Tampon bölgeler ve işgal: İsrail'in Gazze'deki yeni askeri stratejisi
İsrail ateşkes anlaşmasını bozduktan sonra askeri taktiklerini değiştirdi ve Gazze'deki tampon bölgeleri genişletmeye ve toprak ilhak etmeye odaklandı.
The New Arab | Tercüme: Mepa News
İsrail, 19 Ocak'ta varılan ateşkes anlaşmasıyla yaklaşık iki aylık bir aranın ardından 18 Mart'ta Gazze Şeridi'ndeki savaşına yeniden başladığından bu yana, İsrail güçleri savaşın ilk aşamasında kullanılanlardan farklı operasyonel yöntemler ve saha taktikleri benimsedi.
Ateşkes anlaşmasının ikinci ve üçüncü aşamaları savaşın sona ermesine kapı açacaktı ancak İsrail anlaşmaya uymadı.
İsrail ordusunun mevcut stratejisi ağırlıklı olarak İsrail'in Gazze'de "tampon bölge" olarak adlandırdığı alanı genişletmeye ve kıyı bölgesinde ilave topraklar ilhak etmeye odaklanıyor.
Hamas'ın saldırısının ardından Ekim 2023'te başlayan savaşın başlarında İsrail, hava ve topçu bombardımanının yanı sıra Hamas ve Filistin İslami Cihad'ın önde gelen isimlerinin yanı sıra hükümet personeli ve acil durum komitesi çalışanlarını hedef alan kapsamlı suikast operasyonlarına bel bağladı.
İsrail'in Ekim 2023'ün sonlarında başlattığı kara harekatıyla birlikte, İsrail kuvvetleri Gazze'nin doğu bölgelerine konuşlanarak bu bölgelerden Gazze Şeridi'nin geri kalanına girmeye başladı. Ancak savaşın ilk aşamasında Filistinli silahlı grupların bu bölgelerdeki savunma kapasitesinden duyulan endişe nedeniyle bundan büyük ölçüde kaçınılmıştı.
Şimdi ise İsrail farklı bir yaklaşım izleyerek Gazze Şeridi'nin doğusunda kuzeyden güneye sınır boyunca uzanan çeşitli bölgelere giriyor. Bu bölgeler aslında düşük nüfus yoğunluğuna sahip güvenlik tampon bölgesinin bir parçasıydı.
Gazze'de son durum:
Görünen o ki İsrail güçleri Gazze'nin zaten kısıtlı olan topraklarını sıkıştırarak Filistinli savaşçılar ve sivil halk üzerindeki baskıyı arttırmak için daha fazla toprağı işgal edip tampon bölgeye katmaya çalışıyor. Aynı zamanda İsrail güçleri Filistinli silahlı gruplarla doğrudan çatışmaya girmekten kaçınıyor gibi de görünüyor.
Tampon bölgenin genişletilmesi
Arap Stratejik Çalışmalar ve Araştırma Merkezi Direktörü Ahmed Al Tanani, “Saldırıların yeniden başlamasından bu yana, kara operasyonları Gazze Şeridi'nin kuzey ve güneyinde tampon bölgeler oluşturmaya ve genişletmeye, doğu sınırı boyunca derinliği bir kilometreyi aşmaya ve buradan Şerit'in kara kütlesine kademeli olarak işgal etmeye odaklandı” diyor.
Tanani, İsrail ordusunun bu operasyonları “tampon bölgeleri derinleştirmek ve güvenlik kontrolünü genişletmek” olarak adlandırdığını söylüyor.
Tanani, İsrail ordusunun “Gazze Şeridi'nde çatışmaların beklendiği meskun alanlara girmek için acele etmediğini ve oldukça yavaş hareket ettiğini” ifade ediyor ve ekliyor: "Ordunun saflarında zayiat vermemek için çok dikkatli davrandığı görülüyor”.
Tanani, “İsrail araçlarının Beyt Hanun ve Şucaiye bölgeleri (kuzey Gazze) etrafındaki hareketinin hala açık alanlarda ve işgal güçlerinin nispeten güvenli ve direniş güçlerinden arınmış olduğunu düşündüğü alanların sınırları içinde gerçekleştiğine” dikkat çekiyor.
Tanani, kara operasyonlarının mevcut biçimiyle ilgili olarak, “işgal ordusunun kapsamlı kara manevralarının savaşın başından beri alan hakimiyeti elde etme modeliyle tezat oluşturduğunu” belirtiyor.
Bu değişimin “İsrail Savunma Bakanı Israel Katz ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun direnişe baskı aracı olarak Gazze'de toprak kontrolü konusunda son zamanlarda söylediklerinin ışığında [...] toprak kaybının ve Gazze Şeridi'nin alanının küçültülmesinin direnişe ve bölgedeki halka büyük bir ahlaki ve siyasi darbe vuracağı temelinde” anlaşılabileceğini söylüyor.
