Rusya'nın Ortadoğu'daki Hedefleri ve Suriye Devriminin Çıkış Yolu
Rusya hangi hedefleri gözeterek Suriye krizine dahil oldu? Bölge ülkelerinin Rus politikalarına yaklaşımları neler ve Suriye Devrimi için bir çıkış yolu var mı?
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye topraklarında 2015’in Eylül ayında konuşlanmış askeri kuvvetinin büyük bir kısmını, 14 Mart 2016 tarihinde ani bir kararla çekeceğini duyurdu.
Yaklaşık 6 ay gibi bir süre içerisinde Suriye’de şehirlere ve köylere görülmemiş saldırılar düzenleyen Rusya, terörle mücadele bahanesini kullanarak binlerce masum sivilin ölümüne sebep oldu. Yeni silahlarını Suriye halkının üzerinde denedi. Devrim yanlısı Suriyeli muhalif güçlerin Esed rejimini düşürmeye yaklaştığı sırada Rus müdahalesinin gelmesi birçok soruyu da beraberinde getirmiştir. Bunlardan en önemlileri;
Genel olarak Ortadoğu’da ve özel olarak Suriye’de Rusya’nın olası hedefleri nelerdir? Gelecekte gerçekleştirmeyi düşündüğü hedeflerden herhangi birini gerçekleştirebildi mi? Rusya, gerçekten Esed rejimini korumak ve müttefiklerine arka çıkmak için mi müdahale etti? Yoksa çıkarları ve özel hedefleri için mi? Putin’in akibeti ne olacak? Rusya’nin Suriye müdahalesi ekonomisini etkiliyor mu? Genel olarak Küresel Güçlerin ve özel olarak Amerika’nin bu müdahaleye karşı tutumu nedir? Bu savaşta kazanan kimdir? Rusya mı? Amerika mı? Yoksa İslam ülkeleri mi?
Bu ve benzeri sorular Ortadoğu sorunlarıyla ilgilenen herkesi meşgul etmektedir. Analist ve uzmanların görüşleri ışığında bazı sorulara cevap vermeye çalışacağız. Bu konuya girmeden önce Rusya’nın İslam’a ve Müslümanlara karşı kirlenmiş sicilini, tabiatını ve düşmanlığını bilmemiz gerekmektedir.
Rusya’nın İslam Dünyasına Karşı Kirli Sicili
Rusya, Müslümanlara karşı kanlı ve katliamlarla dolu bir tarihe sahiptir. Rus işgali altında bu katliamlara maruz kalan Müslümanların, Rusya’nın adı anıldığında tüyleri ürpermeye hala devam etmektedir. Rusya’nın Çeçen ve Kafkas Müslümanlarına ve Rusya’nın içinde yaşayan Müslümanlara yaptıklarını, Afgan halka karşı işlediği suçları kim unutabilir? Rusya’nın devamlı Müslümanlara karşı duruşu, onların cesetleri üzerinden hedeflerine ulaşmak isteyişi, İslami akımları hedef alan bütün kanlı ve diktatoryal rejimleri açık bir şekilde destekleyişi tarihi vesika olarak durmaktadır. Müslümanların kanıyla dolu bu kara dosyayı açmamız bu makalenin maksadını aşacağı için sadece bunları zikretmekle yetiniyoruz.
Rusya'nın soykırım siciline eklenen Çerkes Sürgünü'nde köylerini bırakan dağlı Çerkesler, Pyotr Gruzinski'nin tablosu, 1872
Niçin Suriye?
Zikrettiğimiz şeylere binaen Rusya’nın, mezhep temelli dinamikleri bir araç olarak kullanan Suriye rejiminin halkına karşı işlediği katliamları desteklemesi kimse tarafından garip karşılanmamalı. Şu ana kadar Suriye'de hayatını kaybedenlerin sayısı, -aralarında kadın, yaşlı ve çocuklarında bulunduğu- 500 bin olarak belirtilmektedir. Buna ek olarak milyonlarca halk göç etmek zorunda kalmış, şehirler ve köyler bombalanıp ateşe verilmiştir.
