Analiz | İdlib'de Dera modeli mi uygulanacak?

Analiz | İdlib'de Dera modeli mi uygulanacak?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Suriye ile ilgili yaptığı son açıklamalar Esed rejimiyle Ankara arasında normalleşmenin hız kazandığı şeklinde yorumlandı. Normalleşme olması durumundaysa Suriyeli muhaliflerin ne yapacağı merak konusu.

Selim Demir | Mepa News

Suriye'de Türkiye ile Esed rejimi arasında yeni sürece dair söylemler son günlerde hız kazanmış durumda.

Bu söylemlerle beraber bölgede yeni bir düzlemin oluşabileceği tahmin edilirken, özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 19 Ağustos günü yaptığı açıklamalar, bölgede yeni sürecin artık kesinleşmeye başlayacağı şeklinde yorumlandı.

Erdoğan şunları söyledi:

"Temennim odur ki inşallah önümüzdeki dönemle ilgili Suriye'de hem anayasa bir an önce yapılır, bu iş sağlama bağlanır hem de halkın bütün bu noktadaki sıkıntılarını giderecek adımlar atılır. Şu anda oradan hicret edenler, iltica edenlerin ağırlığı bize geldi. 4 milyon insanı biz ülkemizde ağırlıyoruz. Bütün bunları ağırlarken rejimle sürekli savaş halinde olalım diye mi bunu yapıyoruz? Hayır. Suriye halkıyla özellikle inanç değerleri noktasındaki bağlarımız sebebiyle bunu yapıyoruz. Bundan sonraki süreç belki çok daha hayırlı olacaktır.

(...)

Şunu bir defa bilmemiz, kabullenmemiz gerekir. Devletler arasında hiçbir zaman siyasi diyalog veya diplomasi kesip atılamaz. Her zaman her an bu tür diyaloglar olur, olmalıdır.

(...)

Suriye ile daha ileri seviyede adımları temin etmemiz gerekiyor. Bu adımları atmak suretiyle, tüm bölgede yani İslam dünyasının bizim komşularımızla olan bu bölgesinde inşallah birçok oyunu biz bozarız."

Erdoğan'ın açıklamaları, bölgede siyasi sürece ağırlık verileceği ve Esed rejimiyle diyaloğun ön plana çıkarılacağı şeklinde yorumlandı. Bu açıklamaların BAE, Suudi Arabistan, Mısır ve İsrail gibi taraflarla da normalleşme süreçlerinin yaşandığı bir düzlemde yapılması dikkat çekti.

Tüm bu tartışmaların sahaya yansıması ise, Türkiye'nin Esed rejimiyle bu kadar hızlıca siyasi bir adım atmasının mümkün olup olmadığı tartışmaları üzerinde oldu. Bölgede askeri, siyasi ve sosyal çözümün, bilhassa muhalif güçler ve mülteci krizi de göz önüne alındığında, pek de kolay olmadığı zikrediliyor.

Peki, sahada nasıl bir adımın atılması muhtemel?

Dera modeli mi uygulanacak?

Suriye'de şimdiye dek geniş muhalif alanlarda rejimle uzlaşı sürecine verilebilecek tek bariz örnek, 2018 yılında Dera ve kırsalında yaşanan süreçti.

Bölgede büyük kısmını Ürdün destekli Özgür Suriye Ordusu oluşumlarından "Güney Cephesi"nin oluşturduğu muhaliflere karşı Esed rejimi 2018 yılının yaz ayları başlarken bir harekata girişti. Ağır bombardımanlarla çok sayıda sivil öldürülürken, Ürdün'ün desteklediği grupların pasif kalması, bağımsız muhalif grupların da askeri olarak çepeçevre kuşatılmasına sebebiyet verdi. Nihayetinde muhalif bölgelerin tamamı Ağustos ayına girilirken Rusya ve rejim kontrolüne girdi.

