İsrail'in Filistin'i bölme planı ne?
"İsrail, uzun süredir Batı Şeria'daki Filistin Yönetimi'ni zayıflatmaya çalışırken, Gazze'deki en önemli savaş hedeflerinden biri Hamas'ı ortadan kaldırmak."
Muhammed Süleyman | New Arab | Tercüme: Mepa News
Gazze'de kitlesel açlık yayılırken ve savaşın veya askeri işgalin sonu görünmezken, İsrail'in Batı Şeria ve Gazze'de kamu işlerinin aşiret yönetimi altına alınması yönündeki yenilenen çabaları, Filistin devletinin kurulmasını engellemek için çaresiz bir girişim olarak nitelendiriliyor.
Bu stratejinin en son örneği, Temmuz ayı başında Şeyh Vadih el Caberi önderliğindeki beş önde gelen El Halil aşiret şeyhinin İsrail Ekonomi Bakanı Nir Barkat'a bir mektup göndererek Filistin Yönetimi'nden ayrılmayı ve İsrail'i Yahudi ulus devleti olarak tanıyan bir "El Halil Emirliği" kurmayı önermesiyle ortaya çıktı.
İsrail, uzun süredir Batı Şeria'daki Filistin Yönetimi'ni zayıflatmaya çalışırken, Gazze'deki en önemli savaş hedeflerinden biri Hamas'ı ortadan kaldırmak.
18 aydan fazla süren soykırımcı askeri harekatın ardından, Gazze'de ortaya çıkan hükümet ve siyasi boşluk, İsrail'in askeri ve siyasi hedeflerine ulaşmak için sahada faaliyet gösteren, İsrail destekli silahlı milislerin ortaya çıkmasını kolaylaştıran bir ortam oluşturdu.
Filistin birliğinin parçalanması
Kudüs İsrail Araştırmaları Merkezi direktörü İmad Ebu Avad, The New Arab'a verdiği demeçte, İsrail'in temel motivasyonunun "Filistin davasının siyasi boyutunu ortadan kaldırmak" ve bunun yerine "Filistinlilerin günlük ihtiyaçlarını karşılarken onları İsrail'e bağlayan bir ekonomik ve bölgesel çerçeve oluşturmak olduğunu" söyledi.
Ebu Avad, bu ekonomik bağımlılık modelinin "zaten parçalanmış olanı parçalamak ve bölünmeyi meşrulaştırmak" gibi daha geniş bir stratejiye hizmet ettiğini ekledi.
"İsrail, Batı Şeria'nın ayrı kantonlara bölünmesini ve her bir kantonun ayrı ayrı yönetilmesini istiyor. Bu kantonlarda aşiretler, birleşik bir Filistin siyasi yapısı yerine, her şehri denetleyen İsrail sivil idaresi ile etkileşim halinde olacak" diye açıkladı.
Siyasi yazar ve analist Said Ebu Rahme da bu değerlendirmeyi paylaşıyor. Ebu Rahme New Arab'a verdiği demeçte, bu stratejinin amacının "İsrail'in kontrolünü güçlendirirken, kapsamlı bir ulusal projeyi zayıflatacak, resmi Filistin kurumlarına alternatif bir halk hareketi ortaya çıkarmak" olduğunu söyledi.
Bu, Şeyh Caberi'nin 1000 El Halil sakini için çalışma izni dahil olmak üzere acil ekonomik faydalar önerdiği El Halil önerisinde açıkça görülüyor.
Öneri, Caberi'nin şu sözleriyle, Filistin devletini açıkça reddediyor: "Bin sene geçse bile bir Filistin devleti olmayacak 7 Ekim'den sonra İsrail bunu vermeyecek."
İsrail ile normalleşme talep eden Filistinli kanaat önderleri kim?
Başarısız sömürge politikalarının yankıları
Ancak, mevcut aşiret yönetimi önerisi, yenilikçi bir politika olmaktan çok, başarısız sömürge stratejilerinin yeniden canlanması niteliğinde.
Ebu Rahme, "İsrail, 70'li ve 80'li yıllarda Köy Birlikleri projesinde benzer taktikler kullanarak, Filistin Kurtuluş Örgütü'nü marjinalleştirmek için yerel aşiretlere bel bağladı" dedi.
80'li yılların başında aktif olan Köy Birlikleri, Filistin milliyetçiliğini zayıflatmak için aşiret yapılarına dayanan, İsrail destekli kırsal yönetim örgütleriydi.
Silah, finansman ve idari ayrıcalıklar dahil olmak üzere İsrail'in desteğine rağmen, bu birlikler Filistin halkı tarafından sahte ve iş birlikçi olarak görüldü ve on yıl içinde dağıldı.
Ebu Rahme şu ifadeleri kullandı:
"Gördüğümüz şey, modern araçlarla geri getirilmiş sömürge politikasıdır. Bu, Filistin'in sosyal dokusuna sızmak ve geleneksel temsil yapılarını yıkmak için tasarlanmış Köy Birlikleri'nin güncellenmiş bir versiyonudur."
Bu stratejik hedeflere rağmen, uzmanlar uygulamanın önündeki önemli engelleri belirliyor. Ebu Avad, işgal altında günlük yaşamı "bazı tüccarların yaptığı gibi halkına hizmet etmek adına" kolaylaştıran meşru aşiret ara buluculuğu ile, "Filistinlilere karşı silahlanmayı içeren açık iş birliği" olarak tanımladığı Yasir Ebu Şebab meselesi gibi açık iş birliği arasında ayrım yapıyor.
Ebu Avad, Gazze'nin Terabin Bedevi kabilesinden olan, Hamas hapishanesinden Gazze savaşı sırasında kaçan ve ardından İsrail güçleriyle iş birliğine başlayan, hüküm giymiş uyuşturucu kaçakçısı ve çete lideri Yasir Ebu Şebab'ı kastediyor.
Başbakan Benjamin Netanyahu, insani yardımı yağmalamak ve İsrail adına istihbarat operasyonları yürütmekle suçlanan, Rafah'ın doğusunda faaliyet gösteren 300 kişilik Ebu Şebab'ın grubu da dahil olmak üzere, Hamas karşıtı milisleri silahlandırdığını itiraf etmişti.
Gazze'deki Ebu Şebab grubu İsrail ile koordinasyon içinde olduğunu kabul etti
Ebu Avad, "Kabileci yaklaşım stratejik olarak başarılı olamayacak ve halkın kabulünü kazanamayacak, ancak yer yer farklılıklarla taktiksel olarak varlığını sürdürebilir" diyerek, potansiyel sınırlı başarının Filistin Yönetimi'nin zayıflamış durumu ve kısıtlı toprak kontrolünden kaynaklandığını belirtti.
Filistin Arap Araştırma ve Çalışma Merkezi direktörü Sair Ebu Ativi, The New Arab'a verdiği demeçte, bu yaklaşımın başarısızlığının kaçınılmaz olduğunu, çünkü "Filistinlilerin bu tür milislerin ulusal projeyi yok etmeyi amaçlayan işgal gündemine hizmet ettiğinin yaygın olarak farkında olduğunu" söyledi.
Gazze: Aşiret yönetiminin test alanı
Aşiret yönetimi modeli, Batı Şeria'daki uygulamaların ötesine geçerek Gazze'nin çatışma sonrası yeniden inşasını da kapsıyor. Ebu Rahme, "savaşın başında işgal, bazı kabileleri ve köy muhtarlarını yardım almak için kullanmaya çalıştı, ancak köy muhtarları İsrail ile iş birliği yapmakla suçlanmaktan korktukları için bu girişim başarısız oldu" diye açıklıyor.
Ancak ilk başarısızlıklara rağmen, bu girişimlerin devam edeceği konusunda uyarıyor.
The New Arab'a verdiği demeçte şunları söylüyor:
"İsrail, mevcut partilerle siyasi düzenlemeler yapmayı başaramazsa, özellikle savaş sonrası dönemde, Gazze'de sosyal veya kabile liderlerini yardım veya gerginliği azaltma bahanesiyle iletişim kurmaya zorlamaya devam edecek."
Gazze'de yardım sağlamak için kabile ve köy başkanlarını kullanmak, bu projenin insani yardım kisvesi altında ön hazırlığı olabilir.
Filistin Arap Araştırma ve Çalışma Merkezi direktörü Ebu Ativi, "Filistinliler milislerin genişlemesini desteklemeyecekler çünkü bunları özgürlük mücadelesine ve çatışmaya zarar vermek için tasarlanmış sömürgeci projeler olarak görüyorlar" diye vurguladı.
Halkın bu grupları reddi, kabile ve aile düzeyine kadar uzanıyor. Ebu Şebab'ın kendi Terabin aşireti, İsrail'i desteklediği için kendisini reddederken, Batı Şeria'daki çok sayıda aile, İsrail girişimleriyle iş birliği yapan akrabalarını kınayan açıklamalar yayınladı.
Ebu Ativi, El Halil aşiret şeyhlerinin önerisi içinde bile, bu girişimin geniş bir kabile konsensüsünü değil, bireysel liderleri temsil ettiğini belirterek girişimi eleştiriler olduğunu savundu.
Her iki Filistinli analist de, İsrail'in stratejilerine karşı koymak için Filistin içinde reform yapılması gerektiği konusunda hemfikir.
Ebu Avad, The New Arab'a verdiği demeçte, "Bu önerilere karşı koymak, Filistin Yönetimi'nin kendi kendini reformuyla, ardından daha geniş bir fraksiyonlar arası birlik ve kaybolan ulusal uyumun yeniden sağlanmasıyla başlar" dedi.
İsrail Ekonomi Bakanı Nir Barkat'ın Şubat ayından bu yana El Halil aşiret şeyhleriyle ondan fazla toplantı yaptığı bildiriliyor. Bu, İsrail'in Filistin ulusal kurumlarına alternatifler oluşturmak için yatırımlarını sürdürdüğünü gösteriyor.
Ebu Ativi, Filistinlilerin bu girişimlere, bu tür milislere katılan herkesi aşiret düzeyinde ve ulusal düzeyde derhal kınayarak yanıt vermesi gerektiğini söyledi. Aynı zamanda, halkı koruyacak ve İsrail'in sömürü girişimlerini önleyecek ulusal bir konsensüs oluşturulması gerektiğini de ekledi.