Rusya’nın Suriye rejimini askeri ve maddi olarak desteklemesi, 2011 yılında başlayan çatışmalarla vücut bulan Suriye devriminin ta başına dayanmaktadır. Rusya, Esed rejiminin muhalif güçleri ezmek ve köklerini kazımak için ihtiyaç duyduğu bütün silahlar ve mühimmat hususunda hiç bir güç birikiminde bulunmadı. Rusya, Esed rejiminin ve müttefiklerinin doğrudan savaş birikimleriyle yetinebileceği noktasında fazlasıyla iyimserdi. Bu nedenle savaşın ilk 4 senesinde sadece vekâlet savaşıyla yetindi. Ancak Suriye rejimi son aylarda yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya kalması ve müttefiklerinin müdahalesinin devrim ateşini söndürmeye güç yettirememesi Rusya’yı askeri müdahaleye zorladı. Bütün adamlarını ve araçlarını, hava, deniz ve kara kuvvetlerini Suriye’ye çekti.
Suriye'de Rusya'nın kullandığı Hımeymim askeri hava üssünde bir Rus Su-24 uçağı
Bu bağlamda Rusya, özellikle bölgedeki çıkarlarının tehlike ile karşı karşıya olduğunu hissettikten sonra Suriye rejimi için bir kurtuluş çemberine dönüştü. Suriye’nin Rusya için stratejik bir müttefik olduğu herkesin malumudur. Suriye sahilinin doğu ve kuzey kesimlerinde deniz üsleri bulunan Rusya, bu bölgelerden, Hama ve Humus’tan rejimin kuşatılıp üslerine yaklaşılmasından fazlasıyla korktu.
Beşşar Esed Rejiminin Himaye Edilmesinin En Önemli Hedefleri
Vatanını ve varlığını müdafaa eden her mazlumu tard etme hevesi güden yeryüzündeki bütün diktatörlerin olmazsa olmaz bahanesi “terör” kavramıdır. Rusya da bu bahaneyi bir araç olarak kullanarak Suriye müdahalesindeki hedefinin terörü bitirmek olduğu açıklamasında bulundu. Ancak terör kavramına herhangi bir sınır getirmedi. Askeri müdahalesinden sonra Rus savaş uçaklarının sadece sivil halkı hedef aldığı ve sadece muhalif birliklerin denetiminde olan sivil yerleşim bölgelerini bombaladığı açık bir şekilde görüldü. Bütün kaynaklar, Rus hava kuvvetlerinin genelinin, terörist isimlendirmesine gitmeksizin muhalif grupların bölgelerini bombaladığını vurguladı. Bu nedenle Rusya’nın terörü bitirme amacı güttüğü yönünde söylenenler, bönlükten başka bir şey değildir. O zaman Rusya’nın hedefleri nelerdir?
Rusya’nın hedeflerini aşağıda şöyle maddelememiz mümkündür:
1. Ölümü bile göze alacağı çıkarlarını koruma altına almak için şu anki mezhep temelli rejimin daha uzun bir süre ayakta kalmasını sağlamak.
2. Suriye krizi karşısında Amerika ve Avrupa’nın rolünü zayıflatmak, onları oyalamak, Suriye krizini bitirme hususunda bütün stratejik gelişmelerden onları uzak tutmak.
3. Amerika’nın Suriye krizindeki rolünün zayıflaması, Rusya’yı Amerika’nın ağına düşmesini beraberinde getireceği yorumları yapılıyor. Bu durumun tıpkı Afganistan’da olduğu gibi Suriye bataklığına düşmesine sebep olacağı bir gerçektir.
4. Ülkeyi parçalamak ve azınlıkları yönetmek. Bu noktada Rusya ve Amerika aynı rolü paylaşıyor.
5. Esed’in yönetimde kalması hususunda Rusya başarısız olursa yönetimi laik bir gruba devretmek. Birçok açıklamalarında belirttikleri gibi bu noktada da Rusya ve Amerika aynı tutumu sergiliyor. Bu, laik bir kesimin temsil ettiği İslam ülkelerinde birçok kesimin temenni ettiği şeydir.
