Wassim Nasr

Wassim Nasr

Kuzey ve Batı Afrika'da El Kaide'nin geleceği

Kuzey ve Batı Afrika'da El Kaide'nin geleceği

Yeni emirinin liderliği altında, El Kaide'nin Kuzey Afrika kolunun yerel cihadi gruplarla çalışmaya devam etmesi ve bölge güvenliğine meydan okumayı sürdürmesi muhtemel.

Kasım ayı sonunda, İslami Mağrip El Kaidesi (İMEK) lideri Abdulmakil Drukdel'in Fransız güçlerinin saldırısında ölmesinden 5 ay sonra, grup yeni emir olarak Ebu Ubeyde Yusuf el Anebi'yi açıkladı. 

Anebi, İMEK'in son zamanlardaki gelişim sürecinin arkasındaki isim. El Kaide ulusal sınırları ve bayrakları kabul etmezken, İMEK son zamanlarda artan bir şekilde kendisini Cezayir ve Mali'nin dinamiklerine dahil etti. Grubun liderleri ulusal bayraklar önünde görüldü ve yerel ülküleri açıkça tasvip eden açıklamalarda bulundular. Anebi'nin militan grubun liderliğine yükselmesi, yüksek ihtimalle, yeniden güçlenme sürecine katkıda bulunan bu esnekliklerinin devamı anlamına gelecek. Yalnızca Cezayir ve Mali'de değil, Batı Afrika'daki diğer bölgelerde de.

İMEK'in açıklaması

Anebi'nin liderliğinin açıklanması, Al Andalus'un yayınında eski çekim görüntülerle beraber ilan edildi. Video, Drukdel ve onunle beraber ölen üç diğer cihadi için uzun bir taziye ile başlıyordu. Ölenler arasında, birçok cihadi grubu İMEK'in sancağı altında Mali'de ve Sahel'de faaliyet göstermek üzere bir araya toplayan grubun, Cemaat Nusret el İslam vel Müslimin'in (CNİM) medya şefi de vardı.

Video, Drukdel'in son günlerinden de bahsediyordu: "Ebu Musab, onlarla barış ve savaş zamanında beraber zaman geçirdikten sonra, CNİM'deki kardeşleri ve askerleri arasında can verdi." Bu Drukdel'in Kuzey Mali'de, Cezayir'deki sığınağından uzakta geçirdiği zamanın uzunluğuna dair bir belirti. Ayrıca bölgedeki yerel dinamiklere olan şahsi dahlini de vurgulayan bir durum. 

Videoda aynı zamanda Drukdel'in öldürüldüğü saldırıda ölen diğer cihadilere de hususen değiniliyordu. Orta Mali'den etnik bir Dogon olan Ebu Abdulkerim, tanınmış bir vaiz ve din alimiydi. Videoda Dogon'lardan bahsedilmesi, Sahel bölgesinde cihat yanlısı grupların ulaştığı kitleyi de gösteriyor. CNİM mensuplarının çoğunu oluşturan etnik Arap, Tuareg ve Fulani topluluklarından daha öteye geçilmiş vaziyette. İMEK'in bu grupları kendine katması, ona komşu ülkelere ulaşabileceği daha geniş ir coğrafi kapsam katıyor.

Bu uzun takdimin ardından, Drukdel'in övülmesine geçilmeden, El Anebi'nin yeni emir olarak açıklanması 45 saniyeden daha uzun sürmüyor. Bu tanıtımın kısa sürmesi, bazı yanlış anlaşılmalara konu olabilir. Gözlemciler bu beyanın kısalığını, yeni liderin zayıflığının veya ilgisizliğinin bir delili olarak algılayabilir. Fakat bu çıkarım, cihat yanlılarının eski taziye videolarını gözardı eden bir tutum olur. Bu videolar, özellikle kısa ve gösterişsiz olan yeni lider açıklamalarına kıyasla uzun ve gösterişli olma eğilimindedir. 

