Suriye ekonomisini yeniden canlandırmak mümkün mü?
Suriye'nin yeni yönetimi, savaş ve yaptırımlar nedeniyle harap olmuş bir ekonomi, enflasyon ve çökmüş bir para birimiyle karşı karşıya.
Alexander Kozul-Wright | Al Jazeera | Tercüme: Mepa News
Muhalif güçler 8 Aralık'ta Beşar Esed'i yıldırım harekatıyla devirdikten sonra krizin vurduğu bir ekonomi devraldılar.
Bir ay sonra, 14 yıllık savaşın bıraktığı hasar ve ekonomik faaliyetleri yok eden yaptırımlarla yüzleşerek ekonomiyi yeniden canlandırmaya çalışıyorlar.
Suriye lirasının değeri düştü ve enflasyon üç haneli rakamlara ulaştı. Geçen ay Reuters haber ajansına konuşan ve ismi açıklanmayan bir yetkili Suriye Merkez Bankası'nın döviz rezervinin sadece 200 milyon dolar olduğunu söyledi. 2010 yılı sonunda 17 milyar doları vardı.
Zorluklar
Suriye'de geçici hükümetin kontrolünü ele geçiren Tahrir el Şam Heyeti (HTŞ) -ki kendisi de ABD ve diğerleri tarafından hala “terör örgütü” olarak kabul ediliyor- uzun bir zorluklar listesiyle karşı karşıya.
Dünya Gıda Programı'nın tahminlerine göre 13.1 milyon Suriyelinin yeterli gıdaya sahip olmadığı düşünüldüğünde, temel ihtiyaçlar da dahil olmak üzere finansman ile barış ve güvenlik acil öncelikler arasında yer alıyor.
Geçici hükümet, Esed yanlılarına devlet ihalelerine ayrıcalıklı erişim sağlayan ve kilit sektörleri Esedlarin elinde tutan yolsuzluk sisteminden bir an öne kurtulmak istiyor.
Rejim, para toplamak için Körfez ülkelerinde yaygın olarak kullanılan bağımlılık yapıcı yasadışı bir amfetamin olan Captagon'un üretiminde kilit bir rol oynadı.
Serbest piyasa sistemini getirmek istediğini söyleyen yeni Suriye yönetimi, yeni Merkez Bankası Başkanı Maysa Sabrine'yi, bu görevi üstlenen ilk kadın olarak, kurumun başına atadı.
Modernizasyon çabalarına ilişkin ayrıntılar belirsizliğini korusa da, Maliye Bakanı Muhammed Ebu Zeyd Reuters'e verdiği demeçte bakanlıkların verimliliği ve hesap verebilirliği artırmak için yeniden yapılandırılacağını ifade etti ve dış yatırımlarla birlikte Şubat ayına kadar kamu sektöründe maaşlara yüzde 400 zam yapılacağını belirtti.
Ebu Zeyd vergi sisteminde de bir revizyona gidileceğini sözlerine ekledi: “Bu yılın sonuna kadar, tüm vergi mükelleflerinin çıkarlarını dikkate alan iyi tasarlanmış bir vergi sistemine sahip olmayı umuyoruz”
Yeni hükümet ürün kıtlığı endişelerini gidermek için Suriye'nin en işlek ticaret yollarından biri olan Ürdün ile Nasib sınır kapısını yeniden açtı. Hükümet ayrıca dükkanlara ve hükümet dairelerine açık kalmalarını söyledi ve devlete ait Suriye Petrol Şirketi'ne tedarikleri yeniden başlatması talimatını verdi.
Savaş ve yaptırımlar
Suriye zengin doğal kaynaklara sahip bir ülke. Akdeniz'de oldukça stratejik bir konuma sahiptir ve bölgedeki en yüksek oranlardan biri olan yüzde 94'lük okuryazarlık oranından faydalanmaktadır.
“2011'den önce Suriye ekonomisi nispeten iyi çeşitlendirilmişti. Parlak bir performans göstermiyordu ama büyüyordu” diyor Lübnan'daki Triangle düşünce kuruluşunda araştırmacı olan Benjamin Feve.
Feve, “Buğday, fosfat ve yakıt ihracatından, küçük bir imalat tabanından, yükselen emlak fiyatlarından ve turizm gelirlerinden faydalanıyordu. Ancak savaş tüm bunları yerle bir etti.” diye ekliyor.
2011 yılında Beşar Esed rejimine karşı başlayan ayaklanma rejimin orantısız şiddet vermesiyle karşılık buldu ve en az yarım milyon insanın ölümüne yol açtı. Yollar ve tarım arazileri de dahil olmak üzere fiziki altyapı yerle bir edilirken milyonlarca kişi daha yerinden edildi.
Ekonomik göstergeler dibe vurdu: Suriye'nin gayrisafi yurtiçi hasılası (GSYH) 2010 ile 2021 yılları arasında yüzde 54 oranında küçüldü. Suriyelilerin yüzde 90'ının yoksulluk içinde yaşadığı düşünülüyor. Savaş sırasında harap olan mahalleler büyük ölçüde yeniden inşa edilmedi ve bu da son 14 yılın getirdiği yıkımı hatırlatıyor.
Bu arada Esed'in kendi halkına karşı işkence odaları ve kimyasal silahlar kullanması Suriye'yi parya bir devlete dönüştürdü. ABD ve Avrupa Birliği 2011 yılında Şam'ı sermaye piyasalarına, Batı yardımlarına ve emtia gelirlerine erişimden mahrum bırakan felç edici yaptırımlar uyguladı.