6. İslam’la savaşmak ve İslami kuvveti yok etmek. Suriye tabiatı gereği Sünni İslami bir yöne doğru yol alıyor ve onların bu gidişatı Sünni kesimin geneli tarafından kucaklanıyor. İslam’la savaşma ve İslami kuvveti yok etme hususunda Amerika ve Rusya aynı konumda.
7. Kırım Yarımadası’nın işgal etmesi sonucu Rusya’nın boğuştuğu yalnızlık. İçinde yaşadığı yalnızlıktan kurtulmayı kapsamakla ilişkili bazı sorunlarda oyuncu olmayı hedefliyor.
8. Rusya ve bütün açgözlü devletleri tehdit eden Suriye Devrimi’nin başarıya ulaşmasından fazlasıyla korkmak. Şöyle ki; Suriye Devrimi’nin başarıya ulaşması diğer ülkelerde benzeri devrim ateşlerinin alevlenmesine kapı açacaktır. Bu nedenle Suriye Devrimi’nin yok etmek için çabalamaktadır. Bu noktada da Amerika ve Rusya aynı görüştedir.
9. Rusya’nın Ortadoğu'da ayak basacağı sağlam bir yer oluşturmak istemesi.
10. Esed rejiminin desteklenmesi Putin’in bölgedeki beklentileri ile uyuşmaktadır. Bu bağlamda Rusya’yı, Batı ile savaşında büyük bir güce dönüştürecektir. Esed rejiminin düşmesi Sovyetler Birliği’nden sonra Rusya’nın sahip olduğu tek askeri üssü kaybetmesi demektir.
11. Putin’in beklentileri, daha fazla halk kitlesi kazanmaktır. Ukranya müdahalesi ile %80 gibi bir oranda kazandığı halkı, üçüncü başkanlık döneminde garantiye almayı hedeflemektedir. İslam devletlerinin tehlikesiyle savaşmak gölgesi altında bunu Suriye’de de tekrarlamayı ümit ediyor.
12. Rusya, Suriye’ye müdahale ederek eski Rus heybetini tekrar kazanmayı, küresel ve bölgesel sorunlarda Amerika Birleşik Devletleri’nin bir benzeri olarak durmayı hedefliyor. Rusya, müttefik komşularını Suriye probleminde ve bölgedeki diğer problemlerde bir başlarına bırakmayı istemiyor. Bu nedenle Suriye müdahalesi ile dengeleri değiştirmeyi ve oyun kartlarını elinde tutmasını sağlayacak pozisyonu almayı amaçlıyor.
Amerika ve Rus Müdahalesine Karşı İkili Oyunu
Suriye savaşının vaki olduğu ilk günden bu yana Amerika ve diğer batılı ülkeler, adı konulan açık bir stratejiye sahip olamadı. Birçok açıklamalarında muhalif grupları desteklediğini kaydeden Amerika, muhaliflere olan desteğinde bir gün bile gayretli ve samimi olmadı. Rus müdahalesinden sonra Amerika’nın tutum ve tavrı hala belirsizliğini korumaktadır. Rus hava saldırıları nedeniyle daha fazla ölüm ve yıkımın haberini veren bu trajediye sınır koyacak herhangi bir açıklama ya da ciddi bir kınama yapmadı Amerika. Bu noktada Suriye krizini çözme hususunda Amerika’yı oyalanmaya iten bazı faktörler bulunmaktadır. Bunlardan en önemlileri:
1. Suriye Devrimi konusunda Amerika ve Rusya’nın hedeflerinin ortak olması. Bu nedenle Rusya müdahalesi belki de Amerika, Rus ve Siyonist projenin tamamlanması mesabesindedir. Nitekim Rusya müdahalesi, ABD tarafından olumlu karşılandığı gibi Rusya’yı bu davranışından dolayı tebrik etti. Özellikle Rusya, ABD’nin aciz kaldığı şeyleri tamamlayacaktı. Nitekim onlardan biri şu açıklamada bulunmuştur: “Bizim hedeflerimiz, düşmanımızın hedeflerine karşı hareket etmek değildir. Bu nedenle Rusya’nın Suriye müdahalesinden gördüklerimiz, Amerika’nın hedeflerinin Rus kaslarıyla gerçekleşmesidir.”
