Hamas silah bırakacak mı?

Hamas silah bırakacak mı?

Artan uluslararası baskıya rağmen, Hamas'ın silahlarını bırakma konusundaki tutumu konusundaki belirsizlik devam ediyor ve bu da İsrail'in savaşı yeniden başlatması riskini doğuruyor.

Aseel Mafarjeh | The New Arab | Tercüme: Mepa News

ABD Başkanı Donald Trump geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada Hamas'a İsrail'le varılan Gazze ateşkes anlaşmasına uyması için bir şans tanıyacağını

söyledi

ancak bunu yapmaması halinde örgütün “kökünün kazınacağı” tehdidinde bulundu.

Bu açıklama, Trump'ın bu ayın başlarında her iki tarafın da üzerinde anlaştığı ABD arabuluculuğundaki barış anlaşmasında bir anlaşmazlık noktası olan Hamas'ın silahsızlandırılması konusunda gazetecilere verdiği demeçlerin üzerinden bir hafta geçmeden geldi.

Trump, “Eğer silahsızlanmazlarsa, onları silahsızlandıracağız ve bu hızlı ve belki de şiddetli bir şekilde gerçekleşecek” dedi.

Gazze Medya Ofisi'ne göre ateşkesin başlamasından bu yana İsrail 100'den fazla kişiyi öldürdü ve bunun en ez iki katı kişiyi yaraladı. İsrail ordusu hava saldırılarının Hamas'ın ateşkesi “bariz bir şekilde ihlal etmesi” üzerine başlatıldığını ileri sürerken, Hamas bu iddiayı reddederek İsrail'in savaşı yeniden başlatmak için “çürük bahaneler” uydurduğunu söyledi.

Bu arada gözlemciler, Hamas'ın silahlı gruplar ve aşiret milisleriyle şiddetli çatışmalara girdiği bir güvenlik boşluğunda hangi mekanizma ile silahsızlandırılacağını tartışıyor.

Geçtiğimiz hafta Hamas, İsrail'le işbirliği yaptıkları açıkalanan gözleri bağlı sekiz kişinin halka açık bir şekilde infaz edildiğini gösteren bir video yayınladı.

İngiltere Başbakanı Keir Starmer, 1998'de imzalanan Hayırlı Cuma Anlaşması'yla silah bırakmayı kabul eden Kuzey İrlanda'daki İrlanda Cumhuriyet Ordusu'nun (IRA) silahsızlandırılmasında edindiği deneyime dayanarak, İngiltere'nin Gazze'de Hamas'ın silahsızlandırılmasına yardımcı olma konusunda öncü bir rol üstlenebileceğini söyledi.

Ancak eleştirmenler, 2007'den beri Gazze'nin kontrolünü elinde bulunduran ve kamu hayatının tüm sektörlerini denetleyen Hamas'ın aksine IRA'nın Kuzey İrlanda'yı hiçbir zaman yönetmediğini belirtiyor.

Hamas'ın siyasi büro üyesi Muhammed Nazzal, The New Arab'a verdiği özel röportajda Hamas'ın Gazze Şeridi'nin gerçek bir Filistin diyaloğu çerçevesinde yönetilmesini amaçlayan tüm önerilere açık olduğunu belirtti.

“Herhangi bir siyasi çözüm, dış güçler tarafından dayatılan dikte ya da kararlardan uzak, gerçek bir ulusal uzlaşıya dayanmalıdır” diyen Nazzal, Hamas'ın tüm Filistinli grupları kapsayan bir ulusal ortaklık önerdiğini ve bunun Filistin Yönetimi altında ya da El Fetih ve diğer grupları içeren bir anlaşma yoluyla yönetilebileceğini belirtti.

Nazzal, Hamas'ın, yerle bir olmuş bölgede normale dönüşü sağlayacaksa, Filistin Yönetimi'nin Gazze'yi yönetmesine izin vermeye hazır olduğunu belirtti. Nazzal ayrıca gelecekte Arap, Müslüman ve uluslararası gözetim altında kapsamlı ve adil seçimlerin yapılmasının önemini vurgulayarak hareketin gerçek bir ulusal uzlaşı sağlama arzusunu yansıttı.

Hamas hareketinin silahsızlanma konusundaki tutumu ve ateşkes anlaşmasının “Gazze'de uzun vadeli bir iç güvenlik çözümü” olarak Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) konuşlandırma önerisi ile ilgili olarak Nazzal, bu tür fikirlerin Filistinli gruplarla ciddi bir şekilde tartışılması gerektiğini vurguladı.

Nazzal, “Kapsamlı bir anlaşma olmadan direnişin silahlarını elinden alacak koşulların dayatılmasını reddediyoruz” dedi ve ekledi: “Güvenliği tesis etmeyi amaçlayan bir istikrar gücü ile direnişi silahsızlandırmak için gelen bir güç arasında büyük fark vardır.”

Hamas'ın anlaşmayı engellemeye çalışmadığını da sözlerine ekleyen Nazzal, grubun taahhütlerini yerine getirmeye ve bir sonraki aşamaya hızla geçmeye istekli olduğunu belirtti.

Filistinli düşünce kuruluşu Vision for Political Development'ta siyasi analist olan İsmet Mansur, Hamas'ın silahsızlandırılması talebinin Donald Trump yönetimiyle başlamadığını, İsrail hükümetinin yıllardır benimsediği daha geniş bir stratejinin parçası olduğunu açıkladı.

