Askeri seçeneklerin başarısız olduğu Somali nereye gidiyor?
"Eş Şebab gölge bir devlet olarak yerleşti. Grup sadece Bay ve Bakool bölgelerinde 140'tan fazla şeriat mahkemesi ve 86 okul çalıştırıyor."
Adam Daud Ahmed | Addis Standard | Tercüme: Mepa News
Ağustos 2022'de Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, yönetiminin El Kaide bağlantılı militan grup Eş Şebab'a karşı "topyekun bir savaş" başlatacağını duyurdu. Açıklama, Mogadişu'da en az 21 kişinin öldüğü ve 100'den fazla kişinin yaralandığı ölümcül otel kuşatmasının ardından geldi. Cumhurbaşkanı konuşmasında, Somali halkının "bitmek bilmeyen yaslardan" ve "terör saldırılarında sevdiklerini tekrar tekrar kaybetmekten yorulduğunu anladığını" belirterek "ulusun ortak kederini" kabul etti. Vatandaşları, "ülkenin barışına düşman olan acımasız teröristler" olarak tanımladığı kişilere karşı geniş çaplı bir saldırıya hazır olmaya çağırdı.
Bu açıklamanın üzerinden üç yıl geçtikten sonra Somali, stratejik bir çözülmenin acımasız gerçekliğiyle karşı karşıya. Bir zamanlar ulusal egemenliği geri almak için cesur bir harekat olarak sunulan şey, bunun yerine Mogadişu'nun liderliğindeki önemli eksiklikleri ortaya çıkardı ve güvenlik aygıtının kırılganlığının altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Mahmud'un "topyekun savaş" ilanı, Afrika başkentlerinde sıkça duyulan iddialı "terörle mücadele" söylemini tekrar etti. Ancak sahadaki gerçeklik farklı bir hikaye anlatıyordu. O 2022'de ulusa seslenirken bile, Ayr aşiret birliklerinin desteğiyle Hawadle aşiret milisleri tarafından yönetilen Matabaan ve Maxaas arasında yoğun çatışmalar sürüyordu. Tabandan gelen saldırıları, militanları on yıldan uzun bir süredir kontrolleri altında olan kontrol noktalarını terk etmeye zorlayarak Mogadişu'ya yeni kurtarılmış bölgeleri istikrara kavuşturmak için nadir ve önemli bir fırsat sundu.
Federal hükümet bu kazanımlardan yararlanmak yerine, yeterli bölgesel tutma güçleri görevlendirmeden, anlamlı klan uzlaşma çabaları başlatmadan veya etkili yönetişim yapıları kurmadan söyleme el koydu. 2024 yılına gelindiğinde, Hawadle savaşçıları tarafından ele geçirilen tüm bölgeler yeniden Eş Şebab'ın eline geçmişti, bu da Mogadişu'nun taktiksel ilerlemeleri kalıcı stratejik başarıya dönüştürme konusundaki ısrarlı başarısızlığını vurguluyordu.
Kampanyanın insani ve maddi bedeli sarsıcı oldu. Somali tahmini olarak 3 bin 700 asker ve 2 bin 54 Macawisleey milis savaşçısını kaybetti ve 9 bin 600'den fazla kişi yaralandı. Eş Şebab 171 savaş aracını ele geçirdi ve 92'sini de imha etti. Eritre'de eğitilen 10 bin asker ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) tarafından finanse edilen diğer 10 bin askerden oluşan 20 bin askerlik ulusal güç de dahil olmak üzere tüm askeri birimler yok edildi.
Kayıplar arasında Cawsweyne'den Galcad'a kadar uzanan savaşlarda öldürülen 4 general ve 13 albay dahil 132 subay da vardı. Maddi kayıplar kara araçlarıyla sınırlı kalmadı. ABD tarafından tedarik edilen 17 insansız hava aracı ya kayboldu ya da düştü. Firarlar da yaygınlaştı. BAE destekli özel kuvvetlerden 620 asker, diğer düzenli güçlerden 4 bin 300'den fazla asker firar etti.
