Halil el Anani

Halil el Anani

Filistin'deki savaşın etkileri tüm bölgeye yayılacak

Filistin'deki savaşın etkileri tüm bölgeye yayılacak

Şu anda Gazze’de yaşananlar Gazze Şeridi sınırlarının içinde kalmayacak, bu çatışmaların etkileri tüm Orta Doğu sathında yayılacak.

16 yıldır devam eden bir muhasaraya göğüs geren Gazze Şeridi’nde İsrail tarafından yürütülen savaş, tüm bölge çapında etkileri yıllarca sürecek bazı sonuçlar doğuracak.

Bölgesel ve küresel güç dengeleri yeniden ayarlanırken savaşlar her zaman hayati bir rol oynar. 20. Yüzyılın dünya savaşları bunun en sağlam örnekleridir. İsrail’in Mısır, Ürdün ve Suriye’ye karşı kazandığı 1967 Savaşı da Orta Doğu’daki güç dinamiklerini yeniden yazmıştı.

Mısır’ın Sina Yarımadasını geri aldığı 1973’teki savaş da benzer şekilde son derece geniş sonuçları olan bir savaştı. 1990’lı yılların başında yaşanan Körfez Savaşı ise bölgedeki Arap dengelerini etkiledi ve bu devletler bir süre sonra zayıflayıp kendi aralarında daha da ayrıştılar.

Savaşların sonunda mutlaka güç dengesi yeniden şekillenir. Bir güç düşerken diğeri yükselir.

İsrail’in Gazze’de sürdürmekte olduğu savaş başta bir dizi siyasi, ekonomik ve sosyal sıkıntılarla boğuşmakta olan Mısır ve Ürdün gibi ABD müttefikleri ve ABD’nin bizzat kendinin üzerinde büyük etkiler bırakacak. ABD şu ana kadar İsrail’e verdiği askeri, siyasi ve diplomatik desteği hiç aksatmadı ancak bunu yaparken ne kendisinin ne de müttefiklerinin çıkarlarına ne gibi zararlar verdiğine dönüp bakmıyor.

Washington’un İsrail’e destek vermesi yeni bir şey değil. 1971’den bu yana İsrail’e resmi olarak gönderilen askeri ve ekonomik yardımların değeri toplamda 260 milyar dolardan fazla ancak bu son saldırının ardından Joe Biden’ın İsrail’e yardım etmek için harekete geçme hızı ve gönderdiği yardımların ölçeği daha önce hiç bu kadar büyük olmamıştı. Bu durum Amerika’nın çıkarlarını olduğu kadar bölgedeki Washington müttefiki rejimleri de büyük bir risk altına soktu.

Göç endişeleri

Gelinen noktada birçok Arap devletinin halkı artık ABD’yi, İsrail’in intikam saldırıları ve toplu cezalandırma uygulamalarının ve İsrail kuvvetlerinin Gazze’deki Filistinlilere karşı işlediği suçların bir ortağı olarak görüyor. ABD’nin tavrına tepki olarak Bağdat, Amman, Beyrut ve diğer Arap başkentlerinde protestolar patlak verirken Washington yönetimi de Orta Doğu’nun her tarafına savaşın yayılma ihtimali karşısında vatandaşlarına “tüm dünya çapında seyahat uyarısı” yaptı.

Washington’un bölgedeki en önemli iki müttefiki Mısır ile Ürdün, bu savaşın etkilerini yıllar boyunca atlatamayacaklar. Ağır bir ekonomik krizin yaşandığı, dış borçların her gün arttığı, yüksek enflasyondan kurtulamayan, yoksulluk oranlarının önünün alınamadığı ve her geçen gün eriyen orta sınıfın çığlıklarının duyulduğu Mısır, Gazze’deki acımasız savaştan kaçmak için vatanlarını terk etme ihtimali olan Filistinlileri ağırlamak zorunda kalırsa üzerine binen ilave yükün altından kalkamaz.

Kahire yönetimi, savaşın Gazze’deki yüz binlerce Filistinlinin yaşadıkları yerlerden sürülmesine ve yakınlardaki Sina’ya yerleşmesine yol açacağından korkuyor. Böyle bir senaryo beraberinde önemli güvenlik sıkıntıları, siyasi ve stratejik sıkıntılar getirecektir. Başkan Sisi son birkaç haftadır yaptığı açıklamalarda bu tür bir hamleyi reddedeceğini tekrar tekrar ifade etti.

