Sudan'da kıtlık kapıda

Sudan'da kıtlık kapıda

Sudan'da savaş hız kesmeden devam ederken, akut bir gıda acil durumu gelecek yıla kadar yüz binlerce insanın ölümüne yol açabilir.

Eylül ayında Süleyma Abdülhay, Sudan'ın başkenti Hartum'da bir aşevi açtı. Pirinç, fasulye ve yumurta satın almak ve haftada üç kez aç ailelere yemek pişirmek için yurt dışından bağış topladı.

Hartum büyük ölçüde, yüz binlerce insanın mallarını ve birikimlerini yağmalayan paramiliter Hızlı Destek Güçleri’nin (RSF) eline geçti. Abdel Hay'ın mahallesinde pek çok Sudanlı yoksulluğa düşmüş ve hayatta kalmak için onun yemeklerine bel bağlamıştı.

Hartum'dan Al Jazeera'ye konuşan Abdülhay, "Başladığımızda, çeşitli mahallelerden yaklaşık 70 kişi yemek için bize gelirdi. Zamanla, her yemek pişirdiğimizde 200'den fazla kişinin geldiğini görmeye başladık.” dedi.

Yardım grupları ve kıtlık uzmanları Al Jazeera'ye Sudan'da RSF ile Sudan ordusu arasında on aydır devam eden iç savaş nedeniyle ülkenin ciddi bir açlıkla karşı karşıya olduğunu söyledi.

Birleşmiş Milletler, yaklaşık 18 milyon insanın acil açlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu tahmin ediyor ki bu rakam geçen yılın iki katı. Kısa bir süre önce ülke genelinde yaşanan internet kesintisi, yurd dışında çalışanların ülkedeki sevdiklerini desteklemek için güvendiği para transferlerini askıya alarak krizi daha da derinleştirdi.

Kıtlık yaklaşırken, yardım kuruluşları Sudan'da ve Sudanlı mültecilere ev sahipliği yapan ülkelerde bir felaketi önlemek için 4.1 milyar dolarlık fon çağrısında bulunuyor.

Kıtlık uzmanı ve Tufts Üniversitesi Fletcher Hukuk ve Diplomasi Okulu Dünya Barış Vakfı İcra Direktörü Alex de Waal, "-Açlık seviyeleri olduğu yerde kalsa dahi- gelecek yıla kadar yüz binlerce çocuk ölecek" dedi.

Waal, Al Jazeera'ye verdiği demeçte "Milyonlarca insan için bir yıl sürecek -gıda- acil durumu buna neden olacak" dedi.

Açlıktan ölmek

Sınır Tanımayan Doktorlar'a (MSF) göre yetersiz beslenme Darfur'da halihazırda milyonlarca insanı etkiliyor. Yardım grubu 5 Şubat'ta Kuzey Darfur'daki Zemzem kampında açlığın saatte iki çocuğun ölümüne neden olduğunu açıkladı.

Zemzem, 2003 yılında Darfur'un ilk büyük iç savaşı sırasında, göçebe Arap kabilelerinden hükümet destekli milislerin çoğunlukla Arap olmayan yerleşik gruplara karşı savaştığı sırada kuruldu. Mevcut savaştan önce kamp yaklaşık 400.000 kişiye ev sahipliği yapıyordu.

MSF sağlık ekibi lideri Emmanuel Berbain, Darfur'daki sivillerin, birçok BM kuruluşu ve uluslararası yardım gruplarının savaşın başlangıcında kanunsuzluk ve güvensizlik nedeniyle bölgedeki faaliyetlerini sonlandırmasının ardından artan açlık seviyelerinden muzdarip olduğunu söyledi.

Kısa bir süre önce kampı ziyaret eden Berbain, bu kıtlığın ortasında, Güney ve Orta Darfur'daki son şiddet olaylarından kaçan binlerce insanın Zemzem'e sığındığını söyledi.

Al Jazeera'ye konuşan Berbain, "Darfur'daki sivillerin elinde hiçbir şey kalmadı" diyor.

Berbain, "Birçok insan yerlerinden edilmeleri ya da topraklarının -savaş nedeniyle- tahrip olması nedeniyle ürünlerini hasat edemedi" diye ekledi.

Su kaynaklı hastalıklar da ülke genelinde, özellikle de çocuklar arasında aşırı düzeyde yetersiz beslenmeye neden oluyor. Aralık ayında BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), uzak doğudaki bir eyalet olan Gadarif'te kolera salgını olduğunu ilan etti.