Somali'nin güvenlik liderliği o kadar sık değiştirildi ki operasyonel devamlılık imkansız hale geldi. Ülke üç yıl içinde birden fazla bakan, ordu komutanı ve istihbarat şefi değiştirdi. Savunma bakanları ortalama sadece dört ay görevde kalırken, askeri şefler üç kez değişti. Klan aritmetiği yönetimine dayanan bu durum, ani liderlik değişiklikleri nedeniyle en az dört büyük saldırının harekat ortasında çökmesine neden oldu.
Somali'nin ayrımcı siyasi yapısı ve 4.5 sistemi
Eş Şebab'ın genişleyen gölge devleti
Mogadişu askerlerine ödeme yapmakta zorlanırken, Eş Şebab gölge bir devlet olarak yerleşti. Grup sadece Bay ve Bakool bölgelerinde 140'tan fazla şeriat mahkemesi ve 86 okul çalıştırıyor. Başlıca ticaret yollarının yüzde 60'ında vergi tahsilatını kontrol ediyor ve elde ettiği gelirleri asker alımı ve yönetimi finanse etmek için kullanıyor. Eş Şebab'ın direnci, askeri olduğu kadar siyasi niteliğe de sahip. Grup, merkezi hükümet aleyhindeki yolsuzluk ve ihmal şikayetlerini kullanarak kendisini fiili otorite olarak yerleştirmiş durumda.
Savaş alanında yaşanan felaketlerin ortasında, Cumhurbaşkanı Mahmud'un yönetimi dikkatini Somaliland'ın işlerini tartışmaya yöneltti. Raporlar, Mogadişu'nun Somaliland'ın 2024'te Etiyopya ile yaptığı liman anlaşmasını baltalamak için milyonlar ayırdığını ve sınırına 500 asker konuşlandırdığını gösteriyor. Bu kuvvetler Galgaduud ve Aşağı Şabel'den transfer edilerek Eş Şebab'ın Ceelbuur ve Galcad'ı yeniden ele geçirmesine sebebiyet verildi. Militanlar ilerlerken, Mogadişu kendi çöken sınırları içinde terörle mücadele etmek yerine Somaliland'ı istikrarsızlaştırmaya öncelik verdi.
Cumhurbaşkanı Mahmud, "demokratik ilerlemenin" kanıtı olarak "Bir Kişi, Bir Oy" düzenlemesini öne çıkarmaya devam ediyor. Gerçekte bu, tam olarak kontrol edemediği Mogadişu ile sınırlı hileli bir seçim süreci tasarlama taktiği. Somali'de mevcut koşullar altında özgür ve adil seçimlerin yapılabileceği düşüncesi uluslararası bağışçılar için tasarlanmış bir yanılsama.
İstihbarat değerlendirmeleri Eş Şebab'ın Mogadişu'ya karşı harekatını yoğunlaştırmaya hazırlandığını gösteriyor. Grubun stratejisi, hedefli suikastlar ve koordineli askeri saldırıların yanı sıra ekonomik sabotajların -özellikle de hükümet gelirlerinin yüzde 68'ini oluşturan liman operasyonlarına karşı- bir kombinasyonunu içeriyor gibi görünüyor. Sadece 2025 yılında Eş Şebab on yedi üst düzey suikast gerçekleştirerek sızma faaliyetlerinin boyutunu ve istihbarat operasyonlarındaki belirgin üstünlüğünü ortaya koydu.
Şu anda Somali uçurumun kenarında duruyor. Acı gerçek çok açık: Eş Şebab sadece direnmekle kalmıyor, zemin kazanıyor. Ülke liderliği yüzeysel reformların ötesine geçip dürüst yönetişim ve kapsayıcı ulusal seferberlik temelinde cesur bir stratejik revizyonu benimsemediği sürece Mogadişu'nun düşüşünü engellemek giderek zorlaşabilir.
Bu değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.