Sorun şu ki Sina, savaştan önce de Mısır devletinin tam kontrolü altında değildi. Kahire yönetimi on yıldan fazladır bölgedeki silahlı gruplara karşı yürüttüğü savaşta tam bir zafer elde etmekten hala aciz. Bu durumdaki bir bölgeye İsrail karşıtı koca bir nüfusun yerleşmesi ileride kaçınılmaz olarak İsrail ile çatışmalara yol açacağı için Lübnan-İsrail sınırındaki vaziyet benzeri bir durumda kalacak olan Mısır da kendini bir anda bu savaşın içinde bulabilir.

Gazze’deki İsrail bombardımanı şu ana kadar 9 binden fazla insanın ölmesine, 32 binden fazlasının yaralanmasına ve yüz binlerce insanın yaşadıkları yerleri terk etmesine neden olmasına rağmen muhasara altındaki Filistinlilerin dünyaya açılan tek noktası olan Refah Sınır Kapısı'nı insani yardımlar için yeteri kadar kullandırtmayan Mısır hükümeti halktan büyük tepki toplamaya başladı.

Ürdün’ün durumu da pek iç açıcı değil. Ülkede son on yıldır artan fiyatlar, düşen gelirler, yükselen işsizlik oranı ve ülkeyi idare edenlerin genel olarak gösterdiği kötü performansın üstüne bakanların sürekli değiştirilmesi nedeniyle bir dizi ekonomik ve sosyal sıkıntıları yaşanıyor.

Devasa protestolar

Hâlihazırda iki milyondan fazla Filistinli göçmene ev sahipliği yapan Ürdün, Arap devletleri içinde Filistinlilere desteğin en fazla olduğu yer. Bu yüzden devlet yetkilileri yaptıkları resmi açıklamalarda İsrail’in Filistinli sivilleri toplu olarak cezalandırma uygulamalarını reddederek derhal bir ateşkes ilan edilmesini savunduklarını en azından lafta göstermek zorunda.

Diğer noktalara yayılması muhtemel bir savaşın içeride yaratacağı etkilerden dolayı gayet endişeli olan Amman yönetimi ekim ayının ortasında yapılması planlanan Amerikalı, Mısırlı ve Filistinli liderlerin katılacağı zirveyi iptal etti.

Mısır 1979’da Ürdün ise 1994 yılında İsrail ile resmi olarak ilişki kuran ilk Arap devletleri arasında olmalarına rağmen her iki ülkenin halklarının son haftalardaki İsrail’in Gazze bombardımanına büyük tepki gösterileri düzenlemesi son derece ilgi çekicidir.

Otoriter bir rejimin devlet kontrolünü elinde tuttuğu ve son on yıldır en ufak bir gösteriye dahi müsaade etmediği Mısır’da Filistinlilere destek vermek ve İsrail’in saldırganlığını protesto etmek amacıyla büyük yürüyüşler tertip edildi. Geçmişte Filistin için sokaklara dökülen Mısır halkı bir süre sonra kendi başlarındaki adamları hedef almıştı. Devlete bağlı güvenlik güçlerinin son günlerdeki gösterilerin kontrolden çıkmasını engellemek için sürekli müdahale etmesinin arkasında bu neden yatıyor olabilir.

Benzer şekilde Ürdün yönetimi de Gazze’deki insani felaketin ülke çapında sokak gösterilerinin fitilini ateşleyerek Amman rejiminin içinden çıkamadığı sosyal ve ekonomik şartlara karşı verdiği mücadeleye zarar vermesinden büyük endişe duyuyor. Geçtiğimiz yıllarda ekonomik şartları protesto etmek ve siyasi reformlar talep etmek için Ürdün’de sokağa dökülen halk devletin başını çok ağartmıştı.

Anlaşıldığı üzere ABD’nin bölgede dengeleyici bir güç olarak davranmayarak İsrail’e körü körüne sınırsız bir destek veriyor olması tüm bölgeyi etkileyen bir istikrarsızlık kaynağı oldu. Bu istikrarsızlık ortamının tetiklemesi muhtemel şerait, önümüzde günler veya aylar içinde tüm bölgeyi içine alacak bir yangının fitilini ateşleyebilir.


Middle East Eye'da yayınlanan bu değerlendirme Mepa News okurları için tercüme edilmiştir. Değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı toplam 1456 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Halil el Anani Arşivi