Maximilian Hess

Maximilian Hess

Rusya'nın dondurulmuş varlıkları Ukrayna için kullanılabilir mi?

Rusya'nın dondurulmuş varlıkları Ukrayna için kullanılabilir mi?

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 24 Şubat 2022'de Ukrayna'nın geniş çaplı işgali emrini vermesinden bu yana Rus hükümetine ait tahmini 350 milyar dolarlık varlık Batılı hesaplarda donduruldu. Bunlar boşta duran fonlar değil. 2023 yılında bu tür varlıkların 197 milyar eurosunu (214 milyar dolar) elinde bulunduran Belçika merkezli finansal hizmetler şirketi Euroclear, faizden en az 3 milyar euro (3.26 milyar dolar) gelir elde ettiklerini bildirdi.

Kremlin'e yönelik yaptırımların halen yürürlükte olduğu ve Putin'in Ukrayna topraklarının dörtte birini ilhak etme ya da saldırılarını durdurma talebi konusunda müzakere etmeye yanaşmadığı göz önüne alındığında, bu varlıkların savaşın sona erdirilmesi ya da Ukrayna'nın direnmesine yardımcı olmak için nasıl kullanılabileceği Kiev'in Batılı müttefikleri için kilit bir soru haline geldi.

İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron geçtiğimiz Aralık ayında yaptığı açıklamayla bu fikre kapıları alenen açtı: "Bu parayı dondurmak yerine, bu parayı alalım ve Ukrayna'nın yeniden inşası için harcayalım." Bu arada Washington, ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin 2022'de bu tür önlemler için Avrupa'dan gelen önceki önerileri reddetmesine rağmen, varlıkların en azından bir kısmına el koyma planını özel olarak dolaşıma soktu.

Ancak eylem, sözlerden daha yüksek sesle konuşur. Şu ana kadar atılan tek somut adım, dondurulan fonlardan elde edilen vergi gelirlerini Kiev'e yardım için bir kenara ayıran Belçika'dan geldi. Yine de Macaristan Başbakanı Viktor Orban ve ABD Kongresi'ndeki Cumhuriyetçi sertlik yanlılarının doğrudan mali ve maddi yardımı engellemesinden kaynaklanan tehlikeli ve ölümcül gecikmeler sorunu daha da acil hale getirdi.

Washington ve Brüksel'in eninde sonunda Kiev için ek fon bulması bekleniyor ancak her ikisi de Rusya'nın askeri harcamaları hızla artarken Kiev'in geçmişte aldığına kıyasla yardımın azalacağını ima etti bile. Kremlin'in 2024 yılında ordusu için yaklaşık 140 milyar dolar -yani Rusya'nın gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde yedisi - bütçe ayırdığı tahmin ediliyor.

Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri 2024 yılında Ukrayna'ya yardım etmenin vergi mükelleflerine maliyetini daha da azaltma çağrılarının yapılacağı kritik seçimlerle karşı karşıyayken, Rusya'nın dondurulmuş fonlarından faydalanmak sadece giderek daha cazip bir çözüm olarak değil, aynı zamanda önümüzdeki yıllarda Kiev'e Batı desteği sağlanacaksa zorunlu bir çözüm olarak görünüyor.

Ancak bunu gerçekleştirme süreci politika yapıcılar, tarihçiler, diplomatlar, akademisyenler ve uluslararası hukukçular arasında önemli tartışmalara neden oldu.

Rusya'nın geniş çaplı işgaline karşı Batı'nın ilk yaptırım tepkisinde olduğu gibi, "eşi benzeri görülmemiş" terimi oldukça fazla kullanıldı.

Rusya'nın dondurulmuş fonlarına el konulmasına karşı çıkanların birçoğu, bunun Batı'nın tepkisinin ciddi olabileceği, çünkü devletlerin dış politika kararlarına tepki olarak diğer ülkelerin varlıklarına açıkça el koymaları için bir emsal teşkil edeceği konusunda uyarıyor. Nihayetinde bu durumun üçüncü ülkelerin de Batı'ya karşı aynı tehdidi savurmasına yol açacağından ve bunun da sözde "küresel kurallara dayalı düzen"in altını oyacağından korkuyorlar.

Diğerleri ise bunun ülkelerin ABD dolarından uzaklaşmasını hızlandıracağı konusunda uyarıyor ki bu da ABD yaptırımlarının küresel finans ve ticaretin temel ticaret aracına erişimi tehdit ederek sınır ötesi erişimini sağlayan şeydir ve yaptırım uygulananlar dışındaki müttefik ve ortakları için bile Rusya'ya yardım etmekten çok daha büyük bir maliyettir. Bu nedenle Çin ve Hindistan gibi güçler Moskova'ya açıkça yardım etmekte tereddüt ediyor ve sadece Kuzey Kore, İran ve Suriye gibi yaptırımlardan etkilenen diğer devletler bunu açıkça yapıyor.