Fransız saldırısından kurtulan tek kişi, sürücü Boubacar Diallo (diğer adıyla Ebu Bekir el Fulani). Onun ismi, serbest bırakılan rehineler Soumaïla Cissé ve Sophie Pétronin karşılığında, CNİM'in serbest bırakılmasını istediği esirlerin elle yazılmış listesinde yer alıyordu. Bu liste gösteriyor ki Diallo, Mali istihbarat servisleri tarafından tutuklanmış bulunuyordu. (Yazar onun serbest bırakıldığını doğrulamıştı.) Diallo'nun İMEK liderinin ve CNİM medya şefinin bulunduğu aracı sürmesi ve CNİM'in esir takası listesinde olması, CNİM ile İMEK arasındaki sıkı organizasyonel bağı ve tabiiyeti gösteriyor. Dahası, Fransız istihbaratına göre, Drukdel Şubat 2020'de Orta Mali'de CNİM liderleri İyad Ag Ghali ve Hamadoun Kouffa ile stratejik bir görüşme gerçekleştirmişti. Fransız istihbaratı bir kaynağın, toplantının videosunu çektiğini söylüyor. Fakat bu görüntü, Fransız güçleri tarafından, Drukdel ve CNİM medya ofisi şefi öldürüldükten sonra elde edilmiş de olabilir. 

Anebi'nin lider seçilmesi şüphesiz dikkatli bir şekilde düşünülmüş ve planlanmış bir tercih. Yazar, bir İMEK kaynağına Drukdel'in ölümünün ardından neden bir halefin seçimlediğini sordu. Cevap kısaydı ama anlamlıydı: "Bu meseleler zaman alır. İç meseleleri ayarlamak ve diğer El Kaide bağlıları ile kontak kurmak gibi." Bu protokolün sebebinin, Drukdel'in en uzun süredir bir El Kaide yapılanmasının liderliğini yürüten kişi olmasına dair saygı olduğunu düşünebiliriz.

Anebi'nin arka planı

Interpol'deki dosyasına göre 1969 yılında Yazid M'barek ismiyle, Cezayir'in doğusundaki sahil kasabası Annabe'de doğdu. ABD ve Avrupalı yetkililerce 2015'te terörist ilan edilmesine rağmen, İMEK Anebi'nin 1992 veya 1993'te "cihada katıldığını" söylüyor.

Bu erken yıllarda Afganistan'ı ziyaret etmiş veya Afgan cihadına katılmış olması pek muhtemel değil. Bunun yerine kendi bölgesindeki Silahlı İslami Cemaat (GIA) çevresinde kümelenen küçük, yerel gruplardan birine katılmış olması ihtimal dahilinde. Bu grup, 1994'te Air France'ın bir uçağının kaçırılması ve 1995'te Fransa'da Saint Michel tren istasyonunun bombalanması gibi birçok saldırıdan sorumluydu.

GIA aynı zamanda "Kara On Yıl" döneminin, Cezayir hükümeti ve İslami direniş arasında devam eden 10 yıllık vahşi iç savaşın en aktif gruplarından biriydi. Bu savaş, militan grupların Cezayir hükümetiyle, 1999 af kanunu ile doruğa ulaşan bazı anlaşmalar imzalamasıyla sona erdi. Ancak bazı gruplar "saflarını temizlemeyi" ve savaşa devam etmeyi tercih etti. Bu tercih, 1998 yılında Davet ve Savaş İçin Selefi Cemaat (GSPC) adlı grubun GIA'den ayrılmasıyla sonuçlandı.

10 yıldan kısa bir süre sonra, bu grup El Kaide'ye bağlandı ve kendisini İslami Mağrip El Kaidesi (İMEK) olarak adlandırdı. 2007 yılında bu bağlılık açıklamasını yapan kişi Anebi'ydi. Üç yıl sonra, 2010'da, Anebi İMEK'in Ayan Meclisi (şura meclisi niteliğinde bir üst heyet-mütercimin notu) lideri idi. Bu heyet İMEK liderliğine yardımcı olan ve danışmanlık eden en üst meclis. Bundan üç yıl sonra ise, Fransa'nın Mali'ye askeri müdahalesi sonrasında Fransa'ya karşı cihat çağrısında bulunuyordu.

