Ekonomisi IMF'ye bağlı olan Pakistan savunma harcamalarını yüzde 20 artırıyor

Ekonomisi IMF'ye bağlı olan Pakistan savunma harcamalarını yüzde 20 artırıyor

Hindistan ile yaşanan sınır çatışmalarının ardından savunma bütçesini yüzde 20 oranında arttıran Pakistan, kırılgan ekonomisinin Uluslararası Para Fonu (IMF) kredilerine bağımlılığını sürdürüyor.

Fotoğraf: Pakistan Maliye Bakanı Muhammad Aurangzeb

Abid Hussain | Al Jazeera | Tercüme: Mepa News

Pakistan, komşusu Hindistan ile geçen ay yaşanan askeri gerilimin ardından savunma harcamalarını yüzde 20'den fazla arttırarak son on yılın en büyük artışını gerçekleştirdi.

Yıllık federal bütçeyi 10 Haziran'da sunan Maliye Bakanı Muhammed Aurangzeb, ülkenin üç silahlı gücü olan ordu, hava kuvvetleri ve donanma için 2.55 trilyon rupi (9 milyar dolar) tahsis edilmesini önerdi ve bu rakam bir önceki bütçede yüzde 1.7 olan Pakistan'ın gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYH) yüzde 1.97'sine denk geliyor.

Aurangzeb konuşmasında “Ülkedeki güvenlik durumu istikrarsız ve silahlı kuvvetler sınırların korunmasında övgüye değer bir hizmet verdi” derken Hindistan, silahlı grupların Hindistan'a ya da Hindistan yönetimindeki Keşmir'e saldırı düzenlemesi halinde saldırı düzenleme tehdidinde bulundu.

Ancak analistler, İslamabad'ın zaten krizdeki kırılgan ekonomisinin Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) sıkı denetimi altında olduğu ve sosyal sektör harcamalarındaki kesintilerin muhalefeti cesaretlendirebileceği bir dönemde savunmaya daha fazla harcama yapmak için ince bir denge kurması gerektiğini söylüyor.

Pakistan savunma harcamalarını neden arttırdı?

Hindistan, İslamabad'ı 22 Nisan'da Hindistan yönetimindeki Keşmir'in Pahalgam kasabasında 26 kişinin öldürülmesinden sorumlu grubu desteklemekle suçladıktan sonra 7 Mayıs'ta Pakistan ve Pakistan yönetimindeki Keşmir'de “terörist altyapı” olarak adlandırdığı bölgelere füze saldırıları düzenlemişti.

Pakistan Pahalgam saldırılarına karıştığını reddederek “güvenilir, şeffaf ve bağımsız” bir soruşturma talep etti. İslamabad, Hindistan'ın 7 Mayıs'taki saldırılarında masum sivillerin öldürüldüğünü açıkladı.

İki nükleer silahlı komşunun dört gün boyunca, kısasa kısas füze ve insansız hava aracı saldırılarına girişmesinin ardından gerilim tırmandı.

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump tarafından 10 Mayıs'ta ateşkes ilan edildiğinde 50'den fazlası Pakistan'da ve en az 20'si Hindistan'da olmak üzere 70'den fazla kişi hayatını kaybetmişti.

Analistlere göre Pakistan'ın savunma harcamalarını arttırması beklenen bir durumdu. Çatışmadan önce bütçesini sunan Hindistan da savunma harcamalarını bir önceki yıla göre yüzde 9,5 artırarak 78,7 milyar dolara yükseltti.

Ancak Hindistan'ın aksine Pakistan'ın dikkat etmesi gereken bir komşudan fazlası var: IMF'nin baskısıyla da karşı karşıya. IMF geçtiğimiz Eylül ayında Pakistan için 37 aylık 7 milyar dolarlık bir kredi programını onayladı ki bu 1958'den bu yana 25. kredi programı.

En son 1.3 milyar dolarlık dilim bu yılın Mayıs ayında, Hindistan ve Pakistan arasındaki ateşkesin gerçekleşmesinden bir gün önce serbest bırakıldı. Ancak bunun karşılığında küresel kredi kuruluşu Pakistan'a harcamalarını düzene sokması, sübvansiyonları azaltması ve yönetim yapılarının verimliliğini arttırması için baskı yapıyor.

Savunma ödeneklerinde artış ‘kaçınılmaz ve gerekli’ mi?

