Analiz | İsrail ordusu saflarındaki yabancı savaşçılar

Analiz | İsrail ordusu saflarındaki yabancı savaşçılar

Dünyanın dört bir köşesindeki ülkelerden binlerce kişi Gazze'de Filistinlilere karşı yürütülen savaşa katıldı.

Fotoğraf: Younis Tirawi

Ali Bakir ve Mehmet Rakipoglu | Middle East Eye | Tercüme: Mepa News

ABD geçtiğimiz günlerde, İsrail ordusunda yaklaşık 25 yıl önce ultra-Ortodoks erkekleri orduya entegre etmek amacıyla kurulan Netzah Yehuda adlı birime yaptırım uygulama tehdidinde bulundu.

Bu birime yönelik yaptırım ihtimali olumlu bir gelişme gibi görünse de, Washington İsrail'in savaş makinesine mali, askeri ve istihbarat desteği sağlamaya devam ederken, bu hamlenin ordunun yasalara uyan bir güç olduğu yönündeki genel imajını düzeltmeyi amaçladığına dair endişeler de var.

Gazze'ye yönelik savaş altı aydan uzun bir süredir devam ederken, İsrail askerleri Filistinlilerin evlerinden hırsızlık yaparken, ölen ya da yerinden edilen kadınların iç çamaşırlarını giyerken, çalıntı bisikletlere binerken ve sivil altyapıya yönelik saldırılarla övünürken çektikleri fotoğraf ve videoları internete taşıdı. Ordunun en üst düzey avukatı bile "suç eşiğini" aştıkları kanaatine vardı.

Savaşın başladığı geçen Ekim ayından bu yana İsrail güçleri, yüzde 72'si kadın ve çocuk olmak üzere 34.500'den fazla Filistinliyi öldürdü. Ordunun Filistinli sivilleri kasıtlı ve sistematik olarak öldürmesinin yanı sıra gıda ve suyun silah haline getirilmesinin modern savaş bağlamında az sayıda örneği bulunmaktadır.

Uluslararası Adalet Divanı İsrail'e soykırım eylemlerini önleme emri verdikten sonra bile askerler hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam etti. Peki neden?

İsrail ordusu kurulduğunda, diğerlerinin yanı sıra Haganah, Palmach ve Irgun gibi terörist Siyonist örgütler ordunun belkemiğini oluşturuyordu. İsrail devleti, Filistin topraklarını işgal etmek amacıyla Siyonist gruplar tarafından gerçekleştirilen geniş çaplı terör operasyonları sonucunda ortaya çıkmıştır.

Daha sonra İsrail'in ilk başbakanı olacak olan David Ben-Gurion, 1937 yılında yazdığı bir yazıda bu politikayı özetlemiştir: "Arapları kovmalı ve onların yerini almalıyız."

"Büyük bir operasyon"

Askeri tarih profesörü David Charters, 1940'ların Filistini'ndeki Siyonist terörizmin "hem taktik hem de stratejik açıdan önemli olduğunu ... [ve] hem İsrail'in kuruluşunu hem de bir Arap-Filistin diasporasının yaratılmasını kolaylaştıran koşulları yarattığını" ileri sürmektedir.

Siyonist grupların geniş çaplı yerinden etme ve toprak gaspı amacıyla Filistin halkına karşı işlediği zulümler arasında Deyr Yasin katliamı da vardı.

Eski Haganah üyesi Meir Pail, 2017 tarihli "Born in Deir Yassin" belgeselinde Siyonist milislerin aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu Filistinli sivilleri nasıl katlettiğini ayrıntılı bir şekilde anlatmıştır. Belgeselde ortaya çıkan tarihi belgelerden birinde, Lehi paramiliter grubunun bir üyesi olan Yehuda Feder, kız çocuklarını makineli tüfekle infaz etmekten ve köylerini yağmalamaktan gururla bahsediyor: "Bu gerçekten muazzam bir operasyondu ve solcuların bizi yeniden kötülemesinin haklı bir nedeni var."

Avrupa'dan ve başka yerlerden mülteci olarak Filistin'e gelen on binlerce Siyonist gibi Feder de Polonyalı bir Yahudiydi. Lehi'nin dağıtılmasından sonra İsrail ordusuna katıldı ve 1986-94 yılları arasında Kudüs'teki Likud şubesinin başkanlığını yaptı.

Nisan 2001'de kendisine "Kudüs'ün Önemli Vatandaşı" ödülü verildiği bildirildi. Bu, İsrail ordusunu kuran yabancı terörist savaşçıların daha sonra katliamları için ödüllendirilmelerine sadece bir örnektir.

