Analiz | İsrail'in Gazze'deki psikolojik operasyonu

Analiz | İsrail'in Gazze'deki psikolojik operasyonu

"Örneğin bir çizimde, gökten inen bir mermi, kırmızı çatılı ve tepesinde Filistin bayrağı dalgalanan turuncu bir eve çarpmak üzere."

İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki mevcut imha çabalarından dokuz yıl önce, yani 2014'te İsrail ordusu aynı bölgede "Koruyucu Hat Operasyonu" adını verdiği bir harekat gerçekleştirdi. Bu 51 günlük harekat, aralarında 551 çocuğun da bulunduğu 2.251 Filistinlinin hayatını kaybetmesine neden oldu.

2014'teki ölüm çılgınlığından kısa bir süre sonra, Barcelona'daki bir psikanalist tanıdığım Gazze'deki bir meslektaşından edindiği bazı fotoğrafları bana gönderdi. Fotoğraflar, Gazze'nin güneyindeki Han Yunus bölgesinde, İsrail sınırına yakın Huzaa kasabasındaki çocukların çizdiği resimlerden oluşuyordu.

İlk bakışta çizimlerin çoğu, renkli evler, gülümseyen çubuk figürler, çimen, bulutlar, güneş ve benzerlerini içeren standart çocuk sanat eserleri gibi görünüyor. Ancak üslup benzerlikleri bir yana, çizimler rahatsız edici derecede farklı bir manzarayı tasvir ediyordu.

Örneğin bir çizimde, gökten inen bir mermi, kırmızı çatılı ve tepesinde Filistin bayrağı dalgalanan turuncu bir eve çarpmak üzere. Bir diğerinde ise bir uçaktan fırlatılan füzeler gülümseyen bir toplu figüre doğru yol alıyor. Filistinli çocukların gözünden dünyaya bir bakış sunan bu eser, aynı zamanda İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki operasyonlarının psikolojik açıdan ne kadar ahlaksızca olduğunun da bir başka kanıtı.

ekran-resmi-2023-11-07-10-10-18.png

Bu resimleri çizen çocuklar şu anda ergenlik çağındalar. Tabii ki İsrail'in Gazze'de devam eden ve 4.800'den fazlası çocuk olmak üzere 10.000'e yakın insanın ölümüne neden olan katliamından sağ kurtulmuşlarsa. İsrail'in evleri, okulları ve hastaneleri hedef almaktan çekinmediği bölgede tek bir güvenli yer bile yok. İsrailli askeri yetkililer "cerrahi" hassasiyet iddialarından vazgeçtiklerini itiraf ettiler.

Açıkçası, Gazze'deki günlük yaşamın gerçek bir kabusa dönüşmesi, İsrail bombaları düşmeyi durdursa bile, psikolojik travmanın oyunun adı olmaya devam edeceği anlamına geliyor. Beş yıl önce Norveç Mülteci Konseyi (NRC) Gazze'deki gençler arasında ciddi "ruh sağlığı sorunları ve psikolojik bozulma" olduğunu bildirmişti. 2020 yılında, kuşatma altındaki yerleşim bölgesindeki çocukların çoğunun travma sonrası stres bozukluğundan muzdarip olduğu tespit edildi.

Mayıs 2021'de ise -bu kadar da olmaz dedirten bir vahşet ironisiyle- İsrail'in bir hafta içinde Gazze'ye düzenlediği hava saldırılarında ölen 60'tan fazla çocuktan on ikisi NRC'nin savaş travması mağdurlarına yönelik bir psikososyal programına katılıyordu.

Fiziksel kıyıma ek olarak, Gazze'de psikolojik yıkım yaratmak için de hesaplanmış bir çaba var gibi görünüyor.

İngilizce "psyops" terimi İsrail'in yaptıklarını tanımlamak için pek yeterli değil. Merriam-Webster sözlüğüne göre psyops, "genellikle savaş dışı yollarla (broşür dağıtımı gibi) düşmanın ruh halini etkilemeyi amaçlayan askeri operasyonları" ifade eden çoğul bir isimdir.

Kuşkusuz İsrail, Filistin'de ve Lübnan'da sivil halkın üzerine uçaklardan broşür atma ve genellikle belirli bir bölgeyi boşaltma talimatı verme konusunda uzun zamandır çok başarılıdır. Günümüzde bu tür psikolojik operasyonlar cep telefonlarıyla da kolaylıkla yürütülebilmektedir

Ancak İsrail'in tahliye emirlerine uyan insanları bombalama alışkanlığı göz önüne alındığında, bunların hiçbiri gerçekten "savaş dışı araçlar" olarak nitelendirilemez. Halihazırda tam olarak sıfır tahliye yolu bulunan abluka altındaki Gazze Şeridi söz konusu olduğunda, bu tür bir psikolojik savaş zihinsel olarak daha da rahatsız edici hale geliyor.

