler bu durumu yeni bağlantılar ve para kaynağı için bir fırsat olarak görüp 2014/15 zaman aralığında başkaldırmaya yeltendilerse de etkili ve hızlı bir biçimde önleri her seferinde İslam Emirliği tarafından kesilmişti. Taliban söz konusu hareketlenmeleri Helmand, Farah, Zabul ve Logar’da ortaya çıkmalarından günler içerisinde bastırmıştı. Nangarhar’da ise bölgenin kontrolü için çatışmalar hala devam etmektedir. Ancak bu bahsedilenler ülkenin kuzeyinde değil, Peştu halkının kalbi olan bölgelerde yaşanmıştı dolayısıyla Taliban mücahidleri çok daha etkili kullanabilmişti. 

IŞİD merkezi yönetimi ve Horasan kolu hem dünyada hem Afganistan aslında alakası olmayan eylemleri üstlenmesiyle biliniyor. Eğer Kari Hikmet IŞİD sancağı altında uzun süre Taliban’a dayanabilirse bu onlar için önemli bir prestij avantajı yaratabilir. Hikmet ile organik herhangi bir bağı olup olmaması sorun yaratmadan, IŞİD Afganistan’da yeni topraklar kazandı propagandası yapabilirler. 

Son olarak, Taliban, Kari Hikmet’in hareketini sessiz bir şekilde kabul etmeyecektir. Görece olarak küçük de olsa vilayet olarak büyük oranda kontrol sahibi oldukları bir bölgede kontrolleri dışında iki “adacık” oluşmasına izin vermeyecektir. 

Afgan hükümetinin Kandahar Emniyet Müdürü’nün 8 Ekim’de yaptığı açıklamalarla Taliban liderlerinde Hebatullah Akhunzade’nin kendisine bağlı mücahidlere IŞİD ile çatışmaktan kaçınmalarını istediği iddiaları da Taliban’ın kendisini IŞİD komutanı olarak ilan Kari Hikmet üzerine gerçekleştirdiği geniş çaplı harekat ile uyuşmamaktadır ve doğru olması da pek olası değildir. 

Afghanistan Analysts Network'te Ubeyid Ali imzasıyla yer alan bu makale Mepa News okurları için tercüme edildi.

Bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.