2. Bazıları, Amerika’nın Rus müdahalesine sessiz kalmasını Rusya’yı kapana düşürmek, Putin’in kibrine son vermek ve onu sonu olmayan savaşa sürüklemek için açık bir mesaj olarak yorumluyor. Amerika, Afganistan ve Irak savaşlarında bunu yeterince tecrübe etti. Bunun felaketlerini fazlasıyla tattı. Amerikalı yetkililerden biri, “Putin, İslam aleminin gazabıyla ve İslam alemindeki Rus Müslümanlarla boğuşacak.” yorumunda bulunmuştu. Putin kendisini ağaca tırmanıpta inmeye gücü yetmeyen kişi olarak bulacak. Suriye’ye daha fazla bulaşmada aceleci olursa belki de o sonunda siyasi çözüm yollarını aramaya mecbur kalacaktır.
İslam Ülkelerinin Konumu
Suriye krizi noktasında İslam ülkelerinin, bir şeyi değiştirme noktasında hiçbir etkisi olmayan bazı cılız açıklamalar dışında açık bir duruşları ve tutumları maalesef yoktur. Suriye krizinin ilk günlerinde Esed’in kalması için fazlasıyla gayret göstererek ona destekten geri durmadılar. Maddi ve manevi destek olarak her ne yapılması gerekiyorsa yerine getirdiler. Ancak Esed rejimi bardağı taşırınca Suudi Arabistan ve Türkiye müdahalesi, rejimin işlediği bu katliamlara sınır koymak için geldi. Suud Dışişleri Bakanının açıklamaları, Suriye’de yaşanan katliamlara karşı susmayı tercih eden Amerika siyasetini telaşlandırdı. Bazı raporlara binaen Rus müdahalesine, Suudlu büyük dostunu ve Haliç devletlerini endişelendirmek için sadece göz ucuyla bakmakla yetindi. İşte bu Suud’u bir kavşağa, iki tercih arasında seçim yapmaya sevketti. Birinncisi; Suriye’de savaşan muhaliflere olan desteğini geri çekecek, bütün problemi Rusya ve müttefiklerine devredecek, Esed’in daha uzun bir müddet yönetimde kalması yönünde Rusya’nın açık, Amerika’nın gizli ısrarını kabul edecekti. Çıkarlarını gözetmek ve genel olarak batıya ve özel olarak İsrail’i karşı tehlikeleri kaldırmak için laik bir gruba komutanlığından bir grup göndermesi de onlar için mümkündür. İkincisi ise muhaliflere olan lojistik ve askeri desteklerine devam etmesidir.
Aynı şekilde Suudi Arabistan, ülkesini ve Arap ülkelerini koruma altına almak için onlarca İslam ülkesini barındıran Arap İslam Koalisyonu oluşturdu. Suudi Arabistan’ın bu adımı Birleşik Arap Emirliği, Mısır ve bazı ülkeler tarafından pek ciddiye alınmadı. Ancak Arap Koalisyonun Yemen’de başarıya bu kadar yaklaşmasından sonra Suriye’ye müdahale etmek için birinci adımdı.
Ancak Suudi Arabistan’ın bu özel girişiminde başarılı olacağını söylemek gerçekten zordur. Birçok Arap İslam Koalisyonu ülkesi, Amerika ile beraber hareket etmektedir. Ki Amerika, Suriye’ye havadan veya karadan olası bir müdahale istememektedir ve hiçbir zaman istemeyecektir. Hatta muhaliflere ağır silahların ve uçaksavarların verilmesine bile karşı çıkmaktadır. Suudi komutanlardan biri şu açıklamayı yapmıştır: “Muhaliflere daha fazla destek vermemizi gerektiren gerçek bir savaşın içindeyiz şuan. Ancak Rusya’nın karşısında durmak kolay bir iş değildir. Bu nedenle ABD’nin muvafakat etmesi talep ediliyor. Tıpkı Afganistan’da yaşandığı gibi. Ancak problem henüz karar alamayan Beyaz Saray’da şu anda gizlenmiştir.” Bunun manası; Suudi Arabistan, Amerika ile anlaşma yapamadığı sürece Suriye krizini çözmede ciddi bir adım atamayacaktır.
