Nesiller boyu süren dram: Rohingya mülteciler hayata tutunmaya çalışıyor

Nesiller boyu süren dram: Rohingya mülteciler hayata tutunmaya çalışıyor

Myanmar ordusu ve Budist çetelerin saldırıları sebebiyle topraklarından kaçan Rohingyaların hayata tutunma çabaları devam ediyor.

Gül Zahar, 4 ayrı nesilden oluşan ailenin en büyüğü ve kırk yıl süren çilenin sahibi. 90'lı yaşlarda bir Rohingya mülteci olan Zahar, Myanmar'dan hayatının üç ayrı döneminde kaçmak zorunda kalmış: 1978'de, daha sonra 1991'de ve son olarak 2017'de.

40 yıldır süren dram

Kendi neslinden olan birçok Rohingya gibi Gül de tam olarak kaç yaşında olduğunu bilmiyor. İlerlemiş yaşından dolayı her şeyi hatırlayamıyor olsa da Gül Zahar, on yıllar boyunca ailesinin Myanmar ordusu ve Budist çetelerin elinden çektiklerini tam anlamıyla unutamıyor.

Şimdilerde ev olarak adlandırdığı derme çatma kulübede Gül oldukça dikkatli, yumuşak ve yavaşça konuşuyor:

"Bizi dövdüler, kaçırdılar, tutukladılar. Her gün hayatı kazanmak ve etrafta oradan oraya gitmek için günlük hayatla mücadele ediyoruz."

Kendisine evine dönmeyi isteyip istemediği sorulduğunda basitçe şöyle söylüyor: "Barış olan biryerde ölmek istiyorum. Anne babamın öldüğü yerde ölmek istiyorum."

Dayanıksız barınaklar

Kan ve gözyaşıyla süren katliamın ardından şimdi ailesinin tamamı, bambu ve tenteden yapılmış olan küçük bir kulübede yaşıyor. Bu barınaklar yaklaşan Muson yağmurlarına pek de dayanabilecek gibi görünmüyor.

Gül ve ailesinin diğer fertleri, Bangladeş'in Cox Bazar bölgesindeki Kutupalong kampında kalıyor. Ailede oğlu, gelini, torunları, büyük torunları ve daha fazlası var.

Bölgeden yüzbinlerce Rohingya'nın kaçmasına yol açan saldırılar geçtiğimiz yılın yaz aylarında başlamıştı. Bölgedeki Budist çeteler ve Myanmar ordusunun saldırılarına Arakanlı direnişçilerin karşılık vermesinden sonra, ordu ve çeteler onlarca Rohingya köyü ve kasabasına ateşe vermiş, birçok insanı öldürmüş ve çok sayıda kadın da tecavüze uğramıştı. Ancak Myanmar ordusu Rohingyalara karşı suç işlediğini kabul etmemişti.

Gül'ün oğlu Oli Ahmed bölgeden ilk kez ailesiyle birlikte ergenlik çağındayken kaçmış. Şimdi 53 yaşında olan Oli, ordunun üzerlerine olan saldırısını şöyle anlatıyor.: "Köyü ateşe verdiler. İnsanların üzerine ateş açtılar ve onları öldürdüler. Onları kestiler, katlettiler. Biz korkuyla bölgeden kaçtık. Eğer buraya gelmeseydik başıboş köpekler gibi bizi öldüreceklerdi."

Dünya kınamakla yetiniyor

Oli Ahmed bölgedeki yaşamı şöyle anlatıyor: "Hareket alanımız kısıtlıydı. Akşam altıdan sabah altıya kadar sokağa çıkma yasağı vardı ve insanların bir araya gelmesi de yasaktı. Aynı zamanda dini uygulamalara da yasak konulmuştu. Eğer dışarıda insanları bir arada görürlerse ya bu insanlar ortadan kayboluyordu yahut onları öldürüyorlardı."

Birleşmiş Milletler, Myanmar ordusu ve Budist çetelerin Müslüman Rohingyalara karşı olan saldırısını bir etnik temizlik örneği olarak nitelemişti. Bu bağlamda Rohingyalar onlarca yıldır yaşadıkları ile sadece dünyanın en kalabalık vatansız insan kitlesini teşkil etmiyorlar. Aynı zamanda dünyanın en çok sıkıntı çeken azınlıkları arasındalar.

Son saldırıların ardından 700 binden fazla Rohingya Myanmar'dan kaçmıştı. Bu da on yıllar boyunca dünyada şahit olunan en hızlı büyüyen mülteci krizlerinden biri anlamına geliyor.

Gül'ün torunun eşi olan Muhammed Eyüp 31 yaşında. O da bölgede yaşanan durumu şu şekilde ifade ediyor: "Kimse ortadan kaybolmalar hakkında bir soru dahi soramazdı. Anlıyor musunuz? Kimin kaybolduğuna ve nerede olduğuna dair bir ipucumuz bile olmazdı. Sadece bunun hakkında susmamız gerekirdi."

Rohingyalar, Bangladeş sınırında kurulmuş kamplarda oldukça zor şartlarda yaşıyor. Burada yüzbinlerce mülteci hayata tutunmaya çalışıyor. Ülkelerinde Myanmar ordusu ve Budist çetelerin yaptıkları, geri dönme isteklerine rağmen onları bunu yapabilmekten alıkoyuyor.

Dünyanın kınama açıklamaları ise Rohingya mültecilerin hayatının daha iyi hale gelmesine yol açmıyor. Zira dünyadan mevcut durumu değiştirmek için herhangi bir hamle yapılacağına dair hiçbir işaret yok. Bu durum da Rohingyaların, dünyanın geri kalanında kendileri ile aynı kaderi paylaşan diğer mülteciler gibi bir süre daha vatanlarından uzakta ve korku içinde yaşamaya devam edeceklerini gösteriyor.

Kaynak: Al Jazeera, Mepa News

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.