Analiz | Mısır İsrail'in Refah saldırısından neden endişeli?

Analiz | Mısır İsrail'in Refah saldırısından neden endişeli?

"İsrail'in Refah'a girmesi halinde Filistinlilerin nereye kaçabilecekleri Mısır ve uluslararası toplum için kritik bir soru."

İsrail ordusu Gazze güneyindeki Refah'a kara saldırısı planlarken Mısır, insani bir kriz ve İsrail'le olan barış anlaşmasının tehlikeye girmesiyle birlikte en kötüsüne hazırlanıyor.

Refah, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik şiddetli bombardımanından kaçan yaklaşık 1.4 milyon Filistinlinin son sığınağı. Bir zamanlar İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşı nedeniyle zorla yerinden edilenler için "güvenli bölge" olarak belirlenen Refah, son zamanlarda İsrail uçakları ve drone'lar tarafından düzenlenen ölümcül hava bombardımanının hedefi oldu.

Savaştan önce bölgede yaklaşık 250 bin kişi yaşıyordu. Şimdi ise aralarında 600 bin çocuğun da bulunduğu yerinden edilmiş Filistinliler, sadece 62 kilometrekarelik bir alanda derme çatma çadırlarda sıkışıp kalmış durumda. Yardım çalışanları bu hafta MEE'ye, İsrail'in yoğun nüfuslu bölgeye yapacağı bir kara operasyonunun insani açıdan ve sağlık açısından bir "felakete" yol açacağını söyledi.

Buna bir de İsrail birliklerinin Mısır'ın Gazze sınırı boyunca konuşlanması ihtimali ekleniyor ki ismini vermek istemeyen Mısırlı kaynaklar daha önce bunun İsrail'le imzalanan barış anlaşmasına zarar verebileceğini söylemişti. Ancak Dışişleri Bakanı Samih Şükri bunu yalanlamıştı.

İsrail ve Mısır 1979'da barış antlaşmasını imzaladığında Refah kenti ikiye bölünmüştü. İsrail birlikleri 1967'den beri işgal altında tuttukları Sina Yarımadası'ndan çekildi ve Mısır ile Gazze Şeridi arasında bir sınır oluşturularak Refah biri Mısır'a diğeri Filistin'e ait olmak üzere ikiye bölündü.

Anlaşmanın ana hükümlerinden biri Sina ve İsrail'de dört bölgenin askerden arındırılmış olarak belirlenmesiydi. Refah'ın Mısır tarafı, sadece hafif silahlarla donatılmış sivil bir polis gücünün yanı sıra BM barış gücü askerlerinin konuşlandırılmasına izin veren C Bölgesi'ne giriyor.

Ancak İsrail son on yılda bu uygulamada istisnalara izin verdi ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es Sisi'nin hükümeti bir isyanla mücadele etmek için bölgeye asker gönderdi.

Sınır boyunca barış ve güvenliğin sağlanmasının anahtarı, Gazze ile Mısır arasındaki tüm sınır boyunca 14 kilometre uzunluğunda, 100 metre genişliğinde askerden arındırılmış bir tampon bölge olan Philadelphi Koridoru olarak da bilinen bölge olmuştur. O dönemde askerleri Gazze'yi işgal eden İsrail'e 1979 anlaşmasıyla koridorun kontrolü verilmişti.

Daha sonra, 2005 Philadelphi Anlaşması ve İsrail'in Gazze'den çekilmesinin ardından, Filistin Yönetimi koridorun kontrolünü ele geçirdi ve 2007'den bu yana Hamas bölgeyi yönetiyor.

Geçtiğimiz ay İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu İsrail'in koridoru yeniden işgal etmesi gerektiğini açıkladı. "Philadelphi Koridoru bizim elimizde olmalı. Koridor kapatılmalı.. Başka herhangi bir düzenlemenin aradığımız askerden arındırmayı sağlamayacağı açık." dedi

Buna karşılık Mısır hükümeti koridorun yeniden işgal edilmesinin barış anlaşmasını ihlal edeceğini söyledi.

