İsrail'in alıkoyduğu Dr. Hüsam Ebu Safiye işkence altında 40 kilo verdi
İsrail'in Gazze Şeridi'nde alıkoyduğu Dr. Hüsam Ebu Safiye'nin durumunun kötüye gittiği ve 40 kilo verdiği bildirildi.
Gazze'deki Kemal Advan Hastanesi'nin müdürü olan Dr. Hüsam Ebu Safiye, geçtiğimiz yılın Aralık ayından bu yana İsrail tarafından alıkonulmuş durumda.
Ebu Safiye'nin durumu her geçen gün kötüye gidiyor.
Ebu Safiye'nin avukatı Gayd Ganim Kasım, birkaç gün önce kendisini ziyaret ettikten sonra açıklamalarda bulundu. Kasım, Ebu Safiye'nin tutsaklığı boyunca 40 kilo verdiğini ifade etti. Önceden yaklaşık 100 kilo olan Ebu Safiye'nin şimdi 60 kiloyu geçmediğini ifade etti.
Kasım, Ebu Safiye'nin aklaşık 30 dakika boyunca göğsünden, yüzünden, başından ve boynundan ciddi şekilde darp edildiğini belirterek, "İşgal yetkilileri kendisine ilaç veya tedavi sağlamayı reddetti ve muayene için uzman bir doktora gitmesine izin verilmedi." dedi.
Dr. Ebu Safiye'nin kalp atışlarında düzensizlik görülmeye başlandığını, sıcak havalara rağmen halen kışlık kıyafet giymeye zorlandığını vurgulayan Kasım açlık, işkence ve tecrit gibi kötü koşulların sürdüğünü kaydetti.
Kasım, Dr. Ebu Safiye'nin güneş ışığı almayan bir yer altı hücresinde tutulduğunu söyledi.
Hüsam Ebu Safiye kimdir?
51 yaşındaki Hüsam Ebu Safiye, 27 Aralık 2024 günü Beyt Lahiye'daki Kemal Advan Hastanesi'ne baskın düzenleyen İsrail güçleri tarafından alıkonuldu.
Dünya Sağlık Örgütü, İsrail ordusunun onlarca sağlık personeli ve hastayı zorla dışarı çıkardığı baskından sonra Ebu Safiye ile irtibatını kaybettiğini açıkladı.
Gazze'deki Sağlık Bakanlığı Genel Müdürü Münir el Burş, Ebu Safiye'nin İsrail güçleri tarafından cop ve sopalarla ciddi şekilde darp edildiğini, soyunmaya ve mahkum kıyafetleri giymeye zorlandığını söyledi.
Ebu Safiye, Gazze'de soykırım uygulayan İsrail güçleri tarafından son birkaç ay içinde ikinci kez gözaltına alındı.
İsrail ordusu Gazze'deki hastanede sağlık görevlilerini yakarak katletti
Pediatri uzmanı olan Ebu Safiye, Gazze'nin sağlık sisteminin önde gelen isimlerinden biri. Pediatri ve neonatoloji alanında yüksek lisans derecesine sahip.
Ebu İlyas lakabıyla da bilinen Ebu Safiye, 21 Kasım 1973'te Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cebaliye mülteci kampında doğdu. Ailesi 1948 yılında Askalan bölgesindeki bir Filistin kasabası olan Hamame'den göç ettirilmişti.
Ebu Safiye, İsrail ordusunun 5 Ekim'de Gazze Şeridi'nin kuzeyine yıkıcı bir abluka uygulamasının ardından İsrail'in Kemal Advan Hastanesi'ni terk etmesi yönündeki çok sayıda emri reddetti. Kuşatma sırasında İsrail bölgedeki Filistinlilere gıda ve su tedarikini keserken, hava saldırıları ve bombardımanlar düzenleyerek yüzlerce sivilin ölümüne neden oldu.
Kuşatmanın bölgedeki hastaneler üzerinde de yıkıcı bir etkisi oldu. Ebu Safiye, İsrail güçleri Ekim ayı sonunda tesise baskın düzenleyip 44 personeli gözaltına aldığında kısa süreliğine tutuklanıp serbest bırakıldı. Böylece geride kalan onlarca yaralıya bakmak için yalnızca o ve bir avuç sağlık çalışanı kaldı.
Aynı operasyon sırasında İsrail güçleri Ebu Safiye'nin oğlu İbrahim'i hastanenin kapısında bir insansız hava aracı saldırısıyla öldürdü. Hastane avlusunda oğlu için cenaze namazı kıldıran doktor, İsrail ordusunu hastaneden ayrılmayı reddettiği için oğlunu cezalandırmak amacıyla öldürmekle suçladı.
İsrail saldırısında oğlunu kaybeden Gazzeli doktor: Çocuklarımızı hastane bahçesine gömüyoruz
Kuşatmaya rağmen, Ebu Safiye gibi birkaç doktor ve küçük bir hemşire grubundan oluşan sağlık ekibi, İsrail ordusunun defalarca verdiği hastaneyi terk etme emrini reddederek hastanede kaldı.
Ebu Safiye hastanede kalarak dünyayı İsrail'in neredeyse her gün gerçekleştirdiği saldırılardan haberdar etti, video açıklamaları yayınladı ve saldırıların sona erdirilmesi için uluslararası müdahale çağrısında bulundu.
Ebu Safiye 23 Kasım'da ameliyathaneden çıkarken İsrail'in insansız hava aracıyla düzenlediği saldırıda şarapnel parçalarıyla yaralandı. Kalçasında altı şarapnel yarası oluştu ve bu da damarlarında ve arterlerinde yırtılmalara neden oldu. Ancak işine devam etti:
"Bu bizi durdurmayacak. İş yerimde yaralandım ve bu bir onurdur. Benim kanım, meslektaşlarımın ya da hizmet verdiğimiz insanların kanından daha değerli değil. İyileşir iyileşmez hastalarımın yanına döneceğim."
Kaynak: Mepa News