Hava saldırısı yapılmasına çağrı yapan Mısır’ın çekilmesinden sonra Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri de Suudi Arabistan’a olan desteklerini geri çektiler. Çünkü her kesimin kendi dünyasına göre hesapları bulunmaktaydı. Kahire, Libya’da da benzeri hava saldırılarını destekleyerek, Rusya’ya hava saldırısı yapma çağrısında bulundu.
İhvan-ı Müslimin ve aşırı silahlı örgütlere karşı düşmanlığıyla bilinen Birleşik Arap Emirlikleri, tutumunu hiç değiştirmedi. Ürdün’e nispetle o, tarafsızlık politikasına devam etti. Suriye’ye olan sınırından dolayı savaşın kendi topraklarına intikal etmesinden çekiniyordu.
Türkiye’ye değinecek olursak; şayet Türkiye, Suriye krizinin çözümü için herhangi bir çaba sarf ediyorsa bu ancak dahili problemlerinden dolayıdır. Özellikle Kürtlerle olan problemleri onu Suriye kriziyle meşgul etmiştir.
Bölgede en büyük koalisyon olarak kabul edilen yaklaşık 20 İslam-Arap ülkesinin katılımıyla gerçekleştirilen Kuzey Gök Gürültüsü Operasyonunun manevraları, “bu devletlerin tehditler karşısında tek bir saf olarak durabiliyor ve bölgedeki barış ve istikrarı koruyabiliyor” mesajını taşımaktadır. Ancak bu tutum, bu mesajından sonra Suriye krizi karşısında aynı açıklığı gösteremedi. Suriye’ye fiili müdahale yapılacak mı? Yapılmayacak mı? Ne zamana kadar Suriyeli muhalifleri desteklemeye devam edecek?
Rusya Suriye’de Bir Şey Elde Etti Mi? Putin’in Akibeti Ne Olacak?
Rusya’nın silahlı muhalifler tarafından fazlasıyla zarar görmesine rağmen Suriye’deki dengeleri büyük ölçüde değiştirdiğinde, Suriye müdahalesi ile hedeflerinin birçoğunu gerçekleştirdiğinde şüphe yoktur. Rusya, müdahalesi neticesinde Suriye rejiminin tam bir şekilde yıkılmasına mani oldu. Bölge siyasetini araştırdıktan sonra büyük kazanımlar elde etti. Şiddetli hava saldırıları ile çarşıları, evleri ve binaları düzledi.
Ancak Rusya düzenlediği bu hava saldırıları ile silahlı muhalifleri tamamıyla hezimete uğratabildi mi? İşgal ettiği topraklarda istikrar garantisi verebildi mi? Sonra işgal ettiği bölgeleri taksim etmede müttefikleri ile muamelesi nasıl olacak? Bu ve benzeri durumlar –özellikle şiddetli hava saldırılarına rağmen muhaliflerin kararlı duruşuna şahit olduktan sonra- Rusya’yı şaşkınlığa sevk ettiği gibi geleceğini belirsiz kıldı.
Diğer bir yandan Rusya müdahalesi, savaş uzadıkça ve Arap ülkeleri ve Haliç devletleri muhalifleri desteklemeye devam ettikçe ekonomisini yıpratacaktı.
Bu durum bazı analistleri, Rus müdahalesinin Putin’in büyük macerası olduğu yorumuna sevk etmiştir. Bu müdahaleyi, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla sonuçlanan Afganistan müdahalesine benzetmektedirler. Rusya’ya nispetle Suriye’deki durum hiçte kolay bir mesele değildir. Bunun farkında olan Putin, müdahalesinin ilk gününden Suriye muhalefeti ile müzakereye ve diyaloğa yönelmiştir.