Uzun süredir devam eden yabancı savaşçı devşirme uygulaması, bugün İsrail ordusunda halen devam etmekte olup, önemli bir Amerikan bileşeni de bulunmaktadır. İsrail ordusuna göre şu anda 23.000'den fazla ABD vatandaşı İsrail ordusunda görev yapmaktadır. Hatta Gazze'nin işgalinden bu yana ordunun ölümcül kayıplarının yaklaşık yüzde 10'unun Amerikalı olduğu bildirilmektedir.

Geçtiğimiz Aralık ayında bir Fransız milletvekili Gazze'deki savaş sırasında 4.000'den fazla Fransız vatandaşının İsrail ordusuna katıldığını açıkladı. Ayrıca söz konusu orduda 1.000 kadar Avustralyalı, 1.000 İtalyan ve 400 Hintli olduğu da bildiriliyor.

Diğerlerinin yanı sıra İngiltere, Almanya, Kanada, Rusya, Ukrayna, Finlandiya ve Güney Afrika da İsrail için yabancı savaşçı kaynağı oluşturuyor.

İdeolojik telkinler

Buna ek olarak, ordu tıbbi malzemelerin toplanması ve savaş yemeklerinin hazırlanması gibi görevlerde yardımcı olmak üzere gönüllüler topluyor ve Sar-El gibi kuruluşlar dünya çapında düzinelerce ülkeden binlerce gönüllü getiriyor. Gönüllülük için yaş sınırı ise 16.

Bu tür programlar gönüllüleri ideolojik endoktrinasyona maruz bırakarak İsrail ve ordusu ile aralarındaki bağı güçlendirmeyi amaçlıyor.

Yabancı gönüllüleri askere almaya yönelik bir başka program olan Mahal, ilk olarak on yıllar önce dünyanın dört bir yanından gönüllülerin Haganah'a ve daha sonra İsrail ordusuna yardım etmek için gelmesiyle kuruldu.

Buna ek olarak, Yalnız Askerler programı İsrail'de ailesi olmayan "yüksek motivasyonlu" savaşçılara destek sağlıyor. Yalnız askerler olarak adlandırılan ve sayıları 7.000'den fazla olan bu kişiler normal aylık maaşlarının iki katını kazanıyor. İsrail ordusunun tahminlerine göre bunların yüzde 35'i ABD'den geliyor. 2020 yılında İsrail ordusundaki 'yalnız askerlerin' yüzde dokuzu ise Kanada'dan geliyordu.

Ancak en tartışmalı yabancı asker kategorisi, taşeronlar aracılığıyla kiralanan paralı askerler. Gazze savaşında paralı askerlerin savaştığına dair raporlar var ve bunlar arasında Amerikan paralı askerlerinin İsrail ordusunun yanında faaliyet gösterdiğini öne süren video ve görüntüler de var.

Tıpkı İsrail askerleri gibi, tüm bu yabancı savaşçı kategorileri de tam bir dokunulmazlığa sahip. Bu da belki de bazılarının neden bu kadar acımasız ve pervasız bir şekilde davrandığını, işledikleri suçlarla internette övündüklerini ve çeşitli savaş kurallarını ihlal ettiklerine dair kanıtlar yayınladıklarını açıklıyor.

Gerçekten de, bu tür faaliyetlere karşı yaygın protestolara rağmen, sadece Güney Afrika cezai yaptırımlara başvurma konusunda ciddi bir isteklilik ifade etti.

Daha önceki vakalarda, örneğin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed rejimine karşı savaşmak üzere seyahat eden Batılı ülke vatandaşları, faaliyetleri Esed güçlerine karşı fiili savaş operasyonlarından ziyade bağış toplamakla sınırlı olsa dahi soruşturulmuş, cezalandırılmış, suçlu bulunmuş ve hapse atılmıştır.

Burada uygulanan bariz çifte standardın ötesinde, İsrail ordusuna katılan yabancı savaşçılara tanınan cezasızlık, bu savaşçıların ülkede kalmaları halinde Filistinli siviller için, ülkelerine dönmeleri halinde ise kendi ülkelerinin iç güvenliği için ciddi sonuçlar doğuracaktır.

Bu durum, söz konusu yabancı savaşçıları etik dışı, yasadışı ve suç teşkil eden faaliyetlere daha fazla dahil olmaya motive etme riski taşımaktadır. Bu, daha fazla sivilin öldürülmesiyle sonuçlanan muharebe operasyonlarına katılmayı, işgal altındaki topraklarda konuşlanmayı, yerleşim yerlerinde yaşamayı veya Filistin halkına karşı devam eden soykırım savaşına katılmayı içerebilir.

Kaynak: Mepa News

x.gif

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
2 Yorum