Feve, “Yaptırımların devlet kurumlarının içini boşalttığına ve Suriye'nin ekonomik direncini azalttığına dair çok az şüphe var” dedi.
Massachusetts'teki Hampshire College'da Suriyeli bir ekonomi profesörü olan Ömer Dahi, ekonomik yaptırımların etkisinin göz ardı edildiğini söyledi. Dahi, “Savaşla ilgili maliyetlere ek olarak, yaptırımlar ticari faaliyetleri azalttı ve hükümetin vergi tabanını daralttı” dedi.
Dahi, 2011'den 2021'e kadar Suriye'nin vergi gelirlerinin GSYH'ye oranının yüzde 11'den yüzde 5'e, yani 2021'de sadece 4,5 milyar dolara düşeceğini tahmin ediyor. Dahi'ye göre bu, dünyadaki en düşük vergi paylarından birini temsil ediyor.
Rusya ve İran yıllarca Esed rejimini destekleyerek Batı yaptırımlarını aşmasına yardımcı oldu. Moskova ve Tahran kredi hatları açarak Suriye'nin gıda ve yakıt ithal etmesine izin verdi.
Bunun karşılığında Esed, fosfat yatakları gibi Suriye'nin bazı önemli kaynaklarından vazgeçti. Ayrıca yabancı destekçilerine geri ödenmesi gereken bilinmeyen miktarda borç biriktirdi. Ancak Dahi bunun yakın zamanda ödenmesini beklemiyor.
Ekonomiyi yeniden canlandırmak
Dahi, ekonomik toparlanmaya odaklanıldığında, yeni yönetimin “gıda ve konut gibi yerel faaliyetlere” odaklanmasının “mantıklı” olacağını söyledi. Başta tarım olmak üzere büyümenin yerel itici güçlerini canlandırmak bir miktar güvenlik sağlayacaktır. "Hükümet daha sonra tekstil gibi temel sanayileri desteklemeye çalışabilir"
Yine de Suriye ekonomisinin küçüklüğü göz önüne alındığında Dahi, “yabancı sermaye ve teknolojiye erişim olmadan uzun vadeli büyüme ve kalkınmanın mümkün olmayacağı” uyarısında bulundu.
Suriye'nin yeni yönetiminin lideri Ahmed Şara, ABD Başkanı seçilen Donald Trump'ın yaptırımları kaldıracağını umduğunu ifade etti. ABD'nin Suriye'nin yeni yönetimiyle ilişki kurmaya istekli olduğunu gösteren bir işaret olarak Washington 20 Aralık'ta Ahmed Şara'nın başına konan 10 milyon dolarlık ödülü kaldırdı.
ABD'li yetkililer ayrıca Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri ile yeni hükümetin Rusya ve İran ile bağlarını koparması ve siyasi istikrar sağlaması koşuluyla Şam üzerindeki mali kısıtlamaları gevşetme konusunda görüşmelere başladı.
Ancak Ahmed Şara, Suriye'nin ilk seçimlerini yapmasının dört yıl kadar süreceğini ve bunun da yaptırımların kaldırılmasını geciktirebilecek uzun bir iktidar devri olacağını söyledi.
Savaştan önce Suriye, Asya ile Avrupa'yı birbirine bağlayan stratejik konumunu, başta petrol olmak üzere doğal kaynaklarını ihraç ederek değerlendirebiliyordu. Suriye Petrol ve Maden Kaynakları Bakanlığı'na göre 2011-2021 yılları arasında petrol sektöründeki kayıp 91.5 milyar doları buldu.
S&P Global'de enerji analisti olan Robert Perkins'e göre, yıllar süren iç çatışmalar ülkenin enerji altyapısını “işletme kapasitesinin çok altında” bıraktı ve buna bağlı olarak kamu maliyesindeki kayıplar “önemliydi”
Perkins ayrıca Suriye'nin petrol ve gaz sahalarının büyük ölçüde kuzeydoğudaki ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) kontrolü altında olduğunu vurguladı.
Hidrokarbon sektörünün potansiyel büyüklüğü nedeniyle, bu kaynakların Şam'a geri aktarılması, 250 milyar ila 400 milyar dolar arasında olduğu tahmin edilen yeniden inşa çabalarının finansmanında kritik öneme sahip olacak.
Türkiye bu konuda kilit bir rol oynayabilir.
Riskten kaçınan yatırımcıların Suriye'ye geri dönme ihtimali düşük olduğundan, Ankara bu boşluğu dolduracağını belirtti. Türk şirketleri yıllardır muhaliflerin kontrolündeki bölgede, özellikle de inşaat sektöründe faaliyet gösteriyor.
Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar geçen hafta Şam'a yapacağı ziyaret öncesinde hükümetinin Suriye'nin doğal gaz ve petrol kaynaklarının kalkınma ve yeniden inşa için nasıl kullanılabileceğine dair çalışmalar yapmak istediğini belirtti.
Dolayısıyla Türkiye'nin Suriye'nin yeni hükümetine petrol rezervlerini SDG'den geri alması için baskı yapması muhtemeldir. Perkins Türkiye'nin finansman önerileri için “Suriye'nin enerji sektörünün ihracat boru hatları ve liman tesislerine yapılacak büyük ölçekli yatırımlardan fayda sağlayacağı açık” diyor.
Ancak Türkiye'den gelecek yatırımların tek başına kısa vadede büyümeyi tetikleyebileceğinden kuşku duyuyor.
Perkins'e göre “herhangi bir ciddi ekonomik program tüm uluslararası yaptırımların hafifletilmesiyle başlamalı”.
Kaynak: Mepa News