Mısır-İsrail anlaşmaları

Uluslararası bir avukat olan Djaouida Siaci'ye göre İsrail'in Philadelphi Koridoru'nu işgal etmesi ve tankları buraya konuşlandırması barış anlaşmasının "bariz bir ihlali" olacak.

MEE'ya verdiği demeçte Siaci "Bu dar şeridin yasa dışı işgali olarak kabul edilecektir" dedi.

Sina uzmanı ve yazar Mohannad Sabry de bu görüşe katılarak yeniden işgalin anlaşmanın güvenlik şartlarının "tamamen ihlali" anlamına geleceğini belirtti.

Sabry, İsrail güçleri 2005'ten önce Gazze'yi işgal ettiğinde bile Philadelphi Koridoru'nun askerden arındırılmış bir tampon bölge olarak kaldığını belirtti.
Ancak Sabry'ye göre İsrail anlaşmayı ihlal etse bile Mısır'la askeri bir çatışmaya girmesi pek olası değil. Sabry şöyle söylüyor:

"Barış anlaşması hiçbir yere gitmiyor. Bakan Şükri'nin de söylediği gibi, anlaşma bozulmadan kalacak. Medyada ileri geri yapılan açıklamalar kamuoyu tüketimi içindir. Önemli olan kapalı kapılar ardında, Kahire ve diğer başkentlerdeki istihbarat koordinasyon toplantılarında neler olduğudur."

Aynı şekilde International Crisis Group adlı düşünce kuruluşunda analist olan Joost Hiltermann da anlaşmanın askıya alınmasının "gerçekleşmeyeceğini" söyledi:

"Gazze'de yaşananlara rağmen İsrail ile Mısır arasındaki ilişkiler güçlü olmaya devam ediyor."

Sabry'ye göre Mısır, 30 bine yakın Filistinlinin öldürülmesine ve yüz binlercesinin sınıra yığılmasına rağmen İsrail'in Gazze'yi işgaline karşı koymak için çok az şey yaptı.

Mısır'ın Refah saldırısıyla ilgili asıl endişesinin İsrail'le barıştan ziyade Filistinlilerin kitlesel akını olduğunu söyleyen Sabry "Refah'ın yeniden işgali, Philadelphi Koridoru dahil olsun ya da olmasın, bizatihi reddedilmedi. Belirli koşullar altında kabul edildi."

Mısır ve ABD'ye göre İsrail'in Hamas'a ait dört taburun bulunduğu Refah'a saldırması, Filistinli sivillerin güvenli bir şekilde kaçabilecekleri bir yer olduğu sürece kabul edilebilir. Sabry, Mısır'ın tek koşulunun bu olduğunu belirtiyor.

Tampon bölge

Gerçekten de İsrail'in Refah'a girmesi halinde Filistinlilerin nereye kaçabilecekleri Mısır ve uluslararası toplum için kritik bir soru. Mısır'ın Gazze'den gelecek bir mülteci akınına hazırlandığına dair işaretler var.

Çarşamba günü Sina İnsan Hakları Vakfı, Mısırlı yetkililerin yerinden edilmiş Filistinlileri kabul etmek için 10 kilometrelik bir tampon bölge hazırladığını söyledi.

Proje üzerinde çalışan müteahhitler bağımsız haklar grubuna, çalışmaların Silahlı Kuvvetler Mühendislik Kurumu'nun gözetimi altında yürütüldüğünü ve 10 gün içinde tamamlanacağını tahmin ettiklerini söyledi.

Perşembe günü yayınlanan uydu görüntüleri sınır boyunca beton bir duvar inşa edildiğini gösterdi. Wall Street Journal'ın haberine göre yetkililer 100 bin Filistinliyi barındıracak 8 metrekarelik bir "duvarla çevrili alan" inşa ediyor. Gazete, bölgeye çok sayıda çadır gönderildiğini de ekledi.

İsminin açıklanmaması kaydıyla MEE'ye konuşan askeri bir kaynak Sina Vakfı'nın haberini doğruladı ancak Mısır'ın "kitlesel bir Filistinli akınını" kabul edeceğini reddetti.