Çekinceli davrananlar, Putin'in açıkça dolara alternatif bulma konusunda öncülük etmesi gerektiğini söylediği BRICS ittifakının genişlemesine işaret ediyor. Ancak Mısır, Etiyopya, İran, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri şu anda bloğun sembolik üyeleri olsa da, BRICS'e bağlı kurumlar büyük ölçüde işlevsiz kalıyor.

BRICS'in kurucu üyeleri olan Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'nın en sağlam kurumsal oluşumu olan Yeni Kalkınma Bankası bile nispeten küçük kalmaktadır. Bankanın 2022 sonunda sadece 26 milyar dolar varlığı bulunuyordu ve Rusya'ya yeni kredi vermeyi askıya aldı.

BRICS üyeleri, Rusya'nın geçen yıl Güney Afrika'da yapılan zirvede yeni bir para biriminin tartışılması önerisini kabul edemeyecek kadar bölünmüş olmakla kalmadı, ABD dolarına erişimlerini kaybetme korkusu o kadar büyüktü ki Putin'in toplantıya katılmaması konusunda anlaştılar.

Zira BRICS'in başlıca üyeleri sadece birbirinden farklı ve çoğu zaman birbiriyle rekabet eden jeopolitik çıkarlara sahip olmakla kalmıyor -ki zaman zaman ABD hegemonyasına karşı ittifak yapmak için bunları bir kenara bırakabiliyorlar- aynı zamanda önemli ölçüde ticaret fazlası veriyorlar, yani ithal ettiklerinden daha fazlasını ihraç ediyorlar.

Dolayısıyla borçlanma ihtiyaçları, ister Hindistan veya Çin'in durumunda imalat ürünleri ister Rusya ve Brezilya'nın durumunda emtia olsun, dünyanın geri kalanına mal satarak elde ettikleri kazançlar için güvenli bir liman bulma ihtiyaçlarına göre ikincil önemdedir. ABD doları ve onu elinde tutmanın beraberinde getirdikleri Washington'un tüm yasa ve düzenlemeleri bu kazançları bankaya yatırmak için ideal bir araç değil.

Ancak kazançlarını değerlendirmek için bu tür sermayeyi ithal eden ABD gibi açık veren piyasalara ihtiyaçları var. Ve kendi para birimlerinin aksine, bu fonların yurtdışına taşınabilmesini sağlamak için sermaye kontrolleri olmayan para birimleri istiyorlar. ABD dolarının tek gerçek alternatifi eurodur.

Eğer ABD ve Avrupa gerektiği gibi hareket eder ve Rusya'nın fonlarına el koyarsa, bu diğer bazı ülkelerin dolardan uzaklaşma isteğini arttırabilir, ancak bunu yapmanın önündeki yapısal zorlukları ortadan kaldırmayacaktır.

Batı'nın ürkekliğinin ikinci nedeni ise "kurallara dayalı bir sistem" içinde hareket etmekten bahsetmeyi ve Putin ile benzerlerini bu sisteme yönelik en büyük tehdit olarak göstermeyi tercih etmelerinden kaynaklanıyor. Rusya'nın varlıklarına el koymanın egemen dokunulmazlık ilkesini ihlal ettiği ya da ilkelere veya uluslararası hukuka uygun olmadığı yönündeki iddialar temelsizdir. Sonuçta bu hamle, Rusya'nın bu ilkeleri ihlal etmesine bir yanıttır ve sadece eyleminden dolayı sorumlu tutulmaktadır.

Uluslararası düzenin bir dizi kural ya da yasaya dayandığı düşüncesi yanlıştır. Sonuçta, irade olsa bile, başka hiçbir ülke Washington'a 2003'teki Irak işgali ve sonrasındaki yıkıcı gelişmelerle ilgili hesap sorma imkanına sahip değildi. Bunu yapmanın maliyetini artıracak bir emsal kötü olmazdı.

Tek taraflı saldırganlık ya da toprak ilhakının bir egemenliğin uluslararası hukuk altındaki konumunun zayıflamasına neden olması gerektiği ilkesini sağlamlaştırmak, tam da kurallara dayalı adil bir düzenin uygulamaya çalışması gereken türden bir şeydir. Eğer Batı'nın mali gücünü kullanması bunu doğru kılacaksa, öyle olsun.

Rusya'nın son haftalarda Ukrayna'ya yönelik füze ve insansız hava aracı saldırılarını önemli ölçüde arttırması ve Putin'in Batı'nın Kiev'e verdiği desteği daha da azaltmak istemesi nedeniyle vakit çok önemli. Rusya'nın dondurulmuş varlıklarına el koymak, Ukrayna'nın Putin'in saldırılarına direnmeye devam etmesini sağlamanın en etkili yolu olmakla kalmaz, aynı zamanda herhangi bir gücün gelecekteki bu tür saldırganlıklarını da caydırabilir.


Al Jazeera için kaleme alınan bu görüş yazısı Mepa News okurları için Türkçeleştirilmiştir. Yazıda yer alan ifadeler Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı toplam 1375 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Maximilian Hess Arşivi