Netanyahu için görev tamamlandı mı?

Netanyahu için görev tamamlandı mı?

The Economist'in analizi Trump'ın İsrail'in saldırılarına doğrudan dahil olmasına farklı bir ışık tutuyor.

The Economist | Tercüme: Mepa News

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu için bu bir zafer anı. On yıllardır Amerikan başkanlarını İran'a karşı güçlü bir şekilde harekete geçmeye çağırdı. Şimdi Donald Trump'ın komutası altında Amerika, İran'ın üç ana nükleer tesisine büyük saldırılar düzenledi. Saldırılar arasında bu tesislerin en derini olan Fordo'ya sığınak delici bombaların atılması da yer alıyor. Trump bu saldırıların kesin sonuç verdiğini, İran'ın nükleer programını “yok ettiğini” ve savaşı sona erdirdiğini iddia ediyor.

Liderler arasında kaynayan anlaşmazlık ortadan kalktı. Her ikisi de saldırıdan sonra konuştular ve kamuoyuna verdikleri mesajları koordine ettiler. Trump televizyonda yayınlanan konuşmasında Netanyahu'nun lakabı olan “Bibi ”yi kullanarak “Belki de daha önce hiçbir takımın çalışmadığı kadar iyi bir takım olarak çalıştık” dedi. Bu İsrail başbakanı için çok önemli bir an. Daha sonra İbranice olarak İsrail'in operasyonundan geçmiş zaman kipiyle bahsetti ve Amerikan saldırısının İsrail halkına yıllardır peşlerini bırakmayan İran nükleer tehdidini yok etme sözünü yerine getirdiğini ilan etti.

Ancak İran'ın tepkisi, İsrail'in harekatını gerçekten sonlandırıp sonlandırmayacağı ve bunun İran rejimi, Amerikan-İsrail ilişkileri ve Netanyahu'nun iktidarı açısından ne gibi sonuçlar doğuracağı gibi pek çok soru hala yanıt bekliyor.

Şimdilik havadaki savaş devam ediyor. Amerikan saldırısından beş saat sonra İran İsrail'e iki füze salvosu fırlattı. En az üç füze Tel Aviv ve Hayfa'daki binaları yerle bir etti ancak can kaybı yaşanmadı. İsrail bu saldırıyı bekliyordu: Gerekli olmayan işyerleri ve hava sahası kapatıldı. İsrail savaş uçakları hala batı İran üzerinde dolaşarak kalan füze rampalarını hedef alıyor.

Yine de misilleme söz konusu olduğunda İran'ın salvoları tırmandırıcı bir saldırıdan ziyade bir meydan okumadır. İran henüz Amerikan güçlerine ya da İsrail dışındaki diğer hedeflere dokunmadı ya da vekil milislerinden misilleme yapmalarını istemedi. ABD, askeri gücünün İran saldırılarını caydıracağını umuyor ve uçak ve gemilerini Orta Doğu'ya kaydırıyor. Gerekirse İsrail'le birlikte İran'a yeni bir saldırı dalgası başlatmaya hazırlanıyor.

İsrail saldırılarını daha ne kadar sürdürecek?

İsrailli üst düzey askeri isimlerin ortak yanıtı “Her şey İranlılara bağlı”. Eğer İran'dan bir tırmanış gelmezse, saldırıların kısa sürede sonlandırılması gerekecek. İsrail dokuz gündür hava saldırıları düzenleniyor. Yetkililer, İsrail Hava Kuvvetleri'nin savaştan önce belirlenen hedeflerin çoğunu vurduğunu, hatta bazı durumlarda beklenenden daha erken vurduğunu ifade ediyor.

İsrail'in resmi savaş hedefleri, İran'ın nükleer ve balistik projelerine ciddi zarar vererek “yakın” tehdidi ortadan kaldırmak ve İran rejimini daha fazla uranyum zenginleştirme konusunda sınırları kabul etmeye zorlamaktı. Fordo ve Natanz'ın bazı bölümleri İsrail bombalarının ulaşamayacağı derinlikteydi, ancak Amerika'nın saldırılarıyla bu “önemli hasar” hedefine muhtemelen ulaşıldı.

