Dr. Faysal Kasım

Dr. Faysal Kasım

Arap Devrimleri: Dahili sömürgeciler gitti, harici sömürgeciler geldi

Arap Devrimleri: Dahili sömürgeciler gitti, harici sömürgeciler geldi

Ölene dek Arap aleminin devrimlere ihtiyacı olduğunu söyleyeceğiz. Bu hakikati Arap Baharı'nı her konuştuğumuzda dillendirmeliyiz ki bazıları devrimlerden umudumuzu kestiğimizi düşünmesin. Fakat, Suriye, Yemen ve Libya'da, devrimlerin geldiği noktaya binâen şunu sormak hakkımız değil mi; Bu ülkelerin halkları azgın diktatörlerden kurtulmak için mi kıyam etti yoksa bazı bölgesel ve küresel güçler bu halkların devrimlerini bölgeyi sömürmeye devam etmek için kullandı mı? Bu soru komplo teorisi olarak görülebilir, lakin soru gayet yerinde bir soru; özellikle de söz konusu ülkelerin bölgesel ve uluslararası güçlerin vesayeti altına girdiği bugünlerde.

İŞGAL VE SÖMÜRÜDEN BAŞKA NASIL TANIMLAYABİLİRİZ?

Suriye ile başlarsak; Suriyeliler devrimlerinden, İran ve İsrail gibi bölgesel, Rusya, Amerika ve Fransa gibi küresel güçlerin, Suriye'yi yeniden paylaşma ve sömürmeye devam etmek için yaptıkları müdahaleyi beraberinde getiren kötü şartlardan başka ne elde etti? Şuan açık olan bu hakikati inkâr edebilecek kimse var mı? Suriye sömürülen ve ABD, Rusya, İran ve diğer sömürgecilerin at koşturduğu bir ülke haline gelmedi mi? Şu an Suriye'de bulunan onlarca ABD, Rusya, İran İngiltere ve Fransa'ya ait askeri üsleri nasıl açıklayabiliriz? Fransa ve diğer Avrupa ülkelerinin Suriye'de üsleri yok mu? Suriye'nin güneyinde üzerine konuşulan güvenli bölge İsrail'in nüfuz alanından ibaret bir bölge değil mi? Rus işgalinin sembolü haline gelen Suriye sahilindeki Humeymin üssünde yaşananlar da ortada. Rusya Savunma Bakanı'nın Suriye Cumhurbaşkanını Humeymin Üssü'nde nasıl bir misafirmiş gibi karşıladığını da gördük. Suriye Cumhurbaşkanı, Rus Savunma Bakanı'nın hiçbir şekilde izin almadan Humeymin Üssü'ne geldiğini dehşet içinde televizyonlarda anlatmıştı. Rus Savunma Bakanı, Esed'in mahcubiyetini gidermek için “Bunda şaşılacak bir şey yok” kabilinden sözler sarf etti. Aynı şekilde, Suriye Cumhurbaşkanının birkaç hafta önce Humeymin Askeri Üssü'nü sanki yabancı bir ülkeymiş gibi ziyaret ettiğini izledik. Rusya'nın Suriye'de 25 yıllığına doğal gaz ve petrol arama ayrıcalığını elde etmesini nasıl unutabiliriz? Birkaç gün önce de Rusya Parlamentosu, Rus kuvvetlerinin 50 yıl daha Suriye'de kalmasını öngören kararı onaylamıştı. Bütün bunları işgal ve sömürgeden başka hangi kelimeyle tanımlayabiliriz? Esed rejiminin Rusya'nın Suriye'deki varlığını onaylaması bu varlığın bir işgal olduğu gerçeğini değiştirebilir mi?

ŞAM KIRSALI TAHRAN'A DÖNDÜ

Suriye birden fazla ülkenin işgaline uğramış bir ülke haline geldi. Rusya'nın Suriye üzerindeki nüfuzuna ek olarak; İran, Suriye'deki bazı bölgeleri Irak ve Lübnan'la bağlayarak bu bölgelerde hakimiyetini ilan etti. Suriye'nin bazı bölgelerinde İranlıların Suriyelilerden daha çok olduğunu görmeye başladık. Bu yalnızca bir askeri işgal değil, Şam kırsalındaki bölgelerin Tahran'daki bir bölgeymiş gibi bir görüntü vermesi bunun bir kültürel işgal olduğunu da gösteriyor.

BAE, YEMEN'DE İŞGAL İLE SUÇLANIYOR

Yemen'e gelelim, Yemen; Birleşik Arap Emirleri (BAE), Suudi Arabistan, İran ve Amerika'nın özel nüfuz alanı haline geldi. Orası da, dışardan müdahale eden ve birbirine karşıt olan çok sayıda ülkenin nüfuz alanlarının bölüşmesine sahne oluyor. Yemenliler BAE'yi aralarında liman ve havalimanlarının da olduğu birçok bölgeyi işgal etmekle suçluyor. BAE yönetimi bir keresinde Yemen Cumhurbaşkanı'nı taşıyan uçağın Aden Havalimanı'na inişini engellemişti. BAE, Yemen'de savaş alanı olmayan bölgelere bile müdahale ederek kendisine ait bir sömürgeye dönüştürme yolunda. Yemen'i eskisi gibi Güney-Kuzey Yemen diye bölme hatta sömürgeciklere ayırma girişimlerini de unutmuş değiliz. Suudi Arabistan, gerçekten de Yemen'e istikrarı ve meşru yönetimi geri getirmek için mi uğraşıyor yoksa Yemen'i de başka güçlerle ortaklaşa kontrol ettiği ülkelerin arasına mı katmak istiyor? Özetle, artık hiç kimse Yemen'de bir devrim olduğundan bahsetmiyor. Aksine Yemen'deki nüfuz savaşı, işgal ve açık sömürge konuşuluyor.

Libya ise ülkeyi kontrol altına almak ve kaynaklarını sömürmek isteyen çok sayıda gücün savaş alanına dönüştü. Kaddafi yönetimini deviren Libyalılar, söz konusu güçlerin ellerinde toprakları kontrol etmek için bir edat olarak kullanılıyor. Libya'da devam eden Libyalılar arası mücadeleye dahil olan büyük güçler Libya'yı terk edecek mi? Yoksa bu güçler aslında Libya'yı boyunduruk altına almak için mi ülkeye müdahale etti? Bu güçler Libya'ya turizm için mi geldi? Yoksa nüfuz paylaşımı oyunu kapsamında Libya'da bir sömürge gücü olarak uzun süre kalmaya mı geldi?

Halklar, yerel azgınlardan kurtulmak için kıyam etti, ama yerel azgınların yerini yabancı azgınlar aldı. Halklar iç işgalden kurtulmak için kıyam etti, ama iç işgalin yerini dış işgal aldı. Suriye, Yemen ve Libya ulusal egemenliğe sahip mi? Yoksa fiili olarak boyunduruk altına mı girdi? Devrimlerden geriye yeni sömürgelerden başka ne kaldı?

Tercüme: İsmail Çoktan (TimeTurk)

Bu yazı toplam 3044 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
Dr. Faysal Kasım Arşivi