Analiz | Sudan ordusu neden İran ile yakınlaşıyor?

Analiz | Sudan ordusu neden İran ile yakınlaşıyor?

"El Burhan ve eski rejimden müttefikleri ABD ve müttefiklerine tek seçeneklerinin kendileri olmadığını söylüyorlar."

Marc Español | The New Arab | Tercüme: Mepa News

Sudan Dışişleri Bakan Vekili Ali es Sadık, yedi yıl aradan sonra ilk kez üst düzey bir diplomatik ziyarette bulunmak üzere Şubat ayı başında Tahran'a giderek İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve mevkidaşı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile görüştü.

Ziyaret, Afrika ülkesi şiddetli bir iç savaşın içindeyken Hartum ve Tahran arasında hızla ısınan ilişkilerin son işareti oldu.

IRNA haber ajansına göre Reisi görüşmenin ardından İran'ın Sudan'da güçlü bir hükümet kurulmasını ve toprak bütünlüğünün korunmasını desteklediğini ifade etti. Emir Abdullahiyan da büyükelçiliklerin yeniden açılması planlarını överek Tahran'ın sanayi, mühendislik ve teknoloji gibi alanlardaki uzmanlığını paylaşmaya hazır olduğunu söyledi.

Sudan ve İran, iki ülke arasındaki bir dizi üst düzey temasın ardından geçtiğimiz Ekim ayında diplomatik ilişkileri yeniden kurma kararı almıştı. Bu açıklamadan üç ay önce Es Sadık ve Emir Abdullahiyan Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de bir araya gelerek 2016'dan bu yana ilk üst düzey görüşmeyi gerçekleştirmişlerdi.

Es Sadık ayrıca geçtiğimiz Ocak ayında İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Muhber ile Uganda'da düzenlenen Bağlantısızlar Hareketi zirvesi sırasında bir araya gelmişti.

Sıkı ilişkiler

Sudan 2016 yılında Suudi Arabistan'ın Tahran'daki büyükelçiliğine düzenlenen ve önde gelen bir Şii din adamının Suudi yetkililer tarafından idam edilmesiyle sonuçlanan saldırının ardından İran ile diplomatik ilişkilerini kesmişti. Saldırı aynı zamanda İran-Suudi ilişkilerinin de bozulmasına yol açtı.

Sudan ve İran, Hartum'un Irak'ın Kuveyt'i işgaline verdiği destekle Körfez ülkelerinden uzaklaşmasının ardından yakınlaştıkları 1990'lı yıllardan bu yana güçlü ilişkilerini sürdürüyordu. Kendisini uluslararası alanda da izole edilmiş bulan Tahran'ın yıllarca Sudan'a silah tedarik ettiği ve silah sanayisinin gelişmesine yardımcı olduğu bildiriliyordu.

Toronto'daki Canadian Forces College'da (CFC) İran dış politikası ve Tahran'ın asimetrik ve hibrid stratejileri konusunda uzman olan Pierre Pahlavi, "Doksanlı yıllar boyunca ikili ilişkilerin gelişmesi İran'ın diplomatik izolasyondan çıkmasına ve Arap dünyasında ve Afrika Boynuzu'nun kilit bölgesinde stratejik bir müttefik bulmasına olanak sağladı" ifadelerini kullandı.

The New Arab'a konuşan Pahlavi, "Bu dönemde İran Cumhuriyeti Sudan hükümetine önemli miktarda mali ve askeri yardımda bulundu" dedi.

İki ülke arasındaki ilişkiler 2016'da bozulduğunda Hartum, Husi hareketiyle savaşmak üzere Yemen'e asker göndermek de dâhil olmak üzere Suudi yörüngesine doğru kaymaya başlamıştı bile. Pek çok kişi bu değişimi Suudi yatırımlarını çekme çabası olarak yorumladı.

Ancak geçtiğimiz Mart ayında Çin'in ara buluculuğuyla Suudi Arabistan ve İran arasındaki ilişkilerin yeniden tesis edilmesi, diğer Arap ülkelerinin de aynı şeyi yapmasına kapı araladı.

Ve bu gelişme Sudan'ın düzenli ordu ile paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki iç savaşın derinleşmenin eşiğinde olduğu bir döneme denk geldi.

Silahlar ve ideoloji

Sudan ordusunu İran'la yeniden ilişki kurmaya ittiği düşünülen ana nedenlerden biri, kuvvetlerinin son aylarda Hartum'dan sonra ülkenin en büyük iki şehri olan Nyala ve Vad Medeni de dahil olmak üzere birçok stratejik cephede HDK'ye karşı büyük gerilemeler yaşadığı bir dönemde askeri yardım alma niyeti.

Sudan'la ilgili konularda araştırmacı ve siyasi analist olan Jihad Mashamoun New Arab'a yaptığı açıklamada, "Abdulfettah el Burhan askeri açıdan HDK mevzilerine ve hareketli güçlerine saldırmak için hassas silahlar arıyor" dedi.