Putin, Bütün Problemlerin Çözümü İçin Suriye’yi Koz Olarak Kullanıyor
Bazı uzmanlar, Rusya’nın batı ile olan problemlerinin çözümü için Suriye’yi bir koz olarak kullanmayı düşünmekten başka Suriye’de hiçbir kazanımının olmayacağını belirtiyor. Özellikle Ukrayna ve Kırım Yarımadası ile ilişkili konularda. Aynı şekilde Suriye krizinde elinin olmasını ve Ortadoğu’da kitek askeri üssünü korumayı hedefliyor.
Ancak bununla beraber bazı Rus uzmanlar, Rusya’nın Suriye’ye askeri müdahaleye hakkı olmadığına inanıyor. Özellikle bunun ekonomiyi fazlasıyla yıpratacağını, Batılı ve İslami devletlerin hedefi olacağını vurguluyorlar. Bu uzmanlardan biri şu açıklamayı kaydetmektedir: “Rusya’nın çıkması müstahil olan bir maceraya kendisini atmaya hakkı yoktur. Biz ikinci bir Afganistan’a ihtiyaç duymuyoruz. Özellikle Ukrayna krizinden sonra…”
Amerika ve Rusya, Aynı Paranın İki Yüzü
Her ne olursa olsun Amerika, kendisinin ve Siyonistlerin direktiflerine bağlı kalacak alternatif laik bir grup olmadan Esed rejiminin ani bir şekilde düşmesine toleranslı davranmaz. Bu nedenle İslam tonu taşıyan muhaliflerin Rusya ve rejimle mücadelesi devam ettikçe Rusya ile anlaşma sağlayacaktır.
Biz Amerika’nın Rusya ile hiçbir şekilde ihtilaf yaşamadığını veya Rusya’nin Suriye üzerindeki egemenliğinden rahatsız olmadığını söylemiyoruz. O belki de Rus yayılmasını durdurmak için muhalifleri kısmen destekliyordur. Ancak Amerika, Sünni değerleri taşıyan Suud-Türkiye egemenliğinden razı değil. Bu nedenle bütün taraf devletlerin kabul edeceği çözüm buluncaya ve Siyonist Yahudilerin ve bütün devletlerin razı olacağı laiklere yönetimi devredinceye kadar bu tereddütlerine devam edecek.
Ortadoğu’da peyda olan bu savaşlar, bu bölgede yaşayan halkları yıpratmak ve güçlerini kırmak için uzun süre planlanmış savaşlar olduğu bilinmelidir. Özellikle İslami devrimleri temsil eden kapsamlı bir uygarlığa doğru gidildiği fark edildikten sonra… Doğu ve Batı kuvvetlerinin Suriye krizinin çözümünden sıyrılmaya çalıştığını söylemek aptallıktan başka bir şey değildir.
Suriye Krizinin Tek Çözümü
Suriye krizinin çözümü ancak İslam ve Arap kesimlerinin birliği, metodoloji birliği, fikir birliği, inanç birliği, maslahat birliğiyle mümkündür. Bazı devletlerin şeffaf olmayan tavırları, bazılarının falan filana olan meyilleri, bazılarının Suriye krizine yönelik ikili davranışları ve çözümü için ihlaslı olmayışı devam ettikçe Suriye krizinde kesin bir çözüm elde edilemez ve devrim başarısızlığa uğrar. Diğer İslam ülkeleri de bu sonuçlardan payını alır. Sonra pişmanlık hiçbir fayda vermez.
Suriye savaşı vatani ve Arabi (milliyetçi) olmaktan önce dini ve inançsal bir savaştır. Bunun çözümü ancak saf dini bayrağın altında gerçekleşebilir. Arapçılığa ve kavmiyetçiliğe bu savaşta mahal yoktur. Vatan davetçileri ve Arap yanlıları bunu iyi bilsin.
Sumud Dergisi editörleri tarafından hazırlanan bu makale, İskender Cansever tarafından Mepa News için tercüme edilmiştir.