Pakistan IMF'nin bu taleplerine kulak vermiş görünüyor. Savunma harcamaları önemli ölçüde artmış olsa da, gelecek mali yıl için toplam bütçesi 17.57 trilyon rupiye (62 milyar dolar) düşürülerek geçen yıla göre yüzde 6.9'luk bir azalma kaydedildi.

Savunma harcamalarındaki artış büyük olmakla birlikte, son yıllarda artan savunma ödenekleri ile uyumlu. Ordunun bütçesi son beş yılda neredeyse iki katına çıktı. 2020-21 mali yılında tahsisat 1,28 trilyon rupi (4,53 milyar dolar) olarak gerçekleşti.

Uzun süredir Pakistan'ın savunma ve siyaset alanındaki en güçlü kurumu olarak görülen ordu, 1,17 trilyon rupi (4,1 milyar dolar) ile toplam savunma bütçesinin yaklaşık yüzde 46'sını aldı. Hava kuvvetleri ve donanma ise sırasıyla 520 milyar rupi (1,8 milyon dolar) ve 265,9 milyar rupiden (941 milyon dolar) biraz daha fazlasını aldı.

Pakistan'ın askeri bütçesindeki artış daha geniş bir küresel eğilimi de yansıtıyor. Çatışma ve silah kontrolü araştırmalarında uzmanlaşmış Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) tarafından Nisan ayında yayınlanan bir raporda, küresel askeri harcamaların 2024 yılında 2,7 trilyon dolara ulaşacağı, bunun bir önceki yıla göre yüzde 9,4'lük bir artış ve “Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana yıldan yıla en keskin artış” olacağı belirtildi.

Uluslararası Büyüme Merkezi'nin (IGC) Lahor merkezli ekonomisti Hina Şeyh, Pakistan'daki artışın beklendiğini ve hükümetin jeopolitik gerilimler ve iç istikrarsızlık ortamında güvenliğe öncelik vermeye devam ettiğini yansıttığını söyledi.

Al Jazeera'ye verdiği demeçte, “Stratejik bir bakış açısıyla anlaşılabilir olsa da, bu artış ekonomik iyileşmenin yeni yeni gerçekleşmeye başladığı, ancak hala kırılgan olduğu, enflasyonun hafiflediği ve mali alanın kısıtlı olduğu bir döneme denk geliyor” dedi.

Lahor Yönetim Bilimleri Üniversitesi'nde (LUMS) ekonomi profesörü olan Ali Hasanain, savunma harcamalarındaki artışı hem “kaçınılmaz hem de gerekli” olarak nitelendirdi ancak uzun vadeli kalkınmadan ödün verilmemesi konusunda uyardı.

Hasanain, “Pakistan için bu ikilemden çıkmanın tek yolu, hem ekonominin hem de savunma harcamalarının orta ve uzun vadede güçlü kalabilmesi için henüz hiçbir hükümetin kararlılık göstermediği türden derin yapısal reformlar gerçekleştirmektir” dedi.

Artan borcun ortasında mali dengeleme

Çoğu analist savunma harcamalarındaki artışın Mayıs ayındaki çatışmanın bir sonucu olduğu konusunda hemfikir olsa da hükümetin önündeki en büyük zorluk sosyal refah, sağlık veya eğitim sektörlerinden ödün vermeden bu harcamaları finanse edebilmek.

Pakistan'ın son resmi verilerine göre 87.4 milyar dolar olarak kaydedilen büyük dış borcu nedeniyle, ulusal bütçenin en büyük payı 29 milyar dolar ile toplam harcamaların neredeyse yüzde 47'sini oluşturan borç servisi tarafından tüketiliyor.

Salı günü açıklanan bütçede Pakistan hükümeti sübvansiyonları azalttı. Bütçe ayrıca vergi tabanını genişletme, muafiyetleri kaldırma ve kamu gelirlerini arttırmak için yeni vergiler getirme planlarını da özetliyor.

Hapisteki eski Başbakan İmran Han'ın muhalefet partisi bütçeyi “halk karşıtı” ve “elitler için hazırlanmış” olarak nitelendirdi.

Muhalefet partisi Pakistan Tehreek-i İnsaf (PTI) Çarşamba günü yaptığı açıklamada, hükümet personelinin maaş zamlarının düşük olması ve ülke ekonomisinin temel dayanağı olan tarımın gerilemesi nedeniyle bütçenin halka gerçek bir rahatlama sağlamadığını belirtti.