Sudan ordusu için en gözde malzemelerden biri, popüler Mohajer-6 gibi İran insansız hava araçları. Bloomberg'e konuşan üst düzey Batılı yetkililer, bu insansız hava araçlarından bazılarının çoktan Sudan'a gönderildiğini ve Sudan ordusu tarafından kullanıldığını söyledi. HDK, Hartum'da bu türden en az üç insansız hava araçları düşürdüğünü iddia etti.

Gelişmekte olan askeri teknolojiler konusunda uzman olan Wim Zwijnenburg, Sudan'da İran'a ait insansız hava araçlarının varlığının en az 2008 yılından beri belgelendiğini, ancak mevcut iç savaşın başlangıcından bu yana, her ikisi de Ocak ayında olmak üzere en az iki tanesinin tespit edildiğini belirtti.

Aynı zamanda Hollandalı barış örgütü PAX'ın insani silahsızlanma proje lideri olan Zwijnenburg, "Gönderilen insansız hava aracı sayısının düşük olması -en az iki tane- büyük bir fark yaratmayacak olsa da, bu ihracat hem İran'ın Sudan'la ilişki kurmaya yönelik siyasi ilgisine hem de düzenli ordunun insansız hava aracı kapasitesini güçlendirmeye yönelik algılanan ihtiyacına işaret ediyor" dedi.

Sudan War Monitor tarafından uçuş takip verilerine dayanılarak tespit edildiği üzere, Aralık ayı başından bu yana İran Devrim Muhafızları'na ait bir kargo uçağı İran'ın güneyi ile Sudan'ın doğusundaki havaalanları arasında ordunun kontrolündeki bölgelere birkaç sefer yaptı. Uçağın bir keresinde Port Sudan'da fotoğrafı çekildi ancak bu fotoğrafın tarihi bilinmiyor.

Aynı uçak Umman'a da Sudan'ın doğusundan gelen uçuşlarla aynı tarihlerde gitti ve düzenli ordu için silah taşıdığına inanılıyor. Uçak daha önce de Etiyopya dahil başka ülkelere Muhajer-6 da dahil olmak üzere silahlar göndermişti.

İran'dan orduya yapılan bu sınırlı silah ve insansız hava aracı akışının Sudan'daki savaşın geleceği açısından ne gibi sonuçlar doğurabileceği henüz bilinmiyor.

Askeri analistler, bu tür bir yardımın kısa vadede savaşın dengesini düzenli ordunun lehine çevirecek kadar büyük seviyelere çıkarılamayacağına inanıyor, özellikle de ordunun eksiklikleri elindeki cephanenin çok ötesine geçtiği için.

Yine de bu yardım, ikmal hatları da dahil olmak üzere HDK'yi stratejik olarak vurmalarına ve kendi saldırılarını güçlendirmelerine olanak sağlayabilir. Bu da en azından düzenli ordunun son aylardaki çöküşünü durdurabilir, konumlarını güçlendirebilir ve onları müzakere için daha rahat bir konuma getirebilir.

Zwijnenburg New Arab'a verdiği demeçte "Şimdiye kadar silahlı insansız hava araçlarının varlığı büyük bir fark yaratacak gibi görünmüyor, ancak bunlar düzenli ordunun askeri kapasitesini güçlendirdi" dedi ve ekledi:

"HDK'nin bu insansız hava araçlarını vurabilecek omuzdan atılan uçaksavar füzeleri de var. Bu da düzenli ordu için durumu riskli hale getiriyor. Ancak en azından bunlar düzenli orduya daha fazla istihbarat, gözetleme ve keşif seçeneği ve vurma kabiliyeti veriyor."

İran ziyareti sırasında Es Sadık, İran'ın ihracatını desteklemeyi amaçlayan bir kurum olan İran İnovasyon ve Teknoloji Evi'ni (IHIT) ziyaret etti ve direktörü Emir Hüseyin Mirabadi ile bilim ve teknoloji alanlarında iş birliği yollarını görüştü. IHIT, diğer ürünlerin yanı sıra sivil kullanıma yönelik insansız hava araçlarının tanıtımında da yer alıyor.

Bu gelişmeler, düzenli ordunun Hartum'un ikiz kenti Omdurman'da son haftalarda büyük bir taarruz gerçekleştirdiği ve kentin kalbinde aylardır kuşatma altında tutulan güçleri üzerindeki kuşatmayı kırmaya çalıştığı bir döneme rastlıyor. Savaşın başlamasından bu yana ilk kez yavaş ama önemli ilerlemeler kaydettiler.

Askeri desteğin yanı sıra İran'la yakınlaşma, Tahran'la geleneksel olarak en güçlü bağlara sahip olan ve halen hem düzenli ordunun üst kademelerinde hem de dışişleri bakanlığında büyük bir nüfuza sahip olduğuna inanılan eski Ömer El Beşir rejimine sadık İslamcı kesimlerin artan etkisinin bir işareti olarak da yorumlanıyor.

Mashamoun, "İdeolojik düzeyde İran'a gitmek doğal görünüyor çünkü bakarsanız İran eski rejimin bölgedeki müttefikiydi" dedi.