Tanani, Gazze'nin tampon bölgesinin genişletilmesinin İsrail'in işgali derinleştirme niyetinden ayrı okunamayacağına inanıyor.
“İsrail işgal güçlerinin stratejik operasyonel davranışı, İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten sonra belirginleşen ve çok katmanlı sınır bölgeleri kurma fikrine dayanan güvenlik stratejisiyle kesişiyor.”
Tanani söz konusu fikrin karşı tarafın topraklarında kalıcı üsler kurmayı ve saha kontrol operasyonlarını sınır boyunca yeni güvenlik bölgesini daraltacak şekilde genişletmeyi içeren fiziksel bir varlığı gerektirdiğini ifade ediyor ve ekliyor: "Lübnan ve Suriye'de yapılan buydu ve şimdi Gazze Şeridi'nde uygulanıyor".
Yazar ve siyasi araştırmacı Muhammed Ahras, İsrail'in “Gazze Şeridi'ne yönelik savaşını daha öncekinden farklı bir zihniyet ve metodolojiyle yeniden başlattığını, bu seferki savaş tarzının uygulanan askeri baskının niteliği ve uygulandığı yer açısından yeni özellikler taşıdığını” düşünüyor.
İsrail'in artık Filistinli silahlı grupları destekleyen halkın güvenini sarsmak, yenilgi ve zihinsel yorgunluk gerçeğini pekiştirerek destek tabanlarına zarar vermek amacıyla hükümet altyapısını, sivilleri ve saha çalışanlarını hedef almaya odaklandığını açıkladı.
Ahras sözlerine şöyle devam etti: “İsrail'in mevcut askeri çabaları yalnızca sahada somut kazanımlar elde etmeyi amaçlamıyor, aynı zamanda direnişin karar vericileri üzerinde siyasi baskı kurmak ve esir dosyasıyla (İsrailli rehineler) ilgili tavizler koparmak amacıyla da kullanılıyor. Bu da savaşı sona erdirmeyi değil, Gazze Şeridi'ne yeni ve kalıcı bir siyasi gerçeklik dayatmak için uygulanan bir plan"
Araştırmacıya göre İsrail'in Gazze'deki tampon bölgeyi genişletme ve ek topraklar ilhak etme planlarıyla bağlantılı çok sayıda siyasi plan var.
“İsrail işgali, rehine meselesini siyasi projelerinin ve savaş sonrası döneme ilişkin vizyonunun hayata geçirilmesinin önünde bir engel olarak görüyor. Bu nedenle, şu anda doğrudan angajmana karşı aşırı ihtiyatlı bir şekilde karakterize edilen çok yönlü bir baskı politikası benimsiyor ve kendisi için mümkün olan en düşük maliyetle sürekli savaşı empoze etmeye çalışıyor.”
İsrail'in bu yaklaşımla “tüm maliyeti direnişe ve Filistin toplumuna yüklenen bir savaş [...] yürütmeye çalıştığına, bunun da sadece bir tarafa karşı yıpratmaya dayalı yeni bir savaş felsefesini yansıttığına” inanılıyor.
Gazze'deki Ümmet Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü olan Hussam Dacani, “İsrail işgali, Gazze Şeridi'ndeki yaşamın temellerini yok etmeyi amaçlayan bir planı sistematik olarak uyguluyor ve bu da zorla sınır dışı etme planını tüm biçimleriyle gerçekleştirme fırsatlarını artıracak. Bu, uluslararası hukuku ve uluslararası insancıl hukuku açıkça ihlal eden etnik temizlik politikasının bir devamıdır” dedi.
Dacani, İsrail güçlerinin, yoğun nüfuslu bölgelere derinlemesine nüfuz etmeden, hava ve deniz kuvvetlerine ve çatışma bölgelerinin dışından topçu bombardımanına ağırlık vererek Filistinli savaşçılarla doğrudan çatışma olasılığını azaltmaya çalıştığını ifade etti.
Dacani'ye göre bu stratejinin amacı “direnişin işgalci güçleri doğrudan hedef almasını engellemek ve geçmişte olduğu gibi İsrail toplumunda öfkeli bir tepkiye yol açabilecek insan kayıplarından kaçınmak”.
İsrail'in bir yandan insan kaybını en aza indirmeye çalışırken diğer yandan da Filistinli direnişçilerin sahada Filistin halkının moralini yükseltecek zaferler kazanmasını engellemeye çalıştığını sözlerine ekledi.
Bu durum İsrail'in “yaşamın tüm yönlerini yok etme, Filistinlileri göçe zorlama ve Gazze'yi sakinlerinden boşaltma temel hedefine ulaşmak için” çalıştığı bir döneme denk geliyor.
Dacani'ye göre bu durum, “işgalcinin Gazze Şeridi'nin başta doğal gaz olmak üzere doğal kaynaklarını kontrol etmesini sağlayacak ve coğrafi ve siyasi hegemonyasını daha da sağlamlaştıracak”.
Kaynak: Mepa News