Gazze'de Hamas karşıtı yeni bir milis güç kuran Ebu Nasira kimdir?

Bu hafta başında Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'ta Hamas karşıtı yeni bir silahlı grup aniden kendini duyurdu.

The New Arab'tan Sally Ibrahim'in haberine göre, Filistin Yönetimi'nin güvenlik servislerinde eski bir subay olan Şevki Ebu Nasira tarafından yönetilen milis grup, birkaç ay önce aynı şehirde kendini ilan eden Husam al Astal grubununkine benzer bir modeli takip ediyor gibi görünüyor.

Sosyal medyada dolaşan bir videoda Ebu Nasira bir grup maskeli gence seslenerek milislerinin kuruluşunu ilan ediyor ve 2007'den beri Gazze'yi yöneten Hamas'la savaşma sözü veriyor.

Katılımcılar silahsız görünüyor ve “Köpeklerin havlaması aslanları korkutmaz” ve “Hamas'a ölüm” gibi sloganlar atıyor. Ebu Nasira'nın Hamas'ın otoritesine meydan okumayı amaçladığı açık.

Grubun Han Yunus'un doğu bölgelerinde, İsrail'in kısmi kontrolü elinde tuttuğu “Sarı Hat” olarak adlandırılan bölgede faaliyet gösterdiği bildiriliyor.

Ebu Nasira sosyal medya platformlarında milislerinin “baskı ve acıları reddederek Hamas'a karşı savaşmaya karar veren” yaklaşık 30 üyesi olduğunu ve Gazze'deki bazı çevreler arasındaki popülaritesinden yararlanarak etkilerini genişletmeyi umduğunu iddia etti.

Ancak Ebu Nasira'nın ailesi bir açıklama yayınlayarak onun eylemlerini reddetti.

“Onun eylemleri bizi hiçbir şekilde temsil etmiyor” diyen aile, “ulusal ilkelere ve Filistin halkının direnişine destek vermeye” devam ettiklerini teyit etti.

Ebu Nasira'nınki gibi bireysel girişimleri Filistin ulusal hedeflerinden ziyade “[İsrail'in] planları” ile uyumlu olarak tanımladılar.

Ebu Nasira kimdir?

Şevki Ebu Nasira, Hamas'ın 2007'de Gazze'de yönetimi devralmadan önce Filistin Yönetimi'nin güvenlik güçlerinde tümgeneral olarak görev yapıyordu.

Nafha hapishanesinden çölün altındaki bir tünelden cesur bir kaçış girişimi de dahil olmak üzere 22 yılını İsrail hapishanelerinde geçirdi.

Filistinli kaynaklara göre Ebu Nasira son zamanlarda Yasir Ebu Şebab ve paralı asker Eşref el Mansi ile bağlantılı bir ağa katıldı ve bu hareket Gazze'de geniş ölçekte kınandı.

Analistler Ebu Nasira'nın eylemlerini, kaos ve sızma ile büyüyen bir ağ içinde silahlı bir cephenin kişisel olarak harekete geçirilmesi olarak tanımlıyor.

Ebu Nasira şu anda Gazze'nin güneyinde Ebu Şebab çetesine bağlı küçük bir çevrenin parçası ve giderek artan sayıda Hamas karşıtı milislere katılıyor. Bunlar arasında Han Yunus'taki Hüsam el Astal grubu, Beyt Lahiye'deki Eşref el Mansi'nin milisleri ve Refah'taki Yaser Ebu Şebab'ın grubu da var.

The New Arab'a konuşan Filistinli uzmanlar, bu durumun istikrarsız bir ortamda nüfuz elde etmeye çalışan gruplar arasında bir “hayatta kalma savaşı” olduğunu söylüyor.

Bölge sakinlerinin endişeleri

Gazze'deki sıradan Filistinliler için, hatta Hamas'a karşı olanlar için bile, milis grupların palazlanması zaten kötü olan yaşam koşullarında endişeyi daha da artırıyor.

Deyr el Belah'ın batısındaki bir kampta yaşayan Halid Ebu Tamim, “Hamas'ın Gazze'deki politikasına, gücüne ve hatta İsrail işgaliyle mücadele şekline karşıyım ama bu tür milisler Hamas'tan ve diğer Filistinli gruplardan daha tehlikeli” dedi.

Ebu Tamim, “Bu milisler İsrail'in Filistin halkına karşı emir ve görevlerini yerine getiriyorlar ve istedikleri herkesi öldürecekler ve bu halkımız için kabul edilemez” dedi.

"İnsanlar için hayat daha da zorlaşacak. Biz güvenlik arıyoruz; başka bir grubun bizi kontrol altına almasını ya da sıradan sivillerle hiçbir ilgisi olmayan çatışmalara sürüklemesini istemiyoruz. Bu durumdan en çok çocuklar ve kadınlar etkileniyor" dedi ve ekledi Ebu Tamim:

"Ne zaman yeni bir grup ortaya çıksa korkumuz artıyor ve güvensizlik hissimiz büyüyor. Yiyecek bir şeyimiz ya da yaşayacak güvenli yerimiz yok denecek kadar az ve bu yeni gruplar her şeyi daha da öngörülemez hale getiriyor."

Gazze kent merkezinde üç çocuk annesi Samar el Hallak da benzer şekilde kuşatma altındaki bölgede yeni silahlı grupların ortaya çıkmasından duyduğu derin endişeyi dile getirdi.