Anebi liderliğinde İMEK'in geleceği 

2019'un başlarında, yazar Anebi'ye 12 soru gönderdi, Anebi bu soruları 52 dakikalık bir ses kaydı derlemesiyle yanıtladı. Bu, üst düzey bir El Kaide temsilcisinin Batı medyasının sorularını yanıtladığı nadir olaylardan biriydi. Durum, Anebi'nin kendisini operasyonel bir komutandan ziyade siyasi bir şahıs olarak resmettiğinin kanıtıydı.

İlk iki soru Şubat 2019'da başlayan Cezayir protesto hareketleriyle ilgiliydi. Anebi sürenin çoğunu bu iki soruyu yanıtlamaya ayırdı. Protestoların, İMEK'in askeri mücadelesinin tabii bir devamı olduğunu belirtti. Bu, El Kaide'nin Mısır ve Tunus'ta olduğu gibi halk ayaklanmalarına olan desteğiyle uyumluydu. İMEK de protestolar başladıktan sonra, bu ayaklanmayı baltalamamak için, Cezayir'deki saldırılarını durdurmuştu. 

Önemli bir biçimde, Anebi liderliğinde İMEK'in yaptığı ilk açıklama 17 Ocak tarihinde yayınlandı ve açıklamada "halk gösterileri ve sivil faaliyetler gibi barışçıl cihadı ve askeri cihadı sürdürmenin gerekliliği" belirtiliyordu. Bir İMEK kaynağına göre, "Şimilik İMEK Cezayir devlet yapılanmasına karşı askeri faaliyetlere devam etme çağrısında bulunmuyordu. Aksi takdirde bu açıkça beyanatta yazılmış olurdu." 

Anebi yüksek ihtimalle Drukdel'i, İMEK'in Sahel bölgesindeki hamleleri özelinde, güçlü bir biçimde etkilemişti. Özellikle grubun 2012 yılında, Kuzey Mali'deki yerel halkı, şeriatın 'acımasız' bir biçimde uygulanmasından korumaya dair yayınladığı direktifler konusunda. Bu duruş, El Kaide'nin merkezi yönetiminin bazen Drukdel'i çok fazla taviz vermekle eleştirmesine sebebiyet vermişti.

Ancak grubun, kendisini yerel Mali siyasetine entegre etme stratejisi meyvelerini vermiş gibi görünüyor. Ag Ghali'nin 2017 yılında CNİM'in lideri olması da bunun bir ispatı. Bir cihadi olmadan önce Ag Ghali, Kuzey Mali'de saygın bir siyasi şahıs ve Tuareg bağımsızlık savunucusu idi. Onu kendilerinden biri olarak gören yerel halkın saygısını kazandı ve onun varlığı CNİM'e (ve de İMEK'e) kendisini yerel Mali dinamiklerine entegre etme konusunda yardımcı oldu. Ayrıca bölgedeki IŞİD militanlarına karşı devam eden savaşta da avantaj sağladı. (Bu bağlamda, Ag Ghali'nin Drukdel'in ölümünden sonra İMEK'in lideri olabileceğine dair spekülasyonlar bulunuyordu. Fakat İMEK, CNİM'in ve başında yerel bir şahsiyet olmasının ehemmiyetini anlamıştı.)

Yazarın sorularına verdiği yanıtlarda Anebi, CNİM ve İMEK arasındaki dinamiklere dair de bilgi verdi: "CNİM, İMEK'in bir parçasıdır, o da El Kaide’nin küresel organizasyonunun bir parçasıdır. (...) El Kaide düşmanca bir gerçekliğe adapte olmak zorunda kalmış ve esnek idare yöntemini benimsemiştir. Bu şekilde kendisini genel hedefi ve cihadi faaliyetlerin stratejisini tanımlamayla sınırlamıştır. Sahadaki taktik işlerin detayları ise gruplara bırakılmıştır. Detayları bu grupların kendileri planlar ve icra ederler. İslami Mağrip’teki kolumuzun da bölgedeki ülkelerde uyguladığı prensip aynı prensiptir." Bu operasyonel seviyede de görülebilir. Gerçek şu ki Anebi yazarın sorularını yanıtlamadan önce CNİM ile de istişare etmiştir, bu da liderlik düzeyinde açık bir istişare süreci olduğunu göstermektedir. 