Bu süreçte Rusya-İran-rejim ittifakı sadece askeri hamleye başvurmadı. Ürdün'ün bölgedeki muhalif gruplar üzerindeki kontrolünden faydalanan Rusya, rejim ve muhalifler arasında ara buluculuk yaptı. Bu doğrultuda şöyle bir süreç gelişti:

- Muhaliflerin kontrolündeki yerleşimlerle uzlaşı anlaşmalarına varıldı. Bu kapsamda isteyen muhalifler, hafif silahlarını teslim etmeden bölgelerinde kaldı, rejim bu merkezlere fiilen girmedi.

- Bölgenin kırsalında genel hakimiyet Rusya ve rejime geçti.

- Anlaşmak istemeyen muhalifler ve bölgede kalmak istemeyen siviller İdlib'e gönderildi.

- İsteyen muhalifler Rusya'nın oluşturduğu askeri birimlere dahil oldu.

Böylece Suriye'de devrimin önemli kalelerinden biri olan Dera rejim hakimiyetine girdi. Bu durum ilk etapta Ürdün'ün de çıkarlarıyla örtüştü, zira bölgede "istikrar" sağlandı, sınır kapıları ve yollar açıldı.

Halen bölgede devam eden durum, muhaliflerin İnhil, Casim, Neva, Tafas, Muzayrib, Yadude, Busra gibi çeşitli yerleşimleri ellerinde tutması şeklinde sürüyor. Muhaliflerin ağır silahları bulunmuyor ve yerleşimler rejim tarafından kuşatılmış halde. Rejim zaman zaman bu yerleşimlere baskınlar yaparken, genel olarak buralara girmiyor.

Ancak bölgede gerçek bir istikrar sağlanamadı. Muhaliflerden bazıları ve IŞİD Dera genelinde gerilla tipi savaşa devam ederken çatışmalar da zaman zaman patlak veriyor. Ayrıca bölgede uyuşturucu faaliyetlerinin artması sebebiyle Ürdün de süreçten rahatsızlık duymaya ve eskiden temaslı olduğu muhaliflerle yeniden iş birliğine gitmeye çalışıyor.

Bu doğrultuda sürece bakıldığında, İdlib, Afrin, El Bab, Azez, Rasulayn, Cerablus gibi bölgelerde de benzer bir adımın Türkiye-Rusya-Esed rejimi arasındaki uzlaşı anlaşmalarıyla sağlanabileceği düşüncesini akla getiriyor.

Dera modelinin İdlib'de uygulanması öncesinde, Rusya ve Esed rejimi bölgeye ağır bir saldırı başlatıp, varlığına son vermek istediği bazı muhalif unsurları askeri açıdan yok etmeyi amaçlayabilir. Yahut İdlib kent merkezi doğrudan bir hedef olabilir. Bunun ardından çeşitli kent ve kasaba merkezlerinde muhaliflere hafif silahlarıyla bir polis gücü gibi varlık gösterme imkanı sağlanarak, rejimin buralara girmeyeceği taahhüt edilebilir. Bölgeye yönelik en doğrudan ihtimal bu olarak görünüyor.

Bu doğrultuda Türkiye'nin de muhaliflerin konuşlu olduğu bu küçük ceplerdeki briket ev projelerine ağırlık vermesi ve Türkiye'deki Suriyeli sığınmacıları buralara geri göndermesi muhtemelen söz konusu olacaktır. Ancak sürecin ne şekilde seyredeceğini sezmek güç.

Bu planın uygulanması halinde ise muhaliflerin kısıtlı konvansiyonel askeri gücünün son bulması muhtemel. Eğer plan uygulanabilirse muhaliflerden "devrime devam" düşüncesinde olanların bir tür gerilla sürecine girmesi gerekecek ki bunu Dera'da da gördük. Bu da bir kır-dağ-orman gerillacılığı değil, tipik bir modern şehir gerillacılığı olmak durumunda.

Bu planın icrasının da büyük sorunlara yol açması muhtemel olmakla beraber Türkiye, Rusya ve Esed rejimi açısından en uygulanabilir ve üzerinde uzlaşıya varılabilir sürecin bu olduğunu söylemek mümkün.

Kaynak: Mepa News

280.jpg

İlgili Haberler
Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.