Berbain, Darfur'un da muhtemelen benzer ya da daha kötü bir krizle karşı karşıya olduğunu söyledi.

Berbain, "Haftalarca [koleranın yol açtığı] ishalden muzdarip olan çocuklar aşırı derecede yetersiz beslenmeye maruz kalacaklar. Bu nedenle su ve sanitasyon krizin en önemli etkenlerinden biri" dedi.

Kasıtlı bir kriz

Hollanda'daki bir düşünce kuruluşu olan Clingendael Enstitüsü tarafından kısa süre önce yayınlanan bir rapora göre, Sudan'ın çatışmaların şiddetlendirdiği gıda krizini hafifletmek için zamanı azalıyor. Rapor, savaşın gıda mevcudiyetini ve insanların gıda satın alma kabiliyetini ciddi şekilde etkilediğini ortaya koyuyor.

Batı Darfur'da RSF ve müttefik milisler "Arap olmayan" toplulukları topraklarından sürerek bir etnik temizlik kampanyası -muhtemelen soykırım- yürüttü.

RSF ayrıca ülkenin dört bir yanındaki yardım depolarını, bankaları, arabaları, evleri ve mücevherleri sistematik olarak yağmalarken, daha da kötüsü, ordu RSF'nin kontrolü altındaki bölgelere yapılan yardımları kısıtlayarak halklarını beslemeye çalışan yerel yönetim girişimlerini zor durumda bırakıyor.

Clingendael raporunda "... insanların gıdaya erişimini engelleyerek, [ordu] ve RSF açlık suçu işliyor olabilir" denildi. "Açık olan şu ki, her iki general de insani sonuçları umursamadan savaşı yoğunlaştırma yönünde her türlü işareti gösteriyor.” ifadeleri geçmektedir.

Halk yardımı

Uzmanlar ve Sudanlı aktivistler, Batılı devletlerin ve BM kuruluşlarının, ülke çapında yüzlerce aşevini destekleyen halk komiteleri olan Acil Müdahale Odalarına (ERR'ler) finansman sağlamaları gerektiğini söylüyor.

Sadece Hartum'da ERR yedi bölgeye ayrılmış durumda ve bağışlardan elde ettikleri fonları kendi bölgelerinde aşevi işleten aktivistlere paylaştırıyorlar

Hartum ERR Sözcüsü Hacuj Kuka'ya göre, bazı aşevleri her gün yüzlerce kişiyi doyururken, diğerleri haftada üç ya da dört kez yemek veriyor.

Kuka, "Mutfaklar küçük, orta ve büyük olarak ayrılıyor. Büyük mutfaklar 100 ila 150 aile için yemek üretiyor... küçük olanlar yaklaşık 40, orta olanlar ise yaklaşık 80 aileye hizmet veriyor” diyor.

"Bu mutfaklarda her gün yemek yiyen pek çok insan var çünkü tek gıda kaynakları burası"

ERR'lerin bölge halklarının beslenmesinde oynadıkları hayati role rağmen, küresel toplum onları desteklemekte başarısız oluyor. De Waal, Batılı bağışçıların her bir doların nasıl harcandığını takip etmekte zorlanacakları için ERR'leri doğrudan finanse etmekte tereddüt ettiklerini söyledi.

De Waal, uluslararası toplumun, pek çok uzman ve yardım kuruluşunun askeri istihbarat için bir paravan olduğuna inandığı İnsani Yardım Komisyonu (HAC) ile gönüllü olarak işbirliği yaptığını da sözlerine ekledi.

Al Jazeera daha önce birçok yardım grubu, uzman ve aktiviste göre HAC'ın ordunun kontrolü altındaki bölgelerde yardımları nasıl kontrol ettiğini, kazanç sağladığını, başka yerlere yönlendirdiğini ve el koyduğunu ortaya çıkarmıştı

De Waal Al Jazeera'ye verdiği demeçte "ERR'ler kendi toplumlarına karşı sorumlu olan insanlardır” dedi ve ekledi: "[Uluslararası toplum] onlarla mı yoksa [güvenlik güçlerinin] bir kolu olan ve asıl amacı yardım çalmak olan HAC ile mi uğraşmayı tercih eder?

Kaynak: Mepa News, Al Jazeera

wp.gif

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.