Anebi grubun Mali'deki faaliyetleri hakkında şunları söyledi: "(CNİM üzerinden) Fransa'ya, onun yerel ve bölgesel müttefiklerine karşı bir savaş. Bu sebeple, kendi ülkelerinde de bizim ülkelerimizde de bunlar meşru birer hedeftir." İMEK'in tarafsız olan kesimlerden ise uzak duracağını belirtti: "Amaçlarımız açık, mütecaviz işgalcilere karşı savaşmak semavi ve beşeri tüm kanunlara göre meşrudur. Tarafsız kalan kesimlere ise el sürülmeyecektir." Bu açıklama El Kaide'nin kendisi ile ilginç bir çelişki barındırıyor. El Kaide lideri 2017 yılında meşhur bir çağrıda şunu söylemişti: "Abidjan'dan Fildişi Sahili'ne, Burkina Faso'daki Ouagadougou'dan Fas'taki Atlas Dağları'na ve Moritanya'ya kadar cihad." Örneğin Moritanya, İMEK ile kanalları açık tutuyor ve bunun karşılığında İMEK, G5 Sahel'in parçası olmasına rağmen Şubat 2011'den bu yana Moritanya'ya saldırmıyor. Öte yandan, Burkina Faso, buna benzer iletişim kanallarının çökmesiyle hedef haline geldi ve kuzey sınırında kontrolü kaybetti. Mali gibi şimdi Burkina Faso da cihat yanlısı gruplarla müzakerelere açık hale geldi. 

Siyasi bir tehdit olarak CNİM/İMEK

2020'nin ortasından bu yana Fransız güçleri Mali'deki odaklarını, IŞİD'den CNİM'e çevirmiş durumda. Drukdel'in ölümü bunun en üst profilden bir örneği. Drukdel'in ölümünü, Kasım ayında CNİM liderlerinden Ba Ag Moussa'nın öldürülmesi izledi. Moussa Ag Ghali'nin yardımcısıydı.

Fransa'nın saldırı harekatı CNİM'in Mali-Burkina Faso-Nijer sınırındaki hakimiyetini zayıflattı. Bu da IŞİD'in geri döndüğü bir saldırı sürecine sebebiyet verdi. Süreç, Aralık ayında CNİM'in bir saha komutanının ölümüyle ve iki militan grup arasında kanlı bir çatışma dönemiyle sonuçlandı. CNİM bu çatışmada ikinci kez üstün gelen taraf olsa da, IŞİD'den ve Fransız güçlerinden gördüğü baskının birleşmesi, insan güçlerinin azalmasına neden oldu.

CNİM'in (ve dolayısıyla da İMEK'in) yerel Mali dinamiklerine kendisini entegre etmesi gerçeğini, Fransa da bu grupları hedef alırken hesaba kattı. Yerel halk, IŞİD ile CNİM arasındaki çatışmaların ortasında kaldı ve artan bir biçimde, iki güç arasında taraf seçmeye zorlandı. Ki tüm taraflar insan hakları ihlalleri gerçekleştiriyordu. IŞİD yerel olarak kabul görmüyordu ve siyasi tecrübesi de bulunmuyordu. CNİM'in devam eden hakimiyeti ve hükümet güçleri, milisler ve artık Orta Mali'deki IŞİD arasındaki korku dengesi, CNİM'i daha tercihe şayan bir seçenek kılıyordu. Fransa'nın, IŞİD ile CNİM arasındaki müzakerelerde yer alan üst düzey isimleri hedef alması, müzakereleri baltaladı. Bu durum, Sahel'de militan gruplar arasındaki çatışmanın şiddetlenmesine katkı sağladı. 

