Suriye'de Esed rejimi cezaevlerinde kaybolan sivillerin aileleri adalet arıyor

Suriye'de Esed rejimi cezaevlerinde kaybolan sivillerin aileleri adalet arıyor

"Neredeyse tamamı Esed rejimi döneminde olmak üzere 1970'lerden bu yana 300 binden fazla kişi kayboldu."

Alex Martin Astley | New Arab | Tercüme: Mepa News

Ziyad ve Gina Sabağ oğulları Muhammed'i en son 12 yıl önce benzin almaya giderken canlı gördüler. Sonra hiçbir iz bırakmadan ortadan kayboldu.

"Telefonu kesildi. Yarım saat bekledik, bir saat bekledik, iki saat bekledik. Ama gelmedi" diyor Ziyad New Arab'a, sözleri hala bir babanın endişesiyle gergin. "Her yerde, tüm güvenlik şubelerinde onu sorduk. Kimse cevap vermedi."

Yıllar geçtikçe Sabağ ailesi 26 yaşındaki oğullarının geri döneceği umudunu korudular. Ta ki birkaç ay önce Esed'in hapishanelerinden birinde işkence edilmiş cesedinin fotoğrafına rastlayana kadar. Şimdi adalet istiyorlar ve ölmeden önce oğullarının mezarını görmek istiyorlar.

Sabağ ailesi, Suriye'deki diğer kayıp tutsakların aileleri gibi, yıllarını dehşet verici bir sessizlik içinde geçirdi. Şimdi seslerinin duyulmasını istiyorlar. Ancak oğullarını ellerinden alan rejimin devrilmesinin üzerinden neredeyse bir yıl geçmesine rağmen adaletin çok yavaş işlediğini söylüyorlar.

"Farkındalık var. Ancak hükümet daha hızlı olmalı. Devlet tüm tutuklular için adalet bulmalı. Ve biz çocuklarımızın kanı için sessiz kalmayacağız." dedi Gina.

Muhammed'in fotoğrafı, 2014 yılında, Esed'in gözaltı tesislerindeki işkence, aç bırakma ve cinayet gibi sistematik insan hakları ihlallerini dünyaya ifşa etmek için hayatını riske atan "Sezar" olarak bilinen Suriyeli bir muhbir tarafından sızdırılan yaklaşık 54 bin görüntüden biriydi.

Sezar Dosyaları toplamda 6 bin 786 kişinin gözaltında ölümünü belgeledi.

Görüntüler 2015'ten beri internette olmasına rağmen Sabağ ailesi takip edilmekten korktukları için araştırmaya cesaret edemedi. Ancak Aralık ayında Esed devrildikten sonra dosyaların internet bağlantısına ulaştılar ve oğullarını buldular.

Sezar Aileleri Derneği'nin Şam'daki ofisinde düzenlenen haftalık toplantıda, birçok aile konuşmak, acılarını paylaşmak ve hayal kırıklıklarını dile getirmek üzere bir araya geldi. Dernek, Sezar belgelerindeki kurbanların yakınlarına hukuki ve psikolojik desteğin yanı sıra yurt içi ve yurt dışında savunuculuk hizmeti sunuyor.

Yıllarca süren sessizliğin ardından konuşmak bazı aileler için bir tür duygusal arınma sağladı. Rejim döneminde pek çok kişi tutuklandıklarını kabul etmektense yalan söyleyip sevdiklerinin öldüğünü söylüyordu. Bu, komşu dedikodularından ya da daha kötüsü şüpheden ve gecenin bir yarısı kapının çalınmasından kaçınmanın bir yoluydu.

Bazı aileler, özellikle de kocaları zorla kaybedilen dul kadınlar, tazminat ve maddi destek talep ediyor. Çocuklarını tek başlarına büyütmek zorunda kalan bu kadınlar, nüfusun yüzde 90'ının yoksulluk sınırının altında yaşadığı bir ülkede geçimlerini güçlükle sağlayabiliyorlar.

"Eski rejim, rejim askerlerinin eşlerine destek verdi. Onlara iş, maaş, her şey verdi. Şimdi hiçbir şeyimiz yok ve bir yıldır bekliyoruz. Ayda 100 dolar kira ödemek zorundayım ama zengin değilim" diyor eşi 2014 yılında Esed'in gizli polisi tarafından gözaltına alınıp öldürülen iki çocuk annesi Huda Sabahiye.

Kişisel talepleri ne olursa olsun, herkes failleri mahkemede görmek istiyor. "Para umurumuzda değil. Çocuklarımızı kimin öldürdüğünü bilmek ve adalet istiyoruz. Para oğlumu geri getirmeyecek." diyor Gina.