Buna karşın İsrail'in güvenlik birimlerinin bir kısmı hava araçlarını kullanarak saldırıların devam etmesi gerektiğine inanıyor. İran'ın otokratik rejimi içindeki bazıları kendi propagandalarına inanıyor olabilirler; İsrail ve Amerikan saldırılarından neredeyse hiç yara almadıklarını, oysa füzelerinin İsraillilere büyük zarar verdiğini söylüyorlar. İçeride itibarlarını güçlendirmek umuduyla daha fazla füze fırlatabilirler. Bu da İsrail'in rejim hedeflerini vurması için bir bahane sağlayabilir. Bazı İsrailli politikacıların önerdiği gibi, bu hedefler arasında dini lider Ali Hamaney'e suikast düzenlemek de yer alabilir.

İran'ın nükleer programından geriye kalanlar üzerinde kısıtlamaları kabul edebileceğine dair henüz bir işaret yok. Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi 22 Haziran'da yaptığı açıklamada Trump'ın diplomasiye olan bağlılığını kötüye kullanarak İran'a ihanet ettiğini kaydetti. Ülke, hem bölgedeki saldırılardan hem de Amerika ile görüşmelerden kaçınarak orta bir yol izleyebilir. İran yönetimi Amerikan saldırılarını önemsiz gösterip içeride kontrolü sıkılaştırmaya ve elinde kalan füze rampalarıyla İsrail'e füze saldırılarını sürdürmeye odaklanabilir. İran'ın nükleer araştırma kapasitesinin bir kısmını koruduğu ve bir miktar zenginleştirilmiş uranyumu sakladığı şüphesi hep devam edecektir.

Yine de İran'ın gerilimi tırmandırmaması durumunda, uzun süreli bir hava harekatı İsrail için riskler barındırıyor. Henüz bir uçak kaybetmedi ama yüksek tempolu uzun menzilli sortiler halen oldukça yüksek maliyete sahip ve riskler barındırıyor. Netanyahu'nun savaş sırasında birkaç kez kısaca bahsettiği rejim değişikliğini zorlamak gibi maksimalist bir amaç artık onun için söz konusu değil. Dikkate alınması gereken bir başka faktör daha var: Amerika ile İsrail arasındaki ilişki yeni bir dönüşüm geçirdi.

Amerika, Yahudi devletine on yıllardır askeri ve diplomatik olarak sonsuz destek verdi ve Trump yönetimi, ABD donanması destroyerleri ve gözetleme uyduları ağı tarafından desteklenen THAAD füze bataryaları ile İsrail'in savunmasına zaten yatırım yapmıştı. Bununla birlikte Trump, başka bir ülkenin nükleer tesislerini vuran ilk Amerikan başkanı ve bir düşmana yönelik saldırıda İsrail'e açıkça katılan ilk kişi oldu.

Bunun İsrail ve Netanyahu için bir bedeli var: İki ülke savaşta ortak olsa da büyük ortağın kim olduğu belli. İran konusunda "Rubicon'u aşan" Trump, dünyaya aynı zamanda bir barış yanlısı da olabileceğini kanıtlamaya hevesli olabilir. Bu eşi benzeri görülmemiş anda bile Amerikalılar operasyonlarının ayrı kalmasında ısrar ettiler. İsrail, uçaklarının saldırı bölgelerinde bulunmadığından emin olmak için sadece kısa bir ön bildirim aldı. Savaş uçakları İran'a karşı hava üstünlüğü kazanmıştı ama Amerika bombardıman uçakları gelmeden önce kendi savaş uçaklarıyla bir tarama gerçekleştirdi. Bu, sıralamanın açık bir hatırlatmasıydı.

İsrail'in güvenliğine tüm başkanlardan daha fazla yatırım yapmış olan Trump, seleflerinden hiçbirinin sahip olmadığı bir kaldıraç gücüne de sahip. İsterse İsrail'in İran'a karşı yürüttüğü hava harekatını ve Gazze'de 21. ayına giren savaşı durdurabilir. İyi ya da kötü, Amerika'nın başkanı artık İsrail'in savaşının sahibi.

Netanyahu'nun nelerin değiştiğini tam olarak kavrayıp kavramadığını göreceğiz. İran'ın nükleer programını çökertmek için Amerika'nın İsrail'le omuz omuza savaşması hayalini sonunda gerçekleştirdi. Bu anı, İsrail'in Gazze ve İran'daki iki savaşını da, yönetimin ısrarla istediği gibi ateşkesle sona erdirmek için kullanabilir.

Ve şimdi Gazze'yi ilhak etmeyi hayal eden aşırı sağcı koalisyon ortaklarının taleplerini reddedecek siyasi sermayeye sahip. Her iki savaşa da devam etmesi, Trump'ın kendisine sunduğu tarihi fırsatı heba etme riskini taşıyor.

Kaynak: Mepa News

x.gif

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.