İran'la ilişkilerin ısınması, Sudan'ın ordu kontrolündeki bölgelerinde düzenli orduya bağlı ya da onun yörüngesindeki İslamcı milislerin ve askeri taburların hızla yeniden ortaya çıktığı bir döneme denk geldiği için endişe yaratıyor.

Beşir döneminde İran ordusu ve Devrim Muhafızları'ndan danışmanların rejime sadık paramiliter güçlerin örgütlenmesi ve eğitimine yardımcı olmak üzere Sudan'a gönderildiği bildirilmişti, ancak şu ana kadar benzer bir şey belgelenmedi.

Diplomatik erişim

Diplomatik cephede, Sudan ve İran arasında yeniden başlayan ilişkiler, Sudan ordusunun iddialarına ve medya ile bir grup BM uzmanının topladığı kanıtlara göre HDK'ye askeri ve siyasi destek sağlayan BAE ile düzenli ordu arasındaki derin krizin bir sonucu olarak da görülüyor. Abu Dabi ise bunu reddediyor.

Bu hamle aynı zamanda buba elverişli bir bölgesel ortamda geldi. Mashamoun, "El Burhan, İran'ın Suudi Arabistan ile ilişkilerini geliştirmesinin ardından İran ile yeniden ilişki kurdu" dedi.

Sahan Araştırma ve Rift Vadisi Enstitüsü'nde Afrika Boynuzu ve Orta Doğu analisti olan Rashid Abdi, geçtiğimiz günlerde X'te İran'ın Sudan düzenli ordusuna silah sevkiyatından daha önemli olan şeyin, uçuş izleme verilerine göre, Tahran'ın bunu yapmak için Suudi hava sahasını kullanması olduğunu belirtti.

İran için Sudan'la ilişkilerini düzeltmek ve ülkedeki nüfuzunun bir kısmını geri kazanmaktaki temel çıkarlardan biri, birçok bölgesel ve uluslararası gücün göz diktiği Kızıldeniz'e stratejik erişim olarak görülüyor.

Pehlevi, "Sudan'ın doğusuna ve özellikle de fiili başkenti Port Sudan'a erişim, İran'a önemli bir nüfuz kanalı sağlıyor. Bu stratejik konum ve yaklaşık 700 km'lik deniz sınırı sayesinde İran önemli bir varlık kazanıyor." şeklinde konuştu.

Hartum'un diplomatik rota değişikliğinin sonuçları Filistin'le ilgili olarak da hızla ortaya çıktı.

Es Sadık'ın İran ziyareti sırasında Cumhurbaşkanı Reisi, devlet ajanslarına göre BAE, Bahreyn ve Fas'a üstü kapalı bir gönderme yaparak bazı ülkelerin son yıllarda İsrail ile diplomatik ilişkileri normalleştirme hamlesini kınama fırsatını da buldu.

Sudan Dışişleri Bakan Vekili de İsrail'in Gazze'ye yönelik askeri saldırısını kınadı ve Hartum'un Filistin halkına verdiği desteği yineledi.

Sudan'ın Filistin ile dayanışma konusunda daha açık bir tutum benimsemesi, Sudan ordu komutanı Abdulfettah el Burhan ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun bir önceki yıl Uganda'da yaptıkları sürpriz görüşmenin ardından Hartum'un 2021 başlarında Tel Aviv ile ilişkileri normalleştirmeye başlamayı kabul etmesine rağmen gerçekleşti.

Çoğunlukla Sudanlı güvenlik ve askeri yetkililer tarafından yönlendirilen bu hamle, ABD'nin Hartum'a şantaj yaparak Sudan'ın "terörizm destekçisi devletler" listesinden çıkarılmasını İsrail ile diplomatik ilişkiler kurulması şartına bağlamasının ardından geldi.

2023'ün başlarında dönemin İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen, kamuoyunca bilinen ilk ziyareti gerçekleştirerek Hartum'a gitti. Ziyaret sırasında Cohen Es Sadık ile bir araya geldi.

Hartum'un Tahran'a yönelmesinin Batı ile ilişkileri üzerinde de etkileri olabilir.

Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi'nde Sudan uzmanı olan Cameron Hudson New Arab'a şunları söyledi:

"Batılı ülkeler HDK'nin zafer kazanmasına pek sıcak bakmıyor, ama aynı zamanda düzenli ordunun dış ülkelerin desteğini kazanması gerekiyor. Bu da ona herhangi bir Batılı devletten ya da hatta Körfez Arap ülkelerinden destek kazandırmayacaktır."

Aynı zamanda eski bir CIA Sudan analisti olan Hudson, "Düzenli ordunun izolasyonunu kırmaya yönelik bu çabayla sonuçta kendisini daha az değil daha fazla izole edeceğini düşünüyorum." diye ekledi.

Mashamoun ise Tahran'a yönelmenin düzenli ordu için Washington'a baskı yapmanın bir yolu olabileceğine inanıyor:

"El Burhan ve eski rejimden müttefikleri ABD ve müttefiklerine tek seçeneklerinin kendileri olmadığını söylüyorlar. ABD ve Batı'daki müttefiklerini, HDK'yi destekleyen bölge ülkelerine baskı yapmaya zorlamak istiyorlar."


Bu analizde yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

tg.gif

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.