The New Arab'a konuşan Mansur, “Netanyahu Hamas tehdidini ortadan kaldırmak ve 7 Ekim gibi tarihi anların bir daha asla yaşanmamasını sağlamak istiyor” dedi.

Mansur silahsızlanmanın sadece hukuki bir kavram olmadığına, silahlı gruplar söz konusu olduğunda derin anlamlar taşıdığına dikkat çekti.

Mansur, silahsızlanmayla sonuçlanan siyasi anlaşmalara varan Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ve on yıllardır süren şiddeti sona erdiren halka açık bir kutlamada silahlarını imha eden IRA'nın son durumu gibi birçok küresel deneyime atıfta bulunuyor.

“Ancak Filistin bağlamında” diye bir parantez açan Mansur, “silahlar işgalin varlığına ve direnme hakkına bağlı meşru bir Filistin hakkıdır.” diyor.

Yine de Hamas'ın açık ulusal birlik arayışı ile grubu etkisiz hale getirmeye yönelik uluslararası ve bölgesel baskılar arasındaki uçuruma işaret eden Mansur, Filistin halkının hakları ve güvenliğinin dış baskılara boyun eğmeden garanti altına alınması gerektiğini belirtti.

Ramallah'ta yaşayan siyasi analist Murad Harfuş, Hamas ve Filistinli direniş gruplarının silahsızlandırılmasına yönelik tekrarlanan çağrıları, İsrail'in uluslararası alanda yalnızlaştığı bir dönemde “Filistin halkını zayıflatma” stratejisinin bir yansıması olarak yorumluyor.

Harfuş, “Filistin direnişinin silahsızlandırılmasına yönelik artan uluslararası talepler, Hamas'ın direnme kabiliyetinin azaldığı bir döneme denk geliyor” dedi ve ekledi: “Raporlar hareketin ağır silahlarının çoğunu kaybettiğini gösteriyor.”

Tahminler değişmekle birlikte, İsrail savaşı başlamadan önce Hamas'ın 30.000 kadar savaşçısı olduğu düşünülüyor. Bazı raporlar 9.000 kadar Hamas ve İslami Cihad savaşçısının hayatını kaybettiğini öne sürüyor.

Ancak ABD istihbarat yetkilileri bu yılın başlarında Hamas'ın savaş sırasında 10.000 ila 15.000 yeni savaşçı topladığını belirtti.

“Silahsızlanma talepleri Filistinlilerin haklarını garanti altına alan kapsamlı bir siyasi çerçeve içinde ele alınmalıdır” diyen Harfuş, müzakerelerin daha geniş bir siyasi çözüm bağlamında yürütülmesi çağrısında bulundu.

Filistinlilerin haklarını göz ardı eden herhangi bir anlaşmanın sürdürülebilir olmayacağını sözlerine ekleyen Harfuş, tüm Filistinli grupların müzakere için birleşik bir cephe oluşturması ve dış baskılara boyun eğmemesi gerektiğini vurguladı.

Hamas'ın Batı Şeria'daki lideri Zahir Cabarin, hareketin Filistin halkını korumak için ateşkes anlaşmasını uygulama kararlılığını bir kez daha teyit etti ancak “her türlü uluslararası vesayeti” reddetti.

Filistinlilerin hakları pahasına “normalleşme yoluna” karşı uyarıda bulundu.

Cabarin The New Arab'a verdiği demeçte “El Aksa Tufanı'nın yarattığı bu tarihi anı bir Filistin devleti kurmak için değerlendirmeliyiz” dedi.

Cabarin, “Mevcut koşullar altında Gazze'deki Filistin direnişinin silahsızlandırılması yaygın bir kaosa ve tehlikeli bir boşluğa yol açacaktır” diye ekledi.

"Hamas'ın silahları işgalle ve direnme hakkıyla bağlantılıdır. Bağımsız bir Filistin devleti kurulduğunda bu silahlar Filistin'in ulusal silahlı kuvvetlerine devredilecektir."

Cabarin, Gazze'yi yöneten bir Filistin hükümeti olmadan silahsızlanma talep etmenin kaosa yol açabileceğini, çünkü geçmiş deneyimlerin garantiler olmadan verilen tavizlerin İsrail saldırganlığı için bir davetiye olduğunu gösterdiğini sözlerine ekledi.

“İsrail'in ateşkes anlaşmasını ihlal etmeye devam etmesi, işgalcilerin anlaşmalara bağlı kalmadığını gösteriyor ve bu da güvensizliğe yol açıyor.”

Siyasi analist Eşref Akka, Nazzal'ın açıklamalarının “Hamas içindeki siyasi iflas” durumunu yansıttığına inanıyor ve Arap ve Filistinlilerin Gazze'deki bölünmeleri sona erdirme ve Filistin Yönetimi'ni yeniden kurma konusundaki fikir birliğinin ortasında iç çelişkilere işaret ediyor.

Akka, “Asıl sınav Hamas'ın dış müdahale olmadan Gazze'yi yeniden inşa etme gerekliliklerini yerine getirip getiremeyeceğidir” diyerek hareket içindeki çelişkilerin Trump'a ve bölgesel arabuluculara yapılan çelişkili açıklamalarda açıkça görüldüğünü vurguladı.

“Ulusal birliğin sağlanamaması Gazze'deki insani koşulları daha da kötüleştirebilir” diyen Akka, hareketin önceliklerini net bir şekilde belirlemesi ve Filistin ulusal hareketini parçalayabilecek hamlelerden kaçınması gerektiğini kaydetti.

Kaynak: Mepa News

x.gif

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.