Sürdürülebilir Kalkınma Politikası Enstitüsü'nde (SDPI) kıdemli ekonomist olan Sajid Amin Javed, Pakistan'ın bu yıl borçlu olduğu faiz ödemelerindeki düşüş ve sübvansiyonlardaki kesintinin birleşiminin hükümete “bir miktar mali alan” sağladığını söyledi.

Diğerleri ise Pakistan'ın savunma harcamalarının GSYH'ye oranla Güney Asya'nın en yüksek harcaması olmasına rağmen, borçlarını ödemek için para ayırmak zorunda kalması nedeniyle geçmiş on yıllara kıyasla göreceli olarak azaldığını vurguladı.

LUMS'tan Hasanain, Pakistan'ın şu anda GSYİH'nin yüzdesi olarak Singapur (yüzde 2.8), Yunanistan (yüzde 3.1), Polonya (yüzde 4.2) veya ABD (yüzde 3.4) gibi ülkelerden daha az ve Suudi Arabistan (yüzde 7.3), Rusya (yüzde 7.1) veya İsrail'den (yüzde 8.8) neredeyse üç kat daha az harcama yaptığını söyledi.

Ancak Pakistan'ın diğer ülkelerin çoğundan çok daha az vergi topladığına, dolayısıyla savunma harcamalarındaki artışın hükümetin gelirlerinin büyük bir kısmını tüketmeye devam ettiğine dikkat çekti.

“Düşük vergi/GSYİH oranı, Pakistan'da savunma harcamalarının hükümet için dünyadaki diğer birçok ülkeden daha büyük bir yük olduğu anlamına geliyor.”

İstikrar mı dönüşüm mü?

Son birkaç yıl Pakistan ekonomisi için son derece çalkantılı geçti. Dış rezervler 2023 yılında 3 milyar doların altına düşerek 250 milyon nüfuslu ülkeyi temerrüdün eşiğine getirdi.

IMF anlaşmalarının ardından dış rezervler 11 milyar dolara yükseldi.

Benzer şekilde, son iki yılda ABD doları karşısında yüzde 60'tan fazla değer kaybeden Pakistan rupisi de şu anda dolar başına 280 ila 282 rupi arasında istikrar kazanmış durumda.

SDPI'dan Javed, bu göstergelerin Pakistan'ın makroekonomik temellerinin istikrara kavuştuğunu gösterdiğini, ancak kamusal etkinin belirsizliğini koruduğunu söylüyor.

Javed, "Bu, ülkenin gelir, büyüme ve mali açık hedeflerinin tutturulmasını sağlamak için IMF ile istişare içinde yapılan bir istikrar bütçesidir. Ancak genel olarak, en azından şimdilik, köklü bir yapısal değişiklik ya da stratejik değişimin görülmediği geleneksel bir bütçe olmaya devam ediyor" dedi.

Ekonomist Şeyh, bütçenin kapsayıcı veya yoksulun tarafında olan reformlardan yoksun olduğunu ve sağlık ve eğitim gibi sektörlere sınırlı yatırım yapıldığını savundu.

Şeyh, "Bu bütçe IMF kısıtlamaları altında, mali açıdan muhafazakar, vergi ağırlıklı ve kısa vadeli istikrara odaklanmış bir teknokrat bütçesi olarak adlandırılabilir. Makroekonomik istikrarı yeniden sağlamaya, enflasyonu kontrol etmeye ve rezerv oluşturmaya odaklanmıştır" dedi.

Ancak Hasanain, IMF'nin esas olarak ülkelerin istikrara kavuşmasına yardımcı olmakla ilgilendiğini ve uzun vadeli, sürdürülebilir büyümeyi kendi ilgi alanı olarak görmediğini söylüyor.

Hasanain, “Harcamaları kısarak ve faiz dışı bütçe fazlası vererek hükümet gerçekten de iki yıl önce içine düştüğü akut borç krizinden çıkıyor, ancak uzun süredir devam eden yapısal eksiklikleri düzeltmeye yönelik daha büyük proje, bazı sözde hizmetler almasına rağmen, bugüne kadar büyük ölçüde ihmal edildi” dedi.

Kaynak: Mepa News

wp.gif

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.