Kaynak, inşaatın "militanların Sina'ya sızmasını sınırlamak ve en kötüsüne hazırlanmak için merkezi bir alan yaratmak" olduğunu ifade etti.

Kaynak böyle bir planın yeni olmadığını ve Mısır'ın 2014 yılında Kuzey Sina'daki militan gruplara karşı başlattığı savaşın ardından benzer bir planın oluşturulduğunu belirtti. "Yeni olan daha yüksek duvarlarla güvenliği sağlamak ve giriş çıkışlar için iyi korunan kapılar kurmak. Yerinden edilmeyi kabullenmek ile en kötü ihtimallere karşı hazırlıklı olmak arasında fark var."

Ancak Sina uzmanı Sabry, "Mısır'ın Gazze'deki Filistinlileri kısmen ya da tamamen kabul etme konusunda yarı nihai bir anlaşmaya vardığına dair son derece güçlü sinyaller" olduğunu söyledi ve "bu durum önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak" dedi.

Mısır daha önce de Gazze'den Filistinli akınıyla karşı karşıya kalmıştı. Ocak 2008'de Gazze, İsrail'in kuşatması ve Mısır'ın Refah sınır kapısını kapatmasıyla daha da kötüleşen bir insani krizle karşı karşıyaydı. Buna karşılık Filistinliler sınır boyunca uzanan bariyerin bir bölümünü yıkarak Gazze nüfusunun neredeyse yarısının gıda ve temel ihtiyaç malzemeleri için Mısır'a geçmesini sağladı Dönemin Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek askerlere Filistinlilere saldırmamaları emrini verdi.

MEE'ye konuşan askeri kaynak "Durum çok gergin olduğu için Mısır gerekli tüm önlemleri alıyor ve tüm senaryoları inceliyor" dedi ve ekledi:

"Devlet, Gazze Şeridi'ndeki kaosun yüzlerce kişinin belgesiz ve kontrolsüz bir şekilde Mısır'a girmesine, hayatlarını ve Mısır'ın güvenliğini tehlikeye atmasına yol açtığı 2008 yılında yaşananların tekrarlanmasını istemiyor."

Kaynak, Kahire'nin İsrail'in Refah'a saldırması halinde Filistinlilerin ya kuzeye ya da Mısır'a doğru kaçacağının farkında olduğunu belirtti:

"Şu anda hazırlanmakta olan bu alan, Mısırlı yetkililerin yerinden edilenlere insani yardım sağlamaya devam etmesine ve Mısır polisinin kimlik belgelerini taramasına izin verecek güvenli bir alan olabilir.

Mısır hükümetinin en büyük endişesi, Sina'dan hareket ederek İsrail'i hedef alacak militanların ülkeye sızması ve bunun da İsraillilere misilleme yapmak için neden yaratmasıdır."

Sabry, Gazze'ye yönelik savaşın başlamasından bu yana Mısır ve İsrail arasındaki ilişkilerde büyük bir istikrarsızlık belirtisi olmadığını da ifade etti:

"Mısır şimdiye kadar İsrail'in her şartına boyun eğdi. Örneğin yardım konusuna bakın. Mısır'a Gazze'ye doğrudan yardım göndermemesi ve kuşatmayı kırmaması söylendi ve Mısır bunu kabul etti. Yardımları Nitzana ve El Avce (Refah'ın 40 kilometre güneyi) üzerinden gönderdiler ve önce İsrailliler tarafından kontrol edildikten sonra yardımın girip girmeyeceğine İsrailliler karar verdi."

Ayrıca İsrail'in yaralı Filistinlilerin yanı sıra sıradan yolcuların da Mısır'a tahliye edilmeden önce isimlerini onaylaması gerektiğine dikkat çekti.

MEE'nin istihbaratla bağlantılı bir firmanın Gazze'ye yardım sokmak için yardım gruplarından binlerce dolar aldığına dair ifşaatlarına atıfta bulunarak, "Mısır'ın yaptığı kanıtlanan tek şey yardım sevkiyatı ve nakliyatından vurgun yapmaktır." ifadelerini kullandı.


Bu analizde yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

tg.gif

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
1 Yorum