"Buradaki insanlar yeterli yiyecek ya da temiz suyu zar zor bulabiliyor. Günlük hayatımıza müdahale edebilecek yeni gruplara nasıl tahammül edeceğiz?" diyor Hallak.

Endişesi soyut değil; İsrail'in devam eden soykırımının ortasında ihtiyaçları güvence altına almak için verilen sürekli mücadeleye dayanıyor.

“Tek istediğimiz savaşın sona ermesi ve barış içinde yaşama şansına sahip olmak” diye ekledi.

"Her geçen gün yeni bir milis haberi duyuyoruz ve çocuklarımın geleceği için endişem artıyor. Okulda, sokakta ya da evde güvende olacaklar mı?"

Bununla birlikte, konunun hassasiyeti nedeniyle isimlerinin açıklanmasını istemeyen Hamas içindeki kaynaklar, “Hamas, Han Yunus'un doğusunda veya Sarı Hat boyunca faaliyet gösteren herhangi bir silahlı grubu Gazze'nin iç güvenliğine doğrudan bir tehdit olarak görüyor” dedi.

Kaynaklar, "Bu gruplar bağımsız hareket ederek zaten gıda, su ve tıbbi malzeme sıkıntısı çeken mahallelerde kaos oluşturma riski taşıyor. Hareketlerini ve emellerini yakından takip ediyoruz" dedi.

Kaynak, Hamas'ın spesifik operasyonel planlarını açıklamadığını ancak yönetimin tetikte olmaya devam ettiğini de sözlerine ekledi.

Kaynaklar “Önceliğimiz sivillerin güvenliği ve düzenin korunmasıdır” dedi ve ekledi: "Gerektiğinde karşılık vereceğiz, ancak eylemlerimizin tam zamanlaması ve niteliği gizli. Özellikle de aileler bu kadar kötü koşullarda yaşarken gerilimi daha da tırmandırmayı göze alamayız."

Kaynaklar, kontrolsüz milislerin Gazze'yi daha da istikrarsızlaştırabileceği uyarısında bulunarak daha geniş kapsamlı sonuçlara vurgu yaptı.

"Mesele sadece silah ya da toprak değil; mesele kontrol, nüfuz ve zaten büyük baskı altında olan bir nüfusu daha da bölme riski. Hamas bunun farkında ve seçeneklerini dikkatle değerlendiriyor."

Siyasi sonuçlar

Filistinli analistler bu gelişmeleri daha geniş bir istikrarsızlaştırma stratejisinin parçası olarak yorumluyor.

"Küçük silahlı grupların ortaya çıkışı sadece sembolik değil; İsrail'in çeşitli bölgelerde güvenlik güçlerini zayıflatmasının ardından dayattığı kaosu yansıtıyor. Gazze merkezli bir siyasi analist olan Ahed Ferwana, yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze'yi daha fazla kontrol etmek ya da parçalamak için bu grupları kullanmaya çalışabileceğini söyledi.

"Bu durum İsrail'in çeşitli bölgelerde güvenlik güçlerini zayıflatmasının ardından dayattığı kaosu yansıtıyor. İsrail Gazze'yi daha fazla kontrol etmek ya da parçalamak için bu grupları kullanmaya çalışabilir" dedi.

Ferwana Filistinli silahlı grupların son savaşlarda ciddi kayıplar verdiğini ve birçoğunun zayıfladığını vurguladı.

"Bu grupların geleceği büyük ölçüde, grupları silahsızlandırmayı ve yeniden inşayı yönetmeyi amaçlayan uluslararası anlaşmaların uygulanıp uygulanmayacağına bağlı. O zamana kadar milisler çoğalabilir" dedi.

Bir başka Gazze analisti olan Hüsam el Decani ise bu tür silahlı grupları bir tür “ulusal ihanet” olarak tanımlıyor.

El Decani, “Hamas ya da diğer gruplarla daha önceki siyasi anlaşmazlıklarına bakılmaksızın işgalle işbirliği yapan her Filistinli hain olarak görülüyor. İç eleştiri kabul edilebilir bir şeydir, ancak düşmanın gündemiyle uyumlu bir şekilde silahlanmak kabul edilemez” şeklinde konuştu.

El Decani ayrıca Netanyahu hükümetinin Gazze'deki işgali uzatmak, hedefli suikastlar gerçekleştirmek ve silahlı direnişi bastırmak için ABD desteğinden yararlandığını vurguladı.

“Bu durum istikrarsızlığı uzatıyor, yeniden inşayı geciktiriyor ve sivilleri süregelen şiddete maruz bırakıyor” dedi.

Ramallah'ta yaşayan İsmet Mansur'a göre Gazze'deki yeni milislerin uzun vadede başarılı olmaları mümkün değil.

Mansur, “Mevcut koşullar onların yükselişini teşvik ediyor ama Filistin toplumu içinde meşruiyet sağlamıyor” dedi.

Mansur, direnişin İsrail kontrolü altında bile, genellikle küçük hücreler aracılığıyla devam edeceğini vurguladı ve İsrail'in çekilmesi ve uluslararası alanda desteklenen birleşik bir Filistin hükümeti kurulması çağrısında bulundu.

Kaynak: Mepa News