Elbette, İsrail'in kapsamlı bir savaş yürütmediği zamanlarda bile aşırı kalabalık bir toprak parçasında sıkışıp kalmanın psikolojik olarak güven verici bir yanı yok. İsrail'in Gazze'den çekildiği 2005 yılında, Gazze Toplum Ruh Sağlığı Programı'nın kurucusu merhum Dr. İyad el Serrac, İsrail'i "tüm halkı korku ve felç haline getirmek amacıyla Gazze'deki Filistinlilere öğrenilmiş çaresizlik" aşılamaya çalıştığı için kınamıştı.

El Serrac, 2009 tarihli Gazze'nin Aklı Üzerine belgeselinde, Gazze Şeridi'ndeki toplumun "parçalanmasından" ve "yıllar boyunca biriken toksik travma" nedeniyle "kuşak sorunları" yaşanmasından devam eden İsrail işgalini sorumlu tuttu. Ve ruh sağlığı krizi, depresyon ve intihar oranlarındaki artışla birlikte, takip eden yıllarda daha da derinleşti.

İsrail'in Gazze'ye yönelik 17 yıldır süren yasadışı kuşatmasının psikolojik etkileri abartılamayacağı gibi, genel kaygı ve depresyonu daha da körükleyen felç edici işsizlik ve yoksulluğa olan katkıları da göz ardı edilemez. Gazze'de yeterli gıda, su ve elektriğin olmaması güçsüzlük hissini daha da arttırmakta ve ruhsal istikrarı engellemektedir.

Bu arada İsrail eş zamanlı olarak Gazze halkına kitlesel psikolojik travma yaşatıyor ve psikiyatrik ilaçlar da dahil olmak üzere kritik ilaçların bölgeye girişini engelliyor. İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki hastaneleri ve diğer sağlık altyapılarını bombalaması da doğal olarak işe yaramıyor.

Peki, İsrail çocuklarını öldürmekte ve travmatize etmekte ısrar ederken Gazze'yi nasıl bir gelecek bekliyor? 2018 yılında İsrail ordusu Büyük Dönüş Yürüyüşü kapsamında Gazze'de yüzlerce Filistinliyi öldürdüğünde Washington Post gazetesi 14 yaşındaki Muhammed Eyüp'ün durumunu öne çıkararak Gazze'deki ruh sağlığı felaketini haberleştirmişti.

Washington Post'un da ifade ettikleri üzere, Eyüp genç yaşına rağmen en az üç savaş yaşamış ve bu da onu "derin bir travmaya" maruz bırakmıştı. Makalede, ABD'nin o yıl büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma kararının onu "üzdüğü" ve annesine şehir için hayatını feda etmeye hazır olduğunu söyledikten sonra, 20 Nisan'da Gazze-İsrail sınırındaki bir gösteriye "gizlice gittiği" ve "burada bir İsrailli keskin nişancının onu başından vurduğu" belirtiliyor.

ABD'nin Gazze'deki fiziksel ve psikolojik yıkımdaki suç ortaklığı artık açıkça soykırım boyutlarına ulaştığına göre -İsrail ordusu sistematik olarak tüm Filistinli aileleri ortadan kaldırıyor- daha fazla Filistinli gencin şehadet yolunu seçmesi belki de şaşırtıcı olmayacaktır.

Dr. El Serrac'ın bir keresinde PBS'e yaptığı yorumda olduğu gibi, insanlar "çevrenin ürünüdür". Gazze'de "çok fazla bombalama, öldürme, cinayet, kan, aşağılanma görmüş" genç bir Filistinli gibi birine tam bir "umutsuzluk ve çaresizlik" ortamı dayatırsanız, sonunda "bir şehit, ölümün hayatın başlangıcı olduğunu düşünen biri" elde edebilirsiniz.

Gerçekten de Gazze Şeridi sadece İsrail'in silahlarını test ettiği bir laboratuar değil, aynı zamanda hastalıklı akıl oyunlarının da test edildiği bir alan. Ve İsrail, ancak tamamen psikotik olarak tanımlanabilecek eşi benzeri görülmemiş bir öldürme çılgınlığına öncülük etmeye devam ederken, soru hala ortada duruyor: Gazze'deki çocuklar bundan sonra ne çizecekler? Hala evler ve güneş olacak mı, yoksa sadece kan ve moloz mu olacak?


Al Jazeera için Belen Fernandez tarafından kaleme alınan bu yazı Mepa News okurları için Türkçeleştirilmiştir. Yazıda yer alan ifadeler Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
2 Yorum