Mayıs ayında Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara geçiş dönemi adaleti ve kayıp kişiler dosyalarını araştırmak ve yönetmek üzere iki hükümet komisyonu kurdu. Ancak hükümet bu görevin büyüklüğü karşısında boğulmuş durumda. Neredeyse tamamı Esed rejimi döneminde olmak üzere 1970'lerden bu yana 300 binden fazla kişi kayboldu.

Bu durum, 14 yıl süren iç savaşın harabeye çevirdiği ülkede hükümetin sınırlı kaynaklarıyla birleşince, çoğu ailenin sevdiklerine ne olduğunu öğrenmek için yıllarca beklemesi gerekecek.

Lina Şamut ve eşi Muhammed Şamut da oğulları Sair'i kaybetti. Ancak onlar da Esed'in güvenlik aygıtının acımasızlığını ilk elden hissettiler.

"Kocama benim gözümün önünde işkence ettiler. Bana saldırdılar ve sopayla dövdüler. Eğer konuşmazsan kızını buraya getirip senin önünde işkence ederiz dediler." diyor Lina.

Lina 2013 yılında eşi ve dört çocuğuyla birlikte, bir komşusunun devletin istihbarat birimlerinden birine onlar hakkında ihbarda bulunmasının ardından tutuklandı. Suçlama neydi? Muhalif olduğundan şüphelenilen bir aile üyesinin cenazesine katılmak.

Kurbanların ailelerinin çoğu, kendi deyimleriyle "rapor yazanlar" hakkında benzer hikayeler paylaştı. Aralarında yaşayan ve genellikle para, intikam ya da her ikisi için kanıt uyduran komşular ya da iş arkadaşları.

Şamut ailesi sonunda serbest bırakıldı. Sair hariç hepsi. Onu hapishanede ziyaret etmek için bir istihbarat görevlisine yüklü miktarda rüşvet ödediler, ancak Sair'in orada olmadığını gördüler. Sonunda ellerine bir ölüm belgesi tutuşturuldu.

"Hiçbir şey hakkında konuşmamıza izin verilmiyordu. Kurtuluşa kadar hikayelerimizi saklı tuttuk. Hala bana yalan söylediklerini, onun ölmediğini umuyordum" diyor Muhammed. Ancak 2015'te diğer çocuklarından biri, Sezar belgeleri sızıntısında Sair'in bir cesedinin fotoğrafını internette buldu.

Muhammed telefonuna uzandı ve oğlunun Sezar belgelerindeki fotoğrafını açtı. Lina gözlerini ekrandan kaçırdı.

Sezar belgeleri, ABD'yi nihayet Suriye hükümetine ağır yaptırımlar uygulamaya zorlamak için gerekli kanıtları sağladı ve Sezar Yasası 2019'da ABD Senatosu'nda iki partinin de onayını aldı.

Şimdi Suriyeliler, ülkenin can çekişen ekonomisine hayat vermek için yaptırımların kalıcı olarak kaldırılması için kampanya yürütüyor. Bunlar arasında Şubat ayında Al Jazeera'ye verdiği bir röportajda kimliğini açıklayan Sezar yani Üsteğmen Ferid el Mezhan'ın kendisi de var. Kurbanların ailelerinden biri Mezhan'ı bir "kahraman" olarak nitelendirdi.

Washington 10 Kasım'da yeni yaptırımların hafifletildiğini duyururken, ABD Başkanı Donald Trump da Şara ile ikinci kez yüz yüze görüştü. Şara, ülkenin bağımsızlığını kazandığı 1946'dan bu yana Beyaz Saray'ı ziyaret eden ilk Suriyeli lider oldu. Yaptırımlar 180 gün daha askıya alındı ancak yaptırımların kalıcı olarak kaldırılması için Kongre'nin onayı gerekiyor.

İnsan hakları grupları sadece aileler için değil, Suriye'nin geçici siyasi geçiş sürecinin başarıya ulaşması için de adalet ve hesap verebilirliğin önemini vurguladılar.

Suriye İnsan Hakları Ağı'nın kurucusu Fadıl Abdulgani yaptığı açıklamada, "Geçiş dönemi adaleti, çatışmanın sonuçlarından kapsamlı bir şekilde kurtulmak ve kalıcı istikrarı sağlamak için en uygun yaklaşımdır" dedi.

Şamut ailesi gibi aileler için adalet talebi özellikle aciliyet taşıyor. Oğullarını gözaltına alan yetkili hala yakınlarda yaşıyor.

"Oğlumun katilini sokakta yürürken görüyorum. Bize bunu yapanları tanıyoruz" diyor Muhammed. Ona göre rejim henüz yıkılmadı.

x.gif

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.