Bu strateji Mali yetkililerine müzakere masasında avantaj verse de, yerel cihadi şahsıların Fransız güçlerince öldürülmesi, yerel halk nezdinde hükümetin otoritesini de sarsıyordu. Mali'de CNİM ve İMEK'in artan etkinliği Fransa'nın da çabalarını artırmasına yol açtı. Fakat Fransız stratejisi, Kuzey Mali'de IŞİD yerine CNİM'i tercih eden yerel halk gözünde kendilerini olumsuz duruma soktu. Mali cezaevlerinden son dönemde serbest bırakılan cihat yanlıları ve elde edilen fidye paraları, Fransa'ya yönelik saldırıların lojistik ve insan kaynağının sürdürülebilirliğini açıklıyor. 28 Aralık ile 2 Ocak arasında Sahel bölgesindeki saldırılarda 5 Fransız askeri ölürken 6'sı da yaralandı. Aynı zamanda Kidal'deki Fransız devriyelerini hedef alan silahlı saldırılar gerçekleştirildi. Fransız ordusu ve yetkilileri, Fransa'nın teröristlerle müzakere etmeyeceğini söylemeye devam etti. Ancak son süreçte, yerel taraflarca sürdürülen müzakerelere engel olmayacaklarını ortaya koydular. 

CNİM süreğen ve dayanıklı bir siyasi tehdit ve güvenlik tehdidi olarak değerlendirilirken; IŞİD ise siyasi tecrübeden yoksun, yerel halkça kabul edilmeyen, Sahel'de istikrarlı bir lojistik desteği olmayan bir güvenlik tehdidi olarak görülüyor. Bu Nijer'de yavaş yavaş değişirken, sınır hattındaki bazı topluluklar yerel sorunlarda IŞİD'in yardımını alıyor, bu da bölgede kanlı bir "çatışma çözümü" sürecine yol açıyor. 

Sonuç 

Anebi'nin İMEK'in liderliğine gelmesi, kendisini yerel dinamiklere entegre etme çabalarının bir tasdiki. Grubun liderleri ulusal bayraklar önünde konuşmalar yapıyor -ki bu nadir bir durum ve İMEK'in ulusal bayrakları veya sınırları kabul ettiğini göstermiyor- ve yerel amaçları açıkça onaylıyor. Bu grubun, Mali'deki Müslümanlara hitap etme konusundaki stratejilerini test etmeye yönelik açık çabasının bir parçası, ve işe yarıyor gibi görünüyor. Bugün, Mali halkının ekseriyeti CNİM ile müzakereleri onaylıyor. Grup 14 Ocak'taki açıklamasında Fransa ile savaşlarının Mali ve Sahel ile sınırlı olduğunu belirtti. Fransa'nın Mali'ye müdahalesinden önce de sonra da hiçbir Malilinin Fransa'ya kendi topraklarında saldırmadığını ifade etti. Fransız halkına da, grubun hiçbir zaman Fransa'nın yönetimini veya hayat tarzını değiştirmeye çalışmadığını söyleyerek, yönetimlerine Fransa'nın Mali'den çıkması için baskı yapmaya çağırdı. 

İMEK'in şahsi ve etnik sorunları atlatarak birçok ayı yerel grubu CNİM bayrağı altında birleştirmesi, kendisine esneklik ve askeri baskıya karşı direngenlik kattı. Bu strateji El Kaide'nin merkezi yapılanmasının övgüsünü kazandı. -Aynı yapılanma on sene önce Drukdel'in fazla taviz verdiğini ifade ederek onu eleştiriyordu.- Bitmek bilmeyen savaşlardan, öngörülebilir siyasi amaçlara yönelik bir değişime şahitlik ediyoruz. Bunun amacı Somali, Yemen ve hatta Suriye'deki hatalı yönetim tecrübelerini tekrarlamaktan kaçınabilmek. Grup odağını, hayatta kalabilmek için Cezayir'den uzaklaştırdıktan sonra genişlemeye başladı ve şu an Batı Afrika'da bir oyuncu olarak görülebilirler. Bu değişim Anebi etkisindeki Drukdel ile meydana geldi ve muhtemelen Anebi İMEK'in lideri iken de devam edecek.


Wassim Nasr'ın Newlines Institute'da yayınlanan değerlendirmesi Mepa News okurları için tercüme edilmiştir.

Değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı toplam 10826